Paylaş
Halifelik Ve Hz Muhammed’in Ailesi
Question
Halifelik Ve Peygamberimiz Hz Muhammed’in Ailesi
Soru: Hz. Peygamber’in (s.a) sireti/hayat hikayesi üzerinde sohbet ediyorduk. İçimizden birisi, Rasûlullah’m vefatından sonra halifeliğin onun ailesinden olmayan birisine intikalinin sebebini sordu. Bunun cevabını verir misiniz?
Cevap: Şeyhu’l-İslâm İbn’ül-Kayyım’in Bedaiu’l-Fevâid isimli kitabında bu konuyla alakalı bir ibare okumuştum. Zannediyorum bu ibareyi zikretmem, sorunun cevabı için yeterli olacaktır. İbn’ul-Kayyım söz konusu kitabının üçüncü cüzünde şöyle demektedir:
Allah bilir ya, hilafetin ehl-i beytten değil de Hz Ebubekir, Hz Ömer ve Hz Osman’dan başlamasının sırrı/hikmeti şudur: Rasûlullah’m vefatından sonra hilafet makamına ilk olarak Hz. Ali geçmiş olsaydı, bozguncular hemen Hz. Peygamber’in bir padişah olduğunu ve saltanatım kendi ailesine bıraktığım söyleyiverirdi. Halbuki Allah Teâlâ onun risaletini ve nübüvvetini böyle bir şüpheden korudu.
Herakliyus’un Hz. Peygamber hakkında Ebu Süfyan’a sorduğu sualleri ve Ebu Süfyan’ın verdiği cevabları hatırlayın:
– Onun ataları içinde bir melik var mı?
– Hayır.
– Eğer atalarının içinde bir melik olsaydı, bu adam saltanat peşinde koşan birisidir, derdim.
Allah Teâlâ, onun yüce makamını atalarıyla ve ehl-i beytiyle ilgili saltanat şüphelerinden korumuştur. Onun ve diğer peygamberlerin geride miras bırakmamış olmalarının sırrı da Allahu a’lem bu şüpheyi ortadan kaldırmak içindir. Çünkü peygamberler geride miras bırakma hakkına sahip olsalardı bozguncular onların evlatları ve mirasçıları için dünyalık peşinde koştuklarını iddia ederlerdi. Nitekim zühd hayatı yaşayan bir kimsenin evlatlarına mal bırakmasını da aynı gözle değerlendirirler ve mirasçılarına mal bırakmak için zahidlik yaptığını iddia ederler.
Allah onları bu tür ithamlardan korudu, Allah ve Rasûlü’nün davetinin töhmet altında bırakılmaması için peygamberlerin miras bırakmalarını yasakladı. Böylece peygamberlerin ne peygamberlikle ne de aileleri hakkında hiç bir şüphe izi bırakılmadı. Artık Hz.Peygamber’in Hz. Ali’yi ve ehl-i beytini veliaht tayin ettiğini söylemek mümkün değildir. Böylece hilafetin miras bırakılan bir mülk olmadığı anlaşılmıştır. Hilafet makamına ancak önceliği ve öncülüğü olan kimse müstahak olur. Hz. Ali kendi zamanındaki insanların en önde geleni ve en faziletlisidir ve halife olduğu esnada ondan dâ-“ha hayırlı ve bu makama ondan daha layık kimse yoktu. Bu sebeple bozgunculuk yapmak isteyenlere onun halife olmasıyla kullanabilecekleri bir şüphe malzemesi kalmamıştır. Allah’a hamd olsun.
Benzer Konular
Answer ( 1 )
Halifelik, İslam toplumunun liderini belirlemek için kullanılan bir terimdir ve İslam’ın kurucusu olan Hz. Muhammed’in vefatından sonra, Müslüman toplumunun dini ve siyasi liderlerini ifade eder. Halifelik, İslam toplumunun manevi ve idari işlerini yöneten, İslam’ın öğretilerine uygun bir şekilde halkı rehberlik eden bir makamdır.
Hz. Muhammed’in ailesi, İslam tarihinde önemli bir yer tutar. Ailesi, genellikle “Ehli Beyt” olarak adlandırılır ve İslam’ın erken dönemiyle doğrudan bağlantılıdır. Hz. Muhammed’in ailesinin üyeleri, İslam toplumunun liderliğini üstlenmiş kişiler olarak büyük saygı görürler.
Hz. Muhammed’in Ailesi:
Hz. Hatice (r.a.): Hz. Muhammed’in ilk eşi ve ilk Müslüman olan kişidir. Onunla birlikte, İslam’ın ilk yıllarında önemli bir destek sağlamıştır.
Hz. Ali (r.a.): Hz. Muhammed’in kuzeni ve aynı zamanda damadıdır. İslam’ın dördüncü halifesidir ve Şii inancında çok önemli bir figürdür.
Hz. Fatıma (r.a.): Hz. Muhammed’in kızı, Ali’nin eşi ve Hasan ile Hüseyin’in annesidir. Hem Sünni hem de Şii Müslümanlar için büyük bir saygıdeğer şahsiyettir.
Hz. Hasan (r.a.) ve Hz. Hüseyin (r.a.): Hz. Ali ve Hz. Fatıma’nın oğullarıdır. Hasan, kısa bir süre halifelik yapmış, Hüseyin ise Kerbela’da şehit olmuştur ve Şii inancında büyük bir kahraman olarak kabul edilir.
Halifelik ve Hz. Muhammed’in Ailesi:
Hz. Muhammed’in vefatından sonra, halifelik makamı, ilk dört halife (Raşid Halifeler) tarafından yürütülmüştür:
Hz. Ebubekir (r.a.): Hz. Muhammed’in en yakın arkadaşı ve ilk halifedir.
Hz. Ömer (r.a.): İkinci halife olup, İslam’ın hızlı bir şekilde genişlemesini sağlamıştır.
Hz. Osman (r.a.): Üçüncü halife olup, Kuran’ın derlenmesinde önemli bir rol oynamıştır.
Hz. Ali (r.a.): Dördüncü halife olup, özellikle Şii inancında halifeliğin hak sahibi olarak kabul edilir.
Hz. Ali’nin halifeliği ve sonrasındaki olaylar, İslam toplumunda büyük bir bölünmeye yol açmıştır. Bu, özellikle Sünni ve Şii mezheplerinin oluşumuna zemin hazırlamıştır. Şiiler, halifeliğin Hz. Ali’nin soyundan gelenlere ait olduğuna inanırken, Sünniler, halifeliğin toplumun seçimiyle belirlenmesi gerektiğine inanır.