Ahirete İman Diyanet

Question

AHİRETE İMAN

ahirete iman diyanet
(Diyanet İslam İlmihali)

İmanın altı şartından birisi de âhirete inanmaktır. Ahiret Ne Demektir
Allah’tan başka her şeyin bir sonu vardır. Dünyanın da bir gün sonu gelecek, o da canlılar gibi bir gün yok olacaktır. Hiç ölmeyecek, bakî kalacak, yalnız Allah’tır.
Dünyanın sonu gelince. Allah Teâlâ İsrafil aleyhi’s-selâm’a emredecek, o da “Sûr” a üfürecektir. Bu üfürüşle yer yerinden oynayacak ve bütün canlılar ölecektir. Ancak Allah’ın istedikleri kalacak, onlar da daha sonra öleceklerdir. İşte dünyanın sonu budur.
Kur’an-ı Kerim’de kıyamet günü şöyle anlatılır:
“Ey insanlar, Rabbinizden korkun. Çünkü kıyamet gününün sarsıntısı müthiş birşeydir. Onu gördüğünüz gün, her emzikli kadın emzirdiğinden vazgeçer. Her gebe kadın çocuğunu düşürür. İnsanları da sarhoş bir halde görürsün. Oysa onlar sarhoş değillerdir, fakat Allah’ın azabı çok şiddetlidir.“(Hacc 1-2)

Kıyamet Ne Zaman Kopacaktır

Kıyametin kopacağı muhakkak olmakla birlikte zamanını Allah’tan başka kimse bilemez.
Peygamberimiz de bu hususta bilgisi olmadığını söylemiştir.
Kesin olarak bilinen bir şey varsa o da. bir gün yer ve göklerin düzeni bozulacak,
güneş dürülüp sönecek, yıldızlar dağılıp dökülecek, denizler kaynayıp birbirine karışacak, dağlar birbirine çarparak parçalanacak ve her şey altüst olup bütün âlem (evren) yıkılacaktır. Bunda şüphe yoktur. Çünkü bunu Kur’an-ı Kerim bildirmiş, peygamberimiz de haber vermiştir.

Öldükten Sonra Dirilmek

Kıyamet koptuktan sonra her şey yok olacak. Allah’tan başka hiç bir canlı kalmayacaktır. Evren bir süre böyle bomboş kaldıktan sonra Allah, İsrafil aleyhi’s-selâm’ı yaratacak, ikinci kez “Sûr” a üfürmesini kendisine emredecektir. İsrafil aleyhi’s-selâm ikinci kez “Sûr” a üfürünce bütün yaratıklar yeniden dirilecek, kabirlerinden kalkıp mahşer yerinde toplanacaklardır. Buna: “‘Öldükten sonra dirilme” denir. Hesap, sual, mîzan. sırat, cennet ve cehennem bundan sonradır.
İşte bu yeniden diriliş ile başlayan ve sonsuza kadar devam edecek olan zamana “Ahiret Günü” denir.
Ahiret gününe iman etmek, bunlara inanmak demektir. Bunların hepsi haktır, hepsi olacaktır. “Öldükten sonra dirileceğimizi aklımız almıyor” diyenler vardır. Bunlar dünyaya nasıl
geldiklerini düşünmemişlerdir. Hiç yokken bizi yaratan Allah, öldükten sonra tekrar diriltmeye kadirdir. Kur’an-ı Kerim, öldükten sonra diriltmenin, hiç yokken var etmeye nisbetle daha kolay olduğunu bildirmektedir. Gerçi kolaylık ve zorluk bize göredir. Allah için bunlar söz konusu değildir. O’nun bir şeye sadece “ol” demesi yeterlidir, o. hemen oluverir.

Ahirete İmanın Faydaları

Öldükten sonra tekrar dirileceğine ve dünyada yaptıklarının hesabını bizzat Allah’a vereceğine inanan bir insan, Allah’ın emirlerini dinler, yasaklarından sakınır. Peygamberimizi örnek alarak onun sünnetine uyar. güzel ahlâkiyle ahlâklanmaya özen gösterir. Ailesine, milletine ve vatanına karşı tüm görevlerini yerine getirir. Akraba ve komşularına iyi davranır. Hile ve haksızlıktan, başkalarını aldatmaktan sakınır. Elinden geldiğince herkese iyilik yapmaya çalışır.
Hesap gününde değil yaptıklarından, içinde sakladıklarından da sorguya çekileceğine inanan bir insan, davranışlarına dikkat edeceği gibi. kalbini de her türlü kötü duygulardan arındırmaya çalışır.

Dini Siteler

BENZER KONULAR:

Ahiret ne demektir kısaca


Ahirete iman hakkında geniş bilgi

İman nedir imanın şartları nelerdir?

Ahiret ne demektir kısaca

Dini Soru Cevap

Her soru cevap verilmeye değerdir, yeter ki aynı konu bize sorulmuş olmasın ve kurallara uygun sorulsun. Lütfen soru yollamadan önce aynı konu var mı diye \\\\"ARAMA\" yapınız. Konu altına yazılan sorulara öncelik tanıyoruz.. Bilginize

Takip Et

Answers ( 2 )

  1. 1
    1
    2020-08-11T11:45:21+03:00

    Ölüm, Kabir ve Kıyamet

    Ölüm: Her canlı bir gün ölecektir. Bu. Allah’ın emridir. Ancak hiç kimse nerede ve ne zaman öleceğini bilemez. Yaşlandıktan sonra ölenlerimiz olduğu gibi, çok genç yaşta bu acıyı tadanlarımız da vardır.
    Ölmek, ruhun, bedeni terketmesi ve insanın bu dünyadan ahirete göç etmesi demektir. Konu ile ilgili olarak Kur’an-ı Kerim’de şöyle Duyurulmuştur:
    “Her can ölümü tadacaktır. Şüphesiz kıyamet günü yaptıklarınızın karşılığı size tastamam verilecektir. Kim cehennemden uzaklaştırılıp cennete konursa o, gerçekten kurtuluşa ermiştir. Bu dünya hayatı ise, aldatma metaından başka bir şey değildir.” (Al-i İmran:185)
    Kabir: Ölen kimsenin konulduğu (defnedildiği) yer demektir. Buna mezar da denir. Burası dünya hayatıyla âhiret hayatı arasında bir geçiş yeridir.
    Kabirde sual haktır. Ölü, kabre konulduğunda kendisine iki melek gelir. Bunlara, “Münker- Nekir” denir. Ölüye: “Rabbın kim? Peygamberin kim? Dinin ne?” diye sorarlar.
    Mü’min olan kimse bu sorulara: “Rabbim Allah, peygamberim Muhammed aleyhi’s-selâm, dinim İslâm” cevabını verir. Melekler bu cevabı alınca sevinir ve ölüyü kutlarlar. Artık kabir bu kimse için cennet bahçelerinden bir bahçe olur ve o, cennet hayatının tadını daha burada iken tadmaya başlar.
    İnanmamış olan ise bu sorulara cevap veremez. Bu kimse için kabir, cehennem çukurlarından bir çukur olur ve o, cehennem azabının acısını burada tadmaya başlar. Nitekim Peygamberimiz bu konuda:
    “Kabir, ya cennet bahçelerinden bir bahçe, yahut cehennem çukurlarından bir çukurdur.” buyurmuştur. (Tirmizi,Kıyame,26)
    Sual için kabir şart değildir. Herhangi bir şekilde ölmüş ve kabre konulamamış olanlara; meselâ suda boğulmuş veya yanıp kül olmuş olanlara da sorulur.
    Ancak, peygamberlere ve çocuk yaşta ölmüş olanlara sual yoktur.
    Mahşer: Öldükten sonra dirilen insanların toplanacağı yer demektir.
    Kabirlerinden kalkacak olan insanların mahşer yerine gelmeleri kolay olma-yacaktır. Dünyadaki ibadet ve iyiliklerine göre bir kısmı en sür’atli bir şekilde mahşer yerine gelirken; yaya olarak hatta yüzüstü sürünerek gelecek olanlar da vardır.
    Mahşer yerinde toplanan insanların bir kısmı Arş’ın gölgesinde gölgelenecek, bir kısmı da günahları nisbetinde terlere boğulacaklardır.
    Kıyamet günü öyle bir gündür ki bugünün dehşetinden peygamberler bile Allah’a sığınmışlardır.
    Bugün herkese kendi derdi yetecek, yanıbaşında bulunacak en yakını ile bile ilgilenme imkânı bulamayacaktır.
    Kur’an-ı Kerim’de bugünden şöyle söz edilmektedir:
    “O gün insan kardeşinden, annesinden-babasından, eşinden ve çocuk-larından kaçar. O gün herkesin kendine yetip artacak bir derdi vardır. O gün bir takım yüzler parlak, güleç ve sevinçlidir.

    Yine o gün bir takım yüzleri de keder bürümüş, hüzünden kapkara kesilmiştir. İşte bunlar, kâfirlerdir, günah-kârlardır.” (Abese: 34-42)
    Kıyamet günü. ödül ve ceza günüdür. Allah’a inanıp O’nun buyruklarına uyanlar ve yasaklarından sakınanlar, o gün Allah tarafından ödüllendirilecek, inanmayanlar ise cezalandırılacaklardır. İnsanın dünyada yaptığı en küçük iyilik karşılıksız bırakılmayacak, zerre kadar kötülük de unutulmayacaktır.
    Kur’an-ı Kerim’de şöyle Duyurulmaktadır:
    “Kim zerre miktarı hayır yapmışsa onu görür. Kim de zerre miktarı şer işlemişse onu görür.” (Zilzal: 7-8)
    O gün mü’minler sevinecek, kafirler ise, ”Keşke toprak olaydık” diyeceklerdir.

    Amel Defteri

    Mahşer yerinde toplanan insanlara, dünyada yaptıkları iyilik ve işledikleri kötülüklerin yazılı olduğu amel defterleri dağıtılacaktır. Dünyada Kirâmen Kâtibin meleklerinin yazıp hazırladıkları bu defterlerde insan iyi veya kötü her ne yapmış ise hepsini bulacak ve: “Vay halimize, bu nasıl kitapmış, küçük büyük hiç bir şey bırakmaksızın (yaptıklarımızın) hepsini sayıp dökmüş…” (Kehf:
    49) diyeceklerdir. Bu defterler, cennetlik olanlara sağ taraflarından, cehennemliklere de sol taraflarından verilecek ve: “Kitabını oku, bugün sana hesap sorucıı olarak kendi nefsin yeter.” (İsra) denilecektir.

    Hesap

    İnsanlar mahşer yerinde uzun süre kalacaklar, sabırsızlıkla ve heyecanla hesabın başlamasını bekleyeceklerdir. Nihayet peygamberimizin Allah’a yalvar-masıyle hesap başlayacaktır. Hiç kimsenin hakkı kaybolmayacak ve hiç kimseye de haksızlık yapılmayacaktır.
    Peygamberimiz, o gün “Kişi ömrünü ne yolda tükettiğinden, vücudunu ne¬rede yıprattığından, malını nerede kazanıp nereye harcadığından, bildiği ile ne amel ettiğinden sorguya çekilmedikçe yerinden ayrılamayacağını” (Tirmizi,Kıyame,1) bildirmişlerdir.
    Mizan: Hesap görüldükten, alacaklılara haklan verildikten sonra herkese dünyada yaptığı iyilik ve kötülüğü bildirilmek üzere mîzan. keyfiyeti Allah tarafından bilinen bir terazi kurulur. Burada kişinin yaptığı iyilikler ve kötülü¬kler tartılır. İyiliği ağır gelenler kurtulur, kötülüğü ağır basanlar ise perişan olurlar.Nitekim Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurulmuştur:
    “O gün kimin tartıları ağır gelirse, işte o, hoşnut edici bir yaşayış içinde olur. Ameli hafif olana gelince işte onun anası(yeri yurdu)Hâviye’dir.Nedir o hâviye bilirmisin? Kızgın ateş.
    (Karia:6-11)
    Sırat: Sırat, cehennem üzerine kurulmuş kıldan ince ve kılıçtan keskin bir köprüdür.
    Bu köprüden nasıl geçilecek? Evet. mü’minler köprüden geçerken köprü onlara amelleri nisbetinde genişleyecek, rahat bir şekilde geçeceklerdir. İnanmayanlar ise köprüden geçemeyecekler, cehenneme düşeceklerdir.

    Cennet ve Cehennem

    Cennet, mükâfat yeridir. Allah Teâlâ buraya kendisini tanıyan, emirlerine uyup yasaklarından sakınanları koyacaktır. Cennete giren, orada istediği her nimeti bulacaktır. Mü’minler, Allah’ın cemalini burada görecekler ve temelli olarak cennette kalacaklardır.
    Cehennem ise azap yeridir. Allah Teâlâ’yı tanımayanlar ve O’na karşı gelenler, burada bitmek tükenmek bilmeyen bir şekilde azap edileceklerdir. Mü’minlerden günahkâr olup affedilmeyenler de günahları nisbetinde azap gördükten sonra cehennemden çıkıp cennet’e gireceklerdir.
    Cennet ile cehennem halen mevcud olup yerleri konusunda kesin bir bilgimiz bulunmamaktadır.

    Allah’ın Rahmeti

    Rahmet, esirgemek ve korumak demektir. Allah Teâlâ bütün yaratıkları, özellikle insanları korur ve esirger. Çünkü O, “Rahman ve Rahîm”dir, Rahmandır, dünyada tüm yaratıklara merhamet eder. Rahimdir, ahirette inananlara sonsuz rahmeti olacaktır. Cenâb-ı Hakk’ın bu iki sıfatı besmelede yer almakta ve bir çok ayetlerde geçmektedir.
    Allah’ın rahmeti her şeyi kuşatmıştır, varoluşumuz ve sayamıyacağımız kadar nimetlere erişmiş olmamız, onun rahmetinin bir sonucudur.
    Allah’ın biz kullarına olan merhameti yanında anne şefkati bile önemsiz kalır. Bir savaşta alınan esirler arasında emzikli bir kadın da vardı. Ancak bu kadın çocuğunu yitirmişti. O, göğsünde biriken sütü sağıyor, çocuklara veriyordu. Bu kadın esirler arasında çocuğunu bulunca hemen onu alıp bağrına basmış ve derin bir şefkâtle emzirmeye başlamıştı. Bunu gören peygamberimiz orada bulunanlara:
    -Şu kadın çocuğunu ateşe atar mı? diye sordu.
    -Hayır, gücü yettiği sürece atmaz, dediler.
    -Peygamberimiz:
    -İşte Allah Teâlâ kullarına bu kadının çocuğuna olan şefkatinden daha merhametlidir. (Buhari ,Edep,18) buyurdu.
    Allah, dünyada olduğu gibi ahirette de mü’min kullarına merhamet edecektir. Ahiretteki rahmeti, dünyadaki merhametine nisbetle daha çok olacaktır. Çünkü Allah Teâlâ rahmetini yüze bölerek, birini yeryüzüne indirmiş, doksan dokuzunu ise yanında tutmuş, ahirete bırakmıştır. Bütün canlıların birbirlerine acımalarına, annelerin yavrularını şefkatle bağırlarına basmalarına, bu bir rahmet sebeb olmaktadır.
    Ahiret günü, Allah’ın mü’min kullarına olan merhametini gören inkârcılar bile ümitleneceklerdir.

    Kıyamet Gününde Peygamberimizin Şefaati

    Şefaat demek, günahkâr mü’minleriıı bağışlanmaları, günahsız olanların ise daha üstün dereceler almaları için peygamberlerin ve Allah’ın sevgili kullarının Allah’a yalvarmaları demektir.
    Kıyamet günü Allah’ın izniyle bütün peygamberler şefaat edeceklerdir.
    Kıyamet günü mahşer yerinde insanlar çok bunalacaklar ve kendilerine şefaatçi aramaya başlayacaklardır. Önce ilk insan ve ilk peygamber Adem aley- hi’s-selam’dan başlamak üzere bütün peygamberlere başvuracaklardır. Peygamberlerin hepsi de kendilerine henüz izin verilmediğini söyleyerek şefaat edemiyeceklerini bildireceklerdir. Nihayet halk son peygamber Muhammed’e (s.a.v.) gidecek ve şefaat etmesini isteyeceklerdir. O, Allah’tan izin aldıktan sonra şefaat edecek, hesap ancak bundan sonra başlayacaktır. Daha sonra da diğer peygamberler, Allah’ın sevgili kullan, şehitler, âlimler de şefaat edeceklerdir.

    Peygamberimiz, o gün, imanla ölmüş olan herkese şefaat edecektir. Bir hadis-i şerifte şöyle buyurulmuştur:
    “Kıyamet günü olduğunda ben şefaat ederim. “Ya Rabbi, gönlünde hardal tanesi kadar imanı olanları cennet’e koy” diye dua ederim, bunlar, cen- net’e girerler. Sonra “Ey Rabbim, hardal tanesinden az imanı olanları da cen- net’e koy” diye yalvarırım.” (Buhârî, Tevhid, 36)
    Şefaati inkâr eden, şefaatten mahrum olur. Allah izin vermedikçe de kimse şefaat edemez.

    En iyi cevap
  2. “Ahirete İman” konusu, İslam inançlarının temel taşlarından biridir. “Ahiret” kelimesi, ölümden sonraki yaşamı, insanın dünyada yaptıklarıyla ilgili olarak ahiretteki durumunu ifade eder. “İman” ise, bir şeyin doğru olduğuna inanmak ve kabul etmek anlamına gelir.

    Diyanet İşleri Başkanlığı, İslam inançlarını ve öğretilerini halkla paylaşırken, “ahirete iman”ı şu şekilde açıklar:

    Ahirete İman: Müslümanlar, ölümden sonra bir yaşamın olduğunu, ahirette herkesin yaptığı amellere göre bir ödül ya da ceza alacağını kabul ederler. Ahiret hayatı, insanların sonsuz bir yaşam sürecekleri, bu dünyada yaptıkları amellerine göre cennet ya da cehenneme gidecekleri bir yerdir.

    Cennet ve Cehennem: Ahirette, insanlar yaptıkları iyi amellerle cennete, kötü amellerle ise cehenneme giderler. Cennet, sonsuz nimetlerin bulunduğu, mutlu ve huzurlu bir yerdir. Cehennem ise, kötü amellerin karşılığı olarak verilen bir azap yeridir.

    Mahşer Günü: İslam inancına göre, ahirette herkes diriltilecek ve mahşer günü denilen büyük bir hesap günü yaşanacaktır. Her insan, dünya hayatında yaptığı amellerden dolayı hesap verecektir. Bu hesaplaşma sonucunda insanlar ya cennete ya da cehenneme yönlendirilir.

    Kıyamet: Kıyamet, ahiret hayatının başlangıcını işaret eder. Kıyamet günü, tüm canlılar ölecek ve yer yüzü yok olacak. Ardından, yeni bir hayat başlatılacak ve insanlar yeniden diriltilecektir.

    Ahirete iman, Müslümanlar için yalnızca bir inanç değil, aynı zamanda dünyada nasıl yaşanması gerektiğine dair bir rehberdir. Bu inanç, insanların doğru ve dürüst bir şekilde yaşamalarını, iyi ameller işlemelerini ve Allah’a karşı sorumluluklarını unutmamalarını teşvik eder.

Cevapla