Paylaş
Allah’ın isimlerinden er Rezzak ne demek
BildirQuestion
Please briefly explain why you feel this question should be reported.
ESMAÜL HÜSNA ER REZZÂK
Rezzak isminin arapça yazılışı: الرزاق
Er-Rezzak, Allah’ın isimlerinden (esma-yi hüsna) biridir.
“Rezzâk” ismi “bedenlerin ve ruhların gıdasını yaratıp veren” anlamına gelir. Bu isim Kur’ân Kerim’de sadece bir âyette geçmektedir: “Şüphesiz bütün rızıkları veren o Allah’tır ki, sarsılmaz ve karşı konulmaz kuvvet sahibidir” (ez-Zariyat 51/58). Bununla birlikte “rezzák” isminin kökünü oluşturan rızık kavramı pek çok âyette isim ve fiil kalıplarında Allah Teâlâ’ya nispet edilmiştir. Rızkın Allah’a izafe edildiği birçok âyette insana, insanın bilgi alanına giren ve girmeyen sayısız canlıya verilen rızıkların (nimetler) Allah’ın varlığı, birliği, kudreti ile irade ve merhametinin alametleri olduğu belirtilmekte, insanlardan bu rızıkların sahibini tanımaları ve ellerindeki imkânlardan başkalarını da faydalandırmaları istenmektedir: “Onlar Allah’a ve ahiret gününe iman edip, Allah’ın kendilerine lütfettiği rızıklardan infak etselerdi ne olurdu?” (en-Nisa 4/39). Ayrıca rezzâk ile aynı anlama gelen “râzık” ismi de beş âyette “hayrü’r răzıkin” (rızık verenlerin en hayırlısı) şeklinde Allah Tealâ’ya nispet edilmiştir (el-Mâide 5/114; el-Hac 22/58; el-Mu’minûn 23/72; Sebe 34/39; el-Cum’a 62/11). İki isim arasındaki fark, “rezzâk” isminin “nimetlerinden ardarda ve fazlasıyla faydalandıran” şeklindeki anlamıyla “râzık” isminden daha zengin bir içeriğe sahip olmasıdır. Bu sebeple “rezzák” ismi sadece Allah hakkında kullanılır. Buna mukabil “râzık” ismi “rizka vesile olan” anlamına alındığında insan için de kullanılabilir.
“Rezzâk” ismi Hz. Peygamber tarafından da Allah’ın isimleri arasında sayılmıştır (Tirmizi, “Daavât”, 82; Ibn Mâce, “Duâ”, 10). Hadislerde “rezzák” ismine özellikle Hz. Peygamber’in Allah Teåla’dan rızık talep ettiği dualarında işaret edilmiştir. Nitekim Hz. Peygamber özellikle İslamiyet’i yeni benimseyenlere okumalarını tavsiye ettiği bir duada şöyle buyurmaktadır:
اللهم اغفر لي وارحمني واهدني وعافني واز ژفني.
“Allahım! Günahlarımı bağışla, bana merhamet et, daima doğru yolu izlememi nasip et, beden sagligi lütfet ve beni nzıklandır” (Müslim, “Zikir”, 33-36: Ebû Dâvûd, “Salat”, 134, 135; Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, I, 185).
Bir hadisinde ise Hz. Peygamber, Medine’de fiyatların yükselmesi üzerine kendisine gelerek fiyat belirlemesi yapmasını isteyen ashaba, “Her şeyi yaratan, rızkı kısan ve genişleten, rezzâk olan ve fiyatlara hâkim olan sadece Allah’tır. Rabbimin huzuruna çıkarken herhangi birinizin can veya mal konusunda kendisine haksızlık ettiğim iddiasıyla benden davacı olmasını istemem” buyurarak rızkın tek sahibinin Allah olduğunu belirtmiştir (İbn Mâce, “Ticârât”, 27; Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, III, 286).
Kur’an-ı Kerim’de işaret edildiği üzere rızık, Allah’ın insanlara bahşettiği “yiyecek ve içecek dahil olmak üzere maddi servet ve imkânlar” yanında, “dünya ve âhiret hayatına yönelik manevi değerler ve cennetteki imkanlar”ın tamamıdır (mesela bk. el-Bakara 2/25, 60, 126; el-Hac 22/28, 58; er-Rum 30/28; el-Mü’min 40/40). Bu yönüyle rızık Allah Teâlâ’nın canlılara bahşettiği her türlü maddi ve manevi nimetlerdir (bk. RIZIK). Insanın hayatını devam ettirmek için aldığı gıdalardan eş ve çocuğa; dünyevi makam ve mevkiden sıhhate; saadetten bilgiye kadar her şey Allah’ın insanlara lütfettiği bir rızıktır. Kur’an-ı Kerim’de insanların sebeplere tevessül etmek suretiyle gayretleri varsa da toprağa atılan tohumun yeşerip ürün vermesini sağlayan, suyu buluttan indiren, ateşe yakma gücünü verenin Allah olduğu beyan edilerek (el-Vâkia 56/58-73) yer küresinde hayatın başlaması, insan türünün oluşması ve hayatını sürdürmesinin “rezzâk” isminin sonuçları olduğuna dikkat çekilir. Bu sebeple Kur’an-ı Kerim’de bütün canlıların rızkını verenin Allah olduğu (Hûd 11/6; el-Ankebût 29/60) ve O’nun dışında başka rızık verecek olan hiçbir kimse bulunmadığı kuvvetle vurgulanır (Fåtar 35/3; el-Mülk 67/21). Bu yönüyle gerçek anlamda rezzak sadece Allah’tır ve rızık bütünüyle O’ndan gelmektedir. İnsanların rızık verici olarak nitelendirilmesi (el-Bakara 2/233; en-Nisa 4/5; el-Kehf 18/19) mecazi olup, onların rızka aracı olmasını ifade etmektedir.
Rızkın gerçek anlamda tek sahibi olan Allah Teâlâ rızkı dilediğine bollaştırır, dilediğine ise kısar (er-Ra’d 13/26; el-İsrå 17/30; ez-Zümer 39/52), dilediğine de hesapsızca verir (el-Bakara 2/212; Ali-Imran 3/27; en-Nur 24/38). O, rızık konusunda kimi kullarını diğerlerine üstün kılmıştır (en-Nahl 16/71). Nitekim yaşadığımız alemde de kimi insanların diğerlerine oranla daha fazla imkâna sahip olduğunu görmekteyiz. Şüphesiz hikmet sahibi Allah’ın bu şekilde muamele etmesinin sebepleri vardır. Bu sebeplerin hepsini tam olarak bilemesek de, en temelde insanın imtihan edilen bir varlık olması bu şekilde bir taksimin sebebidir. Nitekim bir äyette Allah Teâlá, “Allah kullarına rızkı bol bol verseydi, yeryüzünde taşkınlık ederlerdi. Onun için, Allah rızkı kendi dilediği bir ölçüde indirir. Şüphesiz ki 0, kullarından haberdardır ve onların her halini görmektedir” (eş-Şürá 42/27) buyurarak rızkı çoğaltması insanları azgınlaştırarak günaha yaklaştıracağı için rızkı daralttığını bildirmektedir.
“Rezzák” ismi Allah’ın diğer bazı isimleriyle anlam yakınlığı taşımaktadır. Bunların başında, “bedenlerin ve ruhların gıdasını veren, gücü yetip koruyan” anlamındaki “mukit”, “her çeşit nimeti hiçbir karşılık beklemeden bol bol bağışlayıp veren” anlamındaki “vehhab”, “fayda veren, faydalı şeyler yaratan” anlamındaki “nâfive “dilediği kulu her türlü ihtiyaçtan kurtaran, zenginlik veren” anlamındaki “muğni” ismi gelir. Ayrıca Allah’ın rızkı dilediğine bollaştırdığını ifade eden “básit” ismiyle, dilediğine de kıstığını ifade eden “kabız” ismi de “rezzâk” ismiyle muhteva münasebeti taşır (bk. BĀSIT; MUĞNĪ; MUKİT; NÂFİ’; VEHHÂB).
“Rezzâk” ismi mümine gerçek rızık verenin sadece Allah olduğunu öğretir. Bu sebeple kul rızkı sadece O’ndan talep etmeli, O’na güvenmelidir. Kullara düşen çalışarak rızka Allah’tan istemek ve O’nun rizasını gözeterek rızık olarak verdiği helal ve temiz şeylerden yemektir (el-Mâide 5/88). Nitekim Allah Teâlâ kendisine karşı gelmekten sakınan kuluna hiç beklemediği yerden rızıklandıracağını haber vermiş (et-Talak 65/2-3), hatta her kulunun rızkını üzerine aldığı için rızık endişesiyle çocukları öldürmeyi yasaklamıştır (el-En’âm 6/151; el-İsra 17/31). Zaten Hz. Peygamber de insanlar gerektiği gibi tevekkül ettiğinde yani gerekli çabayı göstererek ve çalışarak rızık peşine koştuktan sonra Allah’a güvendiklerinde, kuşlar gibi rızıklandırılacaklarını haber vermiştir (Tirmizi, “Zühd”, 33).
“Rezzâk” ismi söz konusu olduğunda mümine düşen bir görev de, tıpkı Allah’ın kendisine karşılıksız rızık vermesi gibi, Allah’ın kendisine bahşettiği rızıklardan çevresindekilere karşılıksız olarak vermesidir (infak). Kur’ân-ı Kerim’de müminlerin özelliklerinden bahsedilirken sıklıkla onların kendilerine verilen rızıktan infak ettiklerinin belirtilmesi (el-Bakara 2/3; İbrâhim 14/31) ve insanların kendilerine verilen rızıktan infak etmeye teşvik edilmeleri (el-Bakara 2/254; el-Münâfikûn 63/10) bu gerçeği göstermektedir.
Bu noktada unutulmaması gereken bir husus da insanın Allah’ın kendisine verdiği rızıklara karşı nankörlük etmeksizin her daim O’na şükretmeye devam etmesinin gerektiğidir. “Ey iman edenler! Size verdiğimiz rızıkların temiz ve helal olanlarından yiyin. Eğer yalnız Allah’a kulluk ediyorsanız O’na şükredin” (el-Bakara 2/172) âyetinde bu husus dile getirildiği gibi, Hz. Peygamber de şu yemek duasında aynı hususu ifade etmiştir:
اللهم لك الحمد أظعمت وقت وأشبعت وأثروت فلك الحمد غير مكفور ولا مودع ولا مستغنى عنك.
“Allahım! Bütün övgü ve senâlar sanadır. Yedirdin, içirdin, yemeğe doyurdun, suya kandırdın. Nankörlük, itaatsizlik ve senden müstağni olma küstahlığı göstermeksizin, hamd ve şükrümüzü sana sunarız” (Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, IV, 236).
Kaynak: İslam ansiklopedisi Diyanet
Answer ( 1 )
Please briefly explain why you feel this answer should be reported.
Er-Rezzâk, yüce Allah’ın güzel isimlerindendir. İsim, “ra-ze-ka/rızk” kökünden türemiştir ve dini ya da dünyevi olması fark etmeksizin her türlü vergi için kullanılır.
Denir ki (maddi vergiye örnek olarak): “Sultan, ordunun rızkını (maaşını) verdi.” Denir ki: (Manevi rızık için): “İlimle rızıklandırıldım…” Yüce Allah, kullarının muhtaç olduğu her şeyi veren olduğundan O’na (cc) “çokça veren” anlamında Er-Rezzâk denmiştir. Allah’ın rızık vermesi Kur’ân’da yüzlerce ayette vurgulanır.
Genelde Allah’ın (cc) rızık vermesi Kur’ân-ı Kerim’de ya çoğul olarak: “… Allah, rızık verenlerin en hayırlısıdır.” (62/Cuma, 11) şeklinde ya da fiil olarak: “De ki: ‘Şüphesiz ki Rabbim, kullarından dilediğine rızkı genişletir, (dilediğine) daraltır…’ ” (34/Sebe’, 39) şeklinde geçmektedir.
İsim olarak Er-Rezzâk ise sadece bir ayette yer alır: “Hiç şüphesiz Allah, çokça rızık veren, kuvvet sahibi (ve hiçbir şeyin kendisini yıpratamayacağı, müminlere metanet veren) El-Metîn’dir.” (51/Zâriyat, 58)