Paylaş
Ayetel kürsi türkçe okunuşu ve anlamı fazileti
BildirQuestion
Please briefly explain why you feel this question should be reported.
Arapça Ayetel kürsi türkçe okunuşu ve anlamı fazileti
Arapça metni
آية الكرسي
- اللَّهُ لَا إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ الْحَيُّ الْقَيُّومُ ۚ لَا تَأْخُذُهُ سِنَةٌ وَلَا نَوْمٌ ۚ لَهُ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ ۗ مَنْ ذَا الَّذِي يَشْفَعُ عِنْدَهُ إِلَّا بِإِذْنِهِ ۚ يَعْلَمُ مَا بَيْنَ أَيْدِيهِمْ وَمَا خَلْفَهُمْ ۖ وَلَا يُحِيطُونَ بِشَيْءٍ مِنْ عِلْمِهِ إِلَّا بِمَا شَاءَ ۚ وَسِعَ كُرْسِيُّهُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ ۖ وَلَا يَئُودُهُ حِفْظُهُمَا ۚ وَهُوَ الْعَلِيُّ الْعَظِيمُ
Ayetel Kürsi Türkçe Anlamı
Allah (ibadete lâyık olan yalnız O’dur); O’ndan başka ilâh yoktur. Hayydır, Kayyûmdur. Onu ne bir uyuklama alır; ne de bir uyku. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi yalnız O’nundur. O’mın izniyle olmaksızın nezdinde kim şefaat edebilir? O önlerinde-kini de arkalarındakini de bilir. O’nun ilminden kendisinin dilediğinden başka hiçbir şeyi kavrayamazlar. O’nun Kürsîsi gökleri ve yeri kuşatmıştır. Onları koruması O’na ağır gelmez. O Aliydir, Azimdir.
Okunuşu:
Allâhü lâ ilâhe illâ hüvel hayyül kayyûm, lâ te’huzühu sinetün velâ nevm, lehu mâ fissemâvâti ve ma fil’ard, men zellezi yeşfeu indehu illâ bi’iznih, ya’lemü mâ beyne eydiyhim vemâ halfehüm,
velâ yü-hîtûne bi’şey’im min ilmihî illâ bima şâe vesia kürsiyyühüssemâvâti vel’ard, velâ yeûdühû hıfzuhümâ ve hüvel aliyyül azim.
Bu Âyetin Fazileti:
Yüce Allah’ın: “Allah (ibadete layık olan yalnız O’dur). O’ndan başka ilah yoktur. Hayydır, Kayyûmdur…” İşte bu, Kur’ân-ı Kerim âyetlerinin en üstünü, en büyük âyet olan Âyetü’l-Kürsîdir. Bu âyet geceleyin nazil olmuş, Peygamber (sav) da Hz. Zeyd’i çağırmış o da bu âyeti yazmıştır.
Muhammed b. el-Hanefiyye’den şöyle dediği rivayet edilmektedir: Âye-tül-Kürsî nazil olduğunda dünyada ne kadar put varsa yıkıldı. Aynı şekilde dünyada ne kadar hükümdar varsa yıkıldı, başlarından taçlan düştü. Şeytanlar bir diğerine çarparak kaçtılar. Nihayet İblis’in huzuruna vardılar. Durumu ona haber verdiler. Onlara bunun sebebini araştırmalarını söyledi. Medine’ye geldiler, Âyetü’l-Kürsî’nin nazil olduğunu haber aldılar.
Hadis imamları Ubey b. Ka’b’dan şöyle dediğini rivayet etmektedirler: Rasûlullah (sav) buyurdu ki: “Ey Ebu’l-Münzir, Allah’ın Kitabından ezberlediklerin arasında en büyük âyetin hangisi olduğunu biliyor musun? Ubeyy dedi ki: Allah ve Rasûlü en iyi bilendir, dedim. Şöyle buyurdu: “Ey Ebu’l-Münzir! Allah’ın Kitabından ezberlediklerin arasında en büyük âyetin hangisi olduğunu biliyor musun?” Ubeyy dedi ki: Ben: “Allah (ibadete layık olan yalnız O’dur) O’ndan başka ilah yoktur, Havdır, Kayyûmdur” dedim. Göğsüme vurdu ve: “İlme kana kana doyasın ey Ebu’l-Münzir” dedi. Ebu Abdullah Tirmizî el-Hakim şunu da ilave eder: “…. Nefsim elimde olana yemin olsun. Muhakkak bu âyet-i kerîmenin bir dili ve iki dudağı vardır. Bunlarla Arşın bacağı yanında melik olan Allah’ı takdis eder.”
Ebu Abdullah dedi ki: Bu yüce Allah’ın inzal buyurduğu bir âyet-i kerîmedir. Bu âyeti okuyana sevabını Allah dünyada da ahirette de verir. Dünyadaki sevabı şudur: Bu âyet-i kerîme okuyanı afetlerden koruyucudur. Bize Nevf el-Bikâlî’den şöyle dediği rivayet edilmiştir: Âyetü’l-Kürsî Tevrat’ta veliyetullah diye bilinir. Şunu söylemek istiyor: Bu âyeti okuyan göklerin ve yerin melekûtunda “aziz” diye çağrılır. Dedi ki: Abdurrahman b. Avf evine girdiği vakit, evinin dört köşesinde âyetü’l Kürsî’yi okurdu. Yani adeta o bununla evinin dört tarafından da kendisine koruyuculuk etmesinin ve evinin köşelerinde bulunan şeytanları sürüp çıkarmasının yolunu arar gibiydi.
Hz. Ömer’den rivayet edildiğine göre o cinden birisiyle güreşmiş ve Hz. Ömer onun sırtını yere yıkmıştı. Cinlerden olan Hz. Ömer’e dedi ki: Beni serbest bırak ki ben de sana kendisiyle bize karşı korunacağınız bir şey öğreteyim. Hz. Ömer onu bıraktı ve ne olduğunu sorunca şöyle dedi: Sizler bizden Âyetü’l-Kürsî ile korunursunuz.
Derim ki: Bu doğrudur. Gelen haberde şöyle denilmektedir: Her kim Âye-tü’l-Kürsîyi her namazın akabinde okursa onun ruhunu kabzetmeyi üstlenen celal ve ikram sahibi (olan Allah) olur. Allah’ın peygamberleriyle birlikte şe-hid düşene kadar çarpışan kimse gibi olur. Ali (r.a)’dan şöyle dediği rivayet edilmektedir: Ben Peygamberimizin (salat ve selam ona) minberin tahtaları üzerinde şöyle buyurduğunu işittim: “Her kim her bir namazın akabinde Âye-tü’l-Kürsîyi okursa onun cennete girmesini ölüm dışında hiçbir şey engellemez. Bu âyet-i kerîmeyi sıddîk veya abid olandan başkası okumaya devam etmez. Yatağına çekildiği vakit kim bu âyeti okursa Allah o kimsenin canına, komşusuna, komşusunun komşusuna ve çevresindeki evlere eman verir.”
Buhârî’de Ebu Hureryre’den şöyle dediği rivayet edilmektedir: Rasûlullah (sav) beni Ramazan zekâtını (fıtır sadakasını) korumakla görevlendirdi. Daha sonra Ebu Hureyre bir olay anlattı, bu olayda şunlar da geçmektedir: Ey Allah’ın Rasûlü, dedim. O (şeytan), Allah’ın kendisi vasıtasıyla bana fayda vereceği birtakım kelimeler öğreteceğini söyledi. Bunun üzerine ben de onu serbest bıraktım. Hz. Peygamber: “Nedir onlar?” diye sorunca şöyle dedim: Bana dedi ki: Yatağına çekildiğin vakit başından itibaren sonuna kadar Âya-tü’1-Kürsî’yi “Allah (ibadete layık olan yalnız O’dur) O’ndan başka ilah yoktur, Havdır, Kayyumdur..” âyetini oku. Ve bana dedi ki: Sabahı edene kadar Allah tarafından senin üzerinde bir koruyucu bulunur ve sana bir şeytan yaklaşmaz. Ashab-ı kiram her şeyden çok hayra tutkun kimselerdi. Peygamber (sav) buyurdu ki: “O çok yalancı olmakla birlikte bunda sana doğru söylemişir. Üç günden beri kiminle muhatab olduğunu biliyor musun ey Ebu Hureyre?” Ebu Hureyre: Hayır dedi. Hz. Peygamber: “O bir şeytandır” diye buyurdu.
Ebu Muhammed ed-Darimî’nin Müs/ıed’inde de şöyle denilmektedir: eş-Şa’bi dedi ki: Abdullah b.Mesud dedi ki: Muhammed (sav)’ın ashabından bir adam cinlerden birisiyle karşılaştı. Onunla güreşti, insan cinni yere yıktı. İnsan ona dedi ki: Ben seni oldukça zayıf, ufak tefek görüyorum. Kolların adeta bir köpeğin kolunu andırıyor. Siz cinler böyle misiniz, yoksa aralarında yalnız sen mi böylesin? Hayır, Allah’a yemin ederim ben onlar arasında iriyan birisi sayılırım. Fakat benimle ikinci bir defa daha güreş yap. Şayet beni yıkarsan sana faydalı olacak birşey öğretirim. İnsan: Peki dedi, bir daha onu yere yıktı. Cin dedi ki: Âyetü’l-Kürsî’yi yani: “Allah (ibadete layık olan yalnız O’dur). O’ndan başka ilah yoktur, Haydır, Kayyumdur,” âyetini okumasını biliyor musun? O da: Evet, dedi. Cin dedi ki: Sen bu âyeti bir evde okudun mu mutlaka şeytan oradan eşeğin kokusu gibi bir koku yayarak kaçar, gider. Sonra da sabahı edene kadar bir daha oraya girmez.
Bu hadisi Ebu Nuaym, Ebu Asım es-Sakafî’den o eş-Şâbî’den rivayet etmiştir. Ebu Ubeyde de bu hadisi Hz. Ömer yoluyla gelen hadislerdeki garip lafızları zikrederken kaydeder. Der ki: Bize bu hadisi Ebu Muaviye Ebu Asım es-Sakafî’den o eş-Şâbî’den o Abdullah’tan rivayetle dedi ki: Abdullah’a: O kimse Ömer midir? diye soruldu o da: Ömer’den başka kim olabilir? diye cevap vermişti. Ebu Muhammed ed-Darimî der ki: “el Habec” kelimesi rüzgar demektir. Ebu Ubeyde ise bu kelime osuruk demektir, der.
Tirmizî de Ebu Hureyre’den şöyle dediğini rivayet etmektedir: Rasûlullah (sav) buyurdu ki: “Her kim Ha, mim (diye başlayan) el-Mü’min Sûresi’ni (40. sûre) “dönüş yalnız O’nadır” (40/3) buyruğuna kadar ve Âyetü’l-Kürsî’yi sabahı edince okuyacak olursa bunlar sebebiyle akşama kadar korunur. Her kim bunları akşamı edince okursa bunlar sebebiyle sabahı edinceye kadar korunur.” (Tirmizî) dedi ki: Garib bir hadistir.
Ebu Abdullah et-Tirmizî el-Hakim dedi ki: Rivayet edildiğine göre mü’minler her namazın akabinde bu âyeti okumaya devam etmeye teşvik olunmuşlardır. Enes hadis-i şerifi Peygamber (sav)’e ref ederek dedi ki: “Yüce Allah Mûsâ (a.s)’a şunu vahvetti: Her kim her namazın akabinde Âyetü’l-Kürsîyi okumayı sürdürürse ben de şükredenlere verdiğimden fazlasını; peygamberlerin ecrini sıddîklann amellerini veririm. Sağımı rahmet ile üzerine yayarım, onu cennetime koymamı engelleyen ise ölüm meleğinin ona gelişinden başkası değildir. (Yani hayatta oluşudur).” Hz. Mûsâ dedi ki: Rabbim, bunu işiten buna devam etmez mi? Şöyle buyurdu: “Ben bunu kullarım arasından ancak bir peygambere yahut bir sıddîka yahut sevdiğim bir kimseye ya da yolumda öldürülmesini istediğim bir kimseye veririm.”
Bu âyet-i kerîme tevhidi ve yüce sıfatları ihtiva etmektedir. Elli kelimedir. Her bir kelimede elli tane bereket vardır.. Kur’ân-ı Kerim’in üçte birine denktir. Bu konuda hadis-i şerif varid olmuştur. Bunu da İbn Atiyye zikretmiştir.
“Allah” lafzı mübtedadır. “İlah yoktur” ikinci bir mübtedâdır. Bunun haberi de mahzuf olup takdiri; O’ndan başka bir ma’bud veya ibadete layık bir varlık yoktur, şeklindedir.
“O’ndan başka” buyruğu ise “ilah yoktur” buyruğundan bedeldir.
“Allah… O’ndan başka ilah yoktur” buyruğu mübtedâ ve haberdir de denilmiştir. Ve bu buyruk da mânâya yorumlanarak merfu kabul edilir. Yani O’ndan başka ilah yoktur, demektir. Kur’ân-ı Kerim’in dışında: ” O’ndan başka ilah yoktur” denilerek istisna olmak üzere nasbedilmesi caizdir. Ebu Zer uzunca rivayet ettiği hadisinde şöyle demektedir: Rasûlullah (sav)’a şunu sordum: Yüce Allah’ın senin üzerine indirdiği Kur’ân-ı Kerim’in en büyük âyeti hangisidir? Hz. Peygamber şöyle buyurdu: “Allah (ibadete layık olan yalnız O’dur), O’ndan başka ilah yoktur; Haydır, Kay-yumdur.”
İbn Abbas dedi ki: Kur’ân-ı Kerim’de en şerefli âyet, Âyetü’l-Kürsî’dir. Kimi ilim adamı da şöyle demiştir: Çünkü bu âyet-i kerîmede yüce Allah’ın adı, kimi yerde zamir kimi yerde zahir olarak onsekiz defa tekrarlanmakadır.
BENZER KONULAR:
- Ölen kişi için Ayetel Kürsi okunur mu?
- Ayetel kürsi duası nasıl okunur
- Gusül abdestsiz İhlas Felak Nas ve Ayetel Kürsi duaları okunur mu
- Karabasan ayetel kürsi
- 70 Milyar Sevap Kazandıran Ayetel Kürsi Duası
- Tümünü görüntüle.
Answers ( 2 )
Please briefly explain why you feel this answer should be reported.
Ayetel Kürsi olarak bilinen bu ayet Bakara Suresinde geçmektedir. Ayetel Kürsi nin açıklaması yukarıda detaylı bir şekilde anlatılmıştır. Buna göre Ayetel Kürsi’nin anlamı şu şekildedir;
Allah (ibadete lâyık olan yalnız O’dur); O’ndan başka ilâh yoktur. Hayydır, Kayyûmdur. Onu ne bir uyuklama alır; ne de bir uyku. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi yalnız O’nundur. O’mın izniyle olmaksızın nezdinde kim şefaat edebilir? O önlerinde-kini de arkalarındakini de bilir. O’nun ilminden kendisinin dilediğinden başka hiçbir şeyi kavrayamazlar. O’nun Kürsîsi gökleri ve yeri kuşatmıştır. Onları koruması O’na ağır gelmez. O Aliydir, Azimdir.
Please briefly explain why you feel this answer should be reported.
Ayetel Kürsi, Kur’an-ı Kerim’in en önemli ayetlerinden biridir ve Bakara Suresi’nin 255. ayetidir. İşte Ayetel Kürsi’nin Türkçe okunuşu ve anlamı:
“Türkçe Okunuşu:
“Allahu la ilahe illa huvel hayyul kayyûm. La te’huzuhû sinetun velâ nevm. Lehû mâ fissemâvâti ve mâ fil ard. Menzellezî yeshfeu indehû illâ biiznih. Ya’lemu mâ beyne eydîhim ve mâ halfehûm. Ve lâ yuhiytûne bişey’im min ilmihî illâ bimâ şâe. Vesia kursiyyuhûssemâvâti vel ard. Ve lâ yeûduhû hıfzuhumâ ve hûvel aliyyul azîm.”
Anlamı:
“Allah! O’ndan başka ilah yoktur. O, diridir, her şeyi besleyen ve koruyan’dır. O’nu ne bir uyku tutar, ne de bir uyuklama. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O’nundur. O’nun izni olmadan O’nun huzurunda şefaatte bulunacak kimdir? O, insanların önlerinde ve arkalarında olan şeyleri bilir. Onlar ise, O’nun ilminden dilediği kadarını kavrayamazlar. O’nun kürsüsü gökleri ve yeri kaplamıştır. Onların korunması O’na ağır gelmez. O, yücedir, büyüktür.”
Ayetel Kürsi, İslam inancına göre büyük bir öneme sahiptir ve pek çok fazileti vardır. Örneğin, geceleyin okuyan kişiye Allah’ın koruması altında olma ve şeytandan uzak olma güvencesi verdiğine inanılır. Ayrıca, bu ayetin okunmasıyla evin içinde şeytanın varlığından arındığına ve rızık, sağlık ve huzurun artacağına inanılır. Ayetel Kürsi’nin okunması ve anlamının anlaşılması Müslümanlar için büyük bir manevi değer taşır.