Paylaş
Allah’ın Sıfatları ve Anlamları
BildirQuestion
Please briefly explain why you feel this question should be reported.
Allah’ın Sıfatları ve anlamları Diyanet
Allah’ın sıfatları nelerdir kaça ayrılır
Allah’ın sıfatları da tıpkı isimleri gibi Allah’ı bize tanıtır, O’nun yetkinliğini ve bütün yaratılmışlardan yüceliğini anlatır. Bu yönüyle Allah’ın isimleri ile sıfatları arasında işlev açısından hiçbir fark yoktur. Aralarındaki fark sadece Arapça dil bilgisi açısından farklı kelime kalıplarıyla ifade edilmeleridir.
Allah’ın sıfatları, eğitim öğretimde kolaylık sağlamak amacıyla İslam âlimleri tarafından farklı şekillerde tasnif edilmiştir. Çoğunlukla benimsenen tasnif, Allah’ın nasıl bir varlık olmadığını bildiren (selbi) sıfatlar” ve “Allah’ın nasıl bir varlık olduğunu bildiren (sübûti) sifatlar” şeklindeki ikili tasniftir. Selbi ve sübüti sıfatların tamamı Allah’ın zatını nitelendiren (zati) sifatlardır. Bunlar mutlak anlamda Allah’ın yetkinliğini ifade ettiğinden bu sıfatların herhangi birinin Allah’ta bulunmaması O’nun hakkında eksikliğe yol açar. Allah’ın bu sıfatların herhangi birinden bir an bile yoksun olması imkânsız olduğundan bunlara “vâcip (zorunlu) sıfatlar” da denilir.
1. Allah’ın Nasıl Bir Varlık Olmadığını Bildiren (Selbi) Sıfatlar
Allah’ın yaratılmış varlıklara hiçbir şekilde benzemediğini, onlara ait kusurlardan ve eksikliklerden uzak olduğunu bildiren sıfatlardır. Bu sıfatlar, Allah’ın yaratılmış varlıklara ait kusurlardan münezzeh (uzak ve yüce) olduğunu ve yaratılmış varlıklara özgü kusurların Allah hakkında asla düşünülemeyeceğini ifade ettiğinden, söz konusu sıfatlara “tenzihî sıfatlar” da denilir. Bu sıfatlar Allah dışındaki hiçbir varlıkta bulunamaz. Allah’ın selbî sıfatlarını bilip iman etmek, O’nu hiçbir şeye benzetmemeyi, yaratılmışların taşıdıkları özellikleri hiçbir şekilde O’na atfetmemeyi gerektirir; O’nun bütün yaratılmışlardan farklı, aşkın bir varlık olduğu bilincini oluşturur.
Allah mutlak mânada yetkindir; her türlü âcizlik, eksiklik ve yaratılmışlık özelliğinden berîdir, uzaktır. Bu yönüyle selbi sıfatların sayısı Allah hakkında olumsuzlanan, Allah’ta bulunmadığı söylenen nitelikler sayısınca çok olduğundan, selbî sıfatların tam bir listesini yapmak mümkün değildir. Ancak İslam âlimleri selbi sıfatları kısaca şu altı temel başlıkta özetlemişlerdir:
a. Vücûd. Allah’ın var olması demektir. Ancak bu sıfat Allah hakkında kullanıldığında aslında “O’nun varlığının zorunlu oluşunu” ifade eder. Allah’ın var oluşu zatının gereği olup kendindendir. Allah var olmak için herhangi bir şeye ihtiyaç duymaz. Bu sebeple O yaratılmamıştır. O’nun varlığı zorunlu olup yokluğu asla düşünülemez (vâcibü’l-vücûd). Oysa Allah’ın dışındaki bütün varlıklar, var olmak için başka bir şeye ihtiyaç duyarlar ve Allah’ın dışındaki bütün varlıkların varlığı ve yokluğu mümkün olup, var olmaları gibi yok olmaları da mümkündür (bk. VARLIK; VÜCÜD).
b. Kıdem. Allah’ın varlığının başlangıcının olmaması demektir. Allah’ın varlığının başlangıcının olmaması O’nun ezelî (önceye doğru sonsuz) ve yaratılmamış olduğunu ifade eder. Kıdem sıfatı aynı zamanda Allah’ın varlığının kendinden olduğunu ve var olmak için hiçbir şeye ihtiyaç duymadığını da ortaya koyar. Allah’ın dışındaki bütün varlıkların ise bir başlangıcı vardır. Bu da Allah’ın dışındaki bütün varlıkların yaratılmış olduğu ve var olmak için başka bir şeye muhtaç bulunduğu anlamına gelir (bk. KIDEM).
c. Beka. Allah’ın varlığının sonlu olmaması demektir. Buna göre Allah ebedidir; hiçbir zaman yok olmayacak ve daima var olacaktır. Beka sıfatı aslında kıdem sıfatının zorunlu bir sonucudur. Yani bir varlığın var oluşunun başlanga yoksa zorunlu olarak sonu da yoktur. Zira Allah var olmak için hiçbir şeye ihtiyaç duymadığından, O’nun varlıgına son verecek bir şey de yoktur. Allah’ın dışındaki bütün varlıklar ise yok olacaktır. Nitekim diğer bütün varlıklar Allah’ın yaratmasıyla varlık kazanmışlardır ve varlıkta kalmak için de O’na muhtaçtırlar. Allah onların varlıklarına son vermek istediğinde de yok olacaklardır (bk. BÂKÎ).
d. Vahdâniyet. Allah’ın ortağı yoktur. Allah zatında, sıfatlarında ve fiillerinde bir ve tektir; hiçbir ortağı, dengi ve benzeri yoktur. Allah’ın vahdâniyet sıfatı İslam dininin temelini oluşturan tevhit inancının ifadesidir (bk. VAHDÂNİYET).
e. Kıyâm bi-nefsihi. Allah hiçbir şeye muhtaç değildir. Her şeyden önce varlığı kendindendir ve kendi kendine yeten bir varlıktır. Var olmak için hiçbir şeye ihtiyaç duymayan Allah, varlıkta kalmak için de hiçbir şeye ihtiyaç duymayacaktır. Oysa Allah’ın dışındaki bütün varlıklar muhtaç varlıklardır. Onlar Allah’ın iradesiyle var olmuşlardır ve yine O’nun iradesiyle varlıkta kalmaya devam etmektedirler (bk. KIYAM bi-NEFSİHİ).
f. Muhalefetün li’l-havadis. Allah yaratılmış varlıklara hiçbir yönden asla benzemez. Allah’tan başka her şey yaratılmıştır. Yaratılmış varlıklar özleri itibariyle birtakım kusurları ve eksiklikleri barındıran muhtaç varlıklardır. Allah’ın yaratılmış varlıklara herhangi bir yönden benzemesi, Allah’ı tıpkı onlar gibi eksik varlık olduğu anlamına gelir. Herhangi bir kusur ve eksiklik ise Allah hakkında asla düşünülemez (bk. MUHĀLEFETÜN li’l-HAVÂDİS).
2. Allah’ın Nasıl Bir Varlık Olduğunu Bildiren (Sübüti) Sıfatlar
Allah’ın nasıl bir varlık olduğunu bildiren ve Allah’ta var olan özellikleri ortaya koyan bu sıfatlar yaratılmış varlıklarda da bulunabilir. Her ne kadar bu sıfatların varlığı açısından Allah ile yaratılmış varlıklar arasında bir benzerlik olsa da, sifatin mahiyeti ve niteliği açısından Allah ile yaratılmış varlıklar arasında kesin bir ayırım ve farklılık söz konusudur.
Bu sıfatlar Allah hakkında kullanıldığında mutlak yetkinlik ifade ederken, yaratılmış varlıklarda sınırlı bir şekilde bulunur. Diğer taraftan Allah’ın sıfatları ezeli iken, yaratılmışların sıfatları sonradan ortaya çıkmış yani kendileri gibi yaratılmıştır. Mesela “ilim” sıfatı hem Allah’ta hem de yaratılmış varlıklarda bulunur. Ancak Allah’ın ilim sıfatı mutlaklık ifade eder; yani Allah’ın ilminin her şeyi kuşattığını ve O’nun bilmediği hiçbir şey olmadığını anlatır. Ayrıca Allah ilim sıfatına her zaman sahiptir ve O’nun ilim sıfatına sahip olmadığı bir an asla düşünülemez. Oysa yaratılmış varlıkların ilmi sınırlıdır. Bu sınırlı ilim de sonradan ortaya çıkmış olup zorunlu değildir. Dolayısıyla Allah’ın sübûti sıfatlarını da tenzih ilkesi temelinde yani mutlak yetkinlik ifade eden ve yaratılmışlarınkine benzemeyen bir şekilde anlamak ve kabul etmek gerekir.
İslam alimleri sübuti sıfatlan sekiz başlık altında toplamıştır:
a. Hayat. Allah diri ve canlıdır. Hayatın zıddı yani ölü olmak Allah hakkında düşünülemez (bk. HAY).
b. İlim. Allah her şeyi bilendir; olmuşu, olanı, olacağı, olmayanlar ve olmayacak olanları, geçmişi ve geleceği, gizli olanı ve açık olan bilir. Hiçbir şey O’nun ilminin dışında değildir. O’nun ilmi yaratılmışların ilmi gibi değişen, artan ve eksilen türden değildir. İlmin zıddı olan cehalet Allah hakkında imkânsızdır (bk. İLİM).
c. İrade. Allah irade sahibidir yani dileyendir; bir şeyin olmasını ya da olmamasını, ne şekilde olmasını yahut nasıl olmamasını tercih edendir. Allah’ın dilediği şey olur, dilemediği şey olmaz. Kainatta var olan her şey Allah’ın iradesiyle gerçekleşmektedir. İrade sıfatı Allah’ın fiillerini hür bir şekilde tercih ederek gerçekleştirdiğini ifade eder. İradesizlik yani zorunluluk altında olmak Allah hakkında düşünülemez (bk. İRADE).
d. Kudret. Allah sonsuz güç sahibidir; her şeye güç yetirir, O’nun gücünün bir sınırı ve O’nu aciz bırakacak hiçbir şey yoktur. Kainatta var olan her şey O’nun kudretiyle gerçekleşmektedir. Kudretin zıddı olan acizlik Allah hakkında düşünülemez (bk. KUDRET).
e. Sem’. Allah işitendir, gizli ve açık olan, kalpten geçen ya da dışa vurulan, fısıltı halinde yahut yüksek sesle söylenen her şeyi duyar. O’nun bir şeyi işitmesi aynı anda başka şeyi işitmesine engel değildir; her şeyi aynı anda duyar. Allah’ın işitmesi yaratılmış varlıkların işitmesi gibi kulak veya benzeri bir organa ihtiyaç duyulan bir işitme değildir. Allah’ın varlıkları işitmemesi asla söz konusu değildir (bk. SEMİ).
f. Basar. Allah görendir; gizli olsun açık olsun her şeyi en ince ayrıntısına kadar görür. Karanlıkta da aydınlıkta da aynı şekilde görür. Uzakta ve yakında olan şeyleri eşit derecede görür. Karanlik ya da aydınlık, uzaklık ya da yakınlık, açıklık ya da gizlilik O’nun görmesine hiçbir şekilde engel olamaz. Allah her şeyi aynı anda görür; bir şeyi görmesi aynı anda başka bir şeyi görmesine engel değildir. Allah’ın görmesi yaratılmış varlıkların görmesi gibi göz vb. bir organa ihtiyaç duyulan bir görme değildir. Allah’ın varlıkları görmemesi asla düşünülemez (bk. BASĪR).
g. Kelam. Allah konuşandır. O, kelam sıfatıyla peygamberlerle konuşmuş, onlara vahiy indirmiş, insanlara kitaplar göndermiş, emirler ve yasaklar buyurmuştur. Allah’ın konuşması ağız, dil gibi organlara ihtiyaç duyulmayan bir konuşmadır. Ayrıca insanların konuşması gibi sesler ve harflerden oluşan bir konuşma olmayıp mahiyeti farklıdır (bk. KELAM).
h. Tekvin. Allah yaratandır. Kâinatta var olan her şey Allah’ın yaratmasıyla ortaya çıkmıştır. Allah’ın yaratması, çekirdekten ağacın oluşmasında olduğu gibi var olan bir şeyden yeni bir şeyin yaratılmasını içerdiği gibi, esas itibariyle ålemin yaratılmasında olduğu gibi yoktan yaratmayı da içerir. Dolayısıyla gerçek anlamda tekvin yoktan yaratmaktır ve bu şekildeki bir tekvin sıfatına sadece Allah sahiptir (bk. TEKVİN).
İslam álimleri sıfatların bu genel tasnifinin yanında Allah’ın âleme ve insanlara yönelik fiillerini de, bu fiillerin O’nu insana tanıtan vasıtalar olması hasebiyle sıfat kabul etmişler ve “Allah’ın fiili sıfatları” olarak isimlendirmişlerdir. Aslında fiili sıfatlar, tekvin sıfatının bu âleme yansımasını ve bu âlemde ortaya koyduğu somut neticeleri ifade eder. Ayrıca Allah’ın âhiret aleminde yaratılmışlara yönelik fiilleri de bu kapsamda değerlendirilir. Fiili sıfatlar Allah’ın fiillerini anlattığından bu sıfatları belli bir sayıda sınırlandırmak mümkün değildir. Zira Allah’ın işlediği, işlemekte olduğu ve işleyebileceği fiillerin bir sınırı yoktur. Ancak Allah’ın âleme yönelik fiillerinin temelini yaratma oluşturur. Yaratma sıfatı aynı zamanda Allah’ın åleme müdahale ettiğinin, dolayısıyla âlem üzerindeki häkimiyetinin somut göstergesidir. Nitekim Allah Teâla “Şunu iyi bilin ki, her şeyi yaratmak ve yönetmek yalnız O’na mahsustur. Alemlerin rabbi olan Allah, yücelerin yücesidir” (el-A’râf 7/54) buyurarak bu hâkimiyetin sadece kendine ait olduğunu belirtmek suretiyle zatını övmüştür. Yaratmayı fiili sıfatların temeli kabul eden İslam âlimleri, buradan hareketle yaratmanın kapsamı en geniş olan, hedefi insanlığın bütününü kuşatan şekillerini de fiili sıfatların örnekleri arasında saymışlardır. Bu bağlamda Allah’ın bütün varlıkları rızıklandırması, dilediği kullarına çeşitli şekillerde nimetler vermesi, insanlara doğru yolu göstermek için peygamber göndermesi, inanmak isteyen ve inanca yönelen kullarını doğru yola ulaştırması (hidayet), kendi iradeleriyle doğru yoldan ayrılarak Allah’ı ve dinini inkâr edenleri saptırması (dalalet), azabı hak eden kullarını cezalandırması başlıca fiili sıfatlar arasında sayılmıştır. Zira bütün bu fiiller yaratmanın çeşitleri arasında sayılır.
Allah’ın fiili sıfatlarını da diğer bütün sıfatları gibi O’nun yüceliğine uygun bir şekilde anlamak ve yaratılmışların fiillerine hiçbir şekilde benzetmemek gerekir. Nitekim Allah’ın yaratması her şeyi kuşatan, hiçbir gücün engel olamayacağı, çekirdekten ağacın oluşması örneğindeki gibi var olan bir şeyden yeni bir şeyi ortaya çıkarmak yahut âlemin yaratılması örneğindeki gibi yokluktan varlığa getirmek gibi çeşitli şekillerde gerçekleşen, eşsiz ve benzersiz olan gerçek bir yaratmadır. Oysa insanlar ancak var olan şeyleri yeni bir forma sokmak, tabiatta gizli olanı açığa çıkarmak gibi gerçek anlamda yaratma olmayan fiiller işlemektedirler. Şu ayet Allah’ın yaratmasında bir ortak olamayacağını ve Allah’ın fiillerinin yaratılmışların fiillerine benzetilemeyeceğini bildirmektedir: “Yoksa onlar Allah’ın yarattığı gibi yaratan O’na ortak bazı tanrılar buldular da, bu tanrıların yarattığı varlıkların, Allah’ın yarattığına benzemesi kafalarını mı karıştırdı? De ki: Allah her şeyi yaratandır. O birdir, karşı konulamaz güç sahibidir” (er-Ra’d 13/16).
Diğer taraftan naslarda (ayet ve hadisler) Allah hakkında, sözlük anlamları bakımından yaratılmışlara ait özellikleri taşıyan, ilk bakışta Allah ile yaratılmış varlıklar arasında benzerlik çağrıştıran bazı ifadeler de kullanılır. Bu ifadelerin bir kısmı Allah’ın zatıyla alakalıdır. Söz gelimi “yed” (el) (bk, el-Fetih 48/10), “vech” (yüz) (bk. er-Rahman 55/27). “ayn” (göz) (bk. Hud 11/37), “kadem” (ayak) (bk. Buhârî, “Tefsirü’l-Kur’ân”, 50/1) ifadeleri böyledir. Bu tür ifadelerin bir kısmı ise Allah’ın fiilleriyle alakalıdır. Söz gelimi “istiva” (oturmak, kurulmak) (bk. Tâhâ 20/5), “meci” (gelmek) (bk. el-Fecr 89/22), “ityân” (gelmek) (bk. el-Bakara 2/210), “nüzul” (inmek) (bk. Buhari, “Teheccüd”, 14) ifadeleri böyledir. Bu ifadeler, O’nun diğer sıfatları gibi Allah’ı insana tanıtan kavramlar olduğundan İslam âlimleri bunları da Allah’ın sıfatları kapsamında saymışlardır. Ancak bu ifadelerin Allah’ın diğer sıfatlarından bir farkı bulunmaktadır. Allah’ın, bir kısmı naslarda geçen diğer selbi ve sübûti sıfatları Allah hakkında eksiklik doğurmak bir yana, Allah’ı daha da yetkin bir varlık olarak nitelendiren sıfatlardır. Bu sebeple bunlar naslarda geçmese bile insan aklının varlığını ortaya koyabileceği sıfatlardır. Oysa burada işaret edilen el, yüz, oturmak, gelmek vb. ifadeler ilk bakışta / zāhiren Allah ile yaratılmış varlıklar arasında benzerlik çağrıştıracağı için insan aklı bu sıfatların varlığına kendi başına karar veremez; ancak naslarda zikredildiği takdirde Allah’ın böyle sıfatları olduğunu kabul edebilir. Dolayısıyla naslarda zikredilen bu tür ifadelere kıyas yaparak, naslarda zikredilmese bile bunlara benzer kavramlar Allah’a atfedilemez. Söz gelimi naslarda Allah hakkında el, yüz, göz gibi uzuvların kullanılmasına kıyas yaparak Allah’a burun, kulak vb. uzuvlar atfedilemez. Bu ifadeler, dini terminolojide “haber” olarak da adlandırılan naslarda (Kur’an ve sünnet) geçtikleri ve ancak naslar sayesinde bilinebildikleri için İslam âlimleri bu ifadeleri “haberi sıfatlar” şeklinde isimlendirmişlerdir.
Bu tür ifadelerin gerçek anlamlarının, ilk bakışta anlaşılan / zâhiri (lafzi) anlamları olduğu kabul edilecek olursa, Allah’ın da tıpkı insanlar gibi el, yüz, göz, ayak gibi uzuvları bulunduğu; yine O’nun oturmak, gelmek, inmek gibi bir kısmı mekända bulunmayı gerektiren yaratılmışlara özgü fiilleri işlediği söylenmiş olacaktır. Bu durum ise “teşbih”e yani Allah ile yaratılmış varlıklar arasında çeşitli açılardan benzerlik kurulmasına yol açacaktır. Yaratılmış varlıklar kusurlar ve eksiklikler içeren varlıklar olduğu için teşbih, Allah’a da kusur ve eksiklikler atfedilmesi anlamına gelir (bk. TEŞBİH). Allah’ın yaratılmış varlıklara hiçbir şekilde benzemediğini ortaya koyan şu âyet teşbih düşüncesini kesin olarak yasaklamaktadır: “O gökleri ve yeri yoktan yaratandır… Hiçbir şey O’na benzemez. O her şeyi işiten, her şeyi görendir” (eş-Şura 42/11). Bu sebeple İslam âlimlerinin çoğunluğu, özellikle de kelam ilmiyle meşgul olanlar, âyet ve hadislerde Allah hakkında kullanılan söz konusu kavramların yani haberi sıfatların “tenzih” ilkesi temelinde Allah’ın yüceliğine uygun bir şekilde anlaşılması ve zâhiri (lafzi) anlamlarının Allah hakkında kullanılmaması gerektiğini söylemişlerdir. Buna göre bu ifadelerin çağrıştırdığı yaratılmışlara özgü mâna ve muhtevalar Allah’a nispet edilmemeli; “Bu ifadelerden kastedilen nihai gerçeği bilen yalnız Allah’tır” diyerek haberi sıfatlara sözlük ve dil bilimi ışığında yorumlanarak mecazi anlamlar verilmelidir. Söz gelimi “Allah’ın eli (yed) onların ellerinin üzerindedir” (el-Feth 48/10) åyetindeki “yed” kelimesine “el” anlamı değil de bu kelimenin sözlük anlamlarından biri olan “kudret” anlamı verilmelidir. Zira bu kelimeye “el” anlamı verildiğinde kaçınılmaz olarak zihinlerde, yaşadığımız alemdeki el tasavvuru doğacak, bu da teşbihe götürecektir. Oysa “el” kelimesine “kudret” anlamı verildiğinde, söz konusu âyetten “Allah’ın kudreti onları kuşatmıştır” şeklinde hem sözlük ve dil bilimine uygun hem de Allah hakkında bir kusur ve eksikliğe yol açmayan bir mâna anlaşılacaktır (ayrıca bk. TEVİL).
Kaynak: Temel İslam Ansiklopedisi
BENZER KONULAR:
Answers ( 2 )
Please briefly explain why you feel this answer should be reported.
Allah’ın sıfatları, bize Allah’ı tanıtmak içindir. Allah’ın sıfatları, tüm yararılmışlardan farklı olduğunu bizlere bildirmektedir. Allah’ın sıfatlarını ikiye ayırabiliriz. İlk gruptaki sıfatlar selbi sıfatlardır. Selbi sıfatlara aynı zamanda Allah’ın zati sıfatları denmektedir. Allah’ın selbi sıfatları 6 tanedir. Bunlar; vücud, kıdem, beka, vahdaniyet, kıyam bi nefsihi ve muhalefetun lil havadistir. Bunların açıklaması yukarıda detaylı bir şekilde yapılmıştır.
İkinci grupta ise; Allah’ın subuti sıfatlarını ele alabiliriz. Allah’ın subuti sıfatları aynı zamanda yaratılmış olanlarda da bulunmaktadır. Allah’ın subuti sıfatları sekiz tanedir. Bunlar; hayat, ilim, irade, kudret, semi’, basar, kelam ve tekvindir.
Please briefly explain why you feel this answer should be reported.
Allah’ın İslam inancına göre birçok sıfatı bulunmaktadır. Bu sıfatlar, Allah’ın büyüklüğünü, kudretini, merhametini, adaletini ve diğer özelliklerini ifade eder. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın resmi web sitesinde veya yayınladığı eserlerde Allah’ın sıfatları ve anlamları hakkında detaylı bilgiler bulunabilir. İslam inancında Allah’ın sıfatlarından bazıları şunlardır:
Rahman ve Rahim: Her şeyin merhametli yaratıcısı olan Allah’ın sonsuz merhameti ifade edilir. Rahman, genel olarak tüm varlıklara karşı geniş kapsamlı merhameti; Rahim ise müminlere özel olarak süregelen merhameti ifade eder.
Alim: Allah’ın her şeyi bilen, her şeyi kuşatan ve her şeyi en ince ayrıntısına kadar bilen olduğunu ifade eder.
Kadir: Allah’ın her şeye gücü yeten ve dilediğini yapma yeteneği bulunan yüce bir varlık olduğunu ifade eder.
Samed: Herkesin ihtiyaç duyduğu, her şeyin O’na muhtaç olduğu anlamına gelir. O ise hiçbir şeye muhtaç değildir.
Vedud: Sevgi ve sevgili olma sıfatını ifade eder. Allah, tüm sevgi ve muhabbetin kaynağıdır.
Şafi: Şifa veren, şifacı anlamındadır. Allah, her türlü hastalığın şifasını verebilecek güce sahiptir.
Adil: Adaletin sahibi olan Allah, herkese eşit ve adil davranır.
Settar: Örtücü, örtme sıfatını ifade eder. Allah, kullarının hatalarını örter ve affedicidir.
Bu sadece birkaç örnek olup, İslam inancında Allah’ın birçok sıfatı bulunmaktadır. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın yayınladığı eserler veya resmi web sitesi, Allah’ın sıfatları ve anlamları hakkında detaylı bilgi sağlayabilir. Bu sıfatlar, İslam’ın tevhid inancının ve Allah’a olan ibadetin anlaşılmasında önemli bir rol oynar.