Paylaş
17. A’ma Ve Cızye[295]
Question
17. A’ma Ve Cızye[295]
a. Şafiî Mezhebi:
A’mâya cizye vergisi konulup konulmayacağı hususunda iki görüş vardır. Mezhepde tercih edilen görüş, a’mâdan cizye alınacağı şeklindedir. [296]
b. Hanbelî Mezhebi:
A’mâya cizye yoktur. Çünkü o kimsede iyileşmesi ümid edilmeyen bir rahatsızlık vardır ki o bu rahatsızlığı sebebiyle savaşa katılmaya muktedir olamaz.
18. Kısasta A’mânın Durumu
a. Hanefî Mezhebi:
Feth’ul-Kadir tekmilesinde: “A’mâyı öldüren a’mâ olmayan kişi kısas yoluyla öldürülür” denmiştir.
İbn Âbidin Haşiyesi’nde şöyle deniyor: “A’mânın gözüne ilişkin işlenen cinayette kısas yoktur. Bu durumda mahkemenin uygun göreceği ceza vardır.
b. Mâliki Mezhebi:
Mevahib’üİ-Celil’âe şöyle denmektedir: “A’mânın gözüne (karşı işlenen bir cinayetten dolayı) kısas yoktur. Çünkü a’mânın gözbebeği felç olmuş el gibidir. Nitekim felç olmuş ele karşı işlenen cinayette kısas yoktur.
Gene aynı kaynakta şu bilgiler vardır: “Gözdeki bir yaralama nedeniyle gözün görme özelliği kaybolursa, yaralayana kısas uygulanır. Bir kimseyi yaralayana da kısas vardır. Bu yaralama sebebiyle adamın görme özelliği kaybolmuş ise bundan dolayı da cinayeti işleyene kısas yapılır. Cinayeti işleyene cinayet işlediği kişiye yaptığının aynısı yapılınca maksat hasıl olur. Aynısı yapılamamışsa cinayet işleyen eksik kaim diyet ile öder.
“Göze hiç bir şey olmayıp görme özelliği koybolmuş ise, müm-se kısas uygulanır. Mümkün değil ise diyet ödenir. urmak suretiyle yüz güzelliğine bir şey olmaksızın sadece görme özelliği kaybolan gözün diyeti 500 (dirhem)dir.[297] Bu durumda göz çıkaran kasıtlı bile olsa kısas uygulanmaz. Çünkü bu yoldan başka kısasa ulaşmak mümkün değildir. Kaybolan tüm menfaata ulaşmanın yolu budur. Üstelik kendisine saldırılan kişinin bedeninden bir şey eksil-memiş ve güzelliği bozulmamı star. Görmenin kaybolması hususunda yardımcı olandan tam diyet alınır. Kasıtlı da olmuş olsa kısas yoktur. Saldında bulunan kimseden diyet alınmakla beraber ayrıca kendisine bir ceza verilir.”
c. Şafiî Mezhebi:
A’mânın gözü karşılığında sağlıklıklı gözü olan kimsenin gözüne karşı kısas uygulanmaz. [298] A’mânın gözleri karşılığında diyet de yoktur. Fakat a’mânın göz kapağında diyet vardır ve gözü gören kimse a’mânın göz kapağına zarar verirse (bunun karşılığında) onun göz kapağı kesilir. [299]
El-Ümm isimli eserinde İmam Şafiî der ki: “Tek gözü gören kimsemin gözüne zarar veren) sağlıklı kişinin gözü (kıyas olarak) çıkarılır. Bunun tersi de söz konusudur. Gözü sağlıklı olanla tek gözü olan (bu konuda) eşittir.
“Göz çıkarma işi kasıtlı olmuş ise, gözü çıkarılan kişi dilerse gözünü çıkarana kıyas yaptırır. Şayet göz çıkarma işi hata ile olmuş ise diyeti, iki senede ve gözü çıkaranın âkılesi[300] tarafından ödenmesi esas olmak üzere 50 devedir. Bir sene geçince 50 devenin üçte ikisi, ikinci senenin geçmesiyle de (geri kalan) üçte biri ödenir. Bu hükmün delili Hz. Peygamber’in şu hadisidir:
Göze (karşı işlenen cinayetlerde gözün karşığılı olarak) elli deve vardır.
“İki göz birden çıkarılmış ise (diyet maktan) yüz devedir. [301]
Gene El-Ümm isimli kitabında İmam Şafiî der ki: “Bir adam bir adamın gözünü çıkarırsa bu yaptığı hıyanetin cezası kendinedir. Eğer bunu kasıtlı yapmış ise kendisine kısas yapılır. Ancak gözü çıkarılan kimse diyet istiyorsa, bu durumda bu cinayeti işleyenin malından diyet olarak 50 deve verilir, âkılesine ödetilmez. Eğer cinayet hata olarak meydana gelmiş ise âkılesine ödetilir. Diyetin tamamı olan elli devenin üçte ikisi bir yıl geçtikten, üçte biri ise iki yıl geçtikten sonra ödenir.[302]
d. Hanbelî Mezhebi:
Muğni’de, şöyle denmektedir: “Kısas olarak göze karşı göz çıkarılır. Bu meselenin delili Maide suresi 45. ayetindeki “…göze göz…” ifadesidir. Çünkü göz bir ekleme ulaşmaktadır. Tıpkı elde olduğu gibi onda da kısas uygulanır. Bir kimse, birisine tokat atarak gözünü kör etse, kör etmek için tokat atarak kısas uygulanmaz. Çünkü aynı sonucu almak imkansızdır. Kısas cinayeti işleyenin gözü çıkarılmadan görme Özelliği yok edilerek uygulanır. [303]
e. İmamiyye (Caferiyye) Mezhebi:
Huliy’in Şerai’ul-İslâm isimli eserinde şöyle denmiştir: “Bir grup birleşerek bir adamın elini kesseler veya gözünü çıkarsalar madur olan adamın hepsine kısas uygulama hakkı vardır. Ancak bu durumda her birine kendi hakkının fazlasını ödetikten sonra kısasa başvurur. Fakat sadece bir tanesine kısas uygulatılıp diğerlerinden cinayetlerinin diyetini alır. [304]
Gözlerin her ikisi için de diyet vardır. Her bir göz için diyetin yarısı vardır. Gözün sağlıklı, çok iyi görmeyen, şaşı ve patlak olması hükmü değiştirmez. [305]
İki gözün görme yeteneği için tam diyet vardır. Bir kimse (bir olay sebebiyle) gözünün görme özelliğinin gittiğini iddia eder, bu konuda uzman iki şahit veya iki erkek bir kadın tanıklık ederse iddia sabit olur.
Adam görme kabiliyetini kaybettiğini iddia ediyor, fakat gözleri duruyorsa kasame yemini yaptırılır ve davacının haklılığına karar verilir.[306]
Bir kimse a’mâ olan birine (kısas) uygulatamaz, ancak a’mâdan diyet alır. Çünkü a’mâlik (kısas yerine diyet uygulamak için) zorunlu bir sebeptir. [307]
Gözde kısas vardır. İsterse tek gözü görür birisi olsun. Tek gözü olan bir kimsenin sağlıklı gözünü, iki gözü de gören bir kimse çıkarırsa, dilerse madur da onun bir gözünü kısas olarak çıkartır. Bu durumda ayrıca yarım diyet-bir kavle göre- alamaz. Çünkü Maide suresi 17. ayette “…göze göz” buyurulmuştur. (Kısas ile bu, gerçekleştiğine göre diyet alamaz.) Bir diğer kavle göre yarım diyet de alır. Bunu emreden hadisler vardır. Fakat birinci görüş daha uygundur.
Bir kimse birisinin görme duyusunu yok etse, fakat göz bebeğine hiç bir zarar vermese, aynısı ona da yapılır. Bunun şöyle yapılacağı söylenmiştir: Göz kapaklarına ıslanmış pamuk konularak kızgın güneşe tutulmuş bir aynadan yansıtılan güneş ışığı görme duygusunu yok edene kadar tutulur. Böylece göz bebeğine bir şey olmadan kısas gerçekleşir. [308]
Birisi bir a’mânın gözünü eliyle çıkarmış olsa, madurun, suçu işleyenin gözünü eliyle çıkarması uygun mu? Bu durumda en uygunu, ucu eğri bir demirle suçlunun gözünü çıkarmaktır. Zira bu daha kolaydı.[309]
Uyuyanın işlediği suçlarda kısas yoktur. Çünkü uyuyanın hareketinde kasıt yoktur ve sebep konusunda mazeret sahibidir. Ancak uyuyana cinayetinden dolayı diyet vardır. A’mânın durumunda ise tereddüt vardır: En doğrusu a’mâya da -tıpkı gören kişiye olduğu gibi- kısasın gerekli olmasıdır, Halebi’nin Ebu Abdillah’tan rivayetine göre a’mânın cinayeti hatadır. Diyetini ödemek âkılesine lazım gelir. [310]
Cevapla