Allah niye nefsimizin isteklerini yasakladı?

Question

Nefs neden yaratıldı? Nefs olmasaydı ne olurdu?

Allah niye nefsimizin isteklerini yasakladi

SORU: Bir videoya bakabilir misiniz (Şeytanın avukatı) bir film den alıntı. İzledikten sonra kafam karıştı yani Allah bizi yarattığı zaman nefsimizi de yarattı ama nefsin istediği neredeyse her şeyi de yasakladı. Neden böyle yanlış şeylere istek duyuyoruz?

CEVAP:

Cevap vermeden önce said Nursi’nin dediği gibi “helal daire keyfe kafidir” sözünü iyi düşünürüz.
Allahu Teala yasakladığı nefsin her kötü isteğine karşılık onu helal yoldan giderecek yollar yaratmıştır yani hiç harama bulaşmadan aynı nefsin isteği olan zevki helal yolla tatmin edebiliriz.

Allahu Teala Adem Aleyhisselamı yarattığı zaman onu akıllı ve şehvetli yani nefis ile yarattı.
Akıl verdi, iyiliği ve kötülüğü ona öğretti ve seçim hakkı tanıdı yani Özgür bıraktı.

Kişi dilerse aklını kullanarak nefsin kötü isteklerine uymaz ve iyi işler yapar isterse de nefsin isteklerine uyar kötülüklere bulaşır haramlar işler, bu tamamen Özgür iradedir Allahu teala bizi serbest bırakmıştır.
Siz sorunuzda Allahu teala bizi neden melekler gibi yaratmadı neden seçim hakkı verdi neden özgür yarattı gibi bir soru sormuş oluyorsunuz?

Bu dünyada geçici olarak sınavda olduğumuzu unutmayın, okula giden bir öğrenci öğretmenine neden sorular soruyorsun hiç sınava tabi tutma herkese 10 ver kimse yanlış yapmasın kötü puan almasın mantığı nasıl yanlış ise Allahu teala bizi neden özgür yarattı neden iyilik ve kötülüğe meyilli yarattı neden bize özgür irade de verdi neden sınava tabi tutuyor demek doğru değildir

Nefs nedir, neden yaratıldı, nasıl terbiye ve tezkiye edilir?

İlim-irfan sahipleri, insana “küçük âlem” derler. Tabiatı gereği bu küçük âlem’in efendisi; ona ruhundan üfleyen, bizzat yaratıp can veren Allah’tır. Fakat Allah’ı unutturarak onu emri altına almak isteyen, Allah’ın helal ve haramlarından alıkoyarak kendi dediklerini yaptırmak isteyen çoktur. Bunların başında nefis gelir. Nefis, sınırsız istek ve arzularla insanın ruhunu işgal eder; iradesini esir alır, ilham ettiği hevâ ve heveslerle insanı iğvâ ederek kendine boyun eğdirir. Oysa gerçek kurtuluş, nefsin hayallerine, korkularına ve beklentilerine hâkim olmakla mümkündür.  Yüce Allah, Kitab-ı Kerim’de “Nefsini temizleyen kurtuldu. Nefsini kirleten ziyan etti”[2] buyurmaktadır. Çünkü nefsin isteklerinin haddi-hududu yoktur. Bir kez gönül ülkesini ele geçirmeye görsün. İster. Sürekli ister. Hiçbir zamanda doymaz.

Bizlerden istenen nefsin isteklerini yok etmek değil, nefse haddini bildirmek ve sadece hakkı olanı vermektir. Yemek içmek, gezmek, konuşmak, gülmek bütün bunlar esasen herkes için mübahtır. Fakat nefis, bunları istediği yerde, istediği zamanda ve istediği kadar yapmaya çalışır. Haddini aşar.  Oysa hem bedenimizin hem ruhumuzun sağlıklı olabilmesi ve sağlıklı kalabilmesi için yemenin, içmenin, uyumanın kalkmanın, konuşmanın, gülmenin bir zamanı, mekânı ve miktarı olmalıdır. Nefsin her isteğini hemen yerine getiren bir kimsenin hem ruh hem de beden sağlığını koruması neredeyse imkânsızdır.

Nefsin en basit tuzağı “bir kereden bir şey olmaz” telkinidir. Bunu bilerek ona karşı tavizsiz davranmak gerekir. Çünkü “küçük bir kereler” daha sonra büyük ve tehlikeli alışkanlıklara dönüşmektedir. Ayrıca ahirette hesap vermek fikri onu rahatsız eder.  Bu yüzden ona ahiret hakikati ve bir gün yaptıklarından hesaba çekileceği sürekli hatırlatılmalıdır. Nasıl ki petrol işlenmeden kullanılamıyorsa, altın, demir, gümüş gibi kıymetli şeyler bilinçli bir rafine işleminden sonra ancak faydalı hale geliyorsa; nefsin arzu ve beklentileri de ilim ve irfanla rafine edilmeli ve zararlı vasıflarından temizlenmelidir.

Dünya ile ahiret arasında yolculuk yapan insanın nefsin sınırsız istekleriyle ilişkisi, coşkun bir ırmağın bir yakasından öbür yakasına geçmeye çalışan kimsenin durumuna benzer. Bu kişi, eğer tedbirli olmaz ve dikkati elden bırakırsa; bu coşkun ırmağın akışına kapılır, azgın sularda boğulur gider. İnsan da böyledir. Nefsinin aşırı isteklerine karşı direnemez ve dikkatli olmazsa, arzularının akışına kapılır ve boğulur. Ahiret yolcuları olan bizler de bu dünya ırmağından geçerken nefsin sınırsız arzularına takılıp düşmeden, boğulup kendimizi kaybetmeden ahiret kıyılarına geçmeye çalışmalıyız. Nefsimizin istek ve beklentilerine karşı biraz daha tedbirli ve dikkatli davranmalıyız. “Şunu hiç unutmayınız ki Cennet, nefsin hoşuna gitmeyen şeylerle; Cehennem de nefsin hoşuna giden şeylerle çevrilmiştir.”[3]

 ————

[1] Naziat, 79/40-41.

[2] Şems, 91/9-10.

[3] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 14/444.

BENZER KONULAR:

 

Cevapla