Allah’ın isimlerinden es Semi’ ne demek

Bildir
Question

Please briefly explain why you feel this question should be reported.

Bildir
İptal

Esmaül Hüsna ES-SEMİ

es semi esmaul husna

Semi isminin arapça yazılışı: السميع

Es-Semi, Allah’ın isimlerinden (esmâ-yi hüsna) biridir.

“Semi” ismi “her şeyi işiten” anlamına gelir.

Kur’an-ı Kerim’de Allah Teâlâ hakkında sıklıkla kullanılan isimlerden biri olan “semi” ismi kırk altı âyette Allah’a atfedilir ve O’nun işitmesinin her şeyi kuşattığı ifade edilir. Bu gerçek “Yoksa onlar gizlediklerini veya fısıldaşmalarını bizim işitmediğimizi mi sanıyorlar?” (ez-Zuhruf 43/80) âyetiyle öz bir biçimde ifade edilmiştir: Allah sadece açığa vurulan sesleri ve sözleri değil, insanların fısıldaşmalarını ve hatta dışa vurmayıp içlerinde sakladıkları sözleri bile işitir. “Semi” ismi Hz. Peygamber tarafından da Allah’ın isimleri arasında sayılmış (Tirmizi, “Daavât”, 82; İbn Mâce, “Du’â”, 10), ayrıca ismin kökünü oluşturan sem’ kavramı çeşitli şekillerde Allah hakkında kullanılmıştır. Namazlarda rükúlardan doğrulurken okunan “semiallahü li-men hamideh” (Allah kendisine övgü ve senâda bulunan bu kimsenin ibadetini kabul eder) cümlesi bütün temel hadis kaynaklarında geçmektedir (mesela bk. Buhâri, “Ezan”, 52, 74; Müslim, “Salât”, 25; Tirmizi, “Daavät”, 27; Ebû Dâvûd, “Salāt”, 74; İbn Māce, “İkāmetü’s-salât”, 13, 15; Nesai, “iftitah”, 1-3). Yine Hz. Peygamber şu duasında sem’ kavramını “kabul etmek” mánasında Allah’a nispet etmiştir:

اللهم إني أعوذ بك من قلب لا يخشع ومن دعاء لا يشمع ومن نفس لا تشبع ومن علم لا ينفع أعوذ بك من هؤلاء الأزبع

“Allahım! Ürpermeyen kalpten, kabul olunmayan duadan, doymayan nefisten ve fayda saglamayan bilgiden, özellikle bu dört şeyden sana sıgınırım” (Tirmizi, “Daavät”, 68; İbn Mace, “Mukaddime”, 23; Nesai, “İstiāze”, 64).

Şüphesiz mahlukatın yaratıcisı olan Allah her türlü kusurdan ve eksiklikten uzak, her yönüyle mükemmel bir varlıktır. Tabiatıyla herhangi bir varlık için yetkinlik ifade eden bir özelligin, Allah’ta da, O’na yakışacak bir şekilde mutlaka bulunması gerekir. İşitme, varlıklarda bulunan ve onları kısmen de olsa yetkin kılan bir özelliktir. Zira işitme yeteneği olan bir varlık, bu özellikten yoksun olan bir varlığa göre daha yetkindir. Dolayısıyla yaratılmış varlıkları yetkin kılan işitme özelliğinin, onları yaratan Allah’ta bulunmaması imkânsızdır. Bu sebeple Allah işitilmesi mümkün olan ya da işitilme özelliğine sahip olan her şeyi işittiğini gösteren sem’ sıfatına sahiptir. Sem’ sıfatı Allah’ın ezeli bir sıfatı olup, Allah’ın bu sıfattan yoksun olduğu bir an bile yoktur. Dolayısıyla Allah, her zaman işitme özelliğine sahiptir. “Semi” ismi de Allah’ın sem’ sıfatına işaret eder.

Allah’ın işitmesi insanların ve diğer yaratılmışların işitmesinden bütünüyle farklı olup, mahiyeti bilinemez. İnsanlar ve diğer yaratılmışlar ancak kulak vb. organlar vasıtasıyla duyabilirler. Bu organlar ise mutlak bir işitme değil, sınırlı bir işitme gücü verir. Bu yüzden insanlar ve diğer yaratılmış varlıklar sınırlı bir işitme gücüne sahip olup, sadece belirli şeyleri işitebilirler. Allah işitmek için kulak ya da kulak benzeri bir organa ihtiyaç duymadığından, O’nun işitmesini sınırlandıran hiçbir engel yoktur. Nitekim Allah’ın işitmesinin, insanın aklının kavrayamayacağı derecede mükemmel bir mahiyette olduğuna dikkat çekmek için Kur’ân-ı Kerim’de, “Göklerin ve yerin gaybını bilmek Allah’a aittir. O, ne kadar güzel görür, ne kadar güzel işitir!” (el-Kehf 18/26) buyurulmuştur. Bu sebeple Allah, insanın aklına gelen ve gelmeyen her şeyi işitir. O, gece karanlığında büyük bir kayanın üzerindeki karıncanın kımıldayışını duyar. Gizli veya açık söylenen her sözü, aynı anda eşit şekilde işitir. Sayısız sesi aynı anda işitebilir ve bu sesleri asla birbirine karıştırmaz. Bir sesi işitmesi, başka bir sesi işitmesine asla engel olmaz.

Allah’ın semi’ oluşu, O’nun gerçek ilah oluşunu gösterir. Zira gerçek bir ilah, mahlukatı her yönüyle gözetim altında tutmalı, onların yaptığı, söylediği her şeyden haberdar olmalıdır. Diğer bir deyişle yaratılmışların hayatını her yönüyle kuşatmalı ve onlara hâkim olmalıdır. İşte “semi” (ve onunla birlikte Allah’ın her şeyi gördüğünü ifade eden “basir”) ismi Allah’ın insanlar ve diğer yaratılmışlar hakkında en ince ayrıntılarına kadar bilgi sahibi olduğunun ifadesidir. İşitmekten ve görmekten aciz bir varlığın, hakimiyet sağlaması mümkün değildir.

Nitekim Hz. İbrâhim’in putlara tapan babasını hak dine davet ederken söylediği, “Duymayan, görmeyen ve sana hiçbir faydası dokunmayan şeylere niçin tapıyorsun?” (Meryem 19/42) ifadesi bu gerçeği ortaya koymaktadır: Gerçek ilah hakkıyla işiten ve görendir.

Diğer taraftan Allah’ın semi’ oluşu, O’nun insanlarla sürekli bir ilişki içerisinde olduğunu, insanların kendisine yönelik taleplerini karşıladığını ifade eden bir özelliktir. Zira insan, aciz ve muhtaç bir varlıktır ve sığınacağı tek varlık Allah’tır. O, içine düştüğü zorluklardan kurtulmak için yaratıcısı olan Allah’a yönelir, O’ndan talepte bulunur. İşte “semi” ismi, Allah’ın gizli ve açık bütün sözleri işittiği gibi, aynı zamanda bunların gereğini de yaptığını ifade eder. İnsanlara, kalbi açarak yapılan bir duanın Allah tarafından kabul edileceği garantisini verir. Nitekim “semi” ismi Kur’an-ı Kerim’de iki yerde, “duaları işiten ve kabul eden” anlamında “semiu’d dua” şeklinde geçer (Al-i İmrân 3/38; İbrâhim 14/39). Buna göre Allah, kendisine şükredenlerin şükrünü duyar, onları mükafatlandırır, dua edenlerin yakarışlarını duyar, dualarını kabul eder. Zaten Kur’an-ı Kerim’de putperestlik eleştirilirken, “Peki, siz kendilerine dua ettiğinizde, onlar sizi duyuyor veya size fayda, ya da zarar verebiliyorlar mı?” (eş-Şuarâ 26/72-73) buyurularak putların işitmeyen, dolayısıyla da mahlukat üzerinde hiçbir etkisi olmayan varlıklar olduğu belirtilmiştir. O halde gerçek ilah, kullarının yakarışlarını duyarak onlara karşılığını verendir. Bu yakarışları duymayanın ise zaten karşılık vermesi, dolayısıyla da gerçek ilah olması mümkün değildir.

“Semi” ismi Allah’ın işittiği şeyleri ayrıntılarına kadar bütün yönleriyle bildiğini gösterir. Nitekim bu isim Kur’an-ı Kerim’de otuz iki e Allah’ın her şeyi bildiğini ifade eden alim ismiyle birlikte kullanılmıştır. Bu yönüyle “semi” ismi Allah’ın bilgi sahibi olduğunu ifade eden diğer isimleriyle yakın ilişki içerisindedir. Bunların başında da “alim” ismiyle, her şeyin iç yüzünden haberdar olduğunu ifade eden “habir” ismi gelmektedir. “Semi” isminin yakın ilişki içerisinde olduğu bir diğer isim ise, Allah’ın her şeyi gördüğünü ifade eden “basir” ismidir. Zira işitmek ve görmek birbirini destekleyen unsurlardır. İşitme ve görmeye dayalı bilgi, daha kuvvetli ve kesin bir bilgidir. Zaten Kur’ân-1 Kerim’de de bu iki isim on yerde birlikte zikredilmekte, yukarıda meali verilen Meryem sûresinin 42. âyetinde de işaret edildiği üzere gerçek ilahın özellikleri olarak zikredilmektedir. Ayrıca Allah’ın duaları işiterek onlara karşılık verdiğini ifade eden “mücib” ismi de “semi” ismiyle muhteva açısından irtibatlıdır (bk. ALIM; BASÎR; HABÎR; MÜCÎB).

“Semi” ismi mümini kendine çekidüzen vermeye ve davranışlarını kontrol altına almaya sevkeder. Zira mümin, her şeyi işiten Allah’ın, doğal olarak kendi söylediği her şeyi de işittiğini ve sürekli kendisini gözetim altında tuttuğunu bilir ve bütün sözlerine, davranışlarına dikkat eder. Öte yandan mümin, Allah’ın her bir isminin içerdiği anlam doğrultusunda ahlakını güzelleştirmeye gayret etmelidir. Bu sebeple Allah’ın “semi” ismini kendisinde yansıtarak, Allah’ın kendisine verdiği işitme duyusunu Allah’ın rızası doğrultusunda kullanmalı, haram ve günah olan sözlere kulağını tıkamalıdır.

Kaynak: İslam ansiklopedisi Diyanet

Sâmi’ (Semî’, Müstemi’) ne demek? Kısaca

Allah’ın İsimleri

Cevapla