Paylaş
Abdestsiz yapılamayan şeyler Dört mezhebe göre
Question
ABDESTSİZ YAPILMASI HARAM OLAN İŞLER
Hanefi, Şafii, Maliki ve Hanbeli mezheplerine göre
Küçük Hades Sebebiyle Haram Olan veya Abdestsiz Olanın Yapamayacağı Şeyler:
Küçük hades sebebiyle üç şey haram olur:
Namaz ve benzeri işler, tavaf, Mushafa dokunmak ve buna bağlı olan diğer işler. Bu konuda mezhepler arasında farklı görüşler vardır.
1- Namaz ve benzerleri. Hadesli (abdestli olmayan) kişiye farz ve nafile namaz kılmak ve benzerleri tilâvet secdesi, cuma namazı hutbesi, cenaze namazi gibi ameller haramdır. Çünkü Peygamber (a.s.) şöyle buyurmuştur: “Bir kimse hadeste bulunduğunda (abdesti bozulduğunda) abdest almadıkça Allah onun namazını kabul etmez. “(1), “Abdesti olmayan kimsenin namazı da olmaz… ”
2- Farz ya da nafile olsun Kabeyi tavaf etmek. Çünkü tavaf da bir namazdır. Zira Peygamber (a.s.) şöyle buyurmuştur: “Beytullah’ı tavaf etmek, bir namazdır. Fakat Allah, tavaf esnasında konuşmayı helâl kılmıştır. O bakımdan kim konuşursa ancak hayır konuşsun.”
Şu kadar var ki, Hanefiler taharet üzere bulunmayı tavafın sıhhatı için bir şart olarak değil de, bir vacip olarak kabul etmişlerdir. Yani abdestsiz bir kimsenin tavafı tahrimen mckruh olmakla birlikte sahihtir. Çünkü Beytullah’ı tavaf, az önce geçen hadisin nassı gereğince namaza benzemcktedir. Bilindiği gibi o hakikî bir namaz değildir. Hakikat itibarıyle o tavaf olduğu için cevazına hükmedilir. Ancak namaza benzediği için de kerahet hükmü verilir.
3- Bütünüyle veya bir ayet dahi olsa, kısmen Mushafa el sürmek. Haram olan taharet azalanndan başkalanyla dahi olsa ayet-i kerimeye temas ctmektir. Çünkü yüce Allah: “Ona ancak çokça temizlenmiş olanlar dokunur.” (Vâkia, 79) Yani ancak taharet üzere olanlar dokunur, demektir. Bu ise nehiy anlamında bir haberdir.
Çünkü Peygamber (a.s.) şöyle buyurmuştur: “Kur’an’a ancak abdestli olan bir kimse el sürer.” Diğer taraftan Kur’an-ı Kerim’in tazim edilmesi vaciptir. Abdestsiz olarak el ile mushafa dokunmak ise tazim değildir. Fakihler abdestli olmayan bir kimsenin, Kur’an-ı Kerim okuyabileceğinde veya ona dokunmaksızın bakabileceğinde ittifak etmişlerdir. Nitekim küçük çocuğun öğrenmek maksadıyla Kur’an-ı Kerim’e clini sürmesini de caiz görmüşlcrdir. Çünkü o, mükellef değildir.
Bununla birlikte abdest almak daha faziletlidir.
Malikîlerle Şafiſler, arada bir engel ile veya bir çubuk ile dahi olsa abdestsiz olan bir kimsenin Kur’an-ı Kerim’e el sürmesini haram kabul etmişlerdir. Hanefilerle Hanbeliler ise temiz olmaları şartı ile arada bir engel veya bir çubuk ile Mushafa dokunmayı caiz kabul etmişlerdir. Fakihlerin kullandığı ibareler şu şekildedir:
Hanefilere göre:
Mushafin bütününe veya bir kısmına yani Mushafta yazılmis her hangi bir şeye dokunmak haramdır. Para veya duvar üzerine yazılmış bir ayet dahi olsa. Aynı şekilde Mushafa bitişik, Mushaf kapağının da (abdestsiz olarak) ellenmesi haramdır. Çünkü bu da ona tabidir, ona dokunmak Kur’an’a dokunmak demektir. Kur’an-ı Kerim’den ayn mahfazaya, meselâ torbasına veya kutusuna dokunmak haram değildir. Ondan ayrı bulunan çubuk, kalem, kapak gibi bir şeyle ona dokunmak caizdir. Elbise kolunun yeni ile ona dokunmak tahrimen mekruhtur. Çünkü bu da elbiseyi giyen kişi ye tabidir. Buradaki engel ise, doğru kabul edilen görüşe göre torba durumundadır. Torbadan maksat, deriden veya başka şeyden yapılmış ve içinde bulunanın üzerine ağzı kapatılabilen kap demektir.
Müslüman olmayanın Mushafa dokunması caiz değildir. Bununla birlikte onun Kur’an öğrenmesi, fikıh ve benzeri şeyler öğrenmesi caizdir. Çocuğun Kur’an’a el sümesi veya onun yazılı olduğu bir tahta parçasına elini sümesi öğren-
mek ve hıfzetmek için zaruret sebebiyle caizdir. Her hangi bir ayetin, bir kâğıt üzerine yazılması haram değildir. Çünkü haram olan yazılı olana el sürmektir. Kalem ise ayn ve müstakil bir vasıtadır. Tıpkı kendisi ile Kur’an’ı tuttuğu ayn bir elbise parçası gibidir, Çünkü bu konuda fetvaya esas olan görüş, Mushafa ondan ayrı olan kapak ile veya bir torba ile ona dokunmanın caiz olduğu şcklindedir.
Şayet tefsir mıktar olarak daha fazla ise, tefsir kitaplarına dokunmak mekruh olmaz. Eğer Kur’an-ı Kerim tefsirden fazla veya ona eşit miktarda ise, o zaman ona dokunmak mekruh olur.
Fikıh, hadis, tevhid gibi diğer şer’î kitaplara abdestsiz dokunmayı men eden bir hüküm yoktur. Ama bunlara abdestsiz dokunmamak müstchaptır. Nitekim muharref diğer semavî kitaplara dokunmanın da mahzuru yoktur. Şu kadar var ki Tevrat, İncil ve Zebur’un abdestsiz okunması mekruhtur. Çünkü hepsi de Allah’ın kelâmidır, onlar arasından değiştirilmiş olanlar ise belli değildir.
Üzeri örtülü bir Mushafın bulunduğu evde kadına yaklaşmak caizdir. Hıfz maksadı ile olması hâli müstesna, Kur’an-ı Kerim’i başının altına koymak mekruhtur. Uzerinde fikıh veya şer’î ilimlerin yazılı olduğu bir kâğıda bir şey sarmak mekruhtur. Mushaf, kendisiyle okunamayacak bir duruma gelecek olursa bir Müslümanin gömüldüğü gibi o da gömülür. Şerî kitaplann gömülmesinde veya bir akarsuya atılmasında ya da yakılmasında mahzur yoktur, birincisi daha iyidir. Kur’an dahi olsa bazı yazılı şeylerin tükürükle silinmesi caizdir. Bazı Kur’an ayetlerini ihtiva eden muskaların taşınması ve üzerinde olduğu hâlde helâya girilmesi ve onlara dokunulması caizdir. Cünüp dahi olsa böyledir. Şu kadar var ki kendilerinden ayrı bir kapak ile muhafaza edilmeleri gerekir. Mumlanmış bez ve benzecri şeylerle kaplanmış olanlar gibi.
Malikilere göre:
Abdestsiz olan bir kimsenin Mushafa, onun bir kısmına el sümesi, yazması veya isterse bir askı ile, elbise, yastık veya sandalye üzerinde dahi olsa taşınması yasaktır. İsterse dokunmak, bir engel ile bir çubuk ile olsun ve isterse
bu taşıma, taşınması kastedilmemiş başka bir takım eşya ile birlikte olsun. Şayet aralanında dahilinde Kur’an-ı Kerim bulunan sandik ve benzeri bir şey olan eşyanın taşınması kastedilecek olursa, o vakit bu taşıma caiz olur. Yani eğer sadece Mushafi taşımayı veya onu eşya ile birlikte taşımayı kastederse bu taşıma haram olur. Şayet asıl maksadı eşyayı taşımak olursa o vakit caiz olur.
Kur’an öğrenen ve öğreten balig kimse için Kuran’a dokunmak ve taşımak caizdir. Velevki ki bu, ay başı ve lohusa bir kadın olsun. Çünkü onların böyle bir engeli ortadan kaldırmaya güçleri yoktur. Şu kadar var ki, cünüp için bu caiz değildir.
Çünkü o, gusül ile ya da teyemmüm ile bu engeli ortadan kaldırabilir.
Örtücü ve koruyucu bir muhafaza içerisinde bulunan Kur’an’a dokunmak ve taşımak, Müslüman için caiz, kâfir için değildir. Bu kişi cünüp veya ay başı dahi olsa böyledir. Isterse bu dokunulan veya taşınılan Mushafın tamamı olsun. Tefsire dokunmak, onu taşımak ve mütalaada bulunmak cünüp dahi olsa, hadesli olanlar için mübahtır. Çünkü tefsirden maksat Kur’an-ı Kerim’in manalarıdır, tilâveti değildir
Benzer Konular:
Answers ( 3 )
Şafilere göre:
Mushafın taşınması, yapraklarına, haşiyelerine -ondan ayrı değil de- ona bitişik olan kapağına, kabına, askısına, sandığına, Kuran öğrenmekte olan kimse için üzerine Kur’an’ın yazılı bulunduğu tahta parçalarına, bir bez parçasıyla veya arada bir engel ile dahi dokunmak haram olur. Ancak bizzat onu taşımak maksadıyla değil de bazı eşyalar ilc birlikte Kur’an-ı Kerim’i taşımak ve tefsir kısmının Kur’an’dan çok olduğu tefsir kitapları taşımak helâldir. Şayet tefsir ibareleri ile Kur’an-1 Kerim lafizlan eşit miktarda olurlarsa veya Kur’an-ı Kerim kısmı daha çok olursa, o vakit caiz olmaz. Kur’an- Kerim ayctlerini ihtiva cden tefsir kitapları dışında diğer ilim kitaplarının taşınması ise caizdir.
Kur’an-ı Kerim sahifelerini bir çubuk ile çevirmek caizdir. Mümeyyiz olan küçük, öğrenmek maksadıyla Kur’an-ı Kerim’e dokunmaktan ve onu taşımaktan alıkonmaz.
Ayet yazılı muskaları, üzerinde Kur’an’dan yazı bulunan paraları, yine Kur’an ayetleri yazılı Kabe örtüsü gibi örtüleri taşımak da caizdir. Çünkü bundan kasıt bizzat Kur’an’ı taşımak değildir. Hadesli olan bir kimsenin dokunmaksızın Kur’an yazması caizdir.
Ekmek, tuz gibi bir şeyi Mushafın üzerine koymak haram olur. Çünkü böyle bir davranış onu küçümsemek ve ona hakaret olur. Kur’an-ı Kerim’in şanını düşürme vehmi verir. Bundan maksat ekmeğe tazim dahi olsa, böyledir.
Hanbelilere göre:
Abdestsiz olan bir kimsenin bir ayete dahi olsa Mushafa bedeninin her hangi bir kısmı ile dokunması haram olur. Arada bir engel ile veya bir çubuk ile -temiz olmaları şartıyla- dokunmak caizdir. Askısı veya kırbası ile taşımak da aynı şekildedir, İsterse maksat Mushaf taşımak olsun. Kur’an-ı Kerim yazmak ise dokunmamak şartıyla zimmî için dahi olsa caizdir. Üstünü kaplayan temiz bir kap içerisinde taşınması da böyledir.
Küçüğün velisinin küçüğe Kur’an’a veya Kur’an dersinin verildiği tahtaya dokunmasına fırsat vermesi -ezberlemek veya öğrenmek için dahi olsa- küçük abdestsiz olduğu sürece caiz değildir. Yani onlara göre abdestsiz olarak Kur’an-ı Kerim’e dokunmanın haramlığı küçük çocuğa dahi şamildir.
İçlerinde Kur’an-ı Kerim’den ayctler dahi bulunsa tefsir, fikıh ve diğer ilim kitaplarına dokunmak caizdir. Bunun delili ise Peygamber (a.s.)’in Kayser’e içinde bir ayet-i kerime bulunan bir mektup yazmış olmasıdır.
Tercihe şayan görünen iki görüşten birisine göre, üzcrinde Kuran-ı Kerim’den ayetler yazılı bulunan dirhemlere, Kur’an-ı Kerim ile süslü bir elbiseye dokunmak da caizdir. Çünkü bunlara “Kur’an” demeye imkån yoktur ve bu gibi şeylerden sakınmak da oldukça zordur. Bunlar da iki görüşten birisine göre çocukların Kur’an öğrenmek maksadı ile kullandıklan tahtalara benzer.
Şayet hadesli olan bir kimse, suyun olmadığı bir yerde Mushafa el sürmek zorunda kalsa teyemmüm eder, o vakit ona dokunması caiz olur.
İster zimmi isterse başkası olsun, kâfir olan kimsenin Kur’an’a el sürmesine, Kur’an okumasına, Kur’an’a malik olmasına engel olunur. Onu kâfire vermek isteyen Müslüman da engellenir. Mushafi yastık gibi kullanmak haramdır. Onu tartı için bir ağırlık olarak kullanmak, ona yaslanmak veya içinde Kur’an yazılı bulunan ilim kitaplarına yaslanmak da bu şekilde haramdır. Eğer bu kitaplarda ayet yoksa onlara yaslanmak mekruh olduğu gibi, onları tartı yerinc ağırlık olarak kullanmak, onlara dayanmak da böyledir. Ancak çalınmalanından korkarsa, bunlan yastık gibi kullanmakta bir mahzur yoktur. Çünkü bu gerekli birşeydir.
Mushaf yanında olduğu hâlde daru’l-harbe yolculuk caiz değildir. Çünkü İbni Ömer’in şöyle dediği rivayet edilmiştir: “Ellerinin ona uzanması korkusuyla beraberinizde Kur’an-ı Kerim olduğu hâlde, düşman topraklarına yolculuk etmeyi-
niz, ”
Netice olarak;
Davud (ez-Zâhiri) müstesna olmak üzere büyük hades sahibi olan kimsenin Kur’an-ı Kerim’e dokunmasının caiz olmadığı üzerinde ittifak edilmiştir. Küçük hades sahibinc gelince: Bu kimsenin Kur’an-ı Kerim’e dokunmaktan
men edileceğine dair olan delillerin delâletleri kesin değildir. Ancak cumhur, bunun caiz olmadığı görüşündedir. “Temiz olanlar”dan kasıt ise meleklerdir. Eğer zahir söz konusu değilse, o vakit bu bir ihtimâldir. Meselâ, ayet-i kerimede geçen “Kur’an-ı Kerim’e ancak temiz olan dokunabilir.” “temiz” kelimesinden maksadın mümin olması ve küçük ve büyük hadesten temizlenmiş, bedeninde her hangi bir necaset bulunmayan kimscnin kastedilmiş olmasının muhtemel olması gibi.
Rabbimiz (cc) yapılan bazı ibadetlere temiz olmak şartı ile yapılmasına izin vermektedir. O temizlikte abdesttir. Abdest kişinin hem bedeni temizliğidir hem de ruhi temizliğidir bir bakıma. İşte bazı ibadetlerde Rabbimiz (cc)’un huzuruna geldiğimizde adeta hem bedenimizi hem de maneviyatımızı temizlemek için abdest almak şartı vardır.
İslam’daki dört büyük mezhebe göre, abdestli olarak yapılması tavsiye edilen veya yapılması zorunlu olan bazı eylemler vardır. İşte bazı örnekler:
Unutulmamalıdır ki, bu fiiller genellikle dört mezhepte abdestli olarak yapılması tavsiye veya farz olmakla birlikte, her mezhep içinde belirli hüküm ve yorumlarda farklılıklar olabilir. Abdestin belirli eylemleri ve gereklilikleri hakkında ayrıntılı rehberlik için bilgili bir âlim ile görüşmeniz veya kendi mezhebinizin öğretilerine başvurmanız tavsiye edilir.