Paylaş
Allah’ın isimlerinden el Muhyi El Mumit ne demek
Question
EL-MUHYİ – El MUMİT
el Muhyi arapça yazılışı المحيي
Muhyi, Allah’ın isimlerinden (esma-yi hüsna) biridir.
“Muhyi” ismi “varlıklara hayat ve canlılık veren, yaşatan, dirilten” anlamındadır. Bu isim Kur’ân-1 Kerim’de iki ayette zikredilir. Bu âyetler yüce Allah’ın kupkuru olan toprağı yağmur indirerek canlandırdığını, bu hadisenin O’nun varlığının ve rahmetinin bir eseri olduğunu ve âhirette de insanlan bu şekilde dirilteceğini bildirmektedir (er-Rum 30/50; Fussilet 41/39). Bunun dışında Kur’an-ı Kerim’de “muhyi” isminin kökünü oluşturan “ihya” (can vermek, diriltmek) kelimesinden türeyen fiiller de müteaddit defalar Allah’a atfedilerek “muhyi” ismine işaret edilir. “Muhyi” isminin zıt kutbunda ise “varlıkların canlarını alan, öldüren” anlamındaki “mümit” ismi yer alır. “Mümît” ismi Kur’ân-ı Kerim’de zikredilmese de, bu ismin kökünü oluşturan “imate” (canını almak, öldürmek) kelimesinden türeyen fiiller Allah’a izafe edilerek O’nun “mümit” ismine işaret edilmektedir. Bunun yanında Kur’ân-ı Kerim’de, “bir şeyin ölümüne veya işinin bitirilmesine hükmetmek” anlamına gelen “kaza” ile “ruhunu kabzetmek, hayatına son vermek” anlamına gelen “teveffi” kelimeleri de Allah’a izafe edilerek O’nun “mümit” ismine işaret etmektedir (el-A’raf 7/126; Yüsuf 12/101; ez-Zümer 39/42; el Mü’min 40/68). “Muhyi” ve “mümit” isimleri birlikte Allah’ın kâinat üzerindeki hâkimiyetini ortaya koymasının yanında, varlık üzerindeki tasarrufundaki dengeyi ifade ettiğinden Kur’ân-Kerim’de “ihya” kelimesinden türeyen fiillerle “imâte” kelimesinden türeyen fiiller çoğunlukla birlikte zikredilir.
“Muhyi” ve “mümit” isimleri Hz. Peygamber tarafından da Allah’ın isimleri arasında sayılmış (Tirmizi, “Daavat”, 82; İbn Mâce, “Dua”, 10), ayrıca hadislerde “ihya” ve “imâte” kelimelerinden türeyen fiiller Allah’a izafe edilmiştir. Nitekim Hz. Peygamber cenaze namazında okuduğu duada şöyle niyaz etmiştir: “Allahım! Bizden hayat verdiğin kimseyi Islam üzere yaşat, hayatına son verdigin kimsenin ruhunu da iman üzere al!” (İbn Mace, “Сenaiz”, 23; Ebû Dâvûd, “Сenaiz”, 54, 56; Tirmizi, “Cenâiz”, 38). Yine Hz. Peygamber’in yatağa girerken okunmasını tavsiye ettiği duada da ihya ve imâte kavramları birlikte zikredilir: “Allahım! Canımı veren de sensin, alacak olan da sensin. Hayatımın devam etmesi de sona ermesi de senin elindedir. Fâni vücudumu yaşatırsan onu lütfunla koru, öldürecek olursan onu affet! Allahım! Senden sağlık ve esenlik dilerim” (Muslim, “Zikir”, 60).
“Muhyi” ismi Kur’ân-ı Kerim’de ilk defa can vermek, öldükten sonra dirilterek tekrar can vermek, yağmur indirmek suretiyle yeryüzünü bitkilerle donatıp canlandırmak, manevi açıdan ölü durumda bulunan kalplere hidayet bahşederek manevi açıdan can vermek, iman edip güzel işler yapanları dünyada ve âhirette mutlu kılmak” gibi anlamlarda kullanılmıştır. Muhyi olan Allah canlıları ilk defa yaratarak onlara hayat vermiştir. Şüphesiz varlıklara can veren ve onları yaşatmaya kadir olanın, onların canlarını almaya ve hayatlarını sona erdirmeye de kudreti vardır. Nitekim hayat da ölüm de Allah’ın elindedir (bk. el-Furkan 25/3; el-Mülk 67/2). Diğer taraftan “muhyi” ismi sadece canlılara hayat verilmesini değil, mecazi anlamda yeryüzünün yağmurlar gönderilerek diriltilmesini de ifade eder. Bu yönüyle “muhyi” ismi sadece canlılar üzerinde değil, tabiat üzerinde de tezahür eden bir isimdir. Mamafih Kur’ân-ı Kerim’de yeryüzünün canlandırılması sadece Allah’ın içinde yaşadığımız kâinat üzerindeki mutlak hâkimiyetini vurgulamak için değil, daha büyük bir gayeye matuf olarak anlatılır. Bu gaye de ölümden sonraki hayatın mevcudiyetini ortaya koymaktır. Nitekim canlıların öldükten sonra tekrar diriltilmesiyle, yeryüzünün yağmurlar vasıtasıyla hayat bulması arasında mantıklı bir bağlantı bulunmaktadır. Zira ölüp çürüyen ve yok olan varlıkların diriltilmesi inkarcıların daima kuşku duyduğu, itiraz ettiği ve mantıklı bulmadığı bir olaydır (mesela bk. el-İsra 17/49; Yâsîn 36/78). Allah Teâlâ ölen varlıkların canlandırılmasının ne kadar mümkün olduğunu anlatmak için sürekli yeryüzünü örnek verir. Kuruyan, hiçbir ürün vermeyen toprağa yağmurlar yağdırarak onları nasıl canlandırdığını, hayat kaynağı haline getirdiğini anlatır. Zira yeryüzünün canlandırılması, bir zamanlar hayat kaynağı olan fakat kurumuş hale gelen toprağın tekrar diriltilmesidir. Bu yönüyle adeta ikinci bir hayattır. Böylece inkarcıların yeniden dirilmeyi anlamasını hedefler: “Rüzgårları gönderen Allah’tır. Rüzgarlar bulutlan kaldırır; sonra biz o bulutları çorak bir beldeye sevkeder ve ölü toprakları onlarla diriltiriz. Ölülerin diriltilmesi de işte böyledir” (Fatir 35/9).
Kur’ân-ı Kerim’deki bu kullanım “muhyi” isminin diğer önemli anlamını ortaya koyar: Canlıların, özellikle de insanların öldükten sonra diriltilmesi. Bu yönüyle “muhyi” ismi insanın başıboş bırakılmadığını, âhiret hayatının gerçekliğini anlatmaktadır. İnsan öldükten sonra tekrar diriltilecek, rabbinin huzuruna çıkarılacak, hesaba çekilecek ve yeni bir hayata başlayacaktır (bk. BA’S ve HAŞİR). Nitekim Allah’ın canlılara hayat vermesi ve öldürmesini ifade eden bazı âyetlerde Allah’a dönüleceğinin bildirilmesi de (bk. el-Bakara 2/28; Yunus 10/56) “muhyi” ve “mümit” isimlerinin bu uhrevi boyutunu ortaya koymaktadır. Şüphesiz Allah’ın canlılara hayat vermesi, sonra onları öldürmesi, sonra tekrar hayat vermesi Allah’ın bu dünyadan başlayarak âhireti de kuşatan bir boyutta diriden ölüyü, ölüden diriyi çıkararak bir var oluş-yok oluş dengesi içerisinde varlıkların devamını sağladığını göstermektedir. “O, ölüden diriyi, diriden de ölüyü çıkarır; yeryüzünü ölümünün ardından diriltir. Siz de kabirlerinizden böyle çıkarılacaksınız” (er-Rum 30/19) âyetinde de dile getirilen bu gerçek “muhyi” ve “mümit” isimlerinin büyük bir kudretin ve hâkimiyetin tezahürü olduğunu da göstermektedir.
Öte yandan “muhyi” ismi sadece maddi anlamda bir dirilmeyi değil aynı zamanda manevi bir dirilmeyi de ifade etmektedir. Allah Teâlâ’nın, manevi açıdan ölü halde bulunan kalpleri, ilahî hidayet vererek canlandırması ve iman edip yararlı işler yapanları dünyada ve ahirette mutlu kılması da onun “muhyi” isminin bir başka yönünü oluşturur: “Erkek olsun, kadın olsun kim mümin olarak salih amel işlerse, elbette ona güzel bir hayat yaşatacağız. Onlara mükafatlarını da yaptıklarının en güzeliyle vereceğiz” (en-Nahl 16/97).
MUMİT
“Muhyi” ve “mümit” isimleri taşıdıkları anlamlar itibariyle Allah’ın diğer isimleriyle irtibatlıdır. “Muhyi” ismi esmå-yi hüsnådan; “canlı ve diri olan” anlamına gelen “hay”, “rizkı genişleten, ruhları bedenlerine yayan” anlamına gelen “bâsıt”, “ilk olarak suretsiz biçimde yaratan” anlamına gelen “bâri”, “her şeyi yaratan” anlamına gelen “hâlik”, “şekil ve özellik veren” anlamına gelen “musavvir”, “varlıkları ilk defa yaratan” anlamına gelen “mübdi” ve “tekrar yaratan” anlamına gelen “muid” isimleriyle; “mümit” ismi ise “ruhları kabzeden” anlamına gelen “kābız” ismiyle anlam yakınlığı içerisindedir (bk. BÂRİ’; BÂSIT; HÂLİK; HAY; MUSAVVİR; MÜBDİ’).
Allah’ın muhyî ve mümît olduğunu tam olarak kavrayan bir mümin, varlıklarda canlılığın ve ölümün sebebi olan kudretin yüceliğini idrak eder. Hayat kadar ölümün de ilahî bir kanun olduğunu ve her canlının bir gün mutlaka ölümü tadacağını bilir. Böyle bir mümin ölümün bir yok oluş değil, ebedi bir hayatın başlangıcı olduğunu farkeder ve bu sebeple âhirette ona fayda verecek işlerle hayatını kıymetlendirmeye çalışır. Bu mümin dünya hayatında karşılaştığı sıkıntılara karşı dirençli, ölüm hadisesi karşısında da güçlü ve sabırlı olur. Bu mümin yaşadığı sürece ruhunu canlı tutacak ve insanları ihyâ edecek işlerle meşgul olur.
Kaynak: İslam ansiklopedisi Diyanet
Answer ( 1 )
“El-Muhyi”, Arapça hayat anlamına gelen “hayat” kökünden gelir. Hayatı veren ve yaşatan Allah’ı ifade eder. Allah hayatın nihai kaynağıdır ve canlıları var eden O’dur.
“El-Mümit”, Arapça ölüm anlamına gelen “mawt” kökünden türemiştir. Allah’ın öldürmeye ve can almaya gücü yettiğine delalet eder. O, yaşam ve ölüm üzerinde mutlak otoritedir ve evrendeki her şey O’nun takdirine tâbidir.
Bu iki ismin birleşimi olan “el-Muhyi’l-Mümit”, Allah’ın hayat ve ölüm üzerindeki hakimiyetini vurgulamaktadır. Kendi ilahi hikmeti ve planına göre yarattıklarına hayat veren ve sonunda onu geri alan Allah’ın olduğunu vurgular.
Bu isim, müminlere varlıkları için Allah’a olan bağlılıklarını ve dünya hayatının geçiciliğini hatırlatır. Allah’ın hayat ve ölüm üzerindeki kudret ve kudretini tanımaya, var oluş gayesinin farkına varmaya, ahirette sonsuz hayata kavuşmak için bu dünyada O’na ibadet ve itaat etmeye teşvik eder.
Unutulmamalıdır ki, Allah’ın hayat ve ölüm üzerinde yetkisi olmasına rağmen, “mümit” tabiri, Allah’ın sebepsiz veya haksız yere ölüme sebep olduğu anlamına gelmez. Allah’ın fiilleri, O’nun sonsuz hikmeti ve mükemmel adaleti tarafından yönlendirilir ve yaşam ve ölüm kavramı, O’nun ilahi yaratma planının bir parçasıdır.