Paylaş
Allah’ın isimlerinden er Rauf ne demek
BildirQuestion
Please briefly explain why you feel this question should be reported.
RAUF
الرؤوف
Allah’ın isimlerinden (esma-yi hüsnâ) biri.
“Raûf” ismi, “son derece şefkatli ve merhametli” anlamına gelir. Rahmet ve merhametin en ileri seviyesini ifade eden re’fet kökünden türeyen “raûf” ismi, bu yönüyle Allah’ın kullarına yönelik merhamet ve şefkatinin ne derece engin olduğunu ifade eder. Nitekim bu isim, Kur’ân-1 Kerim’de geçtiği âyetlerin çoğunda “esirgeyen, bağışlayan, engin merhamet sahibi” anlamındaki “rahîm” ismiyle birlikte yer alır. “Raûf” ismi Kur’ân-ı Kerim’de tek başına zikredildiği iki âyette ise, “Allah kullarına karşı çok şefkatlidir” (el-Bakara 2/207; Âl-i İmrân 3/30) şeklinde mutlak olarak Allah’ın engin merhamet ve şefkatinin bütün kullarına yönelik olduğunu bildirir. “Raûf” ismi ayrıca Hz. Peygamber tarafından da Allah’ın isimleri arasında sayılmıştır (Tirmizi, “Daavât”, 82; İbn Mâce, “Duâ”, 10).
“Raûf” isminin geçtiği âyetler Allah Teâlâ’nın merhamet ve şefkatinin mümin olan ve olmayan, itaatkâr ve isyankâr herkesi kuşattığını gösterdiği gibi, bu âyetlerdeki bağlamlar da bu şefkat ve merhametin örneklerini ortaya koyarak, Allah’ın re’fetinin yani kulları üzerindeki engin şefkat ve merhametinin boyutunun anlaşılmasını
sağlamaktadır. Mesela Allah’ın, kullarının imanlarını, ibadetlerini boşa gitmekten koruması (el-Bakara 2/143), Allah rızası için çalışanlara sevap vermesi (el-Bakara 2/207), azabından sakındırması (Al-i Imran 3/30), müminlerin tövbelerini kabul etmesi (et-Tevbe 9/117), insanların hayat şartlarını kolaylaştıran hayvanları yaratması (en-Nahl 16/5-8), müminlerin kalplerini birbirlerine karşı kinden arındırması (el-Hasr 59/10) ve insanları karanlıklardan aydınlığa çıkarması (el-Hadid 57/9) hep O’nun raûf olmasının birer sonucudur.
Allah Teâla’nın kullarına olan merhameti, bir açıdan bir annenin evladına olan derin şefkatine benzetilebilir. Bir anne nasıl evladına ağır bir iş yüklenmesini ve onun katlanması zor bir işle karşılaşmasını istemezse, Allah Teâlâ da insanların
maddi ve manevi sıkıntılara uğramasını istemez. Şu kadar var ki Allah Teâlâ’nın yeryüzünde kendisine vekil kılacak kadar mükemmel biçimde yarattığı insana olan şefkat ve merhameti bir anneninkinden çok daha üstündür. O, bütün insanları yaratıp onlara hayatlarını devam ettirmelerini sağlayacak imkânlar, yetenekler, nimetler vermiş; bütün bu lütuflarına karşın işledikleri suçlardan dolayı onları hemen cezalandırmayıp tövbelerine imkân tanımıştır. Diğer taraftan Allah tövbe eden kullarını hemen bağışladığı gibi, yaptıkları iyi ameller karşılığında bu amelleri kat kat aşan mükafatlar vererek şefkat ve merhametini göstermiştir. Allah Teâlâ kullarına pek çok dünyevi imkân tanımasının yanında onlara dini hayatta da kolaylıklar sağlamıştır. “Allah sizin için kolaylık diler, zorluk dilemez” (el-Bakara 2/185); “O, sizi seçti ve size dinde hiçbir zorluk yüklemedi” (el-Hac 22/78) âyetlerinin de bildirdiği üzere, Allah Teâlâ kullarını onlara zor gelecek şeylerle asla yükümlü tutmadığı gibi, yükümlü tuttuğu hususlarda da yerine göre kolaylıklar sağlamıştır. Söz gelimi hasta olanlardan, yolculuk yapanlardan bazı ibadetleri kaldırmıştır. Bütün bu imkân ve kolaylıklara rağmen günaha sapan olursa da, onu da hemen cezalandırmayıp tövbe etme fırsatı tanımıştır.
“Rauf” ismi, esmâ-yi hüsnâdan özellikle Allah’ın kullarına olan şefkat ve merhametini ifade eden diğer bazı isimleriyle ilişkilidir. Bunların başında “sonsuz merhametiyle lütuf ve ikramda bulunan” anlamındaki “rahmân” ismiyle “esirgeyen, bağışlayan,
engin merhamet sahibi” anlamındaki “rahim” isimleri başta gelir. Ancak şefkat ve merhametin daha özel bir boyutuna işaret eden “raûf” isminin bu isimlerden ince bir fark vardır. Buna göre henüz istenmeyen kötü bir durumla karşılaşmadan önce çeşitli yollarla bu karşılaşmayı önlemeye çalışma şeklindeki bir şefkat ve merhameti ifade etmesi hasebiyle “raûf”
ismi, bu isimlerden ve merhamet, sevgi ve bağışlama bildiren diğer isimlerden ayrılır. Söz gelimi “rahmân” ve “rahîm” isimlerindeki şefkat ve merhamet, çocuğu hastalanan bir annenin onu iyileştirmeye, hastalıktan kurtarmaya çalışırken gösterdiği merhamete benzetilebilirse, “rauf” ismindeki şefkat ve merhamet bu annenin çocuğunu hastalıktan koruma çabasındaki şefkate karşılık gelir. Bu anlamda Allah Teâlâ’nın, kulunu günaha düşmeden önce günaha götüren yollardan uzak tutması da “raûf” isminin bir yansımasıdır. Bu iki ismin dışında Allah Teâlâ’nın kullarının durumunu bilip ona göre muamelede bulunduğunu ifade eden “yaratılmışların ihtiyaçlarını en ince noktasına kadar bilip karşılayan” anlamındaki “latif” ismiyle, kullarına olan engin sevgisini ifade eden “çok seven ve çok sevilen” anlamındaki “vedúd” ismi de “rauf” ismiyle anlam yakınlığı içindedir (bk. LATIF; RAHMÂN; VEDÜD).
“Rauf” isminin anlamını kavrayan bir mümin, Allah’ın onu yaratıp başıboş ve savunmasız biçimde hayata salıvermediğinin, maddi ve manevi her türlü imkân ile kötülüklerden korumaya çalıştığının, şefkat ve merhametiyle onu kuşattığının bilincine varır. Çevresinde gördüğü ve yaşadığı pek çok şeyin aslında Allah’ın kendisine olan şefkat ve merhametinin birer sonucu olduğunu farkeder. Bu bilinçle, bir yandan Allah’a karşı minnet ve şükran duyar, bir yandan da karşılaştığı olumsuz durumlar karşısında Allah’tan ümidini kesmez. “Raúf” isminin anlamını özümsemiş mümin, İslam’ın kendisine ve diğer insanlara getirdiği sorumlulukların Allah Teâlâ tarafından kendi güç ve imkânları göz önünde bulundurularak belirlendiğinin farkındadır. Dolayısıyla bu sorumlulukları ağır ve katlanılmaz olarak algılamaz, her biriyle Allah Teala’nın onun bu dünyadaki sınavında başarılı olmasını istediği için karşılaştığını bilir. Öte yandan bir mümin “raul” isminin ifade ettiği değerleri de kendisinde yansıtmaya çalışır. Kendisine verilen her türlü imkân ile çevresindekilere yardım eder ve çevresindeki her canlıya şefkat ve merhamet gösterir.
Zira bilir ki “Merhamet etmeyene merhamet edilmez” (Müslim, “Fezâil”, 65).
Kaynak: İslam ansiklopedisi Diyanet
Cevapla