Paylaş
Aşk ve İffet
Question
AŞK VE İFFET
“Aşkta insanın gözetmesi gereken en önemli şey, iffetli (namuslu) olması, cinsi eğilimlerde kendini tutması, günahları bırakması ve fuhuştan sakınmasıdır. Yaratıcısının kendisine sunduğu ödüle, ebedi alemdeki sonsuz nimetlere ilgisiz kalmamasıdır. Kendisine bol bağışta bulunan, yaratıklar arasında üstün bir yer veren, emir ve yasaklarını belleten Peygamberler gönderen. Kelam-ı Kadim’ini (Kur’an-ı Kerim’i) her zaman kendisine yol gösterici kılavuz yapan Mevla’sına åsi olmamasıdır…
“…Öyleyse… arzu ettiği, hele hele engel de yoksa, elde edecegine iyice inandıgı ve tadını çıkarmaya hazırlandığı (haram) şeylerden nefsini frenleyerek, kendini vazgeçirmeye çalışan insana ne demeli? İşte bu kimse, diriliş günündekt sevinci tatmaya, yarın mutlu olmaya, mükafat yerinde Cennet’te Allah’a yakın insanlar arasında bulunmaya, ebedi alemde her türlü kaygıdan ve bogucu sıkıntilardan uzak olmaya, bu dünyada çektigi çileler karşılığinda, tüm ölülerin dirilecegi (Kıyamet) gününde Allah’dan selam ve güvence almaya en layıktır…
Doktor Ebu Musa anlattı bana: Kurtuba sakinleri arasında güzel yüzlü, yakışıklı bir genç tanırdım. İbadete çok düşkündü. Bu dünyadan el-etek çekmişti. Onun bir din kardeşi vardı. Aralarından su sızmazdı. Bir akşam, o kardeşini ziyarete gitti. Geceyi onun evinde geçirmeye karar verdi. Olacak ya, ev sahibi bir ihtiyacı için uzaktaki tanıdıklarından birinin evine gitmek zorunda kalmıştı. çabucak eve dönerim umuduyla evinden ayrıldı. Bizim delikanlı, evde arkadaşının hanımıyla kaldı. Kadın son derece güzeldi ve misafiri bir gençti. Ev sahibinin yokluğu, sokaklarda gece bekçisinin sesi duyuluncaya kadar sürdü.
“Gece uzadı. vakit ilerledi ve adamın eve dönmesi mümkün olmadı. Saatin iyice ilerlediğini gören ve o gece artık kocasının eve dönmeyeceğine aklı kesen kadın, delikanlıyla ilişkide bulunmayı kafasına koydu. Gence yaklaştı. Onu tahrik ederek kendine çekti.
Yanlarında Allah’tan başka bir üçüncü kişi yoktu. Delikanlı, kadına sahip olmayı denedi. Neden sonra aklı başına geldi. Allah’ı düşündü. Sonra parmağını yanan kandilin alevine koydu ve parmağı yandı. O zaman: “Ey nefsim, bu acıya katlan! Cehennem ateşi yanında bu nedir ki? dedi
Kadın ise gördüğü bu manzara karşısında heyecandan donup kaldı. Fakat heyecanı geçince yeniden istedi. İsteğinde diretti. İnsanda yaratılıştan var olan şehevi arzu, delikanlının bedenini de iyice sarmıştı. Ama az önceki davranışını yine tekrarladı. Şafak ağarıncaya dek bu mücadele böyle sürdü. Şafak sökünce şehadet parmağı tümden yok olmuş, kandilin aleviyle yanmıştı… Kudurgan bir arzuyla şehvetin tuzağına düşmeseydi, acaba bu genç nefsine karşı verdiği savaşta bu noktaya ulaşabilir miydi?
“Onun bu tutumunu Allah’ın hesaba katmayacağını mi sanıyorsunuz? Hayır, hayır: mutlaka O bunu hesaba katacak kadar bağışlayıcıdır20, ikram sahibidir ve çok bilgindir.
***
Bir aşk hikâyesi:
“Ibn-i Sina (Kanun) adlı kitabının aşk faslında, nabzın, aşkın çeşitli safhalarında değişme gösterdiğini kaydeder. Burada ehemmiyetli olan görüş, rühi hadiselerle fiziki değişmelerin müvazi (paralel) gitmesi noktasıdır. Nitekim aşk yüzünden sıkıntıya uğramış, zaafa düşmüş, sararıp solmuş hastalara tatbik ettiği tedavi metodu, nabza da yanarak hastaları besleme suretiyle şişmanlatmak ve bu süretle rühi buhranlarını gidermek esasında toplanmıştır… Nakledeceğimiz şu müşahede, Ibn-i Sina’nın ruhi hayatta tatmin edilmemiş, geri atılmış aşkın rûh sistemi üzerindeki tesirini anlatmaya kafidir:
“Ibn-i Sina, Cürcan hükümdarı Kabus Veşmimkir’in akrabasından birinin tedavisine çağrıldı. İbn-i Sina, gayet güzel yüzlü ve mütenasip azalı bir genç gördü. Tıraşı gelmiş ve zayıflamıştı. Hekim oturduktan sonra, gencin nabzını tuttu ve idrarını isteyip gördü. Sonra: – “Bana bütün Cürcan havali ve mahallelerini tanıyan bir adam lazımdır dedi. Getirdiler ve “iste buracıkta” dediler. Ebu Ali (Ibn-i Sina) hastanın nabzını eline alıp, o adama: “Cürcan’ın civar ve mahallelerini adı ile söyle!” dedi.
“O adam söylemeye başladı. Bir sokak adını söyleyince. hastanın nabzina o garip hareket geldi. Ebu Ali dedi ki – “Bu sokaktaki bütün adları bilen bir adam lazımdır Getirdiler. Adları söylemeye başladı. Bir eve gelince o hareket yine oldu. Ebu Ali: – “Şimdi bir kimse lazım ki, bu evdekilerin adlarını tamamıyle bilsin ve söylesin” dedi. Bir adam gelince, o hareket meydana geldi. O vakit Ibni Sina – Tamam oldu” dedi. Ve yuzünü Kabus’un adamlarına döndürüp: – “Bu genç falan mahallede, falan sokakta ve falan evde ve falan adlı bir kıza Aşıktır. Devasi o kızın visáli (kavuşması), ilaci da onun didarı (çehresidir” dedi. Fasta, kulak veriyordu ve hoca Ebu Alinin söylediklerini işitip, utancından başını yorganın içine çekti. İşin hoca Ebu Ali (Ibn-i Sina)’nın dediği gibi oldugunu anladılar.
“Bu vaziyeti Kabus’a arzettiler… Kabus bu tedavi tarzindan çok memnun oldu ve hayretler Içinde kaldı. Hakikaten şaşılacak vaziyetti. Sonra dedi ki: – Aşık ve maşuka, her ikisi de kızkardeşlerimin oğlu ve kızlarındandır, birbirinin teyzezadeleridir. Bir eşref saat ihtiyar et de onların nikahları kıyılsın. Hoca Ebu Ali bir eşref saat ihtiyar etti (seçti). Nikah kıyıldı ve aşık ile maşuka birbirlerine kavuştular. O güzel genç padişahzâde, ôlüm haline geldigi o hastalıktan kurtuldu”
Gençlik ve evlilik
BENZER KONULAR:
- İslamda İffet ve Haya
- İffetli Olmak Ve Tesettür
- İffet Duygusu Haya
- İffete iftira atmak
- Aşk ve İffet
- Tümünü görüntüle.
Answer ( 1 )
Günümüz de hız çağı olarak adlandırılan, özgürce ve cesaretli olarak belirtilen şeyler iffet ve haya duygularını yıpratmaktadır. Oysaki insanı nefsinin ve tutkunlarının esiri yapan zihniyet, fikir, kafa yapısı giderek insanı kendi fıtratından uzaklaştırmaktadır. Oysaki iffet ve hayamız bizden sonraki nesillere bırakacağımız en önemli mirasımız olmalıdır. Bu değeri de ancak biz Müslümanlar yaşayarak bizden sonraki nesillere bırakabiliriz ancak.