Abdestte ayaklar yıkanır mı mesh mi edilir?

Bildir
Question

Please briefly explain why you feel this question should be reported.

Bildir
İptal

Abdestte ayakların yıkanması ve mesh edilmesi konusu

Abdestte ayaklar yikanir mi mesh mi edilir

Mâide Suresi 6. Ayetin Hadislerle Tefsiri (Abdest alırken ayakları çorap üzerine mesh olur mu yoksa yıkamak farz mıdır)

“… AYAKLARINIZI DA TOPUKLARA KADAR…” EMRİNİN, YIKAMAYA MI YOKSA MESHETMEYE Mİ YÖNELİK OLDUĞUNA DAİR TE’VİLİ

Allah Teâlâ, bu bölümün girişinde baş tarafını zikrettiğimiz ayetin devamında “… ayaklarınızı da topuklara kadar... buyurmaktadır. İlim adamları “ayaklarınız” anlamına gelen )وَأَرْجُلُكُمْ( kelimesindeki “lâm” harfinin nasıl okunacağı ve kendinden önceki hangi kelimeye atfedilmesi gerektiği konusunda ihtilaf etmişlerdir. Bazıları, bunu, “başlarınızı da meshedin” manasındaki )برؤوسكم وَامْسَحُوا( kısmına atfederek )”وَأَرْجُلِكُمْ : ve ercüliküm” şeklinde) lâm harfini kesreli okumuş ve bundan dolayı ayakların yıkanması değil, mesh edilmesi gerektiği görüşünü benimsemişlerdir. Nitekim Hasan el-Basrî, Şa’bî ve Mücahid bu kanaattedirler. (Bununla ilgili rivayetler şöyledir):

٣٠ حَدَّثَنَا إِبْرَاهِيمُ بْنُ مَرْزُوقٍ، قَالَ: حَدَّثَنَا أَبُو دَاوُدَ الطَّيَالِسِيُّ، عَنْ قُرَّةَ، عَنِ الْحَسَنِ، أَنَّهُ قَرَأَ وَأَرْجُلِكُمْ.

30-İbrahim b. Merzûk’un bize Ebû Dâvûd et-Tayâlîsî yoluyla Kurre’den rivayet ettiğine göre, Hasan el-Basrî (âyetin ilgili kısmını( “وَأَرْجُلِكُمْ : ve ercu liküm” şeklinde okumuştur.

٣١ حَدَّثَنَا إِبْرَاهِيمُ بْنُ مَرْزُوقٍ، قَالَ: حَدَّثَنَا يَعْقُوبُ بْنُ إِسْحَاقَ الْحَضْرَمِيُّ، قَالَ:

حَدَّثَنَا حَمَّادِ بْنِ سَلَمَةَ، عَنْ عَاصِمٍ، عَنِ الشَّعْبِي، قَالَ: نَزَلَ الْقُرْآنُ بِالْمَسْحِ وَالسُّنَّةُ بِالْغَسْلِ.
31-… Hammad b. Seleme, Asım yoluyla Şa’bî’nin şöyle dediğini rivayet etti: “Kur’ân mesh emriyle inmiş, sünnet ise yıkama hükmünü getirmiştir.”

حَدَّثَنَا إِبْرَاهِيمُ، قَالَ: حَدَّثَنَا يَعْقُوبُ، قَالَ: حَدَّثَنَا عَبْدُ الْوَارِثِ، قَالَ: حَدَّثَنَا حُمَيْدِ الْأَعْرَجُ ، عَنْ مُجَاهِدٍ، أَنَّهُ قَرَأَ وَأَرْجُلِكُمْ.

32-… Humeyd el-A’rec’in rivayet ettiğine göre, Mücahid (âyetin ilgili kısmını( “وَأَرْجُلِكُمْ : ve ercüliküm” şeklinde okumuştur.

***

Ayrıca bu görüş sahipleri, bu konuda Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’den şu hadisleri rivayet etmişlerdir:

٣٣ حَدَّثَنَا أَبُو أُمَيَّةَ مُحَمَّدُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ، قَالَ: حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ سَعِيدِ بْنِ الْأَصْبَهَانِي، قَالَ: حَدَّثَنَا شَرِيكُ بْنُ عَبْدِ اللهِ ، عَنِ السُّدِّي ، عَنْ عَبْدِ خَيْرَ، عَنْ عَلِيِّ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُ، أَنَّهُ تَوَضَّأَ وَمَسَحَ عَلَى ظَهْرِ الْقَدَمَيْنِ، وَقَالَ: لَوْلَا أَنِّي رَأَيْتُ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَعَلَهُ لَكَانَ بَاطِنُ الْقَدَمِ أَحَقُّ مِنْ ظَاهِرِهِ.

33-… Süddî’nin Abduhayr’dan rivayet ettiğine göre, Ali radıyallahu anh, abdest alıp ayaklarının üzerine meshettikten sonra şöyle demiştir: “Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in böyle yaptığını görmeseydim, ayağın üstünden ziyade altını meshetmek daha uygun düşerdi.”74

٣٤ حَدَّثَنَا فَهْدُ بْنُ سُلَيْمَانَ، قَالَ: حَدَّثَنَا أَبُو كُرَيْبٍ، قَالَ: حَدَّثَنَا عَبْدَةُ بْنُ سُلَيْمَانَ، عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ إِسْحَاقَ، عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ طَلْحَةَ بْنِ يَزِيدَ بْنِ رُكَانَةَ، عَنْ عُبَيْدِ اللَّهِ الْخَوْلَانِي عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ، قَالَ: دَخَلَ عَلَيَّ بْنُ أَبِي طَالِبٍ وَقَدْ أَرَاقَ الْمَاءَ، فَدَعَا بِوُضُوءٍ، فَجِثْنَاهُ بِإِنَاءٍ مِنْ مَاءٍ، فَقَالَ: يَا ابْنَ عَبَّاسٍ، أَلَا أَتَوَضَّأُ لَكَ كَمَا رَأَيْتُ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَتَوَضَّأُ قُلْتُ: بَلَى فِدَاكَ أَبِي وَأُمِّي فَذَكَرَ حَدِيثًا طَوِيلًا، قَالَ: ثُمَّ أَخَذَ بِيَدَيْهِ جَمِيعًا حِفْنَةٌ مِمَّا فَضَلَ بِهِمَا عَلَى قَدَمِهِ، وَفِي الْيُسْرَى مِثْلُ ذَلِكَ.
34-… Ubeydullah el-Havlânî’nin rivayet ettiğine göre, İbn Abbas şöyle demiştir: Ali b. Ebi Talib yanıma geldi. Küçük abdestini bozmuştu. Abdest almak için su istedi, ona bir kap su getirdik. Bana dedi ki: “İbn Abbas! Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i abdest alırken gördüğüm gibi abdest almamı ister misin?” Ben de “Anam babam sana feda olsun, elbette” dedim. (İbn Abbas) daha sonra meseleyi uzunca anlattı ve sonunda şöyle dedi: “Ardından avuçlarına biraz su alıp sağ ayağına serpti sonra da aynı şeyi sol ayağına yaptı.

٣٥ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ خُزَيْمَةَ، قَالَ: حَدَّثَنَا الْحَجَّاجُ بْنُ الْمِنْهَالِ، قَالَ: حَدَّثَنَا الْهُمَامُ بْنُ يَحْيَى، قَالَ: حَدَّثَنَا إِسْحَاقُ بْنُ عَبْدِ اللهِ بْنِ أَبِي طَلْحَةَ، قَالَ: حَدَّثَنَا عَلِيِّ بْنِ يَحْيَى بْنِ خَلَّادٍ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ عَمِّهِ رِفَاعَةَ بْنِ رَافِعٍ، أَنَّهُ كَانَ جَالِسًا عِنْدَ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ، حِينَ قَالَ: إِنَّهُ لَا تَتِمُّ صَلَاةُ أَحَدِكُمْ حَتَّى يُسْبِغَ الْوُضُوءَ كَمَا أَمَرَهُ اللهُ عَزَّ وَجَلَّ، فَيَغْسِلَ وَجْهَهُ وَيَدَيْهِ إِلَى الْمِرْفَقَيْنِ، وَيَمْسَحَ بِرَأْسِهِ وَرِجْلَيْهِ إِلَى الْكَعْبَيْنِ.

35-… Ali b. Yahya b. Hallâd’ın, babası yoluyla aktardığı bir rivayete göre, amcası Rifaa b. Râfi’, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in huzurunda olduğu bir esnada onun şöyle buyurduğunu nakletmiştir: “Birinizin, Allah azze ve celle’nin emrettiği şekilde; yüzünü ve dirseklere kadar ellerini yıkayıp başını ve topuklara kadar ayaklarını meshederek eksiksiz bir abdest almadıkça, namazı tamamlanmış olmaz.

***

Öte yandan (bu görüşün savunucuları) bu hususta aklî bir delil olarak teyemmümü göstermiş ve şöyle demişlerdir:

“Namaz için alınan abdestte, âlimlerin ittifakıyla yüz ve ellerin hükmü ‘yıkama, başın hükmü de ‘meshetme’dir. Teyemmüm ise, (normal şartlarda) meshedilmesi lazım gelen başın haricinde, yıkanması gereken yüz ve ellere uygulandığına göre, ayakların hükmü başın hükmüne benzer. Çünkü abdestte bu ikisi için geçerli olan uygulama, tıpkı başa yapılan uygulamanın kalkması gibi teyemmümde kalkmaktadır.”
Başkaları ise (âyetteki ilgili lafzi( “وَأَرْجُلُكُمْ : ve ercüleküm” şeklinde fethalı okumuş ve bu konuda Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in iki sahâbîsi, İbn Mes’ûd ve İbn Abbas’tan rivayette bulunmuşlardır:

٣٦ حَدَّثَنَا إِبْرَاهِيمُ بْنُ مَرْزُوقٍ، قَالَ : حَدَّثَنَا أَبُو دَاوُدَ، عَنْ قَيْسِ بْنِ عَاصِمٍ، عَنْ زِرٍ، أَنَّ عَبْدَ اللهِ بْنَ مَسْعُودٍ قَرَأَ وَأَرْجُلَكُمْ.

36-… Kays b. Asım’ın Zirr’den rivayet ettiğine göre, Abdullah b. Mes’ûd )ilgili lafzi( “وَأَرْجُلُكُمْ : ve ercüleküm” şeklinde okumuştur.

۳۷ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ خُزَيْمَةَ، قَالَ: حَدَّثَنَا سَعِيدُ بْنُ مَنْصُورٍ، قَالَ: سَمِعْتُ هُشَيْمًا،

يَقُولُ: أَخْبَرَنَا خَالِدٍ، عَنْ عِكْرِمَةَ، عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ : أَنَّهُ كَانَ يَقْرَأُ: وَأَرْجُلَكُمْ، وَقَالَ: عَادَ إِلَى الْغَسْلِ.

37Hâlid (el-Hazza)’nın İkrime’den naklettiğine göre, İbn Abbâs da )ilgili kısmı( “وَأرْجُلَكُمْ : ve ercüleküm” şeklinde okumuş ve “Artık yıkama hükmüne döndü” demiştir.

***

Ayrıca Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’den rivayet ettikleri hadisleri de bu konudaki görüşlerine delil göstermişlerdir.

۳۸حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرَةَ بِكَّارٌ، قَالَ: حَدَّثَنَا عَمْرَةُ بْنُ يُونُسَ بْنِ الْقَاسِمِ الْيَمَامِيُّ، قَالَ: حَدَّثَنَا عِكْرَمَةُ بْنُ عَمَّارٍ، قَالَ: حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنِ أَبِي كَثِيرٍ، قَالَ: حَدَّثَنَا أَبُو سَلَمَةَ، قَالَ: حَدَّثَنَا سَالِمٌ مَوْلَى الْمَهْرِي، قَالَ : سَمِعْتُ عَائِشَةَ رَضِيَ اللهُ عَنْهَا، تُنَادِي عَبْدَ الرَّحْمَنِ : أَسْبِعْ الْوُضُوءَ، فَإِنِّي سَمِعْتُ رَسُولَ اللهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ، يَقُولُ: وَيْلٌ لِلْأَعْقَابِ مِنَ النَّارِ.

38-… Yahya b. Ebî Kesîr’in Ebû Seleme’den rivayet ettiğine göre, elMehrî’nin azadlısı Sâlim” şöyle demiştir: Aişe radıyallahu anhâ ‘yı (kardeşi Abdurrahman b. Ebî Bekir’e) şöyle seslenirken işittim: Abdurrahman! Abdesti eksiksiz al. Zira ben Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle derken dinlemiştim: “Cehennemde yanacak topuklara yazık!

٣٩ حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرَةَ، قَالَ : حَدَّثَنَا أَبُو عَاصِمٍ، قَالَ: حَدَّثَنَا ابْنِ عَجْلَانَ، عَنِ الْمَقْبُرِي عَنْ أَبِي سَلَمَةَ، أَنَّهُ سَمِعَ عَائِشَةَ، تَقُولُ: يَا عَبْدَ الرَّحْمَنِ، ثُمَّ ذَكَرَ مِثْلَهُ.

39İbn Aclân’ın el-Makburî’den rivayet ettiğine göre, Ebû Seleme, Hz. Aişe’nin “Abdurrahman!..” diye seslendiğini işitmiş ve yukarıdaki rivayeti aynı şekilde nakletmiştir.

٤٠ حَدَّثَنَا فَهْدٌ، قَالَ: حَدَّثَنَا أَبُو نُعْيمَ، قَالَ: حَدَّثَنَا إِسْرَائِيلُ، عَنْ أَبِي إِسْحَاقَ، عَنْ سَعِيدِ بْنِ أَبِي كُرَيْبٍ، عَنْ جَابِرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ، قال: رَأَى النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فِي قَدَمِ رَجُلٍ لُمْعَةً لَمْ يَغْسِلْهَا فَقَالَ: وَيْلٌ لِلْعَرَاقِيبِ مِنَ النَّارِ.

40Ebû İshak’ın Saîd b. Ebî Küreyb’den naklettiğine göre, Cabir b. Abdullah dedi ki: “Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, bir adamın ayağında yıkamadığı kuru bir yer görünce, ‘Cehennemde yanacak topuklara yazık!’ buyurdu. ”

٤١ حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرَةَ، قَالَ: حَدَّثَنَا أَبُو دَاوُدَ، قَالَ: حَدَّثَنَا أَبُو عُوَانَةَ، عَنْ أَبِي بِشْرٍ، عَنْ يُوسُفَ بْنِ مَاهَكٍ، عَنْ عَبْدِ اللهِ بْنِ عَمْرٍو ، قَالَ : تَخَلَّفَ عَنَّا رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فِي سَفْرَةٍ سَافَرْنَاهَا فَأَدْرَكَنَا وَقَدْ أَرْهَقَتْنَا صَلَاةُ الْعَصْرِ وَنَحْنُ نَتَوَضَّأُ وَنَمْسَحُ عَلَى أَرْجُلِنَا، فَنَادَى بِأَعْلَى صَوْتِهِ : وَيْلٌ لِلْأَعْقَابِ مِنَ النَّارِ، مَرَّتَيْنِ أَوْ ثَلَاثًا.

41-… Yusuf b. Mâhek’in rivayet ettiğine göre, Abdullah b. Amr şöyle dedi: “Yaptığımız yolculukların birinde Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sel-
lem geride kalmıştı. Bize yetiştiğinde, biz ikindi namazının vakti girdiği için abdest almaya çalışıyor; ayaklarımızı mesh ediyor(gibi yıkıyor)duk. Bunun üzerine en yüksek sesiyle iki veya üç defa ‘Cehennemde yanacak topuklara yazık!’ diye seslendi. ”

حَدَّثَنَا إِبْرَاهِيمُ بْنُ مَرْزُوقٍ، قَالَ: حَدَّثَنَا وَهْبُ بْنُ جَرِيرٍ، عَنْ شُعْبَةَ، عَنْ ٤٢ مَنْصُورٍ، عَنْ هِلَالِ بْنِ يَسَافَ، عَنْ أَبِي يَحْيَى الْأَعْرَجِ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَمْرٍو، أَنَّ النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ رَأَى قَوْمًا تَوَضَّلُوا وَكَانُوا تَرَكُوا مِنْ أَرْجُلِهِمْ شَيْئًا، فَقَالَ: وَيْلٌ

لِلْأَعْقَابِ مِنَ النَّارِ أَسْبِعُوا الْوُضُوءَ.

42-… Şu’be’nin Mansûr’dan, onun Hilal b. Yesâf’tan, onun da Ebû Yahya el-A’rec yoluyla Abdullah b. Amr’dan rivayet ettiğine göre, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, abdest esnasında ayaklarındaki bazı yerleri (kuru) kalmış bir topluluğu görünce şöyle buyurdu: “Cehennemde yanacak topuklara yazık! Abdesti eksiksiz alın.

٤٣ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ خُزَيْمَةَ، قَالَ: حَدَّثَنَا عَبْدُ اللهِ بْنُ رَجَاءِ الْفَدَّانِيُّ، قَالَ: أَخْبَرَنَا زَائِدَةَ بْنِ قُدَامَةَ، عَنْ مَنْصُورٍ، عَنْ هِلَالِ بْنِ يَسَافَ، عَنْ أَبِي يَحْيَى، عَنْ عَبْدِ اللهِ بْنِ عَمْرٍو، قَالَ: سَافَرْنَا مَعَ رَسُولِ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ مِنْ مَكَّةَ إِلَى الْمَدِينَةِ، فَأَتَى عَلَى مَاءٍ بَيْنَ مَكَّةَ وَالْمَدِينَةِ وَحَضَرَتِ الْعَصْرُ ، فَتَقَدَّمَ نَاسٌ فَانْتَهَيْنَا إِلَيْهِمْ وَقَدْ تَوَضَّلُوا وَأَعْقَابُهُمْ تَلُوحُ لَمْ يَمَسْهَا مَاءً، فَقَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: وَيْلٌ لِلْأَعْقَابِ

مِنَ النَّارِ، أَسْبِعُوا الْوُضُوءَ.

43-… Zaide b. Kudâme’nin Mansûr’dan, onun Hilâl b. Yesâf’tan, onun da Ebû Yahya el-A’rec’den rivayet ettiğine göre, Abdullah b. Amr şöyle dedi: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ile birlikte Mekke’den Medine’ye doğru yolculuk yaptı. O, bir ara bir suyun başına geldi. İkindi vakti girmişti.
Bazıları (abdest almak için biraz) hızlı hareket etti. Onlara yetiştiğimizde abdestlerini almışlardı fakat topuklarına suyun değmediği belli oluyordu. Bunun üzerine (Allah Rasûlü) şöyle buyurdu: “Cehennemde yanacak topuklara yazık! Abdesti eksiksiz alın.

٤٤ حَدَّثَنَا فَهْدٌ، قَالَ : حَدَّثَنَا سَعِيدُ بْنُ أَبِي مَرْيَمَ، قَالَ: أَخْبَرَنَا سُلَيْمَانُ بْنُ بِلَالٍ، قَالَ: حَدَّثَنِي سُهَيْلِ بْنِ أَبِي صَالِحٍ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى

اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: وَيْلٌ لِلْأَعْقَابِ مِنَ النَّارِ يَوْمَ الْقِيَامَةِ.

44-… Süheyl b. Salih’in, babası yoluyla Ebû Hureyre’den rivayet ettiğine göre, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Kıyamet günü cehennemde yanacak topuklara yazık!

٤٥ حَدَّثَنَا يُونُسُ، قَالَ: حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ عَبْدِ اللهِ بْنِ بُكَيْرٍ، قَالَ: حَدَّثَنِي اللَّيْثِ، عَنْ حَيْوَةَ بْنِ شُرَيْحٍ، عَنْ عُقْبَةَ بْنِ مُسْلِمٍ، عَنْ عَبْدِ اللهِ بْنِ الْحَارِثِ بْنِ جَزْءِ الزُّبَيْدِيِّ، قَالَ: سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ، يَقُولُ : وَيْلٌ لِلْأَعْقَابِ وَبُطُونِ الْأَقْدَامِ مِنَ النَّارِ.

45-… el-Leys’in Hayve b. Şurayh’den, onun da Ukbe b. Müslim’den rivayet ettiğine göre, Abdullah b. el-Hâris b. Cez ez-Zübeydî şöyle dedi: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle derken işittim: “Cehennemde yanacak topuklara ve ayak tabanlarına yazık!

٤٦ حَدَّثَنَا الرَّبِيعُ بْنُ سُلَيْمَانَ الْحِمْيَرِيُّ، قَالَ: حَدَّثَنَا أَبُو الْأَسْوَدِ النَّصْرُ بْنُ عَبْدِ

الْجَبَّارِ، قَالَ: حَدَّثَنَا اللَّيْثِ، وَابْنِ لَهِيعَةَ، قَالَا: أَخْبَرَنَا حَيْوَةُ، عَنْ عُقْبَةَ بْنِ مُسْلِمٍ،

قَالَ: سَمِعْتُ عَبْدَ اللهِ بْنَ الْحَارِثِ بْنِ جَزْء الزُّبَيْدِي، يَقُولُ: قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى

اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ، ثُمَّ ذَكَرَ مِثْلَهُ قَالُوا : فَلَمَّا قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: وَيْلٌ

لِلْأَعْقَابِ مِنَ النَّارِ.

46-… el-Leys ve İbn Lehîa’nın Hayve’den, onun da Ukbe b. Müslim’den rivayet ettiğine göre, Abdullah b. el-Hâris b. Cez ez-Zübeydî, “Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu” dedikten sonra hadisi aynı şekilde zikretti.

***

(Bu görüşte olanlar) şöyle demişlerdir: “Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in ‘Cehennemde yanacak topuklara yazık!’ hadisinin yanı sıra, ayakları mesh etme görüşünü savunanlara göre, mestlerin topuk kısmı meshedilmediği gibi (çıplak ayakların) topuklarının da mesh edilmemesi ve bu konuda Ubeydullah el-Havlânî yoluyla Ali radıyallahu anh’ dan naklettiğimiz bir rivayetin de varlığı, abdestte ayaklarla ilgili farzın, ‘mesh’in dışında bir şey olduğunu göstermektedir.”

Ayrıca şöyle demişlerdir: “Câbir’in rivayet ettiğine göre, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in, ayaklarıyla ilgili ihmallerinden dolayı onlara ‘Abdesti (vudû’) eksiksiz alın’ buyurması, ayağın ‘vudû’ kapsamında olduğuna işaret etmektedir. Bu da ancak ‘yıkama’ ile olur. Çünkü ‘vaddae fülânun ra’sehū (filanca başını yıkadı)’ denilmez. Sadece yüzünü ve ellerini yıkadığında, ‘vaddae fülânun vechehû’ ve ‘vaddae fülânun yedeyhi’ denilebilir. Hatta yemekten önce ellerini yıkayan kimse için ‘tevaddae’ fiili kullanıldığı gibi yemekten sonra yıkayan için de aynı fiil kullanılır. Nitekim Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem de ‘Ateşin değiştirdiği şeylerden dolayı ellerinizi yıkayın (tevaddaû) ‘buyurmaktadır. ”

Ayrıca şunu da eklemişlerdir: “Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in, onlardan, ihmal ettikleri kısımlardan dolayı ayakların tamamına yönelik hiçbir kuru yer kalmaması talebinde bulunması, bunun mesh değil, yıkama anlamında olduğunu göstermektedir. Üstelik Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in, ayaklarda kuru bir yer bırakmalarından dolayı onları cehennemle tehdit etmesi de açıkça gösteriyor ki, bu tehdidin, onlara farz kılınan bir şeyi terk etmelerinin dışında başka bir şeyle alakalı olması imkânsızdır.”

حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْحَجَّاجِ الْحَضْرَمِيُّ، قَالَ: حَدَّثَنَا عَلِيُّ بْنُ مَعْبَدٍ، قَالَ: ٤٧ حَدَّثَنَا عُبَيْدُ اللهِ بْنُ عَمْرٍو، عَنْ أَيُّوبَ، عَنْ أَبِي قِلَابَةَ، عَنْ شُرَحْبِيلَ بْنِ السَّمْطِ، أَنَّهُ
قَالَ: مَنْ يُحَدِّثُنَا عَنْ رَسُولِ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ؟ فَقَالَ عَمْرُو بْنُ عَبَسَةَ: سَمِعْتُ رَسُولَ اللهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ، يَقُولُ: إِذَا دَعَا الرَّجُلُ بِطَهُورِهِ فَغَسَلَ وَجْهَهُ سَقَطَتْ خَطَايَاهُ مِنْ وَجْهِهِ وَأَطْرَافِ لِحْيَتِهِ، فَإِذَا غَسَلَ يَدَيْهِ سَقَطَتْ خَطَايَاهُ مِنْ أَطْرَافِ أَنَامِلِهِ، فَإِذَا مَسَحَ رَأْسَهُ سَقَطَتْ خَطَايَا رَأْسِهِ مِنْ أَطْرَافِ شَعْرِهِ، فَإِذَا غَسَلَ رِجْلَيْهِ خَرَجَتْ

خَطَايَا رِجْلَيْهِ مِنْ بُطُونِ قَدَمَيْهِ.

47-… Ebû Kılâbe’nin rivayet ettiğine göre Şurahbîl b. es-Simt “Kim bize Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’den (hadislerinden) bahseder?” diye sordu. Bunun üzerine Amr b. Abese şöyle dedi: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken dinledim: “Bir kimse abdest alacağı suyu isteyip yüzünü yıkadığında günahları, yüzünden ve sakalının kenarlarından dökülür. Ellerini yıkadığında günahları parmak uçlarından dökülür. Başıni meshettiğinde, başı ile işlediği günahları saçlarının ucundan dökülüverir. Ayaklarını yıkadığında da ayakları ile işlediği günahları ayak tabanlarından dökülür.

٤٨ حَدَّثَنَا حَسَنُ بْنُ نَصْرِ الْبَغْدَادِيُّ، قَالَ: حَدَّثَنَا ابْنُ أَبِي مَرْيَمَ، قَالَ: أَخْبَرَنَا مُوسَى بْنُ يَعْقُوبَ الزَّمْعِيُّ، قَالَ: حَدَّثَنَا عَبَّادِ بْنِ أَبِي صَالِحِ السَّمَّانِ، أَنَّهُ سَمِعَ أَبَاهُ، يَقُولُ: سَمِعْتُ أَبَا هُرَيْرَةَ، يَقُولُ: سَمِعْتُ رَسُولَ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ، يَقُولُ: مَا مِنْ مُسْلِمٍ يَتَوَضَّأُ فَيَغْسِلُ شَيْئًا مِنْ رِجْلَيْهِ إِلَّا خَرَجَ مَعَ قَطْرَةِ الْمَاءِ كُلُّ سَيِّئَةٍ مَشَى بِهِمَا إِلَيْهَا.

48-… Abbâd b. Ebî Sâlih es-Semmân, babasının, Ebû Hureyre’yi şöyle söylerken dinlediğini rivayet etti: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken işittim: “Abdest alıp ayağını yıkayan her Müslümanın, akan (son) su damlasıyla birlikte o ayaklarla işlemiş olduğu bütün günahları da mutlaka akıp gider.

٤٩ حَدَّثَنَا ابْنُ أَبِي دَاوُدَ، قَالَ: حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ عَبْدِ الْحَمِيدِ الْحُمَّانِيُّ، قَالَ: حَدَّثَنَا قَيْسُ بْنُ الرَّبِيعِ الْأَسْدِيُّ، عَنِ الْأَسْوَدِ بْنِ قَيْسٍ، عَنْ ثَعْلَبَةَ بْنِ عَبَّادٍ الْعَبْدِيِّ، عَنْ أَبِيهِ، قَالَ: مَا أَدْرِي كَمْ حَدَّثَنِيهِ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَزْوَاجًا أَوْ أَفْرَادًا مَا مِنْ مُسْلِمٍ
يَتَوَضَّأُ فَيُحْسِنُ الْوُضُوءَ فَيَغْسِلُ وَجْهَهُ حَتَّى يَسِيلَ الْمَاءُ عَلَى ذَقْنِهِ، ثُمَّ يَغْسِلُ ذِرَاعَيْهِ حَتَّى يَسِيلَ الْمَاءُ عَلَى مِرْفَقَيْهِ، وَيَغْسِلُ رِجْلَيْهِ حَتَّى يَسِيلَ الْمَاءُ مِنْ قِبَلِ كَعْبَيْهِ، ثُمَّ يَقُومُ فَيُصَلِّي إِلَّا غَفَرَ اللهُ عَزَّ وَجَلَّ لَهُ مَا سَلَفَ مِنْ ذَنْبِهِ.

49-… Sa’lebe b. Abbâd el-Abdi, babasının şöyle dediğini rivayet etti: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in şunu bana tekrarlayarak veya tane tane kaç defa anlattığını hatırlamıyorum (bile): “Bir Müslüman güzelce abdest alır; (önce) yüzünü, çenesinden su damlayıncaya kadar yıkarsa; sonra kollarını, dirseklerinden su akıncaya kadar yıkarsa; sonra da ayaklarını, topuklarından su damlayıncaya dek yıkarsa; ardından da kalkıp (iki rekât)95 namaz kılarsa, Allah Teâlâ onun geçmiş günahlarını kuşkusuz affeder.

Dediler ki: “Bu rivayetlerde ayakları yıkamaya verilen sevaptan söz edilmektedir. Eğer ayaklarla ilgili farz, yıkama dışında bir şey olsaydı, yıkanmalarında bir sevap da olmazdı. Dikkat edersen, abdest alırken başını yıkayan kimseye sevap verilmemektedir. Çünkü onun farzı yıkama değildir. Şayet ayakların da baş gibi meshedilmesi gerekseydi, bu takdirde, onları yıkayan kimse sevap kazanamaz; namaz için alınan abdestte başını yıkayan kimse gibi olurdu.”
Ayrıca bu görüştekiler, ilk görüş sahiplerinin kendileri aleyhine öne sürdükleri aklî delil ve yaklaşım biçimine karşı çıkarak şöyle demişlerdir:
“Bilindiği gibi cünüp kimsenin, suyu bulması hâlinde bütün bedenini yıkaması gerekir. Eğer su bulamamışsa yüzüne ve ellerine teyemmüm yapar ve bu teyemmüm, gusül yerine geçer. Buna göre, sadece ayaklar için değil, (el ve yüz dışında) vücudun diğer kısımları için de teyemmüm hükmünün kalkmış olması, su bulamadığından dolayı teyemmüm yapan cünüp kimsenin, suyun bulunması hâlinde, teyemmüm yapılmayan organlarını meshetmesi gerektiğini göstermez.”
İşte bu, haklı ve geçerli bir itirazdır. Bizim bu konudaki kanaatimiz de bu son görüştür. Nitekim Mâlik, Ebû Hanîfe, Süfyân, Züfer, Ebû Yusuf, Muhammed, Şâfiî ve bunların haricindeki pek çok ilim adamının kanaati de budur.(Doğruya) muvaffak kılan Allah’tır.

BENZER KONULAR:

Cevapla