Allah’ın isimlerinden el Kayyum ne demek

Bildir
Question

Please briefly explain why you feel this question should be reported.

Bildir
İptal

KAYYUM

Allahin isimlerinden el Kayyum ne demek

القيوم

 

Allah’ın isimlerinden (esma-yi hüsnâ) biri.

 

“Kayyûm”, “her şeyin varlığı kendisine bağlı olan, kâinatı idare eden” anlamına gelir. Kur’ân-ı Kerim’de üç âyette geçen “kayyûm” ismi bunların tamamında, “ezelî ve ebedî hayat sahibi” anlamındaki “hay” ismi ile birlikte kullanılmaktadır. Bu âyetlerden olan ve Allah’ı en güzel biçimde tanıttığı için müslümanlar tarafından günlük hayatta dua olarak

çokça okunan Ayetü’l-kürsi “hay” ve “kayyum” isimleriyle başlamaktadır: “Allah, kendisinden başka ilah bulunmayandır. Her zaman diridir (hay), her şeyin varlığı kendisine bağlı olup bütün kâinatı yönetendir (kayyum)” (el-Bakara 2/255). Ayetin devamı “hay” ve “kayyûm” isimlerini pekiştiren ve

 

anlaşılmasını sağlayan bir özelliğe sahiptir. Buna göre diri olan ve her şey kendisine bağlı olan yüce Allah’ın ne uykusu gelir ne de uyur. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O’nundur. İzni olmaksızın hiç kimse O’nun yanında bir başkasının bağışlanması için aracılık (şefaat) edemez. O kullarının geçmişte ve gelecekte yapacağı her şeyi bilir. Dilediği kimseler hariç hiç kimse O’nun ilminden bir şey elde edemez. O’nun hükümranlığı (kürsü) bütün kâinatı kuşatır; gökleri ve yeri olduğu gibi korumak kendisine zor gelmez. O yücedir, mutlak büyüktür. Bir diğer âyette ise Allah’ın yüceliğine ve birliğine (tevhit) dikkat çekildikten sonra O’ndan başka tanrı bulunmadığı kesin biçimde ifade edilir, Allah’ın daima diri ve ölümsüz (hay), evreni var eden, yaratılmışları gören gözeten, denetleyen mutlak varlık (kayyûm) olduğu belirtilir (Al-i İmrân 3/2) ve O’na ortak koşanların (müşrik) ne kadar temelsiz ve tutarsız inançlara sahip oldukları dile getirilir. Kur’ân-ı Kerim’de bu iki ismin âhirette de etkili olduğu ve insanların kıyamet gününde hay ve kayyûm olan Allah’a boyun eğeceği belirtilmektedir (Tâhâ 20/111). Zaten bütün bu âyetlerde “kayyûm” isminin daima Allah’ın kâinat üzerindeki mutlak hâkimiyetini vurgulayan bir bağlamda kullanılmış olması da bu ismin temel anlamını açığa vurmaktadır.

 

“Kayyüm” ismi Hz. Peygamber tarafından da Allah’ın isimleri arasında sayılmış (Tirmizi, “Daavât”, 82; İbn Mâce, “Duâ”, 10), ayrıca Âyetü’l-kürsi’de zikredildiği gibi kelime-i tevhidin yaygın kullanılış şekliyle (la ilâhe illa hüve’l-Hayyü’l-Kayyûm) hadislerde de geçmiştir (Ebû Dâvûd, “Vitir”, 26; Tirmizi, “Daavât”, 17). Bunun yanında “kayyûm” ismi yine aynı anlama gelen “kayyâm” ve “kayyim” şeklinde Hz. Peygamber’in dualarında da zikredilmiştir. Nitekim Hz. Peygamber gece namazlarından sonra Allah’a yakardığı uzunca bir duasında “kainatın yaratıcısı ve yöneticisi” anlamında “kayyâm” ve “kayyim” isimleriyle Allah’a yönelmiştir (Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, I, 298, 308, 358; Buhari, “Tevhid”, 8, 24, 35, “Teheccüd”, 1; Müslim, “Salâtü’l-müsâfirin”, 199; Tirmizi, “Daavat”, 29).

 

Şüphesiz İslam dininin temeli Allah’ın varlığı ve birliğini ifade eden tevhit ilkesidir. Tevhit Allah’ın her açıdan bir ve tek olduğunu, akla gelebilecek her açıdan yaratılmışlardan farklı olduğunu ifade eder. Yaratılmış varlıklar muhtaç varlıklardır. Onlar her şeyden önce var olmak için bir yaratıcıya muhtaçtırlar. Allah ile yaratılmışlar arasındaki en önemli fark da budur. Allah daima vardır ve var olmak için başka hiçbir şeye ihtiyaç duymaz. O, kendi başına vardır. Pek tabii var olmak için Allah’a muhtaç olan varlıklar, varlığını devam ettirmek için de O’na muhtaçtırlar. Nitekim ister insan, isterse canlı, cansız diğer varlıklar veya bütün genişliğiyle bütün yer ve gökler olsun, belli şartlar bulunmadan kâinattaki hiçbir şey varlığını ve düzenini koruyamaz. İşte muhtaç konumda bulunan bu varlıkların varoluşları, onları yarattığı gibi varlıklarını devam ettiren, onları belli bir düzen içerisinde idare eden ve bu düzeni koruyan, yani kayyum olan Allah’a bağlıdır. Her şeyin varlığının Allah’a bağlı olması ve O’nun kâinatı idare etmesi, aynı zamanda O’nun bütün varlıkları yarattığı, onlara geçimlerini sağlayacak imkânları verdiği, onları koruyup gözettiği anlamına da gelir. Zaten ancak var olmak için bir başkasına muhtaç olmayan bir varlık diğer bütün mevcudatin varlığını devam ettirmesini sağlayabilir. Bu sebeple kayyûm hem Allah’ın zatındaki temel vasfa hem de kâinat üzerindeki hâkimiyetine işaret eden bir isim olmakta, bu yönüyle de başka pek çok ismin kaynağını oluşturmaktadır. Bu ismin önemine ve kuşatıcı özelliğine Hz. Peygamber de dikkat çekmiştir. 0, namazın son kısmında; asKi JU 3 L ULa aAUi” ماوات والأرض يا ذا الجلال والإكرام لا إله إلا أنت المنان بديع ا

 

úiL é / Ey yücelik ve ikram sahibi, ey diri ve kayyum olan Allahım! Ben, ‘Şükür sana mahsustur, senden başka ilah yoktur, sen her şeyi bol bol verensin, yerin ve göklerin yaratıcısısın’ diyerek senden istiyorum” diye dua eden kimsenin Allah’ın en yüce ismiyle (ism-i âzam) dua ettiğini ve bu isimle kendisine dua edildiğinde Allah’ın mutlaka kabul edeceğini söylemiştir (Nesai, “Sehiv”, 58). Bu ifadeler “kayyum” isminin ne kadar önemli olduğunu ve duaların kabulü ve sıkıntılardan kurtulma üzerindeki etkisini hatırlatmaktadır (ayrıca bk. İSM-i ÂZAM).

“Kayyûm” ismi bu anlamıyla Allah’ın diğer sıfat ve isimleriyle anlam yakınlığı içerisindedir. Bunların başında Allah’ın kendi başına var olduğunu ve var olmak için hiçbir şeye ihtiyaç duymadığını ifade eden kıyâm bi-nefsihi sıfatı gelir (bk. KIYÂM bi NEFSİHÎ). “Kayyûm” isminin esmâ-yi hüsnâdan, “her şeyin varlığı O’na bağlı olan ancak kendisi hiçbir şeye muhtaç olmayan” anlamına gelen “samed”, “kendi varlığıyla yetinip başkasına muhtaç olmayan anlamına gelen “ganî”, “varlığının başlangıcı olmayan” anlamındaki “evvel”, “varlığının sonu olmayan” anlamındaki “âhir” isimleri başta olmak üzere Allah’ın her şeye varlık ve nimetler verdiğini ve kâinatı idare ettiğini ifade eden diğer pek çok isimle de anlam yakınlığı bulunmaktadır (bk. EVVEL; GANÎ; SAMED).

 

Allah’ın kayyûm olduğunu tam olarak kavrayan bir mümin, her şeyin O’nun desteği ile ayakta kaldığını, varlığını devam ettirdiğini, her canlıyı O’nun hayatta tuttuğunu ve koruduğunu kavrar; her şeyi düzenleyip idare eden yüce zata bağlanıp teslim olur. Böyle bir mümin bütün ihtiyaçlarını O’na havale edeceğinden fâni varlıklara bağlanmaktan kurtulur. Allah’ın her şeye canlılık verip ayakta tuttuğunun bilincinde olan bir mümin, sadece O’na dua eder ve yalnız O’ndan yardım diler. O’nun desteğiyle ayakta kaldığını ve yine O’nun sayesinde ihtiyaçlarını giderip sıkıntılarından kurtulacağını bilir.

Kaynak: İslam ansiklopedisi Diyanet

Cevapla