Allah’ın isimlerinden el Mücib ne demek

Question

El-MÜCIB

el mucib esmaul husna

Arapça yazılışı المجيب

Allah’ın isimlerinden (esmá-yi hüsna) biri.

“Mücib”, “dua ve dileklere cevap ve karşılık veren” anlamına gelir. “Mücib” ismi Kur’ân-ı Kerim’de iki âyette geçer. Bunlardan birinde Hz. Sâlih, kavminden Allah’a kulluk etmelerini ve günahlardan bağışlanma dilemelerini istedikten sonra, Allah Teâlâ’nın kulların dua ve isteklerini kabul ettiğini söylemektedir: “Semûd kavmine de kardeşleri Salih’i peygamber gönderdik. Onlara şöyle dedi: ‘Ey kavmim! Allah’a kulluk edin! Sizin O’ndan başka ilahınız yoktur. O sizi yeryüzünde yarattı, orada yaşamanızı ve orayı yaşanır hale getirmenizi istedi. Öyleyse O’ndan sizi bağışlamasını dileyin ve tövbe ederek O’na dönün. Çünkü benim rabbim kullarına yakındır ve onların dualarını kabul eder” (Hud 11/61). Diğer âyette ise “mücib” ismi yüceltme amacıyla çoğul olarak (mücibûn şeklinde) geçer ve Allah’ın kendisine yakaran Hz. Nüh’un duasına en güzel biçimde cevap verdiği buyurulur: “Vaktiyle Nüh da bize niyazda bulunmuştu; biz ise ona ne güzel cevap verdik” (es-Sâffât 37/75).

Mücib olan yüce Allah, kulların dualarını işiten, onlara olumlu cevap veren, kabul eden, ihtiyaçlarını gideren ve sıkıntılarına çare olan varlıktır. O dualara sadece sözlü olarak değil, darda kalanlara yardım etmek suretiyle fiili olarak da cevap verir. Birçok âyette muhataba hem sözle hem de davranışla karşılık vermek anlamına gelen icabet kavramı Allah’a nispet edilmiştir. Mesela Allah Teâlâ, Bedir Gazvesi’nde kendisinden yardım talep eden müminlerin duasını kabul etmiş ve onlara destek amacıyla melekler göndermiştir (el-Enfal 8/9). O, peygamberlerin dualarını da kabul etmiş, içlerinde bulundukları zor durumdan onları kurtarmıştır (bk. Yusuf 12/34; el-Enbiya 21/76, 83-84).

Hz. Peygamber, mânası Allah Teâlâ’ya, lafızları ise kendisine ait olan bir kutsi hadiste, Allah’ın “Kullarım, benim hidayet ettiklerim dışında hepiniz
sapıtmışsınız. O halde benden hidayet dileyin ki sizi doğru yola ileteyim. Kullarım, benim doyurduklanm hariç hepiniz açsınız. Benden yiyecek isteyin ki sizi doyurayım. Kullarım, benim giydirdiklerim hariç hepiniz çıplaksınız. Benden giyecek isteyin ki sizi giydireyim. Kullarım, gece gündüz günah işlemektesiniz, bütün günahları affeden de yalnızca benim. Benden af dileyin ki sizi bağışlayayım” (Müslim, “Birr”, 55) buyurduğunu ve bu şekilde taleplere cevap vereceğini bildirdiğini bizlere haber vermektedir. Aynca Hz. Peygamber Allah Teala’nın “mücib” ismine de atifla şöyle dua etmiştir: “Rabbim! Duamı kabul et, günahımı bağışla, çağrıma icabet et, hak yol için kullandığım delilleri daima geçerli kıl, kalbimi hidayetten ve dilimi doğruluktan ayırma, kalbime gelebilecek kin duygularını benden uzaklaştır!” (Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, I, 227). Bunun yanı sıra Hz. Peygamber pek çok kere müminleri mücib olan Allah’a dua etmeye teşvik etmiş (Tirmizi, “Daavât”, 1; İbn Mâce, “Duâ”, 1), onlara en güzel duaları öğreterek Allah ile nasıl iletişim kurmaları gerektiğini göstermiştir (Tirmizi, “Daavät”, 69; Nesai, “İstiâze”, 13).

Şüphesiz Allah, kullarını yarattığı ve onlara en yakın (karib) olduğu için insanı ve onun maddi ve manevi ihtiyaçları ile arzularını en iyi bilendir: “Andolsun, biz insanı yarattık; içinden geçenleri de çok iyi biliriz. Çünkü biz ona şah damarından daha yakınız” (Kâf 50/16). Bu sebeple gerek dünyevi gerekse uhrevi taleplerin karşılanması için O’na yönelmek gerekir. Nitekim bir âyette bu husus şöyle dile getirilmektedir: “Kullarım sana beni sorarlarsa, ben onlara pek yakınım. Bana dua ettiğinde dua edenin duasına karşılık veririm. Öyleyse onlar da benim davetime uysunlar ve bana iman etsinler ki, doğru yolu bulabilsinler” (el-Bakara 2/186). Allah’ın insanların dua ve niyazlarına karşılık vermesi, her türden istegi aynen kabul edip karşılayacağı anlamına gelmez. Bu bakımdan insanlar talep ettikleri hususları yerine getirmek için ellerinden geleni yapmalı, ardından evrende meydana gelen her şeyi gücü ve kontrolünde bulunduran Allah’a dua etmelidirler. Nitekim Allah Teala, “De ki: Eger duanız olmasa rabbim size ne diye değer versin ki?” (el-Furkan 25/77) buyurarak dua etmenin ve O’ndan talepte bulunmanın önemine işaret etmekte
ve kayıtsız şartsız herkesi işitip cevap verdiğini bildirmektedir: “Rabbiniz buyurdu ki: ‘Bana dua edin, duanızı kabul edeyim” (el-Mü’min 40/60).

Bununla birlikte insanoğlu aceleciliği sebebiyle, beklentileri hemen gerçekleşmediğinde dualarının kabul edilmediğini düşünebilir. Halbuki Allah Teålá, onların her halini bilmesine rağmen sıkıntıları giderme hususunda acele etmeyip taleplerini ortaya koymalarını, bir anlamda ilk adımın onlardan

gelmesini bekler ve ister. Böylece kul imtihan olmanın yanı sıra sabır ve şükür yoluyla Allah katındaki derecesini de yükseltir. Mücib olan Allah, sıkıntılar artıp ümitsizlik noktasına yaklaştığında ise en güzel lütuflarla onları teselli eder. Nitekim Hz. Peygamber, “Acele etmediği müddetçe her birinizin duasına icabet edilir. Yeter ki insan, ‘Ben rabbime dua ettim de duamı kabul etmedi’ demesin” buyurmuştur (Buhari, “Daavat”, 22; Müslim, “Zikir”, 91; İbn Máce, “Dua”, 7). Ayrıca insan her zaman kendisi için iyi olanı istemez, ileride kötü sonuçlar doğuracak taleplerde de bulunabilir (el-İsra 17/11). Resûl-i Ekrem, “Allah dua eden herkese icabet eder. Bu icabet ya dünyada peşin olur ya da ahirette verilir; ya da günahları affedilir. Yeter ki insan günah işlemek veya akrabalık bağlarını kesmek için dua etmemiş olsun” (Müslim, “Zikir”, 92; Tirmizi, “Daavât”, 9) buyurarak, insanın kendisi için hayırlı olmayan taleplerde de bulunabileceğine işaret etmiştir. Bu bakımdan Allah Teâla’nın istekleri erteleyerek ya da daha hayırlısı ile değiştirerek kabul etmesi kul açısından faydalıdır (bk. DUA).

Cenâb-ı Hak, dua ve yakarış olmadan da ihtiyaçları yerine getirmeye kadirdir. O’nun dışındaki hiçbir varlık bu özelliğe sahip değildir. Allah’tan başka tanrı edinilen putlar, duaları işitmedikleri gibi cevap da veremezler (Fatir 35/14). Dolayısıyla Allah’ı bırakıp kıyamet günü kendilerine fayda sağlamayacak varlıklara tapan kimseden daha sapkını yoktur (el-Ahkaf 46/5).

Mücib olan Allah insanların dualarına cevap verip ihtiyaçlarını giderdiği gibi davetçileri aracılığı ile gönderdiği emir ve yasakları ile de onların manevi ihtiyaçlarını karşılar. O, müminlere hayat veren bu ilkelere icabet edip uymaya ve uygulamaya çağırır (el-Enfal 8/24). İnsanların bu davetçilere olumlu cevap vermeleri, O’na iman edip emirlerini yerine getirmekle olur (el-Ahkaf 46/31). Bu mesaja cevap
verip onu dikkate alanlar için en güzel mükâfatlar, cevap vermeyenler için ise sonsuz bir azap bulunmaktadır (er-Ra’d 13/18).

“Mücib” ismi, esmå-yi hüsnadan “yaratılmışların ihtiyaçlarını bilen ve sezilmez yollarla gideren” anlamındaki “latif”, “tövbeleri kabul eden” anlamındaki “tevvab” ve “affeden, bağışlayan” anlamındaki “gafur” isimleriyle anlam açısından irtibatlıdır (bk. GAFŪR; LATÎF; TEVVAB).

“Mücib” ismini tam olarak kavrayan bir mümin, Allah’a muhtaç olduğunun bilincinde olarak yalnız O’na güvenip dayanır, isteklerini O’na iletir. O’nun, sıkıntılarını gidereceğini, görülür görülmez yollarla karşılayacağını farkeder. Talebini iletirken de içten ve samimi biçimde ve tam bir tevekkülle bunu

gerçekleştirir. Zira Hz. Peygamber, “Allah’a karşı duayı, size icabet edeceğinden emin olarak yapın. Zira şunu bilin ki Allah, (bu inançta olmayan) gafletle oyalanan kalbin duasını kabul etmez” buyurmuştur (Tirmizi, “Daavåt”, 65). Bununla birlikte ihtiyaçlarını karşılamak ve sorunlarını çözmek için kul olarak kendisine düşen çabayı da sarfeder. Allah Teâlâ’nın dualara cevap verdiğini bilen bir mümin, insanların ihtiyaçlarını gidermeye, kendisinden isteyenleri boş çevirmemeye uğraşır. Hz. Peygamber, “Kim duasının (Allah katında) kabul olmasını ve sıkıntılarının giderilmesini istiyorsa, sıkıntıda ve darda olan bir mümin kişinin derdine derman olsun, onun sıkıntısını gidersin” (Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, II, 23) buyurarak, darda kalanlara yardımın kişinin kendi duasının da kabulü için önemli bir şart olduğunu bildirmiştir. Yine “mücib” ismini kavrayan mümin sorumluluklarını yerine getirmeye, işlerini güzel ve düzgün yapmaya çalışır. Allah Teâlâ’nın emir ve yasaklarına uymaya, gücü nispetinde ihtiyaç sahiplerine yardım etmeye, gücü yetmediği yerde de nezaketle cevap vermeye ve kim çağırırsa çağırsın davete icabet etmeye çalışır. Kaynak: İslam ansiklopedisi Diyanet

BENZER KONULAR:

Dini Soru Cevap

Her soru cevap verilmeye değerdir, yeter ki aynı konu bize sorulmuş olmasın ve kurallara uygun sorulsun. Lütfen soru yollamadan önce aynı konu var mı diye \\\\"ARAMA\" yapınız. Konu altına yazılan sorulara öncelik tanıyoruz.. Bilginize

Takip Et

Answer ( 1 )

    1
    2024-06-11T19:52:53+03:00

    El-Mücib, “dua ve dileklere cevap veren” anlamına gelen Allah’ın isimlerinden biridir. Bu isim, Kur’an-ı Kerim’de iki ayette geçmektedir.

    El-Mücib isminin anlamı:

    • Duaları kabul eden: Allah, kullarının samimi dualarını işitir ve onlara karşılık verir.
    • İhtiyaçları gideren: Allah, kullarının sıkıntılarına çare olur ve ihtiyaçlarını karşılar.
    • Sıkıntılara çare olan: Allah, kullarının zor zamanlarında onlara yardım eder ve onları korur.

    El-Mücib isminin Kur’an-ı Kerim’deki örnekleri:

    • Hud Suresi 61. ayet: Hz. Salih, kavmine Allah’ın duaları kabul ettiğini hatırlatır.
    • Saffat Suresi 75. ayet: Allah, Hz. Nuh’un duasına en güzel şekilde cevap vermiştir.

    El-Mücib isminin müminler için önemi:

    • Umut ve güven kaynağı: Müminler, Allah’ın dualarını kabul edeceğine inanarak O’na sığınırlar.
    • Tevekkül ve teslimiyet: Müminler, Allah’a güvenerek O’na teslim olurlar ve her türlü sıkıntıda O’ndan yardım dilerler.
    • Dua ve ibadetin önemi: Müminler, Allah’ın kendilerine yakın olduğunu bilerek O’na dua ederler ve ibadetlerini yerine getirirler.

    El-Mücib isminin günlük hayattaki yansımaları:

    • Sabır ve şükür: Müminler, dualarının hemen kabul edilmemesine rağmen sabrederler ve Allah’a şükrederler.
    • Yardımlaşma ve dayanışma: Müminler, başkalarının ihtiyaçlarını karşılamaya çalışarak Allah’ın merhametini yansıtırlar.
    • Güzel ahlak: Müminler, Allah’ın emirlerine uyarak güzel ahlak sahibi olmaya gayret ederler.

    El-Mücib ismi, Allah’ın sonsuz merhametini ve kullarına olan sevgisini gösteren önemli bir isimdir. Bu ismi anlamak ve hayatımıza yansıtmak, Allah’a daha da yakınlaşmamızı sağlar.

    En iyi cevap

Cevapla