Paylaş
Allah’ın isimlerinden el Cebbar ne demek
BildirQuestion
Please briefly explain why you feel this question should be reported.
CEBBÂR
الجبار
Allah’ın isimlerinden (esma-yi hüsnâ) biri.
“Cebbâr” ismi, “iradesini her durumda yürüten, bozulan her şeyi karşı konulmaz gücü ve iradesiyle düzene koyan” anlamına gelir. Kur’ân-ı Kerim’de bir âyette “daima üstün ve güçlü” anlamındaki “aziz” ve “her şeyde üstünlük ve yüceliğini gösteren” anlamındaki “mütekebbir” isimleriyle birlikte kullanılmıştır (bk. el-Haşr 59/23). “Cebbâr” ismi Hz. Peygamber tarafından da Allah’ın isimleri
(esmâ-yi hüsná) arasında sayılmıştır (bk. Tirmizi, “Daavät”, 82; İbn Mace, “Duâ”, 10).
Kainatın yaraticısı olan Allah kâinat üzerinde mutlak hâkimdir. Yaratılan her bir şeyin bu âlemdeld fonksiyonu, görevi Allah tarafından belirlenmiş, sınırları çizilmiştir. Her yaratılan, Allah’ın kendisi için biçtiği görevi yerine getirmek zorundadır. Zira O her durumda hükmünü icra eder ve hiçbir güç O’nun karşısında duramaz. Allah sadece insanları, sorumlu tutulmalarının bir gereği olarak teklifle alakalı davranışlarında özgür bırakmıştır. Şüphesiz Allah dileseydi herkesi kendisine kulluk ettirir, O’ndan başkasına kulluk eden bulunmazdı. “Cebbar” ismi aynı zamanda Allah’ın bu karşı konulamaz iradesinin özellikle yanlışlıkları, bozuklukları zor kullanarak düzeltme yönünde cereyan ettiğini de ifade eder. Allah bozulan, nizamından çıkan her şeyi yerine göre zor kullanarak düzeltir. Hz. Peygamber’in Allah’a “cebbâr” ismiyle aynı kökten türeyen emir kipi kullanarak “Allahım! Dağınıklığımı toparla, bana dirlik düzenlik ihsan et!” şeklinde dua etmesi (Tirmizi, “Salât”, 95; İbn Mâce, “İkāmetü’s-salât”, 23) “cebbar” isminin bu anlamına işaret eder. Ancak Allah’ın zor kullanarak duruma ve gidişata müdahale etmesi zulüm ve haksızlık gibi beşeri özellikler barındırmaz. Aksine haksızlıkları, zulmü ve zorbalığı ortadan kaldıran bir niteliktir.
İslam âlimleri “cebbar” isminin Allah’ın kâinat üzerindeki mutlak ve karşı konulamaz hâkimiyetini ifade etmesinin yanında, Allah’ın yüceliğini de ifade eden bir isim olduğunu söylemişlerdir. Buna göre “cebbâr” ismi Allah’ın, hiçbir fikrin kuşatamayacağı, hiçbir aklın özüne varamayacağı, hiçbir gözün göremeyeceği, hiçbir bilginin ulaşamayacağı bir yüceliğe sahip olduğunu da ifade eder.
Allah’ın karşı konulamaz irade ve gücünü ifade eden “cebbár” ismi bu anlamıyla Allah’ın diğer bazı isimleriyle anlam yakınlığı taşır. Bunların başında Allah’ın zor kullanarak istediğini yaptığını, herkesi irade ve kudretine boyun eğdirdiğini ve mutlak üstün olduğunu ifade eden “kahhar” ismi gelir. Bunun yanında “cebbar” ismi Kur’an-ı Kerim’de birlikte zikredildigi “aziz” ve “mütekebbir” isimleriyle de anlam yakınlığı taşır (bk. AZIZ, KAHHAR; MÜTEKEBBİR).
“Cebbâr” ismi mümine durumunu islah etmesi, eksikliklerini gidermesi, gidişatını düzeltmesi için gidilecek makamın Allah olduğunu öğretir. Mümin bu hususlarda Allah’ın yarattığı sebeplere tutunmanın yeterli olduğunu bilip, Allah’tan başkasına yönelmez. Ayrıca “cebbâr” ismini özümseyen bir mümin bu ismin ifade ettiği yüceliği beşer için mümkün olduğu ölçüde kendisine yansıtmaya gayret eder. Mal ve makam sevgisinin esiri olmaz, bilakis ahlakî faziletlerini geliştirir. Böylelikle insanlara tâbi olan değil insanların kendisine tâbi olduğu bir kimse haline gelir. Şüphesiz böyle bir mümin de diğer yaratılmış varlıklar karşısında manevi anlamda yücelerek” “cebbâr” ismini kendisinde yansıtmış olur. Kaynak: İslam ansiklopedisi Diyanet
Cevapla