Ameli (Fıkhi) Mezhepler

Question

Ameli-Fıkhî mezhepler hangileridir?

Ameli mezhepler

Fıkhî mezheplerin ortaya çıkışı dinî sebeplere dayanmaktadır. Peygamber (s.a.v.) döneminde bir ihtilaf söz konusu değildi. Zira bir problem olduğunda Rasûlüllah (s.a.v.)’e sorularak çözümleniyordu. Peygamber (s.a.v.)’den sonra, sahabe ve tabiûn döneminden itibaren görüş ayrılığı başlamış, Asr-ı Saadetten uzaklaştıkça da bu ihtilaflar çoğalmıştır. Bu görüş ayrılıklarının sebepleri şöyle sıralanabilir:

a) Kitap ve sünnette geçen bazı kelime ve cümlelerin farklı anlaşılması ve yorumlanması,

b) Sözün hakîkât veya mecaz anlamlarına çekilebilmesi,

c) Hadislerin bilinmemesi, sıhhat derecesi ve ölçüsü konusundaki farklı telâkkiler,

d) İçtihat usûl ve gücünün farklılığı, e) Sosyal ve tabiî çevrenin tesiri.

Bu sebeplerden kaynaklanan görüş ayrılıkları bulunmakla birlikte, müçtehit imamlar devrine kadar mezheplerden söz edilmemektedir. Her merkezde birçok âlim ve müçtehit bulunmakta, soruları cevaplandırmakta ve davaları halletmektedirler; fakat bunlara izafe edilen bir mezhep yoktur. Bu devirde, fıkhın ve fıkıh usulünün tedvin edilmesi, nazari konularda içtihat edilmeye başlanması, fıkıh mekteplerinin teşekkül ederek münazara ve münakaşaların başlaması gibi sebeplerle mezhepler oluşmuş, birçok fikhî mezhep ya da düşünce sistemi ortaya çıkmıştır. Bunlardan büyük bir bölümü, taraftar bulamadığı için zamanla yok olmuştur. Ancak dört büyük ameli mezhep hâlâ devam etmektedir. Bunlar; Hanefi, Şafiî, Malikî ve Hanbeli mezhepleridir. Ehl-i Sünnet akidesine mensup olanlar bu dört mezhebi benimsemişlerdir. Şiiler ise Caferiliği ve Zeydiliği tercih etmişlerdir.

a. Hanefi Mezhebi

İsmini, kurucusu sayılan büyük fakih İmam-ı Azam Ebû Hanife (r.aleyh)’ten almıştır. Asıl ismi Nûman, babasının ismi Sâbit’ tir. “İmam-ı Âzam” (büyük imam) lakabıyla anılır. Hicri 80 (M. 699) yılında Küfe’de doğmuştur. Bu mezhebe mensup fakihlere ve bu mezhebin görüşüyle amel edenlere Hanefi denir.

EbûHanîfe, hocaları tarafından kendisine intikal ettirilen önceki nesillere ait fikhi görüşleri, rivâyetleri ve ilmî mirası, içinde bulunduğu devrin şartlarını ve insanların ihtiyaçlarını dikkate alarak, dinin genel ilke ve amaçları açısından yeniden değerlendirmeye ve sınırlı naslar ile sınırsız olaylar, naklin hükmü ile aklın yorumu, hadis ile rey arasında mâkul bir denge kurmaya çalışmıştır. Bunun için de, Kur’ân’ın genel ilkelerini, örf ve âdeti, kamu yararını daima göz önünde bulundurmuş ve istihsan metodunu sıklıkla kullanmıştır. İmam-ı Azam Ebû Hanife (r.aleyh)’in talebeleri ve özellikle içtihat derecesine yükselen Ebû Yusuf ve Muhammed (r.aleyhümâ), O’nun tedrisatını devam ettirmişler ve O’ndan öğrendikleri usule uyarak kaynaklardan hüküm çıkarmayı sürdürmüşlerdir. Hanefi fıkhının delilleri, Kitap, Sünnet, sahabe fetvaları, icma, kıyas, istihsan, örf ve âdet şeklinde sıralanabilir.

Abbasi halifelerinden Mansur, Ebû Hanife (r.aleyh)’e Bağdat kadılığı teklif etmiş, ancak O, bu teklifi kabul etmeyince hapse atılarak dövüldü. Öyle ki İmam, dayağın etkisiyle yetmiş yaşında iken Hicrî 150 (M. 767) yılında Bağdat’ta Allah’ın rahmetine kavuştu.

Hanefi Mezhebi Türkiye, Suriye, Irak, Türkmenistan, Özbekistan, Tacikistan, Kırgızistan, Kazakistan, Doğu Türkistan/Uygur Devleti, Afganistan, Pakistan, Hindistan, Kafkaslar ve Balkanlar’da yaygındır.

b. Mâliki Mezhebi

İsmini, kurucusu olan İmam Mâlik b. Enes (r.aleyh)’ten alır.

Hicrî 93 (M. 712) yılında Medine-i Münevvere’de doğmuş, burada büyümüş ve yetişmiştir. İmam-ı Azam ve İmam-ı Ebû Yusuf (r.aleyhümâ) ile de görüşmüştür. Medine halkının bilgini ve imamıdır. İmam-ı Mâlik (r.aleyh)’in belli başlı eseri “Muvatta” fıkıh/İslâm hukuku tertibine göre yazılmış ilk hadis kitabıdır. Bu mezhebe mensup fakihlere ve bu mezhebin görüşüyle amel edenlere Mâlikî denir.

İmam-ı Mâlik (r.aleyh), Hicri 179 (M. 795) tarihindeMedine-i Münevvere’de Allah’ın rahmetine kavuşmuştur. Mâlikî Mezhebi Medine’de ortaya çıkmış; Hicaz’da, Afrika’da ve Endülüs’te yayılmıştır.

c. Şafiî Mezhebi

İsmini, kurucusu olan İmam Muhammed b. İdris eş-Şâfiî (r.aleyh)’ten alır.

Hicrî 150 (M. 767) yılında Filistin’in Gazze şehrinde dünyaya gel- miştir. Küçük yaşta babasını kaybedince annesi, oğlunu alıp Mekke’ye götürür. Mekke’de, daha küçük yaşta kendisini ilme veren İmam Şafiî (r.aleyh), yedi yaşında Kur’ân-ı Kerim’i; on yaşında da İmam Mâlik (r.aleyh)’in el-Muvatta adlı hadis kitabını ezberlemiş ve on beş yaşına geldiginde, fetva verebilecek bir seviyeye ulaşmıştır.

Mekke valisinin tavsiye mektubu ile Medine’ye gitti. Burada İmam Mâlik (r.aleyh)’e el-Muvatta adlı eserinin tamamını arz etti. Daha sonra tamamen fikha yönelerek İmam Mâlik’ten Hicaz fıkhını öğrendi.

Hicri 95 yılında Bağdat’ta İmam Ahmed b. Hanbel (r.aleyh) ile buluştu. O’ndan da Hanbeli fıkhını ve usulünü öğrendi. İmam Şafiî (r.aleyh), Mısır’da Hicrî 204 (M. 819) yılında Hakkın rahmetine kavuştu ve orada defnedildi.

Şâfiî Mezhebi Mısır, Güney Arabistan, Doğu Afrika, Doğu Anadolu, Azerbeycan, Seylan, Endonezya, Cava, Filipinler, Malaya, Mäveraü’n- Nehir ve Horasan’da yayılmıştır.

d. Hanbeli Mezhebi

Bu mezhebin kurucusu Ahmed bin Hanbel (r.aleyh)’dir.

İmam Ahmed bin Hanbel (r.aleyh) Hicrî 164 (M. 780) tarihinde Bağdatta dünyaya gelmiştir.

Imam Mekke, Medine, Şam gibi pek çok İslâm merkezlerini gezdi. Imam-ı Şafii (r.aleyh)’den ders aldı.

Ahmed bin Hanbel (r.aleyh), büyük bir müfessir ve hadis bilginidir. Kırk binden fazla hadis ihtiva eden Müsned’i meşhurdur.

İmam, Hicrî 241 (M. 855) tarihinde Bağdat’ta vefât etmiştir. Hanbeli Mezhebi körfez ülkelerinden Irak, Kuveyt, Bahreyn ile Su- udi Arabistan, Hicaz ve Suriye’de yayılmıştır.

BENZER KONULAR:

Dini Soru Cevap

Her soru cevap verilmeye değerdir, yeter ki aynı konu bize sorulmuş olmasın ve kurallara uygun sorulsun. Lütfen soru yollamadan önce aynı konu var mı diye \\\\"ARAMA\" yapınız. Konu altına yazılan sorulara öncelik tanıyoruz.. Bilginize

Takip Et

Answers ( 4 )

    1
    2023-06-02T13:45:29+03:00

    Ameli veya fıkhi mezhepler, İslam hukukunu yorumlama ve uygulama yöntemlerinde farklılaşan İslam hukukçularının kurduğu farklı okullardır. İslam’ın ameli mezhepleri, Hanefilik, Şafiilik, Malikilik ve Hanbelilik olarak bilinir. İşte bu dört mezhebin kısaca özellikleri:

    Hanefilik: Hanefilik, Ebu Hanife’nin öğretilerine dayanan bir mezheptir. Hanefi mezhebi, Kuran, hadisler, icma (toplumsal uzlaşma) ve kıyas (analogi) gibi kaynaklara dayalı olarak hukuki görüşlerini oluşturur. Hanefilik, geniş kapsamlı bir kıyas yapma ve ictihad etme geleneğine sahiptir. Hanefi mezhebi, özellikle Türkiye, Orta Doğu, Hindistan, Pakistan ve bazı Orta Asya ülkelerinde yaygındır.

    Şafiilik: Şafiilik, İmam Şafii’nin öğretilerine dayanan bir mezheptir. Şafi mezhebi, Kuran, hadisler, icma ve kıyas gibi kaynaklara dayanan hukuki görüşler geliştirir. Şafiilik, Endonezya, Malezya, Mısır, Doğu Afrika ve bazı Güneydoğu Asya ülkelerinde yaygındır. Şafi mezhebi, hadislerin sıkı bir şekilde takip edilmesi ve yerel uygulamaların dikkate alınmasıyla bilinir.

    Malikilik: Malikilik, İmam Malik bin Enes’in öğretilerine dayanan bir mezheptir. Malikilik, Kuran, hadisler, icma ve yerel uygulamalar gibi kaynaklara dayalı olarak hukuki görüşlerini oluşturur. Malikilik, özellikle Mısır, Kuzey Afrika ve bazı Sahra Altı Afrika ülkelerinde yaygındır. Malikilik, yerel uygulamaları ve adetleri dikkate alarak hukuki hükümlerini belirler.

    Hanbelilik: Hanbelilik, İmam Ahmed bin Hanbel’in öğretilerine dayanan bir mezheptir. Hanbeli mezhebi, Kuran, hadisler, icma ve kıyas gibi kaynaklara dayandırılan sıkı bir delilcilik anlayışını benimser. Hanbelilik, özellikle Suudi Arabistan ve bazı Körfez ülkelerinde yaygındır. Hanbelilik, hadislerin doğrudan uygulanması ve takip edilmesi konusunda sıkı bir yaklaşım sergiler.

    Bu ameli mezhepler, İslam hukukunun farklı yönlerini vurgulayan ve farklı hukuki hükümler ortaya koyan bir geleneği temsil eder.

    En iyi cevap
    1
    2023-06-17T16:35:54+03:00

    Görüş de, düşünce de insanlar için kullanılır. Allah için, İslam için ve Kur’an için kullanılmaz.  Böyle kullanmanın küfür olduğunu İslam âlimleri bildirmişlerdir.  İslamî görüş İslam düşüncesi denmez.islami hükümler denmeliymiş.

    Imami azam görüşü hanefi mezhebi görüşü demekte yanlışmış.imam azam içtihatı denmeliymiş.

    Soruma geliyorum.Ben bazen Allahı bazen yasakladığı  şeyler oluyor.Sonra araştıyorum   ben diyorumki  Allahin düşüncesi  burda zinaya giden yolları kapatmakmış.Şimdi ben bunu dedim diye dinden mi çıkıyorum.

    2)Islamı görüş,İslami duşunce,hanefi mezhebi, imam azam görüşü ve  düsüncesi demek günah veya  küfür sayılir mı?

    1
    2023-06-23T10:33:59+03:00

    Keyfine göre mezhep değiştiren  ne kadar caiz olmasada mezhep değişmiş sayılır mı?

  1. Keyif işi değil bu konular, önce mezhebin ilmihali okunur ve amel edilir, mezhep bu şekilde taklit edilir

Cevapla