Akıntı varken abdest alınır mı?

Bildir
Question

Please briefly explain why you feel this question should be reported.

Bildir
İptal

Abdesti bozan hâllerin devam etmesi durumunda abdest nasıl alınır?

(Hanefi, Şafii, Maliki ve Hanbeli mezheplerine göre)

Akinti varken abdest alinir mi

İSTİHÂZE KANI VE ABDESTİ BOZAN HÂLİN DEVAM ETMESİ

وعن عائشة رضي الله عنها قالت: «جاءت فاطمة بنت أبي حبيش إلى النبي صلى الله عليه وسلم فقالت: يا رسول الله، إني امرأة أشخاص فلا أطهر، أفادع الصلاة؟ فقال: «لا، إنما ذلك عرق وليس بالخيضة، فإذا أقبلت الحيضة فدعي الصلاة، وإذا أدبرت فاغسلي عنك الدم وصلي » متفق عليه.

70- Hz. Âişe radıyallahu anhâ şöyle anlatıyor: “Fátima binti Ebi Hubeys bir gün Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve selleme gelerek şöyle dedi: ‘Yâ Resûlallah, hayızlı olmadığım zamanlarda da kan görüyorum ve bir türlü temiz olamıyorum. Bu durumda namazı terk edeyim mi?’ Bunun üzerine şöyle buyurdu: Hayır, senin gördüğün hayız kanı değil, bir damar çatlamasıdır. Hayız vaktin geldiğinde namazı terk et, bittiğinde kanı yıkayıp öylece namaz kıl!””

Hadisten Çıkarılan Hükümler:

1- Hadiste geçen “Hayız vaktin geldiğinde namazı terk et, bittiğinde kanı yıkayıp öylece namaz kıl!” ifadesi gösteriyor ki kadın hayız kanıyla istihâze kanını birbirinden ayırabiliyorsa hayız kanına itibar eder. Hayız kanı geldiğinde namaz kılmayı bırakır. Hayız kanı kesildiğinde yıkanıp gusleder ve hayızdan sonra gelen kan istihâze kanı olup hades hükmü ne tabi olur. Hayızı istihazeden ayırt etmeye ilişkin ayrıntılı açıklama Hayız bâbında inşallah yapılacaktır.

2-Hadisteki “Namazı terk et.” ifadesi eda, kaza veya nafile olsun hayızlı kadının namaz kılmasının haram ve geçersiz olduğunu göstermektedir ki oruç gibi bu hususun da üzerinde icma edilmiştir. Fakat hayız kanı kesilen kadın tutamadığı oruçları kaza eder, kılamadığı namazları kaza etmez.

3- Hadisin Buhari’deki ziyadesinde geçen “Sonra her namaz için ab dest al!” ifadesi istihâze kanı gören kadının her namaz için abdest almasınin vacip olduğunun delilidir. Şafiîler’e göre bu durumda olan kadın almış olduğu abdestle, ister eda ister kaza olsun, bir vakit namazdan daha fazlasını kılamaz. Bu kadın başka bir farz namaz kılmak isterse yeniden abdest alması gerekir. Hanefiler’e ve Hanbeliler’e göre namaz vaktinin girmesiyle kadının abdest alması vacip olur ve ister eda, ister kaza, ister nafile olsun içinde bulunduğu namaz vakti çıkmadıkça veya abdesti bozulmadıkça o abdestle dilediği kadar farz namaz kılabilir.

Şafiîler kendi görüşlerini desteklemek için “Her namaz için abdest al.” ifadesinin zahirini delil göstermişlerdir. Hanefiler ve Hanbeliler ise bu ifadeyi “vakit” kelimesini takdir ederek “Her namaz vakti için abdest al.” şeklinde yorumlamışlar ve bu abdestle nafile kılmak mübah olduğuna göre farz kılmanın da mübah olacağını söylemişlerdir. Çünkü “namaz” kelimesi kanun koyucunun dilinde yaygın olarak namazın vakti anlamında kullanı hr. “Kuşkusuz, namazın bir önü bir de sonu vardır.” hadisi, yani namaz vaktinin bir önü ve sonu vardır, ifadesi de bunun delilidir.

Mâlikiler buna muhalefet ederek demişlerdir ki, bu durumda olan kadınin ne her namaz, ne de her namaz vakti için abdest alması vacip değildir. Aksine onun her namaz için abdest alması müstehaptır. Abdestin vacip olması için kadının abdestinin bozulması gereklidir. Çünkü hadise yapılan bu ziyade Mâlikîlerce sahih kabul edilmemiştir.

4- Müçtehitler, özür sahiplerinin de hükümde istihâze kanı gören kadına ilhak edilmesi hakkında ittifak etmişlerdir. Özür sahibi; sürekli idrar, mezi veya meni akıntısı olan, kusmayla birlikte sürekli ishal olan veya gaz kaçıran kimse demektir. Bu özellikte olan kişiler özürleri devam ettiği sü rece her mezhebin kendi içindeki kurallara göre istihâze kanı gören kadın gibi abdest alırlar.

Bu hususu şöyle açıklayabiliriz: Kişi namaz vakti içerisinde, hadesten uzak olarak abdest alıp namaz kılabilecek bir zaman aralığı bulamazsa özür sahibi hâline gelir. Bundan sonra o kişinin özür hükümlerine tâbi olabilme si için her namaz vakti içerisinde bir kez bile olsa hadesinin mevcut olması şarttır. Eğer bir namaz vakti boyunca bir kez bile olsa böyle bir hades vaki olmazsa özür ortadan kalkar.

Malikiler’e göre bir namaz vaktinin yarısı veya yarısından çoğunda hades vaki ise özür hükümleri geçerlidir. Bu konuda itibar edilen, öğle vak tinden itibaren ertesi gün güneş doğuncaya kadar geçen zamandır.

5- Buhari’de geçen rivayetlerden birinde “Sonra guslet.”” ifadesi geçmektedir. Burada hayız kanı kesildikten sonra kadının yıkanıp guslet mesi emredilmektedir. Fakat rivayetlerin çoğunda “Kanı yıka.” cümlesi mevcuttur ve gusletmek zikredilmemiştir. İbni Hacer hazretleri bu hususa cevap vererek bunların hepsinin sahih olduğunu söylemiştir. Ancak bazı raviler kendilerine göre gusletme hususu gayet açık olduğu için ondan söz etmemiştir. Diğer bazıları ise kanı yıkamak kendilerine göre gayet açık olduğundan onu zikretmemiştir.”

Belki de bu hususta söylenebilecek en doğru şey râvinin kendi yorumunu katması veya mana rivayeti yapmasıdır. Çünkü râvilerin çoğu “yıka” lafzını kullanımışlardır. Nesai’de şu ifade geçmektedir: “Kendisine bunun gusül mü olduğu sorulunca dedi ki: Bu konuda hiç kimsenin şüphesi yoktur.” Eğer rivayetle sabit olup da onu zikretmemiş olsaydı bunu elbette açıklardı.

Kaynak: Bulug elmeram

BENZER KONULAR:

Cevapla