Ankebut suresi hakkında bilgi

Question

Kuranda 29. sure olan Ankebut suresi ile ilgili kısaca bilgiler

Ankebut suresi

Ankebut kelimesi örümcek anlamına gelen bir kelimedir. Ankebut kelimesi ismini 41. Ayette geçen ankebut kelimesinden almaktadır. Bu ayette Allah’tan başkasına güvenen insanların halini örümcek ağına güvenen insanlara benzetmiştir. Peygamber efendimize ankebut suresi Mekke döneminde indirilmiştir. Toplamda 69 ayetten oluşmuştur. Bu surede, Allah’ın birliği peygamberlik, ölümden sonra tekrardan dirilmek, Nûh, İbrahim, Lût ve Şu’ayb gibi peygamberlerin ibret dolu kıssaları konu edilmiştir.


Ankebût Sûresi

Ankebut suresi konusu ve içeri ile ilgili geniş bilgiler

Kur’ân-ı Kerîmin 29. sûresidir.

İnkarcıların tutum ve davranışları örüm­cek ağına benzetildiği için, 41. âyetinde geçen ve “örümcek” anlamına gelen “ankebût” kelimesi bu sûrenin adı olmuş­tur. Mekke döneminde indirilmiştir. Bazı bilginlere göre hicretten önce Mekke’de nazil olan son sûredir. 69 âyettir. Âyet sonlarına ahenk veren fasılaları râ, mim ve nun harfleridir.

Bu sûrede, insanların bir sınav geçirmek­te olduklarından, ana babaya İtaatin, Al­lah’ın varlığına, birliğine inanıp sadece O’na güvenmenin gerekliliğinden, inkarcı ve iki yüzlülerin inananlara karşı tutumla­rından, müminlerin güçlüklere karşı daya­nıklı olmaları ve inkarcıların da akıllarını başlarına toplamaları hususunda uyarı olmak üzere, geçmiş peygamberlerin mü­cadelelerinden ve onları inkâr eden top­lumların korkunç sonlarından, peygambe­rin ve Kur’ân’ın doğruluğuna İnanmanın Öneminden, kâfir ve münafıkların âkıbetle-riyle, inanıp cihad eden ve sâlih amel işle­yenlerin kazanacakları mükâfatlardan söz edilmektedir.

Sûrede bahsedilen konular ve bazı so­nuçlar özetle şunlardır:

* Yüce Allah, insanların gerçekten inanıp inanmadıklarını ortaya çıkarmak için, onları birtakım sınavlara tabi tutar. Böylece kimin gerçek mümin ve kimin münafık olduğu belli olur. Geçmiş toplumlar da böyle İmti­han edilmiştir. İnanıp cihad eden ve iyi işler yapanlar ödüllendirilecektir (âyetler: 1-7,9).

* Ana babaya itaat etmelidir. Ancak Al­lah’a ve buyruklarına isyan konusunda onlara itaat edilmez (8).

* İmanı zayıf iki yüzlü kişiler, başlarına bir sıkıntı gelince, bunu azap (ve uğursuz­luk) olarak değerlendirip, imandan dön­meye kalkışırlar. Ama müslümanlara yar­dım ve zafer gelince de “Biz sizinle bera­berdik” deyip, bundan yararlanmaya çalı­şırlar. Allah kimin ne olduğunu çok iyi bil­mektedir (10-n).

* Kâfirler, müminleri hak yoldan dön­dürmek için her yolu denerler. Bazen zora başvururlar, bazen da “Sizin günahınız da bizim boynumuza olsun” deyip, onları kandırmaya çalışırlar; oysa bunu yapama­yacaklardır, yalan söylemektedirler. Ger­çek şudur ki, onlar kıyamette hem kendi günahlarından ve hem de başkalarını sap­tırmanın günahlarından ötürü hesaba çeki­leceklerdir (12-13).

* Hz. Nûh, Hz. İbrahim, Hz. Lût, Hz. Şuayb ve Hz. Musa’nın tevhid inancını tebliğ uğrunda verdikleri zorlu mücadeleler ve Yüce Allah’ın onlara yardımı, müminler için birer örnek ve moral kaynağı olmalıdır. Bunun yanında sapıklıkta ve inkarcılıkta direnen toplumların, şımarık Karun, Fira­vun ve Hâman’ın acı sonlarından da ibret alınmalıdır.

* Hz. Nûh, yıllarca kavmini uyarmış, fa­kat onlar inkârda direndikleri için, tufanla yok edilmişlerdir (14-15).

* Hz. İbrahim de, toplumunu, putları bı­rakıp Allah’a iman ve İbadet etmeye ça­ğırmıştır. Putların âciz olduklarını, her şe­yin yaratıcısının Yüce Allah olduğunu, O’nu hiçbir gücün âciz bırakamayacağını, öldük­ten sonra dirilmenin gerçekliğini, Allah’ın ayetlerini ve âhireti inkâr edenlerin azaba Çarptırılacaklarını bildirmiştir. Onlar buna «vap olarak Hz. İbrahim’i ateşe atıp yakmak istemişler ancak Yüce Allah onu ateş­ten kurtarmış, ayrıca birçok lütuf ve ihsan­da bulunmuştur (16-27).

* Hz. Lût da, kavminden, hiçbir milletin yapmadığı hayasızlığı (eşcinselliği) bırak­malarını, aksi halde başlarına ilâhî bir azap gelebileceğini söylemiş; toplumu ise, onu yalanlayıp, söylediği azabı getirmesini isteyerek meydan okumuşlardır. Bunun üzerine gökten inen ilâhî bir ceza ile helak edilmişlerdir (28-35).

* Hz. Şuayb, Medyen’e peygamber ola­rak gönderilmiştir. Onları Allah’a kulluk etmeye, âhirete inanmaya ve bozgunculuk yapmamaya çağırmıştır. Kavmi ise, onu yalancılıkla suçlayıp inkârda direnince, bir sarsıntı ile yok edilmişlerdir (36-37).

* Âd ve Semûd toplumları, Karun, Fira­vun ve Hâman da peygamberlerini yalan­ladıkları için helak edilmişlerdir. İşte bütün bunlardan ibret almak gerekir. Yüce Allah onlara zulmetmemiştir; onlar kendi kendi­lerine zulmetmişlerdir (38-40)

* Allah’tan başkasını dost ve koruyucu edinenlerin durumu, ördüğü çürük ağına güvenen örümceğin hali gibidir (Ankebût, dişi örümcek demektir. Erkeğine “ankeb” denir. Çiftleşmeden sonra eşini öldüren dişi örümceğin evi, en yakın dostuna bile fela­ket yeri olduğu gibi, oraya giren sinekler ve böcekler için de ölüm ağıdır. İşte, Allah’tan başka sığınılan, tapınılan şeyler de, tıpkı dişi örümcek ağı gibi hem çürüktür ve hem de sığınanları felakete götürür). İnsan, bu misâlden, ayrıca göklerle yerin yaratılışın­dan ibret alıp, ortak koşmaksızın Allah’a inanmalı, O’nu gerçek dost bilerek yalnız O’na dayanıp, güvenmelidir (41-44)-

* Kur’ân okuyup namaz kılmak önemli bir vecibedir. Namaz, insanı hayasızlıktan ve kötülükten korur (45).

* İçlerinden zulmedenler hariç, ehl-i ki­tapla en güzel şekilde tartışıp, gerçeği anlatmak gerekir. Onlar müşrikler gibi değildir (46-47).

* Hz. Muhammed (s.a.), Kur’ân’dan önce herhangi bir kitap okumuş ve yazmış de­ğildir; o sadece Allah’ın kendisine vahyettiğini bildirmektedir (48-49).

* Kur’ân, mucize isteyenlere yetecek başlı başına bir mucizedir. Peygamberin görevi, insanları uyarmaktır. Allah, inanan­ları da, inkâr edenleri de bilmektedir. İn­karcıların beklediği azap da başlarına gele­cektir {50-55).

* Müminlerin içinde bulundukları olum­suz şartlar, Allah’a kulluk görevini bırak­maya bahane olmamalıdır; Allah’ın arzı geniştir (56).

* Herkes ölecek ve Allah’a dönecektir. İnanıp iyi İşler yapanların, yılgınlığa düş-meyip Allah’a güvenenlerin yeri cennettir (57-59)

* İnsanların ve diğer bütün canlıların rız­kını veren Allah’tır; ama kimine az kimine çok verir. Gökleri ve yeri yaratan, güneşi ve ayı yöneten, ölü toprağı yağmurla yeşerten de O’dur. Öyleyse sadece O’na inanmak gerekir. Bu dünya hayatının geçici bir oya­lanma ve gerçek hayatın da âhiret olduğu bilinmelidir (60-64).

* Başı sıkışınca Allah’a yönelen, rahata erince O’ndan yüz çeviren nankörler, ger­çeği anlayacaklardır. Allah’a iftira eden inkarcı zâlimlerin yeri cehennemdir {65-68).

* Allah Teâlâ, uğrunda çalışıp cihad edenleri, rızasına götüren yollara iletir ve

O, iyilerle beraberdir (69).

BENZER KONULAR:

Dini Soru Cevap

Her soru cevap verilmeye değerdir, yeter ki aynı konu bize sorulmuş olmasın ve kurallara uygun sorulsun. Lütfen soru yollamadan önce aynı konu var mı diye \\\\"ARAMA\" yapınız. Konu altına yazılan sorulara öncelik tanıyoruz.. Bilginize

Takip Et

Answer ( 1 )

  1. Ankebut Suresi, Kuran-ı Kerim’in 29. suresidir. Sure, 69 ayetten oluşur ve Mekke döneminde inmiştir. Ankebut Suresi, adını surenin başında geçen “ankebut” kelimesinden almıştır, bu kelime “örümcek” anlamına gelir.

    Sure, müminlerin imanlarını sınamaları, sabır göstermeleri ve Allah’a güvenmeleri gerektiğini vurgular. Ayrıca, Müslümanların çeşitli zorluklarla karşılaşabileceği ve bu zorluklara karşı direnmeleri gerektiği konusunda rehberlik sağlar. İslam’ın temel prensiplerini hatırlatarak, insanları doğru yola yönlendirmeyi ve Allah’ın yardımına güvenmeyi öğütler.

    Ankebut Suresi, Allah’ın kudretini, hikmetini ve kâinattaki düzeni hatırlatarak insanları düşünmeye ve O’na iman etmeye davet eder. Surede, Nuh, İbrahim, Lut ve diğer peygamberlerin hikayeleri anlatılır ve onların sabır, teslimiyet ve tevekkül örnekleri üzerinde durulur.

    Sure aynı zamanda aile, evlilik ve toplum ilişkileri konularına da değinir. İnançlı bir Müslümanın, ahlaki değerlere uygun bir şekilde yaşaması, ailesine ve topluma karşı sorumluluklarını yerine getirmesi gerektiği vurgulanır.

    Ankebut Suresi, inananlara cesaret verici mesajlar sunar, direniş ve sabır çağrısında bulunurken, Allah’ın yardımının ve destekleyici gücünün her zaman yanlarında olduğunu hatırlatır. Sure, Müslümanlara zorluklarla karşılaştıklarında daima Allah’a sığınmalarını, imanlarını güçlendirmelerini ve doğru yolda sebat etmelerini öğütler.

    Bu bilgiler, genel bir özet sunmaktadır. Daha ayrıntılı bilgi için Ankebut Suresi’nin tam metnini ve tefsirlerini incelemeniz tavsiye edilir.

    En iyi cevap

Cevapla