Arafat’ta yapılan dualar

Bildir
Question

Please briefly explain why you feel this question should be reported.

Bildir
İptal

DUALARIN KABUL MEKANI “ARAFAT”

Arafatta yapilan dualar

Allah’ı anmaktan hiçbir zaman gafil olmamalı ve bulunduğumuz her mekanda O’nu zikretmeye çalışmalı, O’na dua etmeliyiz. Dinimizde ibadet ve duanın makbul olması için herhangi bir yer ve zaman şart olmamakla birlikte hadislerde bazı yer ve zamanlarda yapılan ibadet ve duaların kabule daha yakın olduğu bildirilmiştir. Arafat bu kutlu mekanlardan, Arefe günü de bu kutlu zamanlardandır.

Arafat, kelime olarak “bilme, anlama, tanıma” ve “güzel koku” gibi anlamlara gelen bir kökten türemektedir.Hz. Âdem (a.s.) ile eşi Hz. Havva Cennet’ten çıkarıldıktan sonra yeryüzüne indirilmiş ve bir müddet ayrı kalıp nihayet Arafât Dağı’nda buluşmuşlardır. Buluşma anlamına gelen “Ta’arrefe” kelimesinden alınmış ve Cebrâil’in (a.s.) Hz. İbrahim’e (a.s.) haccınnasılvenerelerdeyapılacağınıöğretirkenArafat’ageldiklerindeona, “Arafte?” (anladınmı, tamammı?) diyesorması, onun da “Araftü” (anladım, tanıdım) demesindendolayıburaya Arafat veyaArefedendiğikaynaklardabelirtilir.Cenâb-ı Hak bu dağın adını Kur’an-ı Kerim’de söyle zikretmiştir: “..Arafât’tan ayrılıp (seller gibi) akın edince Meş’ar-i Harâm’da Allah’ı zikredin.”(1)

 

Hz. Peygamberin (a.s.) “Hac Arafat’tır”buyurması, İslâm’ın beş şartından biri olan hac ibadetinin yerine getirilmesinde, Arafat’ın önemini gösterir. Arafat, dünyanın her tarafından gelen insanların birbirleriyle görüşüp tanıştıkları, günahları için Allah’tan af diledikleri ve bu dileklerinden sonra annelerinden doğdukları gün gibi bütün günahlarından temizlendikleri yerdir.

 

Arefe günü Arafât’ta vakfe yapmanın önemi ve fazileti hakkında Resulullah şöyle buyururlar: “Cenâb-ı Hakk’ın, Arefe günü (vakfe sırasında) Cehennem’denazad ettiği kulların sayısı diğer günlerde azad edilenlerle kıyaslanmayacak kadar çoktur. Allah, Arefe günü vakfeyapanlara yaklaşır. Sonra onlarla meleklere karşı iftihar ederek ‘bunlar ne istiyorlar ki bütün işlerini bırakıp burada toplandılar’ der.”(2)

Haccın en önemli rüknü olan Vakfe, Arefe günü burada yapılır. Arefe günü hac ihramıyla Arafat’ta bulunmak, bir müslüman için en büyük nasiplerden biridir. Çünkü bu Kutsal yerde ve bu Mübarek zaman diliminde yapılan ibadetler kabul olur, dualar geri çevrilmez.

Arafat’ta dua ne zaman yapılır
Bu bakımdan Arafat’ta bulunan bir mümin gönlünü her türlü dünyevi düşünce ve gayelerden arındırmalı, bütün samimiyetiyle ALLAH’a yönelmeli, el açıp yalvarmalı, işlediği günahları hatırlayıp gözyaşları içinde tevbe etmeli, af ve mağfiret dilemeli; kendisi, anne ve babası, kardeşleri, çocukları, yakınları, milletinin fertleri ve tümmüslümanlar için içtenlikle dua etmelidir. Arafatta bulunamayan müminler de gönlünde her dem Ravza, Ka’beve Arafat aşkıyla yaşamalı, bu heyecanını hiç yitirmemelidir.

İlahi Ya Rab! Bizlerin dualarını da Arafat’ta Mina’da, Müzdelife’de yapılan ve katında Kabul edilen dualarla birlikte kabul eyle! AMİN

—————————–

1– Bakara, 198. 2– Müslim, Hacc, 1348.


arafat’ta okunacak dualar

PEYGAMBERİMİZİN ARAFAT VAKFE DUASI

Resûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- vakfede bir eliyle devesinin yularını tutup diğer elini kaldırarak kulluğunun ve kalbî hayâtının hassâsiyetini ifâde eden uzunca bir duâ yaptı. Bu duânın bir kısmı şöyledir:

“Ey Allâh’ım! Sen’in buyurduğun şekilde ve bizim söylediğimizden daha üstün olarak Sana hamd olsun! Ey Allâh’ım! Benim namazım, ibâdetim, hayâtım ve ölümüm Sen’in içindir! Dönüşüm Sanadır!

Ey Allâh’ım! Kabir azâbından, kalbin vesvesesinden, işlerin dağınıklığından Sana sığınırım! Ey Allâh’ım! Rüzgârların getirdiği âfetin şerrinden Sana sığınırım!

Ey Allâh’ım! Gözümde bir nûr, kulağımda bir nûr, kalbimde bir nûr yarat! Ey Allâh’ım! Göğsüme genişlik ver! İşimi kolaylaştır! Ey Allâh’ım! Sağlığın hastalığa çevrilmesinden, birdenbire gelip çatacak azâbından ve bütün gazabından Sana sığınırım! Ey Allâh’ım! Beni doğru yoluna ulaştır! Geçmişimi, geleceğimi bağışla!

Ey dereceleri yükselten, bereketleri indiren, ey gökleri ve yeri yaratan Allâh’ım! Sesler türlü türlü dillerle coşup Sana doğru yükseliyor, Sen’den taleplerde bulunuyor! Benim isteğim de; dünyâ halkının beni unuttuğu imtihan yurdunda Sen’in beni hatırlamandır!

Ey Allâh’ım! Sen sözümü işitiyor, bulunduğum yeri görüyor, gizli açık neyim varsa biliyorsun! İşlerimden hiçbiri Sana gizli değildir! Ben çâresizim, yoksulum, Sen’den yardım ve emân diliyorum! Korkuyorum, kusurlarımı îtirâf ediyorum! Bir çâresiz Sen’den nasıl isterse, ben de öyle istiyorum! Zelil bir günahkâr Sana nasıl yalvarırsa, ben de öyle yalvarıyorum! Sen’in yüce huzûrunda boynunu bükmüş, Sen’in için gözlerinden yaşlar boşanan, Sen’in uğrunda bütün varlığını fedâ eden, Sen’in için yüzünü topraklara süren bir kulun Sana nasıl duâ ederse, ben de öyle duâ ediyorum! Ey Rabbim! Duâmın kabûl edilmesinden beni mahrum bırakma! Bana Raûf ve Rahîm ol, ey kendisinden istenilenlerin en hayırlısı ve verenlerin en keremlisi!” (İbn-i Kesîr, el-Bidâye, V, 166-168; Heysemî, III, 252; İbn-i Kayyım, II, 237)

Cevapla