Allah’tan başkasından yardım istemek, dua ederken vesile kılmak, evliyalardan medet istemek caiz midir?

Question

Hayatta olan yahut ölen bir âlim ya da şeyhin zâtını vesile edinerek ondan manevi anlamda yardım talebinde bulunmak İslâm anlayışına uygun mudur?

Allahtan baskasindan yardim istemek dua ederken vesile kilmak evliyalardan medet istemek caiz midir

Kur’an ve Sünnette Tevessül (Vesile Kılmak)

Vesile, kulu Allah’a yaklaştıran bir yoldur. Allah Teâlâ Kur’ân’da buyurmuştur ki, “Ey imân edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının. O’na yaklaşmaya vesile (yol) arayın ve yolunda cihat edin ki, kurtuluşa eresiniz” (Mâide 5/35). Bu yüzden İslâm âlimleri vesilenin gerekliliği konusunda görüş birliğine varmışlar ve bunların neler olduğu konusunda bilgi vermeyi de ihmal etmemişlerdir. Onlara göre söz konusu vesilelerden biri Allah’ın zâtı, isim ve sıfatlarıdır. Bu demektir ki, bir Müslüman Allah Teâlâ’nın isim ve sıfatlarını vesile kılarak O’na yaklaşabilir. Zira Hz. Peygamber (sav) yaptığı dualarda Allah’ın kendi zatına verdiği isimlerle O’na niyazda bulunmuş ve ashabına da bunu öğütlemiştir. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, I, 391).

Makbul sayılan bir diğer vesile de Hz. Peygamber’dir. Zira İslâm âlimleri Hz. Peygamber’i vesile ederek Allah’tan dilekte bulunmanın câiz olduğu görüşünde birleşmişlerdir. Buna göre Hz. Peygamber (sav) hayatta iken ve ölümünden sonra onun zâtı ve Allah katındaki derecesiyle talepte bulunulabilir. Sâlih amelin de vesile edilebilece ginde herhangi bir sakınca söz konusu edilmemiştir. Çünkü bu tür ve sileler Kur’ân’da müminlerin bazı dualarından örnekler verilerek teşvik edilmiştir. (Bakara 2/285; Âl-i İmrân 3/16, 53, 191, 193). Meselâ Abdullah b. Mes’ûd’un teheccüd namazı kıldıktan sonra: “Allah’ım, emrettin itaat ettim, davet ettin icabet ettim, beni bağışla” şeklindeki duası ashabın bu tür bir vesileye başvurduğunun kanıtı sayılabilir. Bu yüzden İslâm âlimleri bu türden vesileyi de câiz görmüştür.

Ancak ölen bir âlim ya da şeyhin zâtını vesile edinmenin doğru olup olmadığı tartışma konusu olmuştur. Bazı âlimler bu tür vesile lerin câiz olmadığını öne sürmüş, hatta İbn Teymiyye ve onun gibi düşünen âlimler bu tür vesileleri şirk olarak telâkki edip haram say mışlardır. (İbn Teymiyye, Mecmu’âtu’r-resâil, s. 66-69). Ancak çoğunluk, kudreti Allah’a isnâd etmek şartıyla bu tür vesilelerin de câiz olabileceğini ileri sürmektedir. Bu kanaati taşıyanlara göre, falanca velinin mertebesini vesile edinirken, bana yardım edecek olan o ve linin Allah katındaki derecesi değil bizzat Allah’tır, inancıyla vesilede bulunulursa, bunda bir sakınca yoktur, demişlerdir. Bizce de bu yaklaşım doğrudur. Buna göre şayet bir kişi, Allah’ı tek otorite ve mutlak kudret olarak görüp, her şeyi O’na havâle ederek herhangi bir velinin ya da sâlih bir müminin zâtını vesile ittihâz edebilir. Zira bu noktada esasen vesilede bulunan kişinin tevhid inancını bozacak herhangi bir ameli söz konusu değildir. Çünkü böylesi bir vesilede kudret ve otorite asıl sahibine yani Allah Teâlâ’ya isnâd edilmiştir. O halde tevhid inancımızı bozmadığı sürece bu tür vesile edinmelerde bir sakınca yok demektir. (Yavuz, Yusuf Şevki, “Tevessül”, DİA, İs tanbul 2012, XXXXI, 6 vd). Ancak şu da bir gerçek ki, bu husus ze mini çok kaygan olan bir alandır. Bu bakımdan söz konusu özellikte bir vesilede bulunurken kişilerin hassas davranmaları lazımdır. Aksi halde yapılan vesile sebebiyle iman zarar görebilir. Kaynak: 88 soru cevap kitapları

BENZER KONULAR:

Dini Soru Cevap

Her soru cevap verilmeye değerdir, yeter ki aynı konu bize sorulmuş olmasın ve kurallara uygun sorulsun. Lütfen soru yollamadan önce aynı konu var mı diye \\\\"ARAMA\" yapınız. Konu altına yazılan sorulara öncelik tanıyoruz.. Bilginize

Takip Et

Cevapla