Allah’ın 99 ismi sırasıyla

Bildir
Question

Please briefly explain why you feel this question should be reported.

Bildir
İptal

Esma-ül hüsna sıralaması, Hadislerdeki sırayla Allah’ın 99 ismi, Esma-ülhüsna sırası

Esma-ül hüsna, Türkçe anlamı güzel ismimlerdir. Esma-ülhüsna Allah’ın 99 güzel ismini ifade eder. Bir Müslüman, esma-ülhüsna’yı sayar, ezberler ve hayatına yerleştirirse inşallah cennete girer. Bir hadisi şerife göre kim esma-ülhüsna ezberler ve sayarsa cennete girer. Esma-ülhüsna sırasıyla aşağıdaki gibidir;

1- Allah(C.C.): “Eşi benzeri olmayan, bütün noksan sıfatlardan münezzeh tek ilah, Her biri sonsuz bir hazine olan bütün isimlerini kuşatan özel ismi. İsimlerin sultanı.”
2- Er-Rahmân: “Dünyada bütün mahlükata merhamet eden, şefkat gösteren, ihsan eden.”
3- Er-Rahîm: “Ahirette, müminlere sonsuz ikram, lütuf ve ihsanda bulunan.”
4- El-Melik: “Mülkün, kainatın sahibi, mülk ve saltanatı devamlı olan.”
5- El-Kuddûs: “Her noksanlıktan uzak ve her türlü takdıse layık olan.”
6- Es-Selâm: “Her türlü tehlikelerden selamete çıkaran.”
7- El-Mü’min: “Güven veren, emin kılan, koruyan.”
8- El-Müheymin: “Her şeyi görüp gözeten.”
9- El-Azîz: “İzzet sahibi, her şeye galip olan.”
10- El-Cebbâr: “Azamet ve kudret sahibi. Dilediğini yapan ve yaptıran.”
11- El-Mütekebbir: “Büyüklükte eşi, benzeri olmayan.”
12- El-Hâlık: “Yaratan, yoktan var eden.”
13- El-Bâri: “Her şeyi kusursuz ve uyumlu yaratan.”
14- El-Musavvir: ”Varlıklara şekil veren.”
15- El-Gaffâr: “Günahları örten ve çok mağfiret eden.”
16- El-Kahhâr: “Her şeye, her istediğini yapacak surette, galip ve hakim olan.”
17- El-Vehhâb: “Karşılıksız hibeler veren, çok fazla ihsan eden.”
18- Er-Rezzâk: “Bütün mahlükatın rızkını veren ve ihtiyacını karşılayan.”
19- El-Fettâh: “Her türlü müşkülleri açan ve kolaylaştıran, darlıktan kurtaran. ”
20- El-Alîm: “Gizli açık, geçmiş, gelecek, her şeyi en ince detaylarına kadar bilen.”
21- El-Kâbıd: “Dilediğine darlık veren, sıkan, daraltan.”
22- El-Bâsıt: “Dilediğine bolluk veren, açan, genişleten.”
23- El-Hâfıd: “Dereceleri alçaltan”
24- Er-Râfi: “Şeref verip yükselten.”
25- El-Mu’ız: “Dilediğini aziz eden, izzet veren.”
26- El-Müzil: “Dilediğini zillete düşüren.”
27- Es-Semi: “Her şeyi en iyi işiten.”
28- El-Basîr: “Gizli açık, her şeyi en iyi gören.”
29- El-Hakem: “Mutlak hakim, hakkı batıldan ayıran. Hikmetle hükmeden.”
30- El-Adl: “Mutlak adil, çok adaletli.”
31- El-Latîf: “Lütuf ve ihsan sahibi olan. Bütün incelikleri bilen.”
32- El-Habîr: “Olmuş olacak her şeyden haberdar.”
33- El-Halîm: “Cezada, acele etmeyen, yumuşak davranan.”
34- El-Azîm: “Büyüklükte benzeri yok. Pek yüce.”
35- El-Gafûr: “Affı, mağfireti bol.”
36- Eş-Şekûr: “Az amele, çok sevap veren.”
37- El-Aliyy: “Yüceler yücesi, çok yüce.”
38- El-Kebîr: “Büyüklükte benzeri yok, pek büyük.”
39- El-Hafîz: “Her şeyi koruyucu olan.”
40- El-Mukît: “Her yaratılmışın rızkını, gıdasını veren, tayin eden.”
41- El-Hasîb: “Kulların hesabını en iyi gören.”
42- El-Celîl: “Celal ve azamet sahibi olan.”
43- El-Kerîm: “Keremi, lütuf ve ihsanı bol, karşılıksız veren, çok ikram eden.”
44- Er-Rakîb: “Her varlığı, her işi her an görüp, gözeten, kontrolü altında tutan.”
45- El-Mucîb: “Duaları, istekleri kabul eden”.Allah’ın 99 İsmi Ve Türkçe Anlamları(Esma-ül Hüsna )
46- El-Vâsi: “Rahmet, kudret ve ilmi ile her şeyi ihata eden'”
47- El-Hakîm: “Her işi hikmetli, her şeyi hikmetle yaratan.”
48- El-Vedûd: “Kullarını en fazla seven, sevilmeye en layık olan.”
49- El-Mecîd: “Her türlü övgüye layık bulunan.”
50- El-Bâis: “Ölüleri dirilten.”
51- Eş-Şehîd: “Her zaman her yerde hazır ve nazır olan.”
52- El-Hakk: “Varlığı hiç değişmeden duran. Var olan, hakkı ortaya çıkaran.”
53- El-Vekîl: “Kendisine tevekkül edenlerin işlerini en iyi neticeye ulaştıran.”
54- El-Kaviyy: “Kudreti en üstün ve hiç azalmaz.”
55- El-Metîn: “Kuvvet ve kudret kaynağı, pek güçlü.”
56- El-Veliyy: “İnananların dostu, onları sevip yardım eden.”
57- El-Hamîd: “Her türlü hamd ve senaya layık olan.”
58- El-Muhsî: “Yarattığı ve yaratacağı bütün varlıkların sayısını bilen.”
59- El-Mübdi: “Maddesiz, örneksiz yaratan.”
60- El-Muîd: ”Yarattıklarını yok edip, sonra tekrar diriltecek olan.”
61- El-Muhyî: “İhya eden, dirilten, can veren.”
62- El-Mümît: “Her canlıya ölümü tattıran.”
63- El-Hayy: “Ezeli ve ebedi hayat sahibi.”
64- El-Kayyûm: ‘Varlıkları diri tutan, zatı ile kaim olan.”
65- El-Vâcid: “Kendisinden hiçbir şey gizli kalmayan, istediğini, istediği vakit bulan.”
66- El-Macîd: “Kadri ve şanı büyük, keremi, ihsanı bol olan.”
67- El-Vâhid: “Zat, sıfat ve fiillerinde benzeri ve ortağı olmayan, tek olan.”
68- Es-Samed: “Hiçbir şeye ihtiyacı olmayan, herkesin muhtaç olduğu.”
69- El-Kâdir: “Dilediğini dilediği gibi yaratmaya muktedir olan.”
70- El-Muktedir: “Dilediği gibi tasarruf eden, her şeyi kolayca yaratan kudret sahibi.”
71- El-Mukaddim: “Dilediğini, öne alan, yükselten.”
72- El-Muahhir: “Dilediğini sona alan, erteleyen, alçaltan.”
73- El-Evvel: “Ezeli olan, varlığının başlangıcı olmayan.”
74- El-Âhir: “Ebedi olan, varlığının sonu olmayan.”
75- El-Zâhir: “Varlığı açık, aşikar olan, kesin delillerle bilinen. ”
76- El-Bâtın: “Akılların idrak edemeyeceği, yüceliği gizli olan. ”
77- El-Vâlî: “Bütün kainatı idare eden.”
78- El-Müteâlî: “Son derece yüce olan.”
79- El-Berr: “İyilik ve ihsanı bol, iyilik ve ihsan kaynağı.”
80- Et-Tevvâb: “Tevbeleri kabul edip, günahları bağışlayan.”
81- El-Müntekim: “Zalimlerin cezasını veren, intikam alan.”
82- El-Afüvv: “Affı çok olan, günahları affetmeyi seven.”
83- Er-Raûf: “Çok merhametli, pek şefkatli.”
84- Mâlik-ül Mülk: “Mülkün, her varlığın sahibi.”
85- Zül-Celâli velikrâm: “Celal, azamet ve pek büyük ikram sahibi.”
86- El-Muksit: “Her işi birbirine uygun yapan.”
87- El-Câmi: “Mahşerde her mahlükatı bir araya toplayan.”
88- El-Ganiyy: “Her türlü zenginlik sahibi, ihtiyacı olmayan.”
89- El-Mugnî: “Müstağni kılan. İhtiyaç gideren, zengin eden.”
90- El-Mâni: “Dilemediği şeye mani olan, engelleyen.”
91- Ed-Dârr: “Elem, zarar verenleri yaratan.”
92- En-Nâfi: “Fayda veren şeyleri yaratan.”
93- En-Nûr: “Alemleri nurlandıran, dilediğine nur veren.”
94- El-Hâdî: “Hidayet veren.”
95- El-Bedî: “Eşi ve benzeri olmayan güzellik sahibi, eşsiz yaratan.”
96- El-Bâkî: ”Varlığının sonu olmayan, ebedi olan.”
97- El-Vâris: “Her şeyin asıl sahibi olan.”
98- Er-Reşîd: “İrşada muhtaç olmayan, doğru yolu gösteren. ”
99- Es-Sabûr: “Ceza vermede acele etmeyen.”

 

 

Esma-i Hüsna (el-Esmaü’l-Hüsnâ)

 

 

Answers ( 2 )

  1. 1
    0
    2020-08-10T22:44:19+03:00

    Please briefly explain why you feel this answer should be reported.

    Bildir
    İptal

    Allahın güzel isimleri el-esmaul Husna

    Bir âyet-i kerimede “En güzel isimler Allah’ındır. Allah’tan bu isimlerle isteyi*niz” Duyurulur.[20] Bu âyet, Cenâb-ı Hakkın birçok isimlerinin bulunduğuna işaret eder. Her birisi güzel ve yüce mânâlar ifâde eden bu isimlere, “En güzel isimler” mânâsına “Esmâü’l-Hüsnâ denir. Yukarıdaki hadiste bunlardan bâzıları sayıl*maktadır.

    Cenâb-ı Hakkın isimlerinin tamamı kesin olarak bilinmemektedir. Bâzı âlim*ler Esmâü’l-Hüsnânın bin kadar olduğunu belirtirler. Nitekim Peygamberimiz Cevşenü’t-Kebir isimli duasında Rabbine binbir isim ve sıfatıyla niyaz eder. Bâ*zı âlimler Rabbimizin güzel isimlerinin dört bini bulduğu kanaatindedirler. Bu isimlerin çoğunu sadece Cenabı Hak bilir. Bir kısmını melekler, bir kısmını me*leklerle birlikte peygamberler ve peygamberlerin bildirdiği kadarıyla da insanlar bilirler.

    Peygamberimiz bâzı hadislerinde Esmâü’l-Hüsnânın faziletini sayar. İzahını yaptığımız hadis bunlardan birisidir. Hadisteki müjdede kastedilen, bu isimlen mânâ ve tecellîlerini düşünmeden ezberlemek değildir. Bu yüce ilâhî isimlerin içinde bulunan ve taşımış oldukları ulvî mânâları düşünüp, kâinat yüzündeki te*cellî ve akislerini tefekkür etmek gerekir. Meselâ kişi, Allah’ın Rezzâk, yani rızık verici olduğunu bilip düşünmeli, rızık için endişeye kapılmamalıdır. Rızkını he*lâlinden aramalı, tok gözlü olmalıdır. Cenâb-ı Hakkın sadece kendisine ve di*ğer insanlara değil, en küçük mikroptan file kadar, parmak kadar balıktan, ton*larca ağırlıktaki balinalara kadar, bir çiçekten .koca çınar ağaçlarına kadar milyarlarca canlının rızıklarını, hiç şaşırmadan, ihmâl etmeden, en güzel şekil*de ihsan ettiğini düşünüp tefekkür etmek, Rezzâk ismini okumanın bir yönüdür. Hadîste sayılan doksan dokuz ismin mânâları şöyledir:

    1. Allah: Her türlü eksiklik ve noksanlıklardan uzak, bütün kemâl sıfatlarını taşıyan, en güzel isim ve sıfatların sahibi ve yegâne hak mabûd.

    2. Er-Rahman: Şefkat ve merhametinin eserleriyle bütün kâinatı dolduran, Cennet bir cilvesi, ebedî saadet bir parıltısı, dünyadaki bütün rızık ve nimetler birer damlası olan, mü’min kâfir ayırd etmeksizin bu dünyada herkese nimetler veren.

    3. Er-Rahîm: Rahmeti herşeyi kuşatan, kâinattaki bütün nimet ve ihsanlar af ve rahmet, şefkat ve merhamet Kendi eseri olan ve âhirette mü’minlere sonsuz nimetler ihsan edecek olan.

    4. El-Melik: Ferşten Arşa, yerden göğe, atomlardan yıldızlara ve ezelden ebede kadar herbir varlığın sahibi ve idarecisi olan. Mülk ve saltanat en yüksek mertebesiyle sadece Kendisine âit olan.

    5. El-Kuddûs: Bütün noksanlıklardan uzak ve temiz; dalâlet ehlinin Kendisi hakkındaki her türlü asılsız düşüncelerinden uzak; kâinattaki bütün eksiklik ve kusurlardan münezzeh olan; kâinatı bütün varlıklarıyla temizleyen, güzelleştiren ve bütün yaratıkların tesbihatlan kudsi isimlerine bakan.

    6. Es-Selâm: Her türlü kusur, acizlik, noksanlık ve başkalarının kendisine kusur, noksan ve zarar vermesinden sonsuz derecede uzak ve emin bulunan. Yaratıklarına huzur ve emniyet bahşeden.

    7. El-Mü’min: Muhafaza ve himayesiyle her korkuyu gideren, her tehlike ve felâketten kurtuluş ve güven veren.

    8. El-Müheymin: Bütün yaratıkları her türlü hal, hareket ve davranışlarında görüp gözeten; herşey denetim ve koruyuculuğu altında bulunan.

    9. El-Azîz: İzzet, kudret ve bütün kudsî sıfatlarıyla acizlik ve kusurlardan uzak olan. Bütün varlıkları acizlik, zayıflık ve tezellül içerisinde Kendisine boyun eğdiren. Mutlak galip, karşı konulamayan güç sahibi.

    10. El-Cebbar: Sonsuz ve sınırsız büyüklük ve kudret sahibi olan; bütün varlıklar bütün yönleriyle doğrudan doğruya kudretine bakan ve emrine boyun eğen; hiçbir şey hiçbir cihetle mutlak kudretine karşı koyamayan.

    11. El-Mütekebbir: Yaratıkların bütün sıfatlarından sonsuz derecede yük*sek olan; varlıklar dünyasında büyüklüğünü gösteren; Kendini Zâtına lâyık sı*fatlarla tanıtan.

    12. El-Halık: Bütün yaratıkları takdirine uygun olarak gerekli şartlarla birlikte yaratan.

    13. El-Bâri: Her bir varlığı belli ve farklı suretleriyle modelsiz ve benzersiz yaratan.

    14. El-Musavvir: Herbir yaratığa titizlik ve maharetle sanatlı bir şekilde farklı suretler giydirerek sanatının güzellik ve mükemmellikleri gösteren.

    15. El-Gaffar: Sonsuz rahmet, fazi ve keremiyle kullarının günahlarını çokça bağışlayıp silen.

    16. El-Kahhar: Bütün varlıkları emir ve iradesi altında bulunduran. Hiçbir şey, hükmü altında zerrece haddinden tecâvüz edemeyen. Hiç kimse hükmün*den kaçıp kurtulamayan. İnsanlık âleminde devamlı celâl silleleriyle izzet ve azametini gösteren.

    17. El-Vehhab: Sayı ve hesaba sığmaz çeşit çeşit nimetleri, türlü türlü rah*met hediyelerini her varlığa lâyık olduğu şekilde, her an ve karşılıksız olarak ih*san eden.

    16 El-Kahhar:

    18. Er-Rezzâk: Herbir yaratığın rızıklarını ayrı ayrı, tam bir ölçü, intizam, rahmet ve hikmetle aksatmaksızın vakti vaktinde veren.

    19. El-Fettah: Basit basit maddelerden yarattığı sayısız ve mükemmel var*lıkların ve türlü türlü canlıların suretlerini ayrı ayrı, muntazam bir tarzda veren, her birisine lâyık ve farklı birer şekil giydiren.

    20. El-Alîm: Ezelden ebede herşeyi bütün yönleriyle, hiçbir şey hiçbir şekil*de hiçbir zaman ilminden gizlenemeyen.

    21. El-Kâbıd: Başta ruh, kalb ve nefisler olmak üzere bütün varlıkları bütün halleriyle kudret elinde tutan; maddî, manevî bütün darlık ve sıkıntılar sadece iradesiyle gerçekleşen. Dilediğinin maddî ve manevî rızkını daraltan, canlıların ruhlarını alan.

    22. El-Bâsıt: Bütün zaman, mekân ve varlıklarda, ilim, yaratma, cisim ve n-zık gibi her işteki genişlik, ferahlık ve bolluk yalnız Onun rahmet ve iradesiyle meydana gelen. Maddî ve manevî rızıkları çoğaltan.

    23. El-Hâfıd: İnançsızları ve emrine muhalefet edenleri alçaltan, zelil kılan.

    24. Er-Rafi’: İnananları ve emrine itaat edenleri yükselten; maddî manevî her türlü rütbe irâdesinin elinde olan ve istediğini bu rütbelere yükselten.

    25. El-Muizz: Bütün izzet doğrudan doğruya irâdesine bağlı olan; dilediğini dilediği şekilde aziz kılan.

    26. El-Muzül: İzzet gibi zillet de bütünüyle irâdesine bakan; dilediğini müstehak olduğu şekilde zillete düşüren.

    27. Es-Semr: Ezelden ebede varlıkların bütün seslerini biri diğerine engel olmaksızın işiten; kâinattaki bütün ses ve işitmeler Onun herşeyi kuşatan işitme sıfatının tecellîleri olan.

    28. El-Basîr: Gizli ve açık herşeyi her haliyle çok iyi gören, sonsuz kudret ve hikmetiyle her canlıya lâyık gözü ve görme kabiliyetini ihsan eden.

    29: El-Hakem: Varlıklar dünyasında ve haklı ile haksız arasında hiçbir ada*letsizliğe, yanlışlığa ve itiraza yer bırakmayacak şekilde hükmeden.

    30: El-Adl: Zerreden kürelere kadar kâinatı bütün varlıklarıyla birlikte ölçü altına alıp dengeleyen; canlı cansız herşeye en güzel ve en uygun vaziyeti ve*ren; her varlığa lâyık olduğu ölçüde varlığını devam ettirme hakkı vermekle sonsuz adaletini gösteren; emrine itaat edenleri mükâfatlandırırken, haddini aşanları dizginleyen ve hak ettikleri cezayı veren; haşrin büyük mahkemesinde ise mutlak adaletini en geniş ve en mükemmel tarzda gösteren.

    31. El-Latif: Varlıkiarı en nâzik incelikler ve nazenin güzellikler içinde yara*tan, herbir canlıya lütufkarlıkla ihsan ve ikramlarda bulunan; sonsuz ilmiyle eş*yanın bütün inceliklerine nüfuz eden.

    32. El-Habîr: Göklerde ve yerde, görünen ve görünmeyen âlemlerde en gizli sırtardan, en saklı şeylerden haberdar olan. İlminin dışında hiçbir şey bulunma*yan; her şeyin gizli açık, küçük büyük her halini bilen.

    33. El-Halîm: Günah ve isyanlarına rağmen kullarını hemen cezalandırma-yıp onlar için tevbe ve ümit kapılarını açık bırakan; onları sonsuz rahmet ve ke-remiyle nzıklandırmaya devam eden.

    34. El-Azîm: Bütün varlıkları her hallerinde kudret ve hâkimiyetiyle çekip çe-vjren, en küçük zerreden Arş-ı Azama kadar herşeyi sınırsız isim ve sıfatlarının tecellileriyle kuşatan.

    35. El-Gafûr: Sonsuz rahmetiyle dilediğinde küçük büyük bütün günahları bağışlayan

    36. Eş-Şekûr: Bütün kullarının bütün şükür ve sâlih amellerinden haberdar olan, şükredenlerin nimetlerini arttıran; en küçüğünü dahi zayi etmeksizin bütün iyiliklere bol bol sevaplar ihsan eden.

    37. El-Aliyy: Zât, sıfat ve isimleriyle her türlü kusur ve noksandan uzak, mümkün ve düşünülebilecek ve tasavvur edilebilecek her türlü derece ve merte*belerin üstünde olan.

    38. EI-Kebîr: Sınırsız isim ve sıfatlarıyla ilmimizi aşan sonsuz büyüklük sa*hibi olan.

    39. El-Hafîz: Bütün varlıkların her türlü davranış, hal ve hareketlerini kayde*den; milyonları aşan canlı türlerinin nesillerini, tohum ve nutfelerinde muhafaza edip devam ettiren; İnsanların bütün yaptıklarını sorgulama için inceden inceye dikkatle kaydeden; bütün varlıkları devamlı gözetimi altında tutan; onları heı türlü zarar ve kötülüklerden koruyan.

    40. El-Mukît: Herşeye gücü yeten, herşeyi lâyıkıyla gözeten, iyiyi iyiliğinden kötüyü de kötülüğünden derecesine göre hissedar eden; maddî ve manevî heı türlü rızkı veren.

    41. El-Hasîb: Bütün mevcudatın bütün amellerinin muhasebesini yapıp, neti cesini hıfz eden; sonsuz acizlik ve hadsiz düşmanlara karşı mahlukâtın imdadı na kudret ve rahmetiyle yetişen. Onlara her zaman, her ihtiyaçlarında kâfi bi vekil olan.

    42. El-Celîl: Bütün celâl sıfatlarıyla sıfatlanmış olan; en geniş dairelerde^ varlıkların türleri üzerinde icraat ve tecelliyatlarıyla rubûbiyetinin ihtişamını gös teren; birliğini ve yüce zâtına lâyık muhteşem sıfatlarını bildiren.

    43. EI-Kerîm: Bütün zîhayatları binler işteha. duygu, âlet ve organlarla dona tıp süsleyen; sonsuz rahmet hazinelerinin süslü ve tatlı nimetlerini karşılık bek lemeden önlerine seren. Sonsuz keremi, yarattığı bütün sanatlı mahlukât üze rindeki tezyinat ve bunların terbiyelerindeki dikkat ve titizlikle açıkça görünen.

    44. Er-Rakîb: Mahlukâtın hareket, davranış, hal ve işlerini devamlı kontrol ve gözetimi altında tutan, bunları kaydeden.

    45. El-Mucîb: Bütün varlıkların hal ve dil İle yardım istemelerine ve duaları*na tam bir hikmet, rahmet ve inayetle dâima cevap veren. Darda ve sıkıntıda olanların imdadına koşan.

  2. 1
    0
    2020-08-10T22:44:38+03:00

    Please briefly explain why you feel this answer should be reported.

    Bildir
    İptal

    Esmaül hüsna

    46. El-Vâsi’: Kudret, rahmet, bağışlama, iş ve fiilleri, tecellî ve tasarrufları, sıfat ve isimlen, bütün varlıkları içine alacak kadar geniş olan. Kullarına bol bol nimetler veren.

    47. El-Hakîm: Herşeyi en kısa yoldan, en faydalı, en kolay ve en güze! bir şekilde yaratan. Boş iş yapmayan, herbir şeyde sayısız faydalar gözeten, ve bunu yaratıkları üzerinde tecellileriyle gösteren.

    48. El-Vedûd: Cemâlini, isimlerini ve bunların tecellîleri olan mahlukâtının güzelliklerini çok seven; rahmetinin güzel meyveleriyle söz ve fiilleriyle kendini yaratıklarına sevdiren.

    49. El-Mecîd: Zât ve sıfatı herşeyden yüce, şan ve şerefi herşeyin üstünde, lütuf ve keremiyle herşeyden üstün, her türlü yüceltmeye nihayet derecede lâyık olan.

    50. El-Bâis: Şuur sahibi yaratıklarına elçiler göndererek emir ve yasaklarını bildiren; sayısız insan, hayvan ve bitkileri hayat sahnesine çıkaran; haşirde bü*tün ölüleri tek bir emirle diriltip kabirlerinden çıkaran ve onları yüce huzurunda toplayan.

    51. Eş-Şehîd: Bütün varlıkları her an müşâhadesi altında bulunduran; varlık ve birliğine, elçilerinin ve kitaplarının hak olduğuna, konuşması, fiilleri ve eserle*riyle bizzat şahitlik eden.

    52. El-Hakk: Varlığı gerçek olan ve hiç değişmeyen, ibâdete lâyık ve her hakkın sahibi olan.

    53. El-Vekîl: Bütün varlıkları bütün halleriyle idare eden, bütün ihtiyaçlarını karşılayan, bütün hal ve davranışlarını bilen ve gözeten; kendisine tevekkül edenlerin herşeyine kâfi gelen.

    54. El-Kaviyy: Kuvveti bütün kâinata hâkim ve bütün eşyayı zapteden ve bütün varlıkları hükmü altına alan.

    55. El-Metîn: Herşeye tam bir teslimiyetle boyun eğdiren; hiçbir fiilinde hiçbir güçlükle karşılaşmayan; hiçbir varlık, vasıta ve cisim fiillerine hiçbir cihetle en*gel olmayan.

    56. El-Veliyy: Varlıkların bütün işlerini ve ihtiyaçlarını üzerine alan, bütün yardımlar ve muvaffakiyetler kendisinden gelen, Kendisine îman ile bağlananla*rı her zaman yardım, himaye ve yakın dostluğuyla koruyup gözeten.

    57. EI-Hamîd: Zâtındaki sonsuz kemalâtıyla her hamd ve övgüye nihayetsiz derecede lâyık olan; ezelden ebede kâinattaki bütün nimet ve ihsanlar karşılı*ğında, hal ve dil iie her kimden her kim için yapılırsa yapılsın sayısız hamd, şü*kür ve övgüler yalnızca kendisine âit olan.

    58. El-Muhsî: İlmiyle maddî ve manevî bütün herşeyi kuşatan; ne zâtı ve ne de ilmi hiçbir şekilde ihata edilemeyen. Bildirdikleri dışında hiçbir şey bilineme*yen; dünyada kullarının küçük büyük bütün yaptıklarını bilen ve mahşerde sa*yıp dökecek olan.

    59. El-Mübdi’: Kudret ve iradesiyle varlıklara ilk yaratılışlarında yoktan, hiç*ten vücut veren, onlara gerekli olan şeyleri de hiçten icad edip ellerine veren.

    60. El-Muîd: Ölmüş ve dağılmış sayısız canlıları her baharda ilk yaratılışla*rında olduğu gibi yeniden diriltip inşâ eden; gönderdiği rızıklarla varlıkların mevcudiyetini her an tazeleyen; mahşerde ise bu ismin azamî derecede tecellî-siyle bütün varlıkları oraya uygun bir tarzda yeniden yaratan.

    61. El-Muhyî: Cansız maddelerden canlı maddeler yaratan, hayatı veren ve onu rızıkla devam ettiren; hayat için gerekli olan şartları hazırlayan; bütün canlı*ları perdesiz, vasıtasız olarak kudretiyle ihya eden ve ölüleri dirilten; manen ölü kalpleri îmanla hayatlandıran; kışta ölen sayısız canlıları baharda yeniden diril*ten.

    62. El-Mümît: Ölümü veren, hayat vazifesinden terhis eden, kullarını fâni dünyadan baki âleme götüren, kulluğun külfetinden azâd eden.

    63. El-Hayy: Sonsuz mükemmellikteki hayat Zâtının sıfatı olan; Zâtı bu sı*fattan ayrı düşünülemeyen; hayatı, daimî, ezelî ve ebedî olup ölme ve yok olma gibi arızalardan uzak bulunan; kâinattaki bütün hayat izleri ve canlı fertler üze*rinde taklid edilmez mühürleri bulunan.

    64. El-Kayyûm: Varlığı için hiçbir sebebe ihtiyacı olmayan, bizatihi varlıkta kaiabilen; fakat bütün eşya onun iradesi ve yaratmasıyla varlıklarını sürdüren ve vücutta kalan. Zerreler ordusundan yıldızlar ordusuna kadar bütün varlıkları hassas bir denge ve ölçü ile ayakta tutan ve önemli vazifelerde çalıştıran.

    65. El-Vâcid: istediği herşeyi bulabilen, elinden hiçbir şey kaçmayan, son*suz derecede varlıklı olan.

    66. El-Mâcid: Zâtı, sıfatlan ve isimleri, izzet ve azametin şan ve şerefin son mertebesinde bulunan.

    67. El-Vâhid: Zât, sıfat ve isimlerinde bir olan, eşi bulunmayan; taklid edil*mez imzalarla bütün varlıklarda tevhidin mühürlerini nakşeden; bir bütün olarak kâinattan birliği görünen; birliğinin tecetlisiyle kâinatı bir fabrika gibi çalıştırıp varlıkları o fabrikanın çarkları ve bir vücudun azaları gibi birlik, dayanışma ve bütünlük içerisinde birbirinin yardımına koşturan.

    68. Es-Samed: Herşey her halinde kendisine muhtaç olan, kendisi ise hiçbir şeye muhtaç olmayan; bütün ihtiyaç ve dileklerde dergâhına başvurulan.

    69. El-Kâdir: Gücü herşeye yeten, kendisine hiçbir şey ağır gelmeyen; Zâ*tından ayrılmaz ve ezelî olan kudretine acizlik asla bulaşmayan.

    70. El-Muktedir: Sonsuz ve sınırsız kudretine bütün varlıkları itirazsız itaat ettiren.

    71. EI-Mukaddim: İstediğine, zaman ve mekân yönünden; maddî manevî yönden, şeref,ve rütbe bakımından öncelik veren.

    72. El-Muahhir: İstediğini zaman ve mekân yönünden; maddî manevî yön*den, şeref ve rütbe bakımından sona bırakan; herşeyi eceli gelinceye kadar er*teleyen; imtihan gereği genellikle kullarının cezasını hemen vermeyip âhiret gü*nüne bırakan.

    73. El-Evvel: Başlangıcı olmadığı gibi, bütün varlıkların başlangıcı da Onun ilim ve kudretine bağlı olan; herşeyin ilk hali ve aslı Onun ezelî ilminin düsturla-rıyla tanzim edilen.

    74. El-Âhir: Sonu olmayan, herşeyden sonra varlığı devam eden; bütün var*lıkların neticesi kendisine bakan ve Ona dönecek olan; herşeyin son noktası, nesli, geleceği ve neticesi Onun emir ve kudretiyle tanzim edilen.

    75. Ez-Zâhir: Varlık ve birliğinin delilleri herşeyde ap açık görünen; bütün varlıklar dış görünüşleriyle ve sanatlı yapılışlarıyla Onun kudret ve sanatına şa*hitlik eden.

    76. El-Bâtın: Herşeyin gerçek yüzüne vâkıf olan; herşeyin iç yüzü bilhassa canlıların vücut fabrikalarında işleyen binler mucizeli ve muntazam tezgâhlar ilim, kudret ve hikmetine şahitlik eden; şiddet-i zuhurundan, sınırsız büyüklü*ğünden ve zıddının olmayışından dolayı mahlukâtın gözünden gizlenen, ancak eserleriyle varlığını gösteren,

    77. El-Vâli: Herşeyin dizginini elinde tutan, her işi sadece kendi elinde; var*lıkları idare, hâkimiyet ve tasarrufu altında bulunduran.

    78. El-Müteâlî: Yüceliğinin sonu olmayan, her türlü noksanlıklardan uzak bu*lunan.

    79. El-Berr: Dilediği kullarına kesintisiz iyilik ve ihsanda bulunan; nimet ve*ren.

    80. Eî-Tevvâb: İsyanından dönen kullarının tevbelerini her zaman kabul eden; sevdiği kulunun günahla bağlantısını kesen ve tevbeye muvaffak kılan.

    81. El-Muntakim: Emir ve yasaklarına karşı gelenleri, helâl dairenin dışına taşanları cezalandıran; din düşmanlarına, hakkı alçaltmak için çalışanları er ve*ya geç, hatır ve hayale gelmez felâketlerle perişan eden.

    82. El-Afuvv: Günahları silen, çok affeden ve affetmeyi seven.

    83. Er-Raûf: Rahmet ve şefkatiyle herbir canlının üzerinde titreyen; en gizli ve en küçük ihtiyaçlarına cevap veren; son derece merhamet ve şefkat sahibi.

    84. Mâlikü’l-Mülk: Kâinatın, canlı, cansız; küçük büyük içindekilerin ezelden ebede tek gerçek sahibi ve mutlak hâkimi.

    85. Zü’l-Celâl-i ve’l-İkram: Sonsuz büyüklük, azamet ve yüceliğiyle beraber, canlı mahlukâtına ihsan ve ikramlanyla iltifat eden.

    86. El-Muksıt: Her fiil ve icraatında hak ve adaleti gözeten, adaletten ayrıl*mayan,

    87. El-Câmi’: Zât, sıfat, isim ve fiillerinde her türlü kemâli toplayan; en büyük mahlukâtindaki hikmet ve sanat numunelerini en küçüğüne de yerleştiren. Eser ve fiillerinde zıtları bir arada kullanarak büyüklüğünü gösteren; haşirde bütün mahlukâtı yüce divanında toplayan.

    88. El-Ganî: Sonsuz zengin olan; hiçbir cihetle kâinata ve mevcudata ihtiya*cı bulunmayan.

    89. El-Muğnî: Bütün mevcudatın bütün ihtiyaçlarını tükenmez servet ve ha*zinelerinden karşılayan ve varlık sahibi her bir yaratığa servet ve zenginliği ih*san eden; kullarından dilediğini lütfü ile zengin kılan.

    90. El-Mani’: Varlıkları hadlerini aşmaktan ve saltanatına ortaklıktan men eden; zararlı ve tehlikeli sebepleri izni dışında yaratıklarına zarar vermekten alı*koyan; dilediğinden dilediği şeyi esirgeyen.

    91. Ed-Dâr: Her türlü zarar elinde bulunan ve Onun izniyle var olan; bir hik*mete binâen zarar vermek istediği bir kimseden o zararı geri çevirecek Kendi*sinden başka hiç kimse bulunmayan.

    92. En-Nâfi’: Bütün hayır ve menfaat elinde bulunan; Onun kudretiyle var olan ve hayır murad ettiği kimseden o hayrı geri çevirecek Kendisinden başka kimse bulunmayan.

    93. En-Nûr: Bütün kâinatı maddeten aydınlattığı gibi, kullarının hayat yolla*rını akıl nimetiyle, gönderdiği kitap ve peygamberlerle aydınlatan; mü’min kulla*rının kalplerini îman ile nurlandtran.

    94. El-Hâdi: Her bir varlığı tam bir hikmetle yaratılış gayesine doğru ileten; dünyevî ve uhrevî her konuda bütün zarar ve menfaatleri gösterip doğru yola sevkeden; lâyık gördüğü kullarını hidâyete erdiren.

    95. El-Bedi’: Kâinatı hiçten, yoktan, taklitsiz, modelsiz ve benzersiz bir suret*te yaratan, onu binbir isminin sonsuz güzellikleriyle süsleyen

    96. El-Bâki: Zât, sıfat ve isimleriyle dâimi olan; her türlü yokluk ve fânilikten münezzeh bulunan; Kendisine ölüm arız olmayan.

    97. El-Vâris: Mülkün ezelî ve ebedî sahibi olan; Ondan başka herşey ölüm ve yokluğa mahkûm olan, yaratıklar öldükten sonra da varlığı devam eden ve herşey Kendisine dönecek olan.

    98. Er-Raşîd: Hiçkimseye danışma ihtiyact duymadan, bizzat, iyiyi kötüden, doğruyu yanlıştan en güzel şekilde ayırıp kullarına da bunu gösteren; kâinatı bütün varlıklarıyla istikâmet üzere hikmetle, en kısa ve en kolay yola sevkeden.

    99. Es-Sabûr: Bütün âsilere lâyık oldukları cezayı vermeye her an gücü yet*tiği halde onları cezalandırmada acele etmeyen; sabırsızlıkla henüz zamanı gelmeyen bir işi yapmaya tevessü! etmeyen ve bütün sabırlıların sabrı onun yardım ve rahmetiyle var olan.

Cevapla