Paylaş
Allah katında meleklerin kıymeti
BildirQuestion
Please briefly explain why you feel this question should be reported.
Allah’ın Meleklere Verdiği Kıymet Ve Şeref
Cenâb-ı Allah, Kur’ân-ı Kerîm’inde, kıymet ve şeref verdiği varlıklar üzerine yemin eder. Bunlardan biri de melekleridir. O, dört sûrede, melekler adına yemin ederek, onların kendi katında önemli ve kıymetli olduklarını göstermiştir.
Sâffât Sûresi’nde saf bağlayan, bulutları sevkeden, sürüp götüren, hep Allah’ı zikir ile meşgul olan ve Allah’dan insanlara vahiy getiren meleklere yemin edilir[1][152] ve buyurulur ki:
“Saflar bağlayıp duran, sevk ve idare, men ve zecr eden, yani engelleyip durduran, zikir okuyan o varlıklara yemin olsun ki sizin tanrınız gerçekten tektir”. [2][153]
Bu yenlinin, İslâm’ın en önemli inanç prensibi olan tevhidin vurgulanması için kullanılması dikkat çekici bir noktadır. İslâm’ın bir diğer önemli inancını vurgulamak için yine melekler üzerine yemin edilmek suretiyle, “(Allah’ın emirlerini yüklenmiş olarak) birbiri ardınca gönderilen, (o emirleri yerine getirmek için) rüzgar gibi esip savudan, (Allah’ın hükümlerini) yaydıkça yayan, böylece (hak ile bâtılı) ayırdıkça ayıran, özür veya uyarma için öğüt bırakan (meleklere) yemin olsun ki size va’d (ve tehdit) olunan şey mutlaka olacaktır.” [3][154] buyurulur.
Bu âyette adına yemin edilen varlığın ne olduğu hususunda çeşitli görüşler ileri sürülmüş ise de, müfessirler arasındaki hâkim görüş, bunun melekler olduğu şeklindedir ve buna göre, Allah’ın emirlerini, yasaklarını ve şeriatlarını getiren, ilahi kitabları yayan, getirdikleri kitablarla hak-bâtıl arasını ayırteden ve farklarını gösteren, Allah’ın vahyini peygamberlere taşıyan melekler üzerine yemin edilmektedir.[4][155]
Aynı âyetlerle ilgili olarak denilmiştir ki: “Mürselât ve âsıfât, yani birbiri ardınca gönderilenler ve rüzgar gibi esip savuranlar, meleklerin bir kısmıdır; nâşirât, fârikât ve mülkiyât, yani yaydıkça yayan, ayırdıkça ayıran ve öğüt bırakanlar da diğer bir kısmıdır. Birinci kısım, Allah’ın emirlerini infazla görevli, rüzgar gibi hızlı, hele kâfirlere azap indireceği zaman yel gibi hafif meleklerdir. İkinci kısım ise vahiy getirmek için havada kanatlarını açan, getirdikleri ile hakkı bâtıldan, doğruyu eğriden ayıran ve peygamberlere vahyi ilkâ eden meleklerdir”.[5][156]
Keza bir diğer sûrede, Allah’ın kainattaki kanunlarını indiren[6][157] veya emredildikleri şekilde işleri insanlar arasında paylaştıran[7][158] yani yaratılmışlarla ilgili olarak emrolundukları şeyleri yerine getiren meleklere yemin edilerek, “iş bölümü yapanlara yemin olsun ki hiç şüphesiz size va’dolunanlar doğrudur.” [8][159] buyurulur.
Nâziât Sûresi’nde de ölüm meleği ile yardımcıları, Allah’ın kendi üzerlerine yemin etmesi ile şereflendirilirler:
“Yemin olsun (kâfirlerin bedenlerine) gömülmüş olan ruhlarını taa derinlerden söküp koparan, (mü’minlerin canlarını ise) yumuşak bir şekilde çıkaran (ölüm meleklerine) ve (dalgıç gibi) yüzüp de (gökten inen) ve (kâfirlerin ruhlarını cehenneme, mü’minlerin ruhlarını cennete götürmek için) yarışan, bir de (dünyanın ) işini idare eden (meleklere) ki (muhakkak hepiniz tekrar diriltileceksiniz)”. [9][160] İşte Hak Teâlâ birçok sûrede melekler üzerine yemin ederek, onlara verdiği kıymeti gösterdiği gibi, bir âyette de ‘”ibâdun mükramûn”, yani “kıymetli kullar” diye onlara iltifat eder:
“(Kâfirler), “Rahman (olan Allah)’ın çocukları var.” dediler. Halbuki Allah bundan münezzehtir. Hayır, (onların, Allah’ın çocukları olduğunu söyledikleri varlıklar), ikrama mazhar olmuş kıymetli kullardır, yani meleklerdir”. [10][161] Yine bir başka âyette, kıymetli, sevgili, takva sahibi yazıcı meleklerden[11][162] bahsedilerek “(O Kur’ân), kıymetli, sevgili, takva sahibi katiblerin eliyle yazılmıştır.” [12][163] buyurulur.
Allah Teâlâ, yüce katında meleklerin ve şahitliklerinin ne kadar kıymetli olduğunu göstererek, “Allah, kendinden başka tanrı olmadığına şahitlik eder. Melekler ve ilim sahibleri de, O’ndan başka tanrı olmadığına adaletle şahitlik ederler.” [13][164] buyurur. Bu ifade hem gerçek ilim sahibleri hem de melekler için önemli bir şereftir. Aslında her konuda şahit olarak Allah Teâlâ yeter olduğu halde, sırf onların şeref ve kıymetini göstermek ve Allah katındaki itibarlarına işaret etmek için meleklerin şahitliğini, kendi şahitliğine ilave ediyor. Aynı şekilde “Allah sana indirdiği Kur’ân hakkında şahadet eder ki onu kendi ilmi ile indirmiştir. Buna melekler de şahitlik ederler. (Fakat) şahit olarak Allah yeter.” [14][165] âyeti de bunun bir diğer delilidir.
Allah Teâlâ kendisi kâfirlere lanet ederken, meleklerin lanetini de birlikte zikrederek, “Allah’ın, meleklerin ve bütün insanların laneti onlar üzerine olsun!” [15][166] ve “Şüphesiz Allah’ın, meleklerin ve bütün insanların laneti onların tepesine olsun! işte bu onların cezasıdır.” [16][167] buyurur. Katâde’den gelen bir rivayete göre, “Kâfir, kıyamet günü durur ve Allah ona lanet eder, sonra melekler lanet ederler, sonra da diğer bütün insanlar…”[17][168] Bu da meleklere verilen kıymetin bir başka delilidir. Bütün bunlar Allah Teâlâ’nın meleklere verdiği kıymeti ortaya koymaktadır. Görüldüğü gibi O, melekleri, ilahi kelamında hep şeref ve izzet makamlarında zikretmiştir.
[1][152] Taberî, 23/23; İbn Kesîr, 6/3-4.
[2][153] Sâffât: 37/1,4.
[3][154] Mürselat: 77/1,7.
[4][155] Taberî, 29/140-143.
[5][156] Âlûsî, 29/169.
[6][157] İbn Kesir, 6/414.
[7][158] Taberî, 26/117; Âlûsî, 27/2.
[8][159] Zâriyât: 51/4,5.
[9][160] Nâziât: 79/1,5.
[10][161] Enbiya: 21/26.
[11][162] Taberî, 30/34-35; İbn Kesîr, 6/213-214; Âlûsî, 30/42-43.
[12][163] Abase: 80/15,16.
[13][164] Âl-i İmran: 3/18.
[14][165] Nisa: 4/166.
[15][166] Bakara: 2/161.
[16][167] Âl-i İmran: 3/87.
[17][168] Taberî, 2/35; İbn Kesir, 1/353.
Cevapla