Paylaş
Allah ın Hz Muhammed e verdiği mucizelere inanmak
Question
Mucizelere inanmamak
1400 yıl önceki mucizelere şahitlik etmemiş kişilere biz mucizeler indirdik demek saçma değil mi ve ben şahitlik ederim ki diyerek bu mucizelere inandığını belirtmek bir Nevi yalan değil mi diyen birine nasıl cevap verilir?
Bu soruya birkaç farklı açıdan yaklaşarak cevap verebiliriz:
1. İman ve İnanç Esası:
İman, görünene değil, görünmeyene inanmaktır: İslam dini, temelde gayba imana dayanır. Yani, Allah’a, meleklere, kitaplara, peygamberlere, ahirete, kadere iman etmek, bunları görerek veya deneyimleyerek değil, kalp ile tasdik etmektir. Bu nedenle, 1400 yıl önceki mucizelere şahit olmamak, onlara inanmaya engel değildir.
Kutsal kitaplar ve peygamberler: Kuran-ı Kerim ve hadisler, geçmiş peygamberlerin mucizelerini anlatır. Bu mucizelere inanmak, İslam inancının bir parçasıdır.
“Ben şahitlik ederim ki” ifadesi: Bu ifade, kişinin kalben inandığını ve bu inancı ifade ettiğini gösterir. Bu bir yalan değil, samimi bir inanç beyanıdır.
2. Tarihi Kayıtlar ve Bilimsel Açıklamalar:
Tarihsel kayıtlar: Geçmişteki mucizeler, sadece dini kaynaklarda değil, bazen başka tarihi kayıtlarda da yer alabilir. Bu kayıtlar, olayın gerçekliğini destekleyebilir.
Bilimsel açıklamalar: Bazı mucizeler, günümüz bilimsel bilgisiyle açıklanamayabilir. Ancak bu, onların gerçek olmadığı anlamına gelmez. Bilim sürekli gelişir ve gelecekte bazı açıklamalar bulunabilir.
3. Akıl ve Mantık:
Evrenin varlığı: Evrenin ve içindeki düzenin varlığı, kendi başına bir mucizedir. Bu düzeni yaratan bir gücün varlığına inanmak, akıl ve mantıkla çelişmez.
İnsanın yaratılışı: İnsanın karmaşık yapısı ve yetenekleri, yine bir mucizedir. Bu yaratılışın arkasında bir amaç ve anlam olduğuna inanmak, mantıklı bir yaklaşımdır.
Sonuç:
Mucizelere inanmak, inanç esasına dayanır. Bu inancı, tarihi kayıtlar, bilimsel açıklamalar ve akıl-mantık çerçevesinde desteklemek mümkündür. Kişinin “Ben şahitlik ederim ki” demesi, samimi bir inanç ifadesidir ve yalan değildir.
Mucizelere inanmayan birine cevap verirken, onun inanç özgürlüğüne saygı göstermek önemlidir. İnancı zorlama veya baskı yapma yerine, saygılı bir diyalog kurarak kendi inancınızı ifade edebilir ve sorularını cevaplayabilirsiniz.
BENZER KONULAR:
Answers ( 2 )
Kur’an-ı Kerim’de mucizelerden bahsedilmiştir. Bu mucizelere bizlerin iman etmesi gerekmektedir. En büyük mucize Kur’an-ı Kerim’dir. Ben de sizlere şöyle bir örnek vereyim; bizler cennet ve cehennemi görmeden bunların var olduğuna iman ederiz. Aksini söylemek ise yani cennet ve cehennemin olmadığını söylemek ise kişiyi dininden eder. Bazı şeylere iman etmek için sadece duyu organları yeterli değildir.
Mucizelere inanmayan birine cevap verirken, şu yaklaşımlar faydalı olabilir:
1. İman ve İnanç Esası:
Gayba İman: İslam’da iman, sadece görülen ve deneyimlenen olaylara değil, aynı zamanda gayba, yani görülmeyen gerçeklere inanmaya dayanır. Allah’a, meleklere, kitaplara, peygamberlere, ahirete ve kadere iman etmek, Müslümanların temel inançlarından biridir. Bu iman, gözle görülen delillere değil, kalbin tasdikiyle gerçekleşir. 1400 yıl önce gerçekleşmiş mucizelere tanıklık etmemiş olmak, onların gerçekliğine inanmayı engellemez.
Kutsal Kitaplar ve Peygamberler: Kur’an-ı Kerim ve hadisler, geçmiş peygamberlerin mucizelerini detaylı bir şekilde anlatır. Bu mucizelere inanmak, Müslüman inancının bir parçasıdır. İslam, sadece görünen delillere değil, Allah’ın gönderdiği vahiylere dayanarak iman etmeyi öğretir.
“Ben şahitlik ederim ki” İfadesi: Bu ifade, kişinin kalben ve gönülden inandığını ifade eder. Bu bir yalan değil, samimi bir inanç beyanıdır. Müslümanlar, peygamberlerin mucizelerine inanmayı bir yükümlülük olarak kabul ederler ve bu, onların inancının bir parçasıdır.
2. Tarihi Kayıtlar ve Bilimsel Yaklaşım:
Tarihsel Kayıtlar: İslam dışı bazı kaynaklarda da peygamberlerin mucizelerine dair anlatımlar bulunabilir. Tarihsel kayıtlar, mucizelerin gerçekliğini destekleyici unsurlar olarak değerlendirilebilir.
Bilimsel Açıklamalar: Bazı mucizeler, günümüz bilimsel bilgisiyle henüz tam olarak açıklanamasa da, bu durum onların gerçek olmadığı anlamına gelmez. Bilim, sürekli gelişen bir alan olup, zamanla bu olaylar hakkında daha fazla bilgi edinebiliriz. Ayrıca, mucizeler zaten doğaüstü olaylar olduklarından, bilimsel açıklamaların dışında kalan olaylardır.
3. Akıl ve Mantık:
Evrenin Varlığı: Evrenin düzeni, karmaşıklığı ve mükemmel işleyişi, kendi başına bir mucize olarak görülebilir. Bu düzeni yaratan yüce bir gücün varlığına inanmak, akıl ve mantıkla çelişen bir durum değildir. Mucizelere inanmak, bu büyük gücün sınırlarını ve insanlara gösterdiği olağanüstü işaretleri kabul etmektir.
İnsanın Yaratılışı: İnsanın karmaşık yapısı, yetenekleri ve bilinci, yine bir mucize olarak değerlendirilebilir. Bu yaratılışın arkasında bir anlam ve amaç olduğuna inanmak, mantıklı bir yaklaşımdır.
Sonuç:
Mucizelere inanmak, İslam inancının bir parçasıdır ve bu inanç, yalnızca gözle görülen kanıtlarla sınırlı değildir. İnanç esasları, tarihi kayıtlar, bilimsel açıklamalar ve akıl-mantık çerçevesinde desteklenebilir. “Ben şahitlik ederim ki” ifadesi, samimi bir inanç beyanıdır ve yalan olarak değerlendirilemez.
Bir kişiye bu inançları anlatırken, onun inanç özgürlüğüne saygı göstermek ve diyalog yoluyla kendi inancınızı açıklamak önemlidir. Böylece, zorlamadan, saygılı bir şekilde sorularına yanıt verebilirsiniz.