Doğru konuşmak ve gereksiz yeminlerden kaçınmak

Bildir
Question

Please briefly explain why you feel this question should be reported.

Bildir
İptal

DOĞRU KONUŞMAK ve GEREKSİZ YEMİNLERDEN SAKINMAK

 

Dogru konusmak ve gereksiz yeminlerden kacinmak

Allah’ın insan vermiş olduğu en önemli nimetlerden birisi konuşma yeteneğidir. İnsan, konuşarak derdini ifade eder. Tatlı söz, güzel dil ve nezaket, insanın değerini ve itibarını yükseltir. Kaba ve kırıcı sözler ve yalan yanlış konuşmalar ise insanın sözünü değersiz kılar ve kişiyi yalnızlaştırır. Ayrıca Peygamber Efendimiz, yalan söylemeyi münafıklık alametlerinden kabul ederek, müminleri şöyle uyarır: “Kim ahiret gününe inanıyorsa ya hayır söylesin ya da sussun” (Müslim, İman 74). O halde bazen susmak, konuşmaktan hayırlıdır.

 

Öte yandan insan, bazen konuştuğunu desteklemek için yemine sarılır. Aslında her daim doğru sözlü olanlar, yemin etme ihtiyacı hissetmezler. Ama nadiren de olsa yemin etmek gerektiğinde, kutsal değerlere yemin eder ve buna bağlı kalırlar. Nitekim yemin; bir işi yapıp yapmamak hususunda veya bir şeyin doğruluğu ya da yanlışlığını güçlendirmek için Allah’ın adını özel bir biçimde anmaktır. “Vallahi, billahi, tallahi” gibi ifadelerle yapılan yemin, dini açıdan geçerlidir.

 

Kişi yemin etmekle, Allah’ı şahit tutmuş ve onunla bir akit yapmış olmaktadır. Bundan dolayı yemin; samimi müminler için büyük bir sözdür. Bu çerçevede, özellikle çokça yapılan iki hatanın altını çizmekte yarar var. Birincisi, alışverişlerde sıkça yemin edildiğine şahit olmaktayız. Hâlbuki tüccarın en büyük sermayesi güvenilir ve doğru olmasıdır. Sevgili Peygamberimizin ifadesiyle; “Doğru sözlü ve güvenilir tüccar, peygamberler, sıddîkler ve şehitlerle beraberdir.” (Tirmizi, Büyû, 4) Bu yüzden, tüccar malını alırken de satarken de yeminden sakınmalıdır. Çokça edilen yemin sözün gücünü eksiltir.

 

İkinci bir hata ise, aile yuvasında eşlerin birbirlerine karşı kullandığı kaba sözler ve boşama ifadeleridir. En ufak bir tartışmada ağır sözler kullanmak, talak ya da boşama kelimesini sarf etmek ve bunu da yemin ederek söylemek, çoğu kez kişiyi pişmanlığa itmektedir. Halbuki aile, sağlam temellere oturtulmalıdır. Eşler birbirlerine karşı tatlı dilli olmalıdır. Gergin durumlarda, temkinli konuşmalı ve Allah’a sığınarak sabretmelidir.

Yemin anlamına gelen sözler, gerekli gereksiz kullanılırsa güven kaybolur. Ayrıca, yalan yere yapılan yemin, büyük bir günahtır. Mesela, borcunu ödemediğini bildiği halde, “vallahi ödedim” diyen kimse, büyük günahlardan birisini işlemiş olur. Sevgili Peygamberimiz yalan yere yapılan yemini Allah’a ortak koşmakla, adam öldürmekle veya ana-babaya isyan etmekle neredeyse denk tutmuş ve bundan bizi sakındırmıştır. (Buhari, Eymân 16). Yalan yere yemin etmek öylesine ciddi bir hatadır ki, keffaret bile bunu temizlemeye yetmez. Böyle bir durumda, derhal tövbe etmeli ve muhataba gerçekler olduğu gibi söylenmelidir. Kul hakkı varsa, af dilenmeli ve helallik istenmelidir.

 

Diğer taraftan, uygun bir şekilde yapılmış olan yeminlere sadık kalınmalıdır. Çünkü yemin, yapılacak bir işe Allah’ı şahit tutmaktır. Ve bu yüzden yemin, dini sorumluluk taşır. Yerine getirilmezse kefaret yani ceza gerekir.

 

Bu keffaretin ne olduğunu Cenab-ı Hak, Maide suresi 89. ayetinde açıklamıştır. Buna göre herhangi bir konuda yaptığı yemini bozan kimse, ya on fakiri doyuracak –ki bunun ölçüsü birer fitre miktarıdır-, ya da on kişiyi giydirecektir… Bunlara gücü yetmiyorsa üç gün peş peşe oruç tutacaktır. Yüce Allah bizleri doğru sözlü olanlardan eylesin ve sözümüze sadık kılsın…

 

Answer ( 1 )

    0
    2020-11-05T11:16:56+03:00

    Please briefly explain why you feel this answer should be reported.

    Bildir
    İptal

    Doğruluk ve güven, hem dünya ve hem de ahiret için vazgeçilmez iki ilkedir. Doğruluğun yeri kalptir, iyi niyetli, ihlâslı ve samimi olan insanın inancı da sağlamdır. Niyeti ve inancı bozuk insanın sözleri ve işleri de bozuk olur. Bu sebeple insan önce doğru bir inanca sahip olmalı, sonra bu inancını söz ve davranışlarına yansıtmalıdır.