Allah’ın isimlerinden es Sabur ne demek

Question

Esmaül Hüsna SABÛR

es sabur esmaul husna

Sabur isminin arapça yazılışı: الصبور

Es-Sabur, Allah’ın isimlerinden (esmâ-yi hüsnâ) biridir.

“Sabûr” ismi “günahkârları cezalandırma konusunda acele etmeyip lütfuyla muamele eden” anlamına gelir. Hz. Peygamber’in Allah’ın isimleri arasında saydığı “sabur” ismi (Tirmizî, “Daavât”, 82), Kur’ân-ı Kerim’de Allah’ın ismi olarak zikredilmese de, bu ismin ifade ettiği anlamlar Allah’a atfedilir. Nitekim çeşitli âyetlerde Allah Teâlâ’nın başta zalimler olmak üzere kötü insanların davranışlarından gafil olmadığı (İbrâhim 14/42), ancak günahkârların davranışlarını gördüğü ve onları bir anda cezalandırmaya da kudreti bulunduğu halde bunu ertelediği, onlara belirli bir zamana kadar mühlet verdiği belirtilerek dolaylı bir şekilde “sabur” ismi Allah’a nispet edilir: “Şayet Allah, işledikleri günahlar yüzünden insanlar hemen cezalandıracak olsaydı, yeryüzünde tek bir canlı bırakmazdı. Fakat Allah belirlenmiş bir vakte kadar onlara mühlet veriyor. Vadeleri dolduğunda ise, hiç şüphe yok ki Allah kullarını hakkıyla görür” (Fâtır 35/45). Benzer şekilde Hz. Peygamber de bir hadisinde, “Başkalarından duyduğu eziyete Allah’tan daha çok sabreden yoktur. İnsanlar Allah’a ortak koşup denginin ve çocuğunun bulunduğunu söyledikleri halde O yine de insanları rzıklandırmakta, kendilerine sıhhat ve afiyet vermektedir” (Buhari, “Edeb”, 71; Müslim, “Sıfâtü’l münâfikin”, 49-50; Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, IV, 395) buyurarak sabır kavramı üzerinden bu hususu dile getirmiş ve “sabür” isminin içeriğine işaret etmiştir.

Büyük bir lütuf ve merhamet sahibi olan Allah tövbeleri kabul ederek, günahları affederek ve kendisine karşı gelenleri hemen cezalandırmayarak sabır ve anlayışını göstermektedir. Böylece hata yapan ve günah işleyen kullar, yanlışlarını görme ve düzeltme fırsatı bulurlar. O, günahları yüzünden kullarına olan lütuf, iyilik ve yardımını esirgemez, itaatkar kulunun rızkını verdiği gibi isyan edeninkini de verir, iyi kötü bütün insanları yaşatıp bela ve âfetlerden korur. Allah, zalimi hemen cezalandırmadığı gibi mazlumun duasını kabul etmekte de acele etmez. Eğer yaptıkları zulüm ve kötülükler yüzünden insanları hemen cezalandırsaydı yeryüzünde hiçbir canlı kalmazdı. Öte yandan, müminler için fırsat olan bu durum, günahta israr edenler için ise azabının artmasına sebeptir: “İnkâr edenler, kendilerine vermiş olduğumuz mühletin, sakın kendileri için hayırlı olduğunu sanmasınlar Biz onlara, günahları daha da artsın diye mühlet veriyoruz. Onlar için alçaltıcı bir azap vardır” (Al-i İmrân 3/178).

Allah’ın iyiliğe yönelmelerini sağlamak adına insanlara fırsat vererek cezaları ertelemesi O’nun merhametinin bir gereği oldugu gibi, zulümleri ve günahları gördüğü halde hemen müdahale etmemesi yeryüzünde insanların imtihan edilmeleriyle de ilgilidir. İnsanoğlu iyi ve kötü davranışlar yaparak ve yaşayarak kavrayacaktır. İnsanın kendisindeki olumsuzlukları görüp düzeltmesi hemen olacak bir iş değildir. Sabûr olan Allah’ın insanlara zaman tanıması onların bu sürede kendilerini düzeltmeleri ve doğruya yönelmeleri bakımından bir fırsattır. Ancak O’nun belirli bir süre için mühlet tanıyıp olumsuzluklara hemen müdahale etmemesi bu işlere razı olduğu, iyi insanları yalnız ve sahipsiz bıraktığı anlamına gelmez. Kullarına zulüm ve haksızlıklara karşı çıkma ve bunların üstesinden gelme kudreti veren Allah, elçileri aracılığıyla da onları desteklemiştir. İnsanlar yapıp edilen her işin değerlendirileceği zamana kadar O’nun verdiği yeteneği kullanarak kendilerini savunup haksızlıklara karşı duracaklardır. Bu zamana gelindiğinde Allah Teala zalimlere, isyan edenlere ve inkârcılara verdiği süreyi sona erdirecek ve bütün yapılanların cezasını verecektir (İbrâhim 14/42; en-Nahl 16/61). Öyle ki, insanlar öteki dünyada hak ettikleri bu azaptan kaçmak için sığınacak yer bulamayacaklardır (el-Kehf 18/58).

“Sabūr” ismi ahlaki erdemlerden biri olan sabrın önemine de işaret eder. Sabır en genel anlamıyla insanın yüzyüze geldiği olumsuzluklar karşısında direnç göstermesi, nefsani arzular karşısında nefsini kontrol altına alarak taşkınlığa kapılmadan sükûnetini muhafaza etmesidir (bk. SABIR). Şüphesiz insanın sabrı ile Allah Teâlâ’nın sabretmesi farklıdır. Allah dilediğini yapmaya kadir olduğu halde yüceliğinden dolayı sabredip cezaları ertelemektedir. İnsanın gerek belalara ve meşakkatlere sabretmesi gerekse de nefsinin isteklerine karşı koyması ise eksiklikten ve âcizlikten kaynaklanır. Bununla birlikte sabır, beşeriyetin elverdiği ölçülerdeki bir yetkinliğin vazgeçilemez unsurlarından biridir. Bu sebeple sabır Kur’ân-ı Kerim’de birçok âyette müminlerin sahip olması gereken erdemli bir davranış olarak gösterilmiştir. Allah müminlerden sabretmelerini istemiş; kendisinin sabredenlerle birlikte olduğunu (el-Bakara 2/153, 249, el-Enfâl 8/46, 66), onları sevdiğini (Al-i İmrân 3/146), sabır ve takvälarıyla güzel davranışlarda bulunanların ecirlerinin asla zayi edilmeyeceğini (Hud 11/115; Yüsuf 12/90), onlara kat kat mükafat verileceğini (en-Nahl 16/96), sırf Allah rızası için sabredenleri meleklerin tebrik edeceğini (er-Ra’d 13/20-24) bildirmiş; başta Resûlullah olmak üzere sabredenlere hem dünyevi hem de uhrevi çeşitli mükâfatlar vadetmiştir (bk. el-Kasas 28/80; ez-Zümer 39/10).

“Sabûr” isminin anlam yakınlığı taşıdığı esmå-yi hüsnâdan diğer isimlerin başında, “sabırlı ve temkinli olup kızgınlıkla muamele etmeyen” anlamındaki “halim” ismi gelir. Ancak bu iki isim arasında ince bir fark vardır: “Halim” ismi Allah’ın günahkar kullarının cezasını hafifleteceğini veya tamamen affedeceğini de kesin olarak ifade etmekle birlikte, “sabur” ismi sadece bu cezanın erteleneceğini kesin olarak ifade eder (bk. HALİM). Bunun yanında “sabur” ismi Allah’ın kullarına olan şefkat ve merhametini gösteren “rahmân, rahîm, raûf”; O’nun bağışlayıcılığına delalet eden “afüv, gafûr, gaffâr, gāfir” isimleriyle de anlam bakımından irtibatlıdır (bk. AFÜV; GAFÜR; RAHMAN, RAÛF).

Allah’ın “sabur” ismi mümine, dünyada yapılan günah, isyan, zulüm ve inkârın karşılıksız kalmayacağını, mutlaka cezalandırılacağını bildirmektedir. Bunu bilen bir mümin işlediği günahlar sebebiyle bir zarara uğramadığında, aslında günahın zararsız bir şey olduğu zannına kapılmamalı; sadece Allah’ın onu cezalandırmayı erteleyip kendisine tövbe etmesi için bir fırsat tanıdığını anlamalı, bu sebeple kendisini hesaba çekmeli, eksik ve hatalı yönlerini farkedip hemen düzeltmelidir. Ancak “sabur” isminin esas önemi mümine sabır erdemine sahip olması gerektiğini hatırlatmasıdır. Şüphesiz gerçek anlamda sabûr olan Allah olmakla birlikte, mümin de Allah’ın ona verdiği sabır kuvvetiyle karşılaştığı bütün olumsuzluklara karşı dayanıp sebat göstermeli, çevresine de sabırlı olmayı tavsiye etmelidir. Bu mümin kendisine yapılan kötülüklere karşı sabretmeli, ani tepkiler vermek yerine, sakince davranıp bu kötülükleri en güzel biçimde savmalı, islah edici olmalıdır. Zira bilmelidir ki, ancak iman edip salih amel işleyenler, birbirlerine hakkı ve sabrı tavsiye edenler kurtuluşa erecektir (el-Asr 103/3)

Kaynak: İslam ansiklopedisi Diyanet

Esmaül hüsna Allah’ın isimleri ve anlamları

Dini Soru Cevap

Her soru cevap verilmeye değerdir, yeter ki aynı konu bize sorulmuş olmasın ve kurallara uygun sorulsun. Lütfen soru yollamadan önce aynı konu var mı diye \\\\"ARAMA\" yapınız. Konu altına yazılan sorulara öncelik tanıyoruz.. Bilginize

Takip Et

Answer ( 1 )

    0
    2025-02-19T14:02:36+03:00

    Es-Sabur, Allah’ın 99 isminden biridir ve “Çok Sabırlı Olan” anlamına gelir. Bu isim, Allah’ın sabrının sonsuz olduğunu ve O’nun sabırla insanları affedip, onlara zaman tanıyarak, kötülüklerden dönmelerini beklediğini ifade eder. Es-Sabur, aynı zamanda Allah’ın müminlere karşı gösterdiği sonsuz sabrını ve her şeyi en uygun şekilde yaratma ve yönetme gücünü simgeler.

    Es-Sabur, Allah’ın isimlerinden (esmâ-yi hüsnâ) biridir.

    “Sabûr” ismi “günahkârları cezalandırma konusunda acele etmeyip lütfuyla muamele eden” anlamına gelir. Hz. Peygamber’in Allah’ın isimleri arasında saydığı “sabur” ismi (Tirmizî, “Daavât”, 82), Kur’ân-ı Kerim’de Allah’ın ismi olarak zikredilmese de, bu ismin ifade ettiği anlamlar Allah’a atfedilir. Nitekim çeşitli âyetlerde Allah Teâlâ’nın başta zalimler olmak üzere kötü insanların davranışlarından gafil olmadığı (İbrâhim 14/42), ancak günahkârların davranışlarını gördüğü ve onları bir anda cezalandırmaya da kudreti bulunduğu halde bunu ertelediği, onlara belirli bir zamana kadar mühlet verdiği belirtilerek dolaylı bir şekilde “sabur” ismi Allah’a nispet edilir: “Şayet Allah, işledikleri günahlar yüzünden insanlar hemen cezalandıracak olsaydı, yeryüzünde tek bir canlı bırakmazdı. Fakat Allah belirlenmiş bir vakte kadar onlara mühlet veriyor. Vadeleri dolduğunda ise, hiç şüphe yok ki Allah kullarını hakkıyla görür” (Fâtır 35/45). Benzer şekilde Hz. Peygamber de bir hadisinde, “Başkalarından duyduğu eziyete Allah’tan daha çok sabreden yoktur. İnsanlar Allah’a ortak koşup denginin ve çocuğunun bulunduğunu söyledikleri halde O yine de insanları rzıklandırmakta, kendilerine sıhhat ve afiyet vermektedir” (Buhari, “Edeb”, 71; Müslim, “Sıfâtü’l münâfikin”, 49-50; Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, IV, 395) buyurarak sabır kavramı üzerinden bu hususu dile getirmiş ve “sabür” isminin içeriğine işaret etmiştir.

Cevapla