Esmaül hüsna  el MUKIT

Arapça el-Mukit isminin yazılışı: المقيت

Mukit, Allah’ın isimlerinden (esma-yi hüsna) biridir.

“Mukit” ismi “bedenlerin ve ruhların gıdasını veren, gücü yetip koruyan” anlamına gelir. Kur’ân-ı Kerim’de bir âyette Allah’ın ismi olarak zikredilir: “Kim bir iyiliğe aracılık ederse, onun sevabından ona da bir pay vardır. Kim de kötülüğe aracılık ederse onun günahından ona bir pay vardır. Allah her şeyi gözeten ve her şeye güç yetirendir” (en-Nisâ 4/85). “Mukit” ismi Hz. Peygamber tarafından da Allah’ın isimleri (esma-yi hüsnâ) arasında sayılmıştır (bk. Tirmizî, “Daavât”, 82). Ayrıca Hz. Peygamber’in, bazan ardarda nafile oruç tuttuğunu görüp özenen sahâbileri bundan menederken, “Bana özenmeyin, çünkü rabbim beni yedirip içirir” demesi (Buhârî, “Savm”, 48; Müslim, “Sıyâm”, 55-61) “mukit” isminin açıklaması niteliğindedir.

Allah Teâlâ mahlukatı yaratmış ve yarattığı mahlukatın hayatını sürdürebilmesi için gerekli gıdayı onlar adına üstlenmiştir. Nitekim Kur’ân-1 Kerim’de Allah’ın yeryüzünde rızık arayanlar için çeşitli gıda imkânları yerleştirdiği bildirilmektedir (Fussilet 41/10). En küçüğünden en büyüğüne kadar bütün canlılar Allah’ın kendileri için tayin ettiği ve kendilerine ulaştırdığı gıdalar sayesinde yaşamlarını

devam ettirmektedir. Şüphesiz her varlığın gıdası kendi yaratılışına uygun bir şekilde tayin edilmiştir. Allah, insanların ve diğer canlıların gıdasını çeşitli yiyecek ve içecekler, meleklerin gıdasını taat ve tesbih, ruhların gıdasını ise nesnelerin ve olayların mahiyetine våkıf olup onları akletmek ve bilmek şeklinde düzenlemiştir.

Allah’ın yarattıklarının gıdasını vererek onları yaşatması aynı zamanda onları koruyup gözettiğini, himaye ettiğini gösterir. Zira birinin yaşamını sürdürecek gıdayı vermek onu koruyup gözetmenin vazgeçilmez bir sonucudur. Bir varlığın hakkıyla koruyup gözeten olması ise, şüphesiz ancak buna yetecek gücü olmasıyla mümkündür. Zira gücü olmayan bir varlık bir başkasını koruyamaz. Bu yönüyle Allah’ın “mukit” ismi, O’nun mutlak kudret sahibi, muktedir bir varlık olduğundan başlayarak, yarattıklarını koruyup gözettiğine ve nihayetinde bu himayesinin nut sonucu olarak her yönden onların gıdasını verdiğine uzanan geniş bir anlamı içermektedir.

“Mukit” ismi taşıdığı bu anlamlar itibariyle esma yi hüsnâdan diğer bazı isimlerle anlam yakınlığı içerisindedir. “Bedenlerin ve ruhların gıdasını vererek onların hayatlarını sürdüren” anlamı itibariyle “mukit” ismi, Allah’ın kullarına rızıklar verdiğini ifade eden “rezzâk”, rızkı kullarına bol bol yaydığını anlatan “bâsıt” ve gerektiğinde kıstığını bildiren “kabız”, kullarının ihtiyaçlarını en ince yollardan karşıladığını anlatan “latif”, kullarını maddi ve manevi açılardan zenginleştirdiğini gösteren “muģni” ve kullarına hayat verip yaşattığını bildiren “muhyi” ismiyle yakın ilişki içerisindedir. “Mukit” ismi Allah’ın kullarını koruyup gözettiğini anlatması itibariyle yine bu anlamları ortaya koyan “hafiz”, “rakib” ve “müheymin”; Allah’ın mutlak gücünü ifade etmesi itibariyle de bu anlamı çeşitli şekillerde vurgulayan “kādir”, “kavi”, “metin” ve “muktedir” isimleriyle anlam yakınlığı taşımaktadır (bk. BASIT; HAFİZ; KĀDİR; KAVI; LATĪF; METİN; MUĞNİ; MUHYÎ; MÜHEYMİN; RAKİB; REZZÂK).

“Mukit” ismi mümine her an Allah’ın himayesi altında olduğunu, yaşamını devam ettirecek rızkın O’nun tarafından tayin edildiğini hatırlatır. Bu bilince sahip bir mümin yaşamını sürdürmek için gayrimeşru

vasıtalar aramaz, vakarını ve haysiyetini ayaklar altına almaz, yalan ve hilelere başvurmaz. Kula kul olmadan, sadece Allah önünde eğilerek Allah’ın kendisi için tayin ettiği rızıkları elde etmek için meşru yollar içerisinde gayret sarfeder. İhtiyaçlarının Allah tarafından karşılandığını bilen bir mümine düşen görev ise bunlar karşılığında şükretmektir. Zira verilen rızıklara şükretmek hem onların devamlılığını sağlar hem de Allah’ın hoşnutluğuna vesile olur (İbrâhim 14/7). Kaynak: İslam ansiklopedisi Diyanet

Esmaül hüsna Allah’ın isimleri ve anlamları