Avret Nedir? Karşı Cinslerin Birbirine Bakabileceği Avret Sınırları Nelerdir?

Bildir
Question

Please briefly explain why you feel this question should be reported.

Bildir
İptal

Erkek ve kadında avretin sınırı nedir?

Kadin ve erkegin avret mahallinin sinirlari nerelerdir

Kadın ve erkeğin avret mahallinin sınırları nerelerdir?

Irzlarını korusunlar.” âyeti avret yerlerinin örtülmesinin farz olduğuna delâlet eder. Zira bu âyet namusu korumayı emrettiği gibi başkalarının gözlerinden avret mahallinin korunmasını da emretmektedir.

Fakîhler avret yerlerinin açık olmasının haramlığında ittifak etmişlerdir. Ne var ki avretin sınırları hususunda ihtilâf etmişlerdir. Bu husustaki bütün görüşleri delilleri ile birlikte tafsilâtlı olarak izah etme ye çalışacağız:

Erkek ve kadının avret mahalleri;

1- Erkeğin erkeğe karşı,

2- Erkeğin kadına karşı,

3- Kadının kadına karşı,

4- Kadının erkeğe karşı avretleri, başlığı altında incelenmelidir.

 Açılması haram olan zînet nedir?

“… Zînetlerini açmasınlar...” âyeti kadınların yabancı erkekler karşısında fitneye sebebiyet vermemek için zînetlerini açmalarının ha ram olduğuna delâlet eder.

Zinet, aslında kadının giydiği elbise, takındığı süs eşyası ve kullandığı makyaj malzemesidir. Zira zînet iki çeşittir. Birisi yaratılıştan olan zinet, diğeri kazanılan zînettir. Yaratılıştan olan zînet, kadının teninin, boy ve endâmının ve yüzünün güzelliğine denir. Her ne kadar bazı âlimler yaratılıştan olan güzelliğin zînet olmadığını iddia etmişlerse de kadının asıl zinetinin yaratılıştan olan güzelliği olduğu açıktır. Bu yüz den Allah Teâlâ, “Başörtülerini yakalarının üstünü (kapayacak sûrette) koysunlar.” buyurmuştur. Allah Teâlâ bu âyetle kadınların saç, göğüs gibi âzâlarının örtülmesini emretmektedir. Öyleyse bu âyet, “zînet”ten kastın yaratılıştan olan güzellikler olduğuna da delâlet etmektedir.

Açıktır ki elbise, küpe, gerdanlık gibi zinetlere kadının vücudundan ayrı olarak bakılması haram değildir. Haram olan, kadın vücûduna ta kıldıktan sonra onlara bakmaktır. Kadına takılan zînete bakmak haram olursa tabiatiyle zînetin takıldığı uzva bakmak da haramdır.

İbn Mes’ûd’a (r.a) göre kazanılan zînet, “Kadının dıştan giydiği gü zel ve cazip elbiseler.” Mücâhid’e göre, “Elbise, küpe, gerdanlık, sürme ve kınadır.”22 Sa’id b. Cübeyr (rh.a.) ise el ve yüzün de sayılanlar gibi zâhir zinetlerden olduğu görüşündedir. Fakihlerin bu husustaki görüşlerini yukarıda açıklamıştık.

İbn Atıyye bu hususta şunları söyler: “Benim anladığıma göre, âyet kadınlara zinet denilen her şeyi erkeklere açmaktan mutlaka kaçınmalarını emretmektedir. Ancak zarûret hallerinde örtülmesi mahzurlu olan yüz ve el gibi âzâların açılmasında bir mahzur yoktur.”

Erkek ve kadında avretin sınırı nedir?

“Irzlarını korusunlar.” âyeti avret yerlerinin örtülmesinin farz olduğuna delâlet eder. Zira bu âyet namusu korumayı emrettiği gibi başkalarının gözlerinden avret mahallinin korunmasını da emretmektedir.

Fakîhler avret yerlerinin açık olmasının haramlığında ittifak etmişlerdir. Ne var ki avretin sınırları hususunda ihtilâf etmişlerdir. Bu husustaki bütün görüşleri delilleri ile birlikte tafsilâtlı olarak izah etme ye çalışacağız:

Erkek ve kadının avret mahalleri; 1- Erkeğin erkeğe karşı, 2- Erkeğin kadına karşı, 3- Kadının kadına karşı, 4- Kadının erkeğe karşı avretleri, başlığı altında incelenmelidir.

Açılması haram olan zînet nedir?

“… Zînetlerini açmasınlar…” âyeti kadınların yabancı erkekler karşısında fitneye sebebiyet vermemek için zînetlerini açmalarının ha ram olduğuna delâlet eder.

Zinet, aslında kadının giydiği elbise, takındığı süs eşyası ve kullandığı makyaj malzemesidir. Zira zînet iki çeşittir. Birisi yaratılıştan olan zinet, diğeri kazanılan zînettir. Yaratılıştan olan zînet, kadının teninin, boy ve endâmının ve yüzünün güzelliğine denir. Her ne kadar bazı âlimler yaratılıştan olan güzelliğin zînet olmadığını iddia etmişlerse de kadının asıl zinetinin yaratılıştan olan güzelliği olduğu açıktır. Bu yüz den Allah Teâlâ, “Başörtülerini yakalarının üstünü (kapayacak sûrette) koysunlar.” buyurmuştur. Allah Teâlâ bu âyetle kadınların saç, göğüs gibi âzâlarının örtülmesini emretmektedir. Öyleyse bu âyet, “zînet”ten kastın yaratılıştan olan güzellikler olduğuna da delâlet etmektedir.

Açıktır ki elbise, küpe, gerdanlık gibi zinetlere kadının vücudundan ayrı olarak bakılması haram değildir. Haram olan, kadın vücûduna ta kıldıktan sonra onlara bakmaktır. Kadına takılan zînete bakmak haram olursa tabiatiyle zînetin takıldığı uzva bakmak da haramdır.

İbn Mes’ûd’a (r.a) göre kazanılan zînet, “Kadının dıştan giydiği gü zel ve cazip elbiseler.” Mücâhid’e göre, “Elbise, küpe, gerdanlık, sürme ve kınadır.” Sa’id b. Cübeyr (rh.a.) ise el ve yüzün de sayılanlar gibi zâhir zinetlerden olduğu görüşündedir. Fakihlerin bu husustaki görüşlerini yukarıda açıklamıştık.

İbn Atıyye bu hususta şunları söyler: “Benim anladığıma göre, âyet kadınlara zinet denilen her şeyi erkeklere açmaktan mutlaka kaçınmalarını emretmektedir. Ancak zarûret hallerinde örtülmesi mahzurlu olan yüz ve el gibi âzâların açılmasında bir mahzur yoktur.”

Kadınların önünde zînetlerini açabilecekleri mahremleri kimlerdir?

Kur’ân-ı Kerim, kadınların önlerinde zînetlerini açabilecekleri kocalarının dışındaki mahrem erkekleri umûmî hükümden istisnå ederek teker teker saymıştır. Bundaki hikmet de kadınların âyette be lirtilen kimselerle devamlı bir arada bulunmaları zarûretidir. Bu erkek ler, kadınla akrabalık vesilesi ile bir arada yaşamaktadırlar ve bir fitne uyanması da bahis mevzû’u değildir.

Kadının mahremleri şunlardır:

1. Koca. Kocanın karısının bütün vücûduna bakması mubahtır. Âyette istisna edilen uzuv hâricindeki bütün uzuvlarından da menfaatlenebilir.

Kurtubi şöyle der: “Kadının kocası ve câriyenin efendisi onun bütün vücûduna bakabileceği gibi, bir istisnâ dışında bütün uzuvlarından da istifade edebilir. Bunun için de Allah Teâlâ kadının önünde zînetlerini açabileceği erkeklerin sayılmasına koca ile başlamıştır.”

2. Baba ve dedeler. Kadının anne ve baba tarafından dedelerinin hükmü aynıdır.

3. Kocanın babası.

4. Kadının kendi oğulları, oğullukları ve torunları.

5. Kadının kardeşleri. Bunlar ister anne baba bir kardeşleri olsun, ister yalnız anne veya babadan kardeşi olsun fark etmez.

6. Kardeşlerinin oğulları.

Sayılanların tamamı kadının mahremidir. Bunların önünde zinetlerini açmaları mubahtır.
Allah Teâlâ bu âyette amca ve dayılara ait hükmü beyân etmemiştir. Bütün fakihlere göre amca ve dayıların hükümleri de mahremi yet bakımından yakınlık dereceleri sayılan kimselerle aynıdır. Amca ve dayılar baba hükmünde olduğu için âyette ayrıca sayılmamıştır. Zira çoğu kez amcaya da baba denilmektedir. Nitekim Allah Teâlâ, Ya’kûb aleyhisselâm’ın sorusuna karşılık oğullarının şöyle dediklerini bildir mektedir: “Senin İlahına ve babaların İbrâhîm’in, İsmail’in, İshâk’ın bir tek ilah olan Allah’ına ibâdet edeceğiz.” (Bakara: 133) Bilindiği gibi İsmâîl aleyhisselâm, Ya’kûb aleyhisselâm’ın babası değil, amcasıdır. Fakat amca, baba hükmünde olduğu için âyette baba olarak zikredilmiştir.

Âyette sayılan neseb yoluyla akraba erkekler kadının mahremi olduğu gibi süt yoluyla olan aynı akrabalar da kadının mahremleridir. Zira Resûlullah (s.a.v.), “Evlenmesi neseben haram olan kadınlar, süt yoluyla da haramdır.” buyurmuştur.

Sayılan kimselerden başka kadınların câriyeleri, kadına ihtiyaç duymayan hizmetçileri ve kadınların gizli yerlerine muttali olmayan çocukların hükümlerini de ayrı ayrı açıklayacağız.

Müslüman bir kadının kâfir bir kadına karşı avreti?

Fakihler bu hususta ihtilâf etmişlerdir. Bazı âlimlere göre âyetteki “kendi kadınları” ifadesinden maksat “Müslüman kadınlar”dır. Selefin çoğunluğunun görüşü de budur.

Kurtubi şöyle der: “Âyetteki, “kendi kadınları” ifadesinden mak sat, Müslüman kadınlardır.” Öyleyse mü’min bir kadının, müşrik ve zimmi bir kâfir kadın karşısında vücûdunun hiçbir yerini açması helâl değildir. Ancak câriyelerinin hükmü müstesnâdır.

Bazı âlimlere göre Hristiyan bir kadının Müslüman bir kadını öp mesi veya Müslüman bir kadının müşrik bir kadına karşı olan avret mahallinin dışındaki yerlerini göstermesi mekruhtur. Zira Hz. Ömer, Suriye valisi Ebû Ubeyde b. Cerrâh’a (r.a) yazdığı mektupta, “Bana gelen haberlere göre Müslüman kadınlarla zimmi kadınlar aynı hamamda birlikte yıkanıyorlarmış. Buna mâni ol. Çünkü zimmi bir kadının bir Müslüman kadını çıplak olarak görmesi câiz değildir.” demiştir. Bu mektubu alan Ebû Ubeyde (r.a), halkı toplayarak, “Hangi kadın özürsüz olarak sırf temizlenmek için zımmi kadınlarla hamama giderse Allah (c.c.) Müslümanların yüzünü ağarttığı gün o kadının yüzünü karartır.” demiştir.

İbn Abbâs (r.a) da şöyle der: “Müslüman kadınların Yahudi veya Hristiyan kadınlara vücûdlarını göstermeleri haramdır. Zira onlar Müslüman kadınların vasıflarını gidip kocalarına ve erkeklerine anlatırlar.”

Bazı âlimlere göre de âyetteki “kendi kadınları”ndan maksat, Müslüman veya zımmî bütün kadınlardır. Alûsî de Fahreddîn Râzî’den naklen, “Kadınlar’dan maksat Müslüman veya kâfir bütün kadınlardır.” demektedir. Alûsî, Fahreddîn Râzî’nin seleften şöyle naklettiğini zikreder: “Kadınlar’dan maksat Müslüman kadınlardır. Buna göre Müslüman olmayan kadınlar karşısında Müslüman kadının yabancı erkekler karşısında olduğu gibi örtünmesi lazımdır.” görüşü, bu örtün menin farz değil sünnet olduğu şeklinde anlaşılır.

Mevdûdi, bu mesele hakkında şunları yazmaktadır: “Allah Teâlâ, “kadınlar” yerine, “kendi kadınları” tabirini kullanmıştır. Şâyet mut lak ifade ile “kadınlar” deseydi, Müslüman kadınların, kadının kadına karşı avreti sayılan yerler dışındaki yerlerini, ister mü’min ister kâfir, ister sâlihe ister fåsike olsun bütün kadınlara göstermeleri helâl olur du. Hâlbuki Allah Teâlâ âyette “kendi kadınları” tabirini kullanmıştır. Bu şekilde Müslüman hür kadınlara zînetlerini açmaları hususunda bir sınır çizilmiştir.

İşte bu özel sınırın ne olduğu hususunda müfessirler ve fakihler arasında ihtilâf vardır. Bazı âlimlere göre, “kendi kadınları” tabiri yal nız Müslüman kadınları ifade eder. Bu, İbn Abbâs (r.a), Mücâhid (rh.a.) ve İbn Cerir’in (rh.a.) görüşüdür. Bunlar görüşlerini Hz. Ömer’in Ebû Ubeyde’ye (r.a.) yazdığı mektuba dayandırmaktadırlar. Qgibusafiy zastit Diğer bir tâifeye göre “kendi kadınları”ndan maksat bütün kadınlardır. Fahreddîn Râzî’ye göre bu en sıhhatli görüştür.

Bir başka tâifeye göre ise “kendi kadınları”ndan maksat, onlarla tanışan, konuşan ve iş yapan kadınlardır. Bu kadınların Müslüman olmaları ile olmamaları arasında hüküm bakımından bir fark yoktur.

Âyetteki “kendi kadınları” ifadesi dışında kalan kadınlar tanınmayan, huyu ve âdetleri bilinmeyen kadınlardır. Din ihtilâfi sözkonusu değildir.

Öyleyse Müslüman bir kadının tanıdığı iffetli, namuslu, güzel ahlâklı bir Hristiyan kadına karşı zînetlerini açmasında bir mahzur yoktur. Fakat hayâ perdesi yırtılmış, ahlâkına ve terbiyesine güvenilmeyen, yabancı erkeklere karşı laubali davranan kadınlara karşı ise (isterse Müslüman olsunlar) Müslüman bir kadının zînetlerini örtmesi farzdır. Çünkü böylesi kadınların zararı erkeklerden daha az değildir.

Mevdûdi’nin zikrettiği üçüncü görüş daha mantıkî ve daha sağlamdır. Müslüman kadınlar bu görüş doğrultusunda hareket ederlerse ahlâklarını daha iyi korurlar, bugünkü batı taklidçisi kadınların şer ve iğvalarından kendilerini kurtarırlar.

Hür bir kadın kölesine karşı zînetlerini açabilir mi?

Âyetteki, “Kendi ellerindeki memlûkelerden.” ifadesi köle ve câriyeleri içini almaktadır. Buna göre hür bir kadın kölesine karşı zinetlerini açabilir. Bazı âlimler böyle hükmetmişlerdir. Şâfiîlerin gö rüşü de bu yoldadır. Zira İbn Hacer el-Heytemi, Tuhfetü’l-Muhtâc isimli eserinde, “Bir köle mahremine baktığı gibi hanımefendisinin zînetlerini de görebilir.” demektedir.

İmâm Ebû Hanîfe (rh.a.) ve İmâm Hanbel’e (rh.a.) göre, köle hanime fendisi karşısında yabancı bir erkek gibidir. Onun hanımının zinetlerine bakması helâl değildir. Bunlara göre âyetteki, “Kendi ellerindeki memlûkeler”den maksat bütün köleler değil, yalnız câriyelerdir.
SamBu görüşlerini Sa’id b. Müseyyeb’ten (rh.a.) bu âyetin tefsiri husu sunda rivayet edilen, “Nûr Sûresi’ndeki âyete aldanmayınız. Zira o âyet yalnız kadınlar içindir, erkekler için değil.”30 sözüne dayandırırlar. Zira erkek köleler mahrem değildir. Onlarda kadın arzusu da mevcûdtur. Öyleyse hanımefendilerin erkek köleleri karşısında zinetlerini açmalari câiz değildir.

Ebû Hanife (rh.a.) ve İmâm Hanbel’e (rha) göre, âyette câriyelerin zikredilmesinin sebebi, âyette yalnız mahrem olan hür erkekler zikre dildiği için, hür bir kadının câriyesi karşısında da zînetlerini açmasının câiz olmadığının sanılmasını önlemektir. Âyette “memlûkeler” kelime sinin zikredilmesi bu yanlış anlamayı ortadan kaldırmaktadır.

İbn Abbâs (r.a), “kölenin hanımefendisinin saçlarını görmesinde bir beis yoktur” demiştir. İmâm Mâlik’in (rh.a.) görüşü de budur.

İmâm Şâfiî (rh.a.) yukarıdaki görüşünü Enes b. Mâlik’ten (r.a) rivayet edilen şu hadîse dayandırmaktadır: “Resûlullah (s.a.v.), Hz. Fâtima’ya hibe ettiği bir köleyi ona götürdü. Hz. Fâtima’nın üzerinde kısa bir örtü vardı. Saçlarını örttüğü zaman ayakları açık kalıyor, aşağıya indirdiği takdirde de saçları açıkta kalıyordu. Bunu gören Resûlullah (s.a.v.), “Bun da bir beis yoktur. Çünkü bu senin hizmetçindir.” buyurdu.”

Âyetteki kadın ihtiyacı duymayan erkekler kimlerdir?

Âyet-i kerîme, kadına ihtiyacı olmayan erkekleri erkeklik hük münden istisna etmiştir. Kadınlığın ne demek olduğunu bilmeyen ve kadına karşı herhangi bir arzusu olmayan akılsız denilecek kadar ah mak erkekler karşısında kadınların zînetlerini açmasında bir vebâl yoktur. Çünkü bunlar kadınlara kötü bir gözle bakmazlar. Biz burada âyetten sahîh bir mânâ çıkarılması ve âyette kasd edilenin ne olduğunun ortaya çıkması için bazı sahâbî, tâbiîn ve müfessirlerin bu âyetin tefsiri hususundaki görüşlerini nakledeceğiz.
İbn Abbâs’a (r.a) göre, âyetteki “Erkeklerden yana ihtiyacı olma yan” erkelerden maksat, kadına hiç ihtiyaç duymayan erkeklerdir. Katâde’ye (r.a) göre, yalnız karnını doyurmak için eve gelen erkeklerdir. Mücâhid’e (rh.a.) göre, midesinden başka hiçbir şey düşünmeyen ve kadının ne demek olduğunu bilmeyen erkeklerdir.

Bu hususta daha birçok görüş vardır. Bunların hepsi, âyetteki “Er keklerden yana ihtiyacı olmayanlar”ın ya erkeklik gücünü yitirmiş kimseler veya cinsiyet konusunda hiçbir şey bilmeyen ahmak erkekler olduğunu ifade eder.

Buhârî ve diğer muhaddisler Hz. Âişe ve Hz. Ümmü Seleme’den şöyle rivâyet ederler: “Bir hünsa Resûlullah’ın (s.a.v.) zevcelerinin yanı na gelir giderdi. Onlar da onu kadına karşı hiçbir ihtiyacı olmayan bir kimse sayarlardı. Resûlullah (s.a.v.) bir gün Ümmü Seleme’nin (r.anha) oda sında hünsa ile kardeşi Abdullah b. Ebî Ümeyye’yi (r.a) gördü. Hünsa, Abdullah’a, “Eğer Allah (cc.), Tâif’in fethini nasib ederse sen Gaylân’ın kızını al. Çünkü o dört kadına bedeldir.” dedi. Bunu işiten Resûlullah (s.a.v.), “Ey Allah’ın düşmanı! Sen o kadına çok bakmışsın.” diyerek Ümmü Seleme’ye döndü ve “Bu adam, bundan sonra odana girmeyecek.” buyurdu.”

Mevdûdî şöyle demektedir: “Doğrusu bu hükmü ibâdet kasdıyla okuyan bir hanım, bugünkü evlerde, lokantalarda, kahvelerde, otel ve işyerlerinde çalışan bütün genç erkeklerin bu hükmün kapsamına girmediğini bilerek onlardan kaçınmalıdır.”

Kadınların karşılarında örtünmeyecekleri çocukların yaşı ne olmalıdır?

Ulemâ âyetteki, “Henüz kadınların gizli yerlerine muttali olma yan çocuklar.” ifadesinde ihtilâf etmişlerdir.

Bazı âlimlere göre âyetteki çocuklar henüz büluğa ermeyen çocuklardır.
Diğer bazı âlimlere göre ise çocukluğundan dolayı kadının gizli yerleri ile gizli olmayan yerlerini birbirinden ayırt etmeyen çocuklardır. Bu ikinci görüş daha sahihtir. Zira âyetteki çocuklardan maksat, şüphesiz kadınların vücûdu, tavır ve hareketleri hususunda cinsî bir şuura ulaşmayan küçük çocuklardır. Bu çocuklar yaş itibariyle on yaşından aşağı olmalıdır. Kadınların gizli yerlerine muttali olan çocuk, henüz büluğ çağına ermese dahi, kadınların ona karşı zînetlerini örtmesi daha uygundur. Kaynak: Ahkam Tefsiri celal yıldırım

BENZER KONULAR:

Answer ( 1 )

    1
    2023-06-27T12:45:56+03:00

    Please briefly explain why you feel this answer should be reported.

    Bildir
    İptal

    Avret, İslam hukukunda mahremiyet ve cinsel ahlaka ilişkin kavramlardan biridir. Avret, bir kişinin özel bölgelerini, bedeninin mahrem sayılan kısımlarını ifade eder. İslam’da avret sınırları, karşı cinsler arasında bakılması mahremiyeti gerektiren bölgeleri belirler.

    Kadınlar için avret sınırları:

    Vücut: Kadının tüm vücudu, başından ayaklarına kadar avrettir. Yani, başını ve bedenini tamamen örtmesi gerekmektedir.

    Saç: Kadının saçı da avrettir ve başını örtmesi gerekmektedir.

    Yüz ve eller: Kadının yüzü ve elleri genellikle açık kalabilir, ancak bazı İslam hukukçuları bu konuda farklı görüşlere sahip olabilir.

    Erkekler için avret sınırları:

    Alt beden: Erkeğin kasıklarından dizlere kadar olan bölge avrettir. Bu nedenle erkeklerin bu bölgelerini örtmeleri gerekmektedir.

    Üst beden: Erkeğin üst bedeni (göğüs ve sırt) genellikle açık kalabilir, ancak bazı İslam hukukçuları bu konuda farklı görüşlere sahip olabilir.

    Karşı cinsler arasında avret sınırları, birbirine bakmayı mahremiyet gerektiren bir eylem olarak değerlendirir. Dolayısıyla, İslam hukukuna göre, karşı cinsler birbirinin avret bölgelerine bakmamalıdır. Bu, namus ve cinsel ahlakın korunması amacıyla yapılan bir önlemdir.

    Bu konuda detaylı bilgi almak ve farklı İslam hukukçularının görüşlerini öğrenmek için yerel dinî otoritelerden veya dini bilginlerden destek almanız önemlidir.

    En iyi cevap

Cevapla