Paylaş
Adiyat Süresi Tefsiri Kısaca
Question
Kuranda Adiyat Süresi Tefsiri
Adiyat süresi Kuran-ı kerimdeki sıralamada 100’cü iniş sırasına göre ise 14’cü süredir. Asr süresinden sonra, kevser süresinden önce mekkede inmiştir. Medinede indiği ile ilgili rivayetlerde vrdır. Adiyat süresi 11 ayettir. Adiyat hızlı koşan atlar demektir. Sure, gazilerin atlarının Allah katındaki şeref ve üstünlüklerini göstermek için, insanın, Allah’ın ona verdiği nimetlere nankörlük ettiğine, O’nun lütuf ve bof ihsanlarını inkâr ettiğine dâir bu atlara yeminle başlar. İnsan, bu nankörlüğünü ve nimet bilmezliğini hal ve söz diliyle ilan etmek*tedir. Aynı zamanda sûre, insanın tabiatından ve onun malı çok sevdiğinden bahseder. Bu mübarek sûre, mahlûkâtın, hesap ve ceza için dönüşlerinin sadece Allah’a olacağını; mal ve makamın âhirette hiçbir faydası olmayacağını, sadece iyi amelin fayda vereceğini açıklayarak sona erer.
Ayetlerin Tefsiri
1. Mücâhitlerin, düşman üzerine tekrar tekrar hızla giden atlarına yemin ederim. Bu atların nefeslerinden “dabh” denilen açık bir ses duyulur. Tbn Abbâs şöyle der: At koşarken “Uî Uî Uh, uh!” der. İşte bu onun dabh’ı, yani koşarken çıkardığı nefes sesidir. Ebussuûd da şöyle der: Yüce Allah, gazilerin, düşmana doğru koşan ve koşarken nefes sesleri çıkaran atlarına yemin etti. Dabh, atların koşarken çıkardıkları nefesin sesidir.
2. Hızla koştukları için, tırnaklarını taşlara vurararak yerden ateş kıvılcımları çıkaran atlara yemin ederim.
3. Sabahleyin güneş doğmadan önce düşmana saldıran atlara yemin ederim. Âlûsî şöyle der: Saldırılarda âdet olan budur. İnsanlar, düşmanın kendilerini hissetmemesi için gece hazırlık yapar ve sabaheyin hücum ederler ki ne yapacaklarını ve ne yapmayacaklarını görüp bilsinler.
4. Atlar, saldırdıkları yerde tozla koştukları için, yoğun bir toz bulutu kaldırırlar.
5. Atlar orada düşman topluluklarını ortaladı ve savaş meydanının ortasına daldılar. Yüce Allah, kendisine yemin edilen şeyin büyüklüğünü ifade etmek için üç şeye üç yeminle yemin etti. Kendisine yemin edilen şeyler şunlardır: Allah yolunda cihâd edenlerin, Allah düşmanlarına karşı hızla giden, tırnaklarıyla ateş kıvılcımlarını çıkaran, sabah vaktinde düşman üzerine hücum eden, tozu dumana katan, düşmanın ortasına dalıp onlara korku ve dehşet salan atlarıdır. Kendileri için yemin edilen şeyler de şu âyetlerde anlatılmaktadır.
6. Muhakkak insan Rabbının nimetlerine karşı nankördür. Nimet bilmez. İbn. Abbâs şöyle der: Allah’ın nimetlerini inkar eder. Hasan Basrî de şöyle der: Musibetleri hatırlar, nimetleri unutur.
7. Şüphesiz insan kendi nankörlüğüne şahittir. Bu nankörlüğün izi üzerinde görüldüğü için onu inkâr edemez.
8. Şüphesiz insan malı çok sever, onu biriktirmeye düşkündür. Allah’ı sevmek ve nimetlerine şükretmek hususunda ise zayıf ve gevşektir.
Yüce Allah insanın yaptığı çirkin şeyleri sayıp onu korkuttuktan sonra şöyle buyurdu:
9. O câhil bilmez mi ki, kabirlerde bulunan ölüler hareket ettirilip çıkarıldığında,
10. İnsanların kalplerde sakladıkları gizli şeyler toplanıp ortaya çıkarıldığında,
11. Muhakkak ki Rableri, yaptıklarının hepsini o gün bilir ve karşılığını bolca verir. Yüce Allah’ın, ilmini o güne yani kıyamet gününe tahsis etmesinin sebebi, o günün, amellerin kaşılığının verileceği gün olmasıdır. Yüce Allah bunu, tehdit ve korkutma maksadiyle böyle söylemiştir. Yoksa O, onları o gün de bilir, başka günlerde de bilir.
Cevapla