Paylaş
Al-i İmran Suresi 27. Ayet Tefsiri
Question
Al-i İmran Suresi 27. Ayet Tefsiri
Geceyi Gündüze Sokmak
SORU: Kur’an-ı Kerim buyurur ki:
Allah geceyi gündüze, gündüzü geceye sokar.
Sokmak fiilinin maştan iîac’hr. Hac, bir şeyi başka bir şeyin içine geçirmek, sokmak demektir ki bunun sonunda her ikisi gerçek manada birleşmiş olurlar. Mesala ipliğin iğneye geçirilmesi, yüzüğün parmağa geçirilmesi gibi. Gece ile gündüzün bu anlamda birleşmesi, birbirine geçmesi nasıl olur?
CEVAP: Allah Teâlâ Al-i Imran sûresinde şöyle buyurur:
Geceyi gündüze, gündüzü geceye sokarsın; ölüden diri, diriden ölü çıkarırısın; dilediğini hesapsız rızıklandırırsın. (Al-i Imran/27)
Hac sûresinde de şöyle buyurur:
Böyledir; Allah geceyi gündüze katar, gündüzü de geceye katar ve Allah şüphesiz işitir ve görür. (Hac/61)
Lokman sûresinde ise şöyle buyurur:
Bilmez misin ki Allah, geceyi gündüze, gündüzü geceye katmaktadır. Güneşi ve ayı buyruğu altına almıştır. Bunların her biri belli bir süreye kadar hareketine devam eder. Ve Allah yaptıklarınızdan tamamen haberdardır. (Lokman/29)
Fatır sûresinde ise şöyle buyurur:
Allah geceyi gündüzün içine sokar, güneş ve ayı emri altına almıştır. Her biri muayyen bir süreye kadar akıp gider. İşte (bütün bunları yapan) rabbiniz Allah’tır. Hükümranlık O’nundur. O’nu bırakıp da taptıklarınız ise bir çekirdek kabuğuna bile sahip değillerdir. (Fatır/13)
Hadid sûresinde ise şöyle buyurur:
Geceyi gündüze katar, gündüzü geceye katar; O kalplerde olanı bilir. (Hadid/6)
el-Velüc, dar bir yere girmek demektir.
Rağıb el-İsfehani “Allah geceyi, gündüze, gündüzü geceye katar” âyetinin tefsirinde şöyle der:
Bu âyet, Allah Teâlâ’nın bu alemde gecenin fazlasını gündüze gündüzün, fazlasını geceye birleştiren bir sistem kurduğunu haber vermektedir. Bu fazlalık güneşin doğduğu ve battığı yerlere göre meydana gelmektedir.
İbn Kesir, Hac süresindeki âyeti tefsir ederken şunları söyler:
Allah Teâlâ kendisinin yaratıcı olduğunu ve mahlukatını dilediği şekilde yönettiğini bildirerek şöyle buyurur:
Ey Muhammed! De ki:
“Mülkün sahibi olanAUahım! Mülkü dilediğine verirsin, dilediğini aziz kılar, dilediğini alçaltırsın; her türlü iyilik senin elindedir. Gerçekten sen herşeye kadirsin. Geceyi gündüze katarsın, gündüzü geceye katarsın..
Gecenin gündüze, gündüzün geceye katılması, birinden alınıp diğerine dahil edilmesi demektir. Bu sebeple kışın olduğu gibi bazen geceler uzun, gündüzler kısa, bazen de gündüzleri uzun, geceleri kısa olur.
İbn Ebi Bekir er-Razi ilacın iki şeyin hakikatinin birleşmesi olduğu görüşündedir. Bu birleşme bazen iki şeyden birinin özelliğinin diğerine galip gelerek onun özelliğinde benliğini bozmadan bir değişiklik meydana getirmesi şeklinde olur. Mesela bir ekmeğin çok miktardaki süte katılması veya az miktardaki sütün çok miktardaki ekmeğe katılması gibi. Bu ameliyede her ikisi de gerçek manada birleşmişlerdir, fakat birinin özelliği diğerine galip durumdadır. Gece ve gündüz de böyledir. Mesela gecenin uzunluğu 14 saat olduğu zaman, gece ve gündüzün eşit olduğu zamana nisbetle o esnada gecenin içinde gündüze ait iki saat var demektir. Veya bunun aksi de olabilir.
Veya bir bölgenin gecesi, diğer bölgenin gündüzü olması itibarıyla geceyi gündüze dahil eder, demektir. (Yani aynı anda hem gece hem gündüz olur, demektir). Veya bir yerde sadece geceyi yaratır. Bir baka bir yerde hem gece hem gündüzü bir arada yaratır. Bu, güneşin doğmasına ve batmasına bağlı bir durumdur.
BENZER KONULAR:
Answer ( 1 )
Al-i İmran Suresi’nin 27. ayeti şu şekildedir: “Sözlerini doğrulayan Allah’tır. Kendilerine kitap verilenlere değişiklik yapmalarını emretmezsin. Kitabı indirdikten sonra, hala alırlar mı? İçlerinden bir kısmını da inkar ederler. Onların inkarlarından dolayı Allah, nankörlük yapmalarından ötürü kâfirleri yakında azaba uğratacaktır.”
Bu ayet, İslam alimleri tarafından farklı tefsir edilmiştir. İşte bu ayetin bazı tefsir örnekleri:
Kitabın değiştirilemezliği: Bu ayette, Allah’ın verdiği kitabın değiştirilemez olduğu vurgulanır. Allah, kendisine vahiy yoluyla ulaşan peygamberlere ve kitap sahiplerine kitaplarını değiştirmeleri emretmez. Bu, İslam alimleri tarafından, Allah’ın gönderdiği vahiylerin korunduğunu ve değişikliğe uğramadığını ifade eden bir hükümdür.
İnkâr edenlerin durumu: Ayetin devamında, bazı insanların kitabı inkar ettiği ve onunla ilgili değişiklikler yapmayı tercih ettiği belirtilir. Bu, önceki kutsal kitaplara sahip olanların bazılarının gerçekleri çarpıtmalarını ve kitaplarda değişiklik yapmalarını ifade edebilir. Bu tefsire göre, Allah bu inkar edenlere yakında ceza verecektir.
Nankörlük ve inkarın sonucu: Ayetteki “nankörlük yapmalarından ötürü” ifadesi, inkar edenlerin Allah’a karşı nankörlük yaptıklarını ve nimetlerine karşı şükretmediklerini ifade eder. Bu tefsire göre, Allah, inkarlarından dolayı kâfirleri yakında azaba uğratacaktır.
Bu tefsir örnekleri, Al-i İmran Suresi’nin 27. ayetinin genel anlamını yansıtmaktadır. İslam alimleri, bu ayetin bağlamını, diğer ayetlerle ilişkisini ve Hz. Muhammed(s.a.v)’in zamanındaki tarihsel olayları da dikkate alarak daha derinlemesine tefsirler yapabilirler.