1. Dünya savaşında Osmanlı imparatorluğu neden Almanya’nın yanında yer almıştır ?

Bildir
Question

Please briefly explain why you feel this question should be reported.

Bildir
İptal

1. Dünya savaşında Osmanlı imparatorluğu neden Almanya’nın yanında yer almıştır ?
——————————————————————————

1. Dunya savasinda Osmanli imparatorlugu neden Almanyanin yaninda yer almistir

Öncelikle Selamunaleykum Osmanlı İmparatorluğu Neden Almanların yanında Yer aldığını konuşacağız. Ve Kısaca Bunun sonuçlarını ele alacağız.
Neden Almanya?
1- Kaybedilen Osmanlı topraklarının, bilhassa Balkanların Almanya ile müttefik(birlik) olarak geri alınabileceği ümidi.
2– Devlet adamlarının savaşı Almanya’nın kazanacağına inanması
3- İngiltere ve Fransa’nın Osmanlı’yı dış siyasette yalnız bırakması
4-İktidardaki İttihat ve Terakki’nin Alman hayranlığı
5– Kapitülasyonlar ve Duyun-u Umumiye’den kurtulma isteği
Almanya’nın Osmanlı’yı Yanında İstemesinin Nedenleri:
1- Osmanlı İmparatorluğunun açacağı cephelerin yarıdımı sayesinde Almanya’nın yükünün hafifleyecek olması.
2- Boğazları kullanarak Rusya’ya yardımı engellemek.
3– Halifeliğin siyasi gücünden faydalanmak.
Osmanlı İmparatorluğu, Birinci Dünya Savaşı öncesi yaşam varlığını denge politikası izleyerek sürdürmeye çalışıyordu. Büyük devletlere karşı izlenen bu politika bir süre için işe yaradı fakat, 20. yüzyılın başlarından itibaren sonuç vermemeye başladı. Gerek iç ve dış politikalarda yaşanan sorunlar sonucunda Osmanlı Devleti toprak üstüne toprak kaybetmeye ve artık varlığını sürdüremeyecek bir duruma düşmeye başladı.
Osmanlı devlet adamları, Osmanlının son yıllarda uğradığı yenilgilerin ve toprak kayıplarının nedenini, Osmanlı’nın hiç bir devlet ile ittifak gurubuna bağlı olmamasına inanıyordu bağlıyordu. Üstelik çok daha şiddetli olacağı anlaşılan yeni bir savaşın ayak seslerinin duyulmaya başladığı bu dönemde, Balkan Savaşları’ndan yenik,yorgun ve moralsiz ve ağır kayıplarla ayrılan ordu ile yeni bir savaşa girmenin pek de olumlu sonuçlanmayacağının herkes farkındaydı. Hiç olmasada en azından elde kalan toprakları korumak için bir müttefik devlet bulmak zorundaydı. Bu nedenle Osmanlının devlet adamları ittifak bir devlet arayışlarına başladı ve ilk başvurulan ise İtilaf Devletleri oldu.
Aslında daha Trablusgarp Savaşı’nın devam ettiği zamanlarda fırsattan yararlanarak Boğaz’dan gemi geçirmeye çalışan Rusya’ya karşı Osmanlı İmparatorluğu İngiltere’ye müttefiklik teklifi etmiş ama bu girişimden eli boş dönmüştü. Ardından hem Fransızlar hem de Ruslar ile bir ittifak kurulması denenmiş fakat her iki ittifak edecekleri devletler de diğer ortaklarının izni olmadan böyle bir antlaşma yapamayacaklarını söyleyip Osmanlı İmparatorluğunu reddetmişlerdi. Hüseyin Cahit Yalçın, İtilaf Devletleri’nin Osmanlı İmparatorluğu ile ittifaka yanaşmamalarının nedenini şu sözlerle bizlere anlatmaktadır: “Hiçbir Avrupa devleti Osmanlı İmparatorluğu’nu kendilerine müttefik olarak kabul edemezdi. Çünkü Osmanlı’nın yaşaması değil,parçalanması ve ortadan kalkması isteniyordu.”
Gerçekten de o dönemde İtilaf Devletleri, Hasta Adam’ın (Osmanlı) artık ortadan kaldırılması ve mirasının (Topraklarının) bölüşülmesine yönelik tutumlarına ilişkin tarihsel kanıtlar ve yazılar bulunur. Örneğin 1908 Haziran ayında İngiltere ve Rusya arasında gerçekleşen gizli Reval görüşmelerinde Osmanlı topraklarının nasıl paylaşılacağının belirlenmeye çalışılması ya da Girit olayında İngilizlerin, Yunanlıları desteklemeleri gibi.
Böylece Osmanlı zorunlu olarak Almanya’ya yaklaşmaya başladı.
İtilaf Devletlerin ve özellikle İngiltere’nin müttefiklik tekliflerini sürekli reddetmesi Osmanlı halkın da İngiltere’ye duyulan sempatiyi de temelden sarsmış ve bu sempati hemen hemen yok olmuştur. Nitekim 21 Mayıs 1913 tarihinde Almanya’nın İstanbul Başkonsolosluğu tarafından Almanya’ya gönderilen bir rapor; Osmanlı halkı’nın kendilerine sahip çıkacak bir ülke aradıklarını belirttikten sonra sempatiyle (yakın) bakılan ülkeler arasında İngiltere’nin Birinci sırada yer aldığı, Almanya’nın ise ikinci sırada yer aldığını kaydetmektedir. Fakat Balkan Savaşları’nın hemen ardından Almanya’ya duyulan ilginin (sempatinin) tırmanışa geçtiği ve bundan yararlanılması tavsiye edilmektedir.
İtilaf Devletler’den istediği sonucu alamayan Osmanlı İmparatorluğu, olası bir kritik savaşta her ne kadar Almanya’nın yanında yer almaya çalışsada Almanya’nın da tutumu ilk başta İtilaf Devletleri gibi olumsuzdur. Çünkü Almanlar Osmanlı ordularının durumunun kötü olduğunu,bu nedenle bir savaşta faydadan çok zarar getireceklerini ve Almanya’ya yük olacaklarını düşünüyorlardı. Sonuç olarak Liman von Sanders’in raporlarını değerlendiren Alman Genelkurmay Başkanı Orgeneral Moltke, Avusturyalı meslektaşı General Conrad Von Hötzendorff’a şunları yazacaktır.
Osmanlı askeri bakımdan bir sıfırdır. Askeri heyetimizin raporları tamamen umut kırıcıdır. Ordu, anlatılması olanaksız bir durumdadır. Daha önce Osmanlı’dan Hasta Adam olarak bahsedildiğine göre şimdi ölen adamdan söz edilmesi gerekiyor. Artık yaşayacak gücü kalmamış ve kurtarılması olanaksız bir can çekişme durumuna düşmüş ve bitik bir halde bulunuyordu. Askeri birliğimiz, şifası olmayan bir hastanın ölüm döşeği başında bulunan doktorlar heyetine benziyor.
Lakin I. Dünya Savaşı’nın başladığı sıralarda Almanya’nın fikirleri değişiverdi. Yeni bir rapor hazırlayan Sanders, üç büyük savaşı yitirmiş olmasına karşın Osmanlı İmparatorluğun’un gücünü toparladığını ve beklenenden daha fazlasını yapabileceğini; eğer Osmanlı ordusu tam teçhizat ile donatılır ve iyi bir komuta heyeti yetiştirilirse Almanya kendi açısından faydalı olacağını düşünüyordu. Böylece Almanya Osmanlı İmparatorluğu’na yaklaşmaya, kendi safında I. Dünya Savaşı’na sokmak için hiçbir fedakârlıktan çekinmeyeceği yoğun bir diplomasi trafiğine başladı. Bu adımı ilk, Alman büyükelçisi Von Wangenheim’ın, 22 Temmuz 1914’te Sadrazam Sait Halim Paşa’yı ziyaret ederek eşit koşullar altında Almanya’nın Osmanlı Devleti ile ittifak antlaşması yapmak niyetinde olduğunu bildirmesi oldu. Osmanlı İmparatorluğu Almanya’ya yaklaşma nedenleri içinde kuşkusuz Enver Paşa ve Talat Paşanın denetiminde bulunan İttihat ve Terakki hükümetinin Almanya’ya olan hayranlığı da etkili oldu.
Anlaşılacağı üzere Osmanlı Devleti’nin 1. Dünya Savaşı’na Almanya’nın yanında katılmasının temel nedeni bir seçim değil zorunluluktu. İtilaf Devletleri Osmanlı’nın müttefiklik tekliflerini kabul etmeyince Osmanlı rotasını zorunlu olarak Almanya’ya çevrilmişti. Bir müttefik bulmak zorunluydu. Çünkü Büyük Devletler savaş sonrası Osmanlı İmparatorluğunun topraklarını paylaşacaklarından hiç şüphe duymuyordu. Nitekim Osmanlı Devleti’nin Almanya’nın safında 1. Dünya Savaşı’na girmesi üzerine Başkent İstanbul’dan ayrılmak zorunda kalan Nitekim Düyun-u Umumiye yönetiminin İngiltere Vekili Sir Adam Block şöyle diyordu: “Eğer Almanya bu savaşı kazanırsa, siz de Almanyanın sömürgesi olacaksınız. Eğer İngiltere bu savaşı kazanırsa mahvoldunuz!”

Benzer Konular:

Answer ( 1 )

    0
    2023-05-01T21:37:05+03:00

    Please briefly explain why you feel this answer should be reported.

    Bildir
    İptal
    1. Dünya Savaşı’nın başlamasından önce Osmanlı İmparatorluğu, Almanya ve Avusturya-Macaristan İmparatorluğu ile ittifak yapmıştı. Bu ittifak, Osmanlı’nın birçok siyasi, ekonomik ve askeri sorunlarına çözüm bulmayı amaçlamaktaydı. Bunlar arasında Rusya’nın genişleme politikalarına karşı koyma, İngilizlerin Hint Okyanusu’ndaki güçlerini sınırlama, Osmanlı’nın Almanya ve Avusturya-Macaristan’dan ekonomik yardım alması gibi nedenler bulunmaktaydı.

    Ayrıca Osmanlı İmparatorluğu’nun Almanya ile olan ilişkileri, Sultan II. Abdülhamid dönemine kadar uzanır. Almanya, Osmanlı modernleşmesi konusunda önemli bir rol oynamış ve Osmanlı İmparatorluğu’nun modernleşme çabalarına yardım etmiştir. Osmanlı İmparatorluğu’nun Almanya’ya yakınlığı, Almanya’nın Osmanlı topraklarına ve ekonomisine yatırım yapmasını da sağlamıştır.

    Sonuç olarak, Osmanlı İmparatorluğu’nun Almanya’nın yanında yer alması, hem siyasi hem de ekonomik nedenlere dayanmaktadır. Ancak bu tercih, Osmanlı İmparatorluğu’nun savaşta kaybettiği topraklar ve güç kaybı gibi olumsuz sonuçlar doğurmuştur.

Cevapla