Paylaş
Ebu Hanîfe Görüşü: Banyo Yaptıktan Sonra Tekrardan Meni Gelirse Gusül Gerekir mi?
Question
Tekrar meni gelmesi hakkında imam azam Ebu Hanîfe görüşü
selamun aleyküm dostlar.kafama takılan bir konu hakkında görüşlerinizi almak istiyorum.hanefi mezhebine göre gusülden önce idrar yapmamız yada 40 adım atmamız gerekiyor.bunlardan sonra meni gelsede gusül gerekmiyor.fakat internette bi sitede şöyle bir yazıya denk geldim
Konuyla ilgili Ebu Hanife derki: Bu durumda olan kimse, gusülden önce bevletmişse kendisine gusül gerekir. Yok, eğer bevletmemişse tekrardan gusül almasına gerek yoktur. Zira bu gelen meni, öncekinin kalıntısıdır.1
buradaki görüşte bir terslik yok mu?bevletmek idrar yapmak değil mi?neden ters bir durumdan bahsedilmiş?
Bu alıntı yaptığınız yazıda bir hata var
İmamı azam’ın görüşünün tam tersi yazılmış
Bevl Arapça bir kelimedir idrar anlamında kullanılır
Evet hocam haklısınız banada yanlış geldi alıntıladığım sitedeki yazı
Banyo Yaptıktan Sonra Tekrardan Meni Gelirse Gusül Gerekir mi?
SORUNUN DETAYI: Gusül abdesti aldıktan sonra cinsel organda kalan meni dışarıya çıkarsa tekrardan yıkanmam gerekir mi?
Gusül aldıktan sonra gelen meni, şehvetsiz bir şekilde çıkmışsa bu kişinin zekerinde kalan kalıntılardır. Mezhep imamlarının büyük çoğunluğuna göre bu durumda olan kimseye gusül değil de abdest gerekir. Konuyla ilgili Şafi mezhebinin görüşü; böyle kişilerin her hâlükârda tekrardan gusül alması gerektiğidir. İmam Nevevî konuyla ilgili kendi mezhebiyle birlikte diğer mezheplerin görüşlerini şu şekilde aktarır:
Meniden dolayı gusül abdesti alan kimseden kısa bir süre sonra tekrardan meni gelirse ikinci bir defa gusül abdesti alması gerekir. Bu kimsenin gusülden önce idrara çıkıp çıkmaması arasında bir fark yoktur. Şafi ve bütün imamlarımızın görüşü böyledir. Ayrıca Ahmed Bin Hanbel’den aktarılan bir rivayet de bu şekildedir. İmam Malik, Süfyan Es Sevrî, Ebu Yusuf, İshak Bin Raheveyh ve İmam Ahmed’in meşhur olan rivayetine göre bu durumda olan kimseye tekrardan gusül gerekmez. Aynı şekilde İbnu’l Munzîr ikinci bir defa guslün gerekmediği görüşünü Ali Bin Ebu Talib, İbnu Abbas, Atâ ve Zuhrî gibilerinden rivayet etmektedir. Konuyla ilgili Ebu Hanife derki: Bu durumda olan kimse, gusülden önce bevletmişse kendisine gusül gerekir. Yok, eğer bevletmemişse tekrardan gusül almasına gerek yoktur. Zira bu gelen meni, öncekinin kalıntısıdır.1
Şafi mezhebi, ikinci bir defa gelen meni sebebiyle tekrardan gusül alma gerekliliğini abdestte kıyas etmektedir; nasıl ki bir kimse idrar sebebiyle abdest alır da sonrasında kendisinden yine idrarın çıkması tekrardan abdest almasını gerektiriyorsa, her ne şekilde olursa olsun kendisinden ikinci bir defa meni çıkan kimsenin de yeniden gusül abdesti alması gerekir.
Cumhurun gittiği, ikinci bir defa guslün gerekmediği görüşü daha isabetlidir. Zira guslü gerektiren meni, şehvetli ve tazyikli olandır. Banyodan sonra gelen meni ise daha önce şehvetle gelen meninin kalıntılarıdır. Bununla sadece abdest bozulur.
Ancak yıkandıktan sonra çeşitli sebeplerden dolayı ikinci bir defa şehvetle meni gelirse islam âlimlerinin ittifakıyla tekrardan gusül gerekir.
[1] El Mecmû Şerhu’l Muhezzeb, İmam Nevevî Daru’l Kutubi’l İlmiyye BEYRUT 2002
o yüzden sormak istedim bunun gibi bir kaç sitede de aynısı yazıyor.banada yanlış gibi geldi kafam karıştı
BENZER KONULAR:
Answer ( 1 )
Ebu Hanife, İslam’ın dört büyük mezhebinden biri olan Hanefi mezhebinin kurucusudur. Hanefilik, Sünni İslam’ın önemli bir mezhebidir ve çoğunlukla Orta Doğu, Hindistan, Pakistan ve Türkiye gibi bölgelerde takip edilmektedir. Ebu Hanife’nin görüşleri ve hukuki hükümleri, Hanefi mezhebine özgü birçok konuda etkili olmuştur.
Ebu Hanife’nin İslam hukuku (fıkıh) alanındaki görüşleri, özellikle icma (toplumun birlikte aldığı kararlar), kıyas (benzetme) ve örf (geleneksel uygulamalar) gibi fıkhi kaynakları kullanarak hükümler çıkarma yöntemine dayanır. Ayrıca, Ebu Hanife’nin kendi içtihadı ve kişisel yorumları da mezhebinin özelliklerini taşır.
Ebu Hanife’nin görüşleri çeşitli konularda tartışılmış ve mezhepler arasında farklılıklar olmuştur. Bunlar arasında miras hukuku, boşanma, ticaret, ceza hukuku gibi alanlar yer alır. Her bir konuda Ebu Hanife’nin mezhebinin diğer mezheplerle karşılaştırıldığında farklı hükümlere sahip olabileceğini belirtmek önemlidir.
Ancak genel olarak, Ebu Hanife’nin görüşleri adaleti, insanların hak ve özgürlüklerini korumayı ve İslam hukukunun genel prensiplerini gözetmeyi amaçlar. Ebu Hanife’nin mezhebi, daha esnek ve geniş yorumlamalara izin veren bir yapıya sahiptir ve bireylere kolaylık sağlama eğilimindedir.
Sonuç olarak, Ebu Hanife’nin İslam hukuku alanındaki görüşleri, Hanefi mezhebinin temelini oluşturur. Ancak İslam hukuku geniş bir alandır ve farklı mezhepler ve alimler arasında farklı yorumlar ve hükümler bulunabilir. Bu nedenle, İslam hukukuyla ilgili daha spesifik bir konuda Ebu Hanife’nin görüşlerini incelemek için doğrudan ilgili kaynaklara başvurmanız önemlidir.