Peygamberimizin ahlaki özellikleri nelerdir

Bildir
Question

Please briefly explain why you feel this question should be reported.

Bildir
İptal

Peygamberimizin ahlaki ozellikleri nelerdir

Hz. Peygamberin Şaşkınlıkla Vasıflandırılması

Soru: Hz. Peygamber’in (s.a) dalaletle (şaşkınlıkla) nitelendirilmesi caiz midir? Allah Teâlâ’nın Hz. Peygamber’e “O seni şaşırmış bulup da yol göstermedi mi?” diye hitab etmesinin anlamı nedir?

Cevap: “O seni şaşırmış bulup da yol gösterme di mi?” ayeti Du-ha sûresinde geçer. Müfessirler bu âyetin anlamı üzerinde çeşitli sözler söylemişlerdir. İbn Kesir Tefsirinde bu âyetle ilgili şunlar yazılıdır:

“O seni şaşırmış bulup da yol göstermedi mi?” ayeti şu âyet gibidir:

Ey Muhammedi İşte sana da buyruğumuzla Cebrail’i gönderdik; sen kitap nedir, iman nedir’bilmezdin. Biz onu, kullarımızdan dilediğimizi onunla doğru yola eriştirdiğimiz bir nur kıldık. Şüphesiz ki sen doğru yolu göstermektesin. (Şura/52)

Bu kelimeyle (yani şaşırmış kelimesiyle) Hz. Muhammed’in küçüklüğünde Mekke sokaklarında yolunu şaşırması sonra evine geri dönmesinin kastedildiğini söyleyenler vardır. Bir görüşe göre Hz. Mu-

hammed amcasıyla birlikte Şam yolunda iken yolunu kaybetmişti. Geceleyin develerin üzerinde bulunuyordu İblis geldi ve deveyi yoldan saptırdı. Sonra Cebrail geldi, İblise üfürdü ve İblis deveden ayrıldı, ta Habeşistan’a gitti. Sonra binitin yönünü yola çevirdi. Her iki görüşü de Begavî zikretmiştir.

Kurtubi Tefsirinde “O seni şaşırmış bulup da yol göstermedi mi?” âyeti hakkında şu ifadelere yer verilir:

Yani sen sana verilen peygamberliğin ne demek olduğunu bilmi-yordun. Allah bunu sana öğretti. Dalal (şaşkınlık) burada gaflet/bilmezlik anlamına gelir. Nitekim “Rabbin şaşırmaz ve unutmaz” (Taha/52) ayetinde şaşırmaz anlamına gelen kelime dalal kökünden gelir. Bir başka âyette Allah Teâlâ Peygamber’i hakkında şöyle buyurur:

Daha önce sen bundan gafildin/habersizdin. (Yusuf/3)

Bir kısım insanlar da âyette geçen dallen kelimesini “Sen Kur’an’ı ve şeriatı bilmezdin, Allah sana Kur’an’ı ve İslâm şeriatini öğretti” diye tefsir etmişlerdir. Bu tefsir, “sen kitap nedir, iman nedir, bilmezdin” (Şura/52) ayetinin de anlamıdır. Bir kısım insanlar da bu âyeti “Seni dalaletteki bir toplumun içinde buldu ve o toplumu seninle doğru yola şevketti” diye tefsir etmişlerdir.Bir görüşe göre bunun “Sen hicreti biliniyordun onu sana öğretti” anlamına geldiği ifade edilmiştir. Bir görüşe göre de bu, “Sen, amelinin Allah’ın dilemesine bağlı olduğunu unutmuştun” diye tefsir edilmiştir.

Bir görüşe göre de bu, “Sen kıbleyi arıyordun, sana kıbleyi öğretti” demektir. Bir görüşe göre “Sen, sana indirilen vahyi nasıl açık-lalaycağmı şaşırmış vaziyette idin. Allah bunu sana öğretti” demektir. Bir görüşe göre “Allah seni hidayete şevketti” demektir. Bir başka görüşe göre de “Hiç kimse senin dininin üzerinde değildi, sen tek başına idin seninle beraber kimse yoktu, bütün insanları benim yoluma seninle şevkettim” demektir.

Kurtubi bu son görüşün en güzel görüş olduğunu söylemiştir. Kuşeyri Tefsirinde bu âyetle ilgili şu ifadeler yer alır:

Âyetin tefsiri konusunda çok sayıda görüş vardır: Seni şaşırmış bulup da yol göstermedi mi?

Yani çocukluğunda Mekke sokaklarında yolunu kaybetmiştin, Allah sana amcan Ebu Talib’in evinin yolunu gösterdi. Bir görüşe göre, “Sen bizim hakkımızda (yani Allah hakkında) kararsızlık ve şaşkınlık içinde bulunuyordun, biz seni bize (Allah’a) hidayet ettik, (seni bizim hakkımızdaki şaşkınlığından kurtardık)” demektir. Bir başka görüşe göre sana bu ayrıntıları öğretmekle yol göstermiş olduk, demektir. Bir başka görüşe göre toplumların arasında sapıtanlar/dalalette olanlar vardı, biz onları seninle hidayete eriştirdik demektir. Bir başka görüşe göre ise “Sen bizim sana olan sevgimizi bilmiyordun, seni sevdiğimi sana öğrettim” demektir.

Fi Zılali’l-Kur’an Tefsirinde de şunlar anlatılır: Allah Teâlâ, Peygamber’inden şöyle söz eder:

Sen, inançları ve düşünceleri puslu, yaşayış ve durumları bozuk bir cahiliye toplumunda yetiştin. Bu topluma için ısınmadı. Ne ca-hiliye toplumunda, ne de dinlerinde değişiklikler yapan, sapıtan ve şaşıran musevi ve hristiyanlarda seni tatmin edecek açık bir yol bulamadın. Sonra yüce Allah sana vahyettiği buyruk ve seni ulaştırdığı metodla sana yol gösterdi.

Milletleri inanç sapıklığından ve şaşkınlığından kurtarmak, onlara yapılacak en büyük iyiliktir. Başka hiçbir iyilik ona denk olamaz. Bu, onları bir sarsıntıdan korumaktır ki başka hiçbir sarsıntı ona denk olamaz. Bir yorgunluğu dindirmektir ki başka hiçbir yorgunluk ona denk olamaz.

Belki de bu büyük nimet, Rasûlullah’ın (s.a) o dönemde göğüslemekte olduğu vahyin kesilmesi, müşriklerin sevinmesi, sevgilinin sevgiliden ayrı düşmesi gibi sıkıntı ve zahmetlere katlanması sebebiyle ihsan edilmişti. Böyle bir ortamda bu sûre geldi. Rabbinin elçisini çölde vahiysiz terketmeyeceğini, daha önce de çölde şaşkın bir halde terketmediğini hatırlatarak yatıştırıyor ve gönlünü rahatlatıyordu.

Tacu’l-Arûs’ta. verilen bilgilere göre, ister kasıtlı ister kasıtsız olsun, ister az ister çok olsun haktan ve hakikatten sapmanın her şekline dalal denilir. Razı olunan doğru bir yolda gitmek gerçekten zordur. Bu sebeple Rasûl-i Ekrem (s.a) şöyle buyurur:

İstikamet üzere olun, yoksa kendinizi koruyamazsınız.

Bunun içindir ki kendisinden herhangi bir hata zuhur eden kimse hakkında da bu dalal kelimesini kullanmak caizdir. Bu bakımdan dalal kelimesi peygamberlere de, kafirlere de nisbet edilmiştir. Halbuki her iki dalalet arasında çok büyük fark vardır. Görmüyor musun Hz. Peygamber hakkında yüce Allah şöyle buyurur:

O seni şaşırmış bulup da yol göstermedi mi?

Yani sana verilen peygamberlik bilgisine daha önce sahip değildin. Kur’an-ı Kerim’de Yakub (a.s) hakkında şöyle denilir:

Sen hala eski şaşkınlığındasm. (Yusuf/

Yakub’un çocukları şöyle demişlerdi: “Doğrusu babamız apaçık bir şaşkınlık içindedir.” Bu ifadeyle Yakub’un çocuktan, babalarının kardeşleri Yusuf a olan düşkünlük ve sevgisine işaret etmişlerdir. Musa’nın (a.s) yanlışlıkla adam öldürdüğüne dikkat çekmek için Allah şöyle demiştir:

Musa: “Ben o işi yaptığımda şaşkınlardandım” dedi. (Şura/20)

DİNİ SİTE

Benzer konular:

Evrendeki mükemmel düzenle ilgili üç tane örnek bulup defterinize yazalım

Answer ( 1 )

    0
    2024-10-10T19:09:17+03:00

    Please briefly explain why you feel this answer should be reported.

    Bildir
    İptal

    Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’in (s.a.v.) ahlaki özellikleri, İslam dininin temel ahlaki değerlerinin en güzel şekilde yaşanmış örnekleridir. İşte Peygamberimizin öne çıkan ahlaki özelliklerinden bazıları:

    Doğruluk ve Güvenilirlik (Emin ve Sadık Olmak): Peygamberimiz, hayatı boyunca doğru ve güvenilir biri olarak tanınmıştır. İnsanlar ona “Muhammedü’l-Emin” yani “Güvenilir Muhammed” lakabını vermiştir.

    Adalet ve Hakkaniyet: Hz. Peygamber, her durumda adaleti gözetmiş ve hakkaniyetle hareket etmiştir. Herkese eşit mesafede durur, zengin-fakir, güçlü-zayıf demeden herkesin hakkını savunurdu.

    Merhamet ve Şefkat: Peygamberimiz, hem insanlara hem de hayvanlara karşı büyük bir şefkat ve merhamet sahibiydi. Kur’an’da da kendisinin “âlemlere rahmet” olarak gönderildiği belirtilmiştir (Enbiya Suresi, 107. ayet).

    Sabır ve Hoşgörü: Hayatı boyunca karşılaştığı zorluklara sabır göstermiş ve insanlara hoşgörüyle yaklaşmıştır. Onu incitenlere bile affedici olmuş, bu sayede birçok insanın kalbini kazanmıştır.

    Alçakgönüllülük (Tevazu): Hz. Muhammed, toplum içinde oldukça mütevazı bir hayat yaşamış, asla kibirlenmemiştir. Zengin-fakir, köle-efendi ayrımı yapmaksızın herkesle aynı düzeyde muamelede bulunurdu.

    Çalışkanlık ve İstikamet: Peygamber Efendimiz, ümmetine hem dini hem de dünyevi işlerinde çalışmayı öğütlemiş, tembelliği hoş görmemiştir. Kendisinin de hayatı boyunca çalışkan ve disiplinli bir yaşam sürdürdüğü bilinmektedir.

    Affedicilik: Peygamberimiz, kendisine yapılan kötülükleri bağışlayan bir mizaca sahipti. Mekke’nin fethinde kendisine eziyet edenleri affederek örnek bir davranış sergilemiştir.

    Cömertlik: Peygamber Efendimiz, ihtiyaç sahiplerine yardım eder ve sahip olduğu malı başkalarıyla paylaşırdı. Cömertliği, onu gören ve tanıyan herkesi etkilemiştir.

    Güzel Ahlak: Peygamberimizin ahlakı Kur’an ahlakıydı. Hz. Aişe’nin dediği gibi, onun ahlakı “Kur’an” idi. Güzel ahlakı ve davranışlarıyla insanlara örnek olmuştur.

    Cesaret ve Kararlılık: Peygamberimiz, hiçbir zaman Allah yolunda geri adım atmamış ve inandığı doğruları savunma konusunda büyük bir cesaret göstermiştir. Bedir, Uhud ve Hendek gibi savaşlarda öne çıkmış ve Müslümanlara moral kaynağı olmuştur.

    “Duha Suresi’nin 7. ayeti olan ‘O seni şaşırmış bulup da yol göstermedi mi?’ ifadesi, farklı müfessirler tarafından çeşitli şekillerde yorumlanmıştır. Genel olarak bu ayet, Peygamberimizin peygamberlik öncesi dönemde dini bilgiden ve vahiyden habersiz olduğunu, ancak Allah tarafından doğru yola iletildiğini ifade eder. Bu bağlamda “şaşırmış” kelimesi, Peygamberimizin önceki bilgisizliğini ve Allah’ın ona doğru yolu gösterdiğini ifade etmektedir. Ayet, Peygamberimizin peygamberlik öncesi durumunu tasvir etmekte olup, onun peygamberlikten önceki bilgisizlik ve rehberlik arayışına işaret eder.

    Bazı müfessirler, bu ifadeyi Peygamberimizin çocukken Mekke sokaklarında kaybolması ya da amcasıyla Şam’a gidişinde yaşanan bir olayı açıklamak için de kullanmışlardır. Ayrıca, bu kelimeyle kastedilen şeyin Kur’an ve şeriat bilgisinden önceki hal olduğu, Allah’ın bu bilgileri ona öğrettiği şeklinde de yorumlar yapılmıştır.

    Kurtubi Tefsirinde, bu ayetin, Allah’ın Peygamberine doğru yolu gösterdiği ve onu sapkın bir toplumun içinden çıkardığı anlamında olduğu belirtilir. Ayrıca bu ayet, Peygamberimizin İslam’ın esaslarını ve şeriatı bilmeden önceki durumunu ve Allah’ın ona bu bilgileri öğreterek rehberlik ettiğini ifade eder.”

    Bu bağlamda “şaşkınlık” ya da “dalalet” ifadesi, peygamberlik öncesi dönemde Allah tarafından henüz vahiy gelmemiş bir halde olmayı anlatmaktadır; bu kesinlikle bir hataya ya da sapkınlığa işaret etmez. Bu ayetler ve ifadeler Peygamber Efendimizin (s.a.v.) Allah’ın rehberliğiyle nasıl doğru yola iletildiğini ve peygamber olarak görevlendirildiğini anlatmaktadır.

Cevapla