Paylaş
Allah’ın isimlerinden afüvv ne demek
BildirQuestion
Please briefly explain why you feel this question should be reported.
Esma-i Hüsna Allah’ın isimleri “AFÜV”
Esmaül hüsna el afüvv Arapça yazılışı: العفو
Afüvv, Allah’ın isimlerinden (esma-yi hüsnâ) biridir.
Afüv “kullarını kolaylıkla affeden, onların günahlarını silen ve cezalarını kaldıran” anlamına gelir. Bu isim Kur’ân-ı Kerim’de geçtiği beş âyetin dördünde (en-Nisa 4/43, 99; el-Hac 22/60; el-Mücâdile 58/2) Allah’ın “bütün günahları bağışlayan” anlamındaki “gafûr” ismiyle birlikte, bir âyette de “her şeye gücü yeten” anlamındaki “kadir” ismiyle birlikte (en-Nisa 4/149) kullanılmıştır.
Kur’ân-ı Kerim’de, Allah’ın kullarına karşı affedici ve bağışlayıcı olduğunu ifade etmek üzere “afüv” ve “gafûr“un yanı sıra “gaffâr” (daima affeden, tekrarlanan günahları bağışlayan) ve “gafir” (hata ve kusurları örten, günahkârı dünyada da âhirette de cezalandırmayan) isimleri de kullanılır. Ancak “afüv” ismi diğerlerinden farklı olarak günahları affetmenin ötesinde, günahın bütün izlerini silip yok etme boyutunu da ifade eder. Yani Allah “afüv” ismiyle, günah ve sevapları yazmakla görevli meleklere bazı kullarının günahlarıyla ilgili kayıtları sildirir, bazı kullarına da affettiği günahlarından dolayı kıyamet gününde hiç hesap sormaz, hatta hatırlayıp mahcup olmamaları için merhamet ettiği bazı kullarına günahlarını da unutturur. Öte yandan kulları için bazı dini sorumlulukları hafifletmesi de Allah’ın affediciliğinin bir sonucudur (bk. el-Bakara 2/187; en-Nisa 4/43; el-Mâide 5/101).
Kur’an-ı Kerim’de ve hadislerde Allah’ın engin bağışlayıcılığı sürekli vurgulanmakla birlikte, onun kendisine ortak koşmak (şirk) ve kul hakkı gibi bazı günahları affetmeyeceği ya da bazı şartlarla affedebileceği de bildirilir, bazı kullarına dünyada yaptıklarından dolayı âhirette azap edeceği haber verilir. Allah’ın mutlak gücü ve kudreti ile adaleti bunu gerektirse de O cömertliğinin ve merhametinin bir eseri olarak kullarından dilediğini bağışlayacaktır. Zaten gerçek anlamda affetmek, cezalandırmaya gücü yetenin cezalandıracağı kişiyi bağışlamasıdır. Başka çare olmadığı veya karşılık vermeye güç yetirilemediği zaman kötülük yapanı affetmenin fazla bir anlamı ve değeri yoktur. Ayrıca Allah’ın kullarını affetmesinin, onların bunu arzu ve talep etmeleriyle (yani istiğfar etmeleriyle) ve günahlarından pişmanlık duyup bir daha işlememe konusunda iradelerini ortaya koymalarıyla (yani tövbe etmeleriyle) yakından ilgili olduğu da yine âyet ve hadislerde sıkça vurgulanır (bk. GÜNAH; MAGFİRET, TÖVBE).
Hz. Peygamber Allah Teâlâ’nın afüv olduğunu çeşitli vesilelerle dile getirmiştir. Bir gün Hz. Aişe kendisine bin aydan daha hayırlı olan Kadir gecesinde nasıl dua etmesi gerektiğini sormuş, Resûl-i Ekrem de içinde “afüv” isminin geçtiği şu duayı yapmasını tavsiye etmiştir: “Allahım! Şüphesiz sen affedicisin (afuv), cömertsin, affi seversin, beni affet” (Tirmizi, “Daavât”, 84).
Allah’ın afüv isminin anlamını özümsemiş bir mümin, her şeyden önce O’nun kullarına olan sevgi ve merhametinin ne kadar büyük olduğunu anlar, günahlarının bağışlanabileceği ümidini asla kaybetmez ve bunun için gayret göstermekten vazgeçmez. Aynı zamanda insanların kendisine karşı yaptığı hata ve kusurları affederek Allah’ın merhamet ve mağfiretini elde etmeye çalışır. Çünkü Allah Teâlâ, insanlardan birbirlerine karşı affedici olmalarını istemiş (bk. el-Bakara 2/109; en-Nisa 4/149) ve affedenlere ahirette büyük mükafat vaat etmiştir (eş-Şura 42/40). Kur’ân-1 Kerim’de Yüsuf peygamberi affetmede bir örnek olarak gösteren Allah Teâlâ (bk. Yûsuf 12/91), “Onlar bollukta da darlıkta da Allah yolunda harcarlar, öfkelerini yenerler ve insanları affederler. Allah işini güzel yapanları sever” (Âl-i İmrân 3/134) âyetiyle de müminleri affedici olmaya çağırmaktadır.
Afüv ismini gerçekten anlayan bir mümin, affetmenin büyüklük olduğunu bilir, cezalandırma veya karşılık verme imkânı varken bile affetmeyi tercih eder ve bu davranışının karşılığında insanlardan hiçbir şey beklemez. Bu kişi özür dileyenin özrünü kabul etmeyi alışkanlık haline getirir, yapılan hatayı görmemeye, aldırmamaya, incitmemeye, hiçbir şey olmamış gibi yaptığı iyiliklere devam etmeye çalışır. Kaynak İslam ansiklopedisi diyanet
Cevapla