
Bakara suresi 216. ayetinde ne demek isteniyor
İyi günler hocam.. Bazı şeyler de hakkınızda hayırlı olmadığı, şer olduğu halde hoşunuza gidebilir. Bunları Allah bilir, siz bilmezsiniz baka suresinde bir ayet. Hocam mesela namaz kılmak hayırlı ya, biz bundada şermi beklemeliyiz? Anlamadım? Biz bilmediğimiz şermi var ibadette mesela? Kafam karıştı? Yani namaz tamamen hayırlıdır, şer birşey yok desek, bu ayete tersmi oluyor
Bakara suresi 216. ayetin anlamı
Arapça metni:
كُتِبَ عَلَيْكُمُ الْقِتَالُ وَهُوَ كُرْهٌ لَكُمْۚ وَعَسٰٓى اَنْ تَكْرَهُوا شَيْـٔاً وَهُوَ خَيْرٌ لَكُمْۚ وَعَسٰٓى اَنْ تُحِبُّوا شَيْـٔاً وَهُوَ شَرٌّ لَكُمْۜ وَاللّٰهُ يَعْلَمُ وَاَنْتُمْ لَا تَعْلَمُونَ۟
Meali:
Savaşın Farz Oluşu Ve Haram Aylarda Da Mubah Kılınması
216- Hoşunuza gitmediği halde, savaş üzerinize yazıldı. Bazen hoşlanmadığınız bir şey size hayırlı olur. Sevdiğiniz birşey de hakkınızda şer olabilir. Allah bilir, siz bilmezsiniz.
217- Sana haram ayı, onda savaşmayı sorarlar. De ki: “Onda yapılan savaş büyüktür. Allah yolundan alıkoymak, onu inkâr etmek, Mescid-i Haram’dan alıkoymak ve halkını oradan çıkarmak ise Allah katında daha büyüktür. Fitne katilden büyüktür.” Eğer güç yetirse-ler sizi dininizden döndürünceye kadar sizinle savaşmaktan geri kalmazlar. Artık içinizden her kim dininden irtidat eder de kâfir olarak ölürse, onların bütün amelleri dünyada da ahi-rette de heder olup gider. Onlar ateşliktirler. Onlar orada ebedi kalıcıdırlar.
218- Şüphesiz iman edenler, hicret edip de Allah yolunda cihad edenler var ya, işte onlar Allah’ın rahmetini umarlar. Allah Ğafûr’dur, Rahîm’dir.
———————————–
Ayetin İniş sebebi / Nüzul Sebebi
216. ayet-i kerimenin nüzul sebebiyle ilgili olarak İbni Abbas şöyle demektedir: Allah müslümanlara cihadı farz kılınca bu onlara ağır geldi ve bundan hoşlanmadılar. Bunun üzerine bu ayet-i kerime nazil oldu.
217. ayet-i kerimenin nüzulü ile ilgili olarak da İbni Cerir et-Taberi, İbn Ebi Hatim, el-Mu’cemu’l-Kebir’ inde Taberânî ve Sımen’inde Beyhâkî, Cündeb b. Abdullah’dan şunu rivayet etmektedir: Resulullah (s.a.) bir grup kişiyi Abdullah b. Cahş el-Esedî komutasında gönderdi. Yolda Amr b. el-Hadramî ile karşılaştılar. Ancak o gün Recep ayından mı, yoksa CemaziyelahirMe mi olduklarını bilemediler. Müşrikler müslümanlara: Sizler haram ayda adam öldürdünüz, deyince Yüce Allah, “Sana haram ayı, onda savaşmayı sorarlar” buyruğunu indirdi. Buna göre bu ayetin nüzul sebebi, müfessirlerin ittifakıyla Abdullah b. Cahş’ın başından geçen olaydır.
Müfessirler derler ki: Resulullah (s.a.) Peygamber (s.a.)’in halasının oğlu olan Abdullah b. Cahş’ı Bedir savaşından iki ay kadar önce Medine’ye gelişinin 17. ayının başında Cemaziyelahir’de (askeri birliğin komutanı olarak) göndermiş idi. Onunla birlikte muhacirlerden sekiz kişilik bir topluluk vardı. Görevleri Kureyşllere erzak götüren kervanı gözetlemek idi. Kervanda aralarında Amr b. el-Hadremî’nin de bulunduğu üç kişi daha vardı. Abdullah b. Cahş ve beraberindekiler Amr’i öldürdüler, iki kişiyi de esir aldılar ve kervana da el koydular. Kervan arasında kuru üzüm ve yiyecek taşıyan Kureyş’in develeri, ayrıca Taiflilere ait ticaret malları da bulunuyordu. Olay Receb’in ilk gününde olmuştu. Onlar ise bunun Cemaziyelahir’de olduğunu zannediyorlardı. Medine’ye Peygamber (s.a.)’in huzuruna geldiklerinde, onlara: “Allah’a yemin ederim ben haram ayda savaşmanızı size emretmedim” dedi. Ganimeti dağıtmayı durdurdu, Kureyşliler ise şöyle dediler: Muhammed haram ayda haram olan savaşmayı helâl kıldı. Halbuki bu ayda korku içerisinde olan bir kimse bile güvenlik kazanır ve insanlar geçimlerini sağlamak için çalışırlar [62]
Bazı müslümanlar da şöyle demişti: Onlar bu işleriyle günah kazanmamış olsalar bile ecirleri yoktur. Bunun üzerine Yüce Allah, “Şüphesiz iman edenler, Allah yolunda cihad edenler var ya…” ayetini inzal buyurdu.
Tefsiri/Açıklaması
Ayetlerden Çıkan Hüküm Ve Hikmetler
“Hoşunuza gitmediği halde savaş üzerinize yazıldı.” ayet-i kerimesi, cihadın farz olduğunu açıklamaktadır. Cihad mümin için bir imtihan ve cennete götüren bir yoldur. Cihaddan kasıt, kâfir düşmanlarla savaşmaktır. Peygamber (s.a.)’e, Mekke’de ikamet ettiği onüç yıl süre ile savaşmaya izin verilmemişti. Hz. Peygamber hicret edince, müşriklerden kendisi ile savaşanlarla savaşmak üzre izin verildi. Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: “Zulme uğratıldıkları için kendileriyle savaşanlara (savaşmaya) izin verildi.” (Hacc 2/39). Daha sonra da genel olarak bütün müşriklerle savaşması hususunda ona izin verildiğini görüyoruz.
Cihad hoşlanılmayacak bir iştir. Çünkü cihadda malı çıkartıp verme, vatandan, aileden ayrılma, bedenî olarak zarar görme, sakat kalma hatta ölüm bile söz konusudur. Cihaddan hoşlanmayışlarının sebebi budur. Yoksa onlar Yüce Allah’ın cihadı farz kılmasından hoşlanmamış değillerdir. Bu ayet-i kerime hakkında İkrime şöyle demektedir: Onlar önceleri cihaddan hoşlanmıyor iken, daha sonra onu sevdiler ve: “Dinledik itaat ettik” dediler. Çünkü bir emrin yerine getirip ona itaat edilmesi beraberinde bir zorluğu da getirmektedir. Fakat sevabı bilindiği takdirde, o sevaba karşılık sıkıntılara katlanmak oldukça hafif gelir. Esasen ebedîlik yurdunda, ebedî hayattan ve doğruluk makamında ikrama nail olmaktan daha üstün bir nimet olmaz.
İhtiva ettiği zorluklar sebebiyle cihaddan hoşlanmamaya rağmen cihad, aziz olmanın, galip gelmenin, muzaffer olmanın veya şehid olmanın yoludur. Müslümanlar cihadı terkedip savaşmaktan yana korkuya kapılarak bu vazifeden geri kalınca birliktelikleri parçalanmaya başlamış daha sonra da savaştan çokça kaçmaya, söz birlikleri dağılmaya, düşmanları tarafından Endülüs’te, Filistin’de ve başka yerlerdeki toprakları işgal edilmeye başlanmıştır.
Ayet-i kerime, “haram ay”da savaşmanın haram olduğunu göstermektedir. O bakımdan Atâ bu ayet-i kerimenin nesh olunmadığı görüşündedir. Çünkü savaş ile ilgili ayet geneldir, bu ise özeldir. Genel olan bir ayet-i kerime ise, özel hüküm ihtiva edeni nesh etmez. Fakat cumhur bu ayet-i kerimenin nesh edildiğini, haram aylarda müşriklerle savaşmanın mubah olduğunu kabul etmektedir. ez-Zührî’nin görüşüne göre ise nesheden buyruk: “Müşriklerle topluca savaşınız.” (Tevbe, 9/36) buyruğu ya da: “Allah’a ve ahiret gününe iman etmeyen… lerle savaşınız.” (Tevbe, 9/29) ayetidir.
Muhakkik ilim adamları da şöyle demektedir: Bu ayet-i kerimeyi nesheden, Yüce Allah’ın, “Haram aylar çıktığı zaman artık o müşrikleri nerede bulursanız öldürünüz.” (Tevbe, 9/5) ayetidir. Yani, “Yeryüzünde dört ay dolaşıp…” (Tevbe, 9/2) ayetinde sözü geçen haram ayların bu “dolaşma süresi” dışında herhangi bir hürmetleri kalmış değildir.
Bu görüşü, Resulullah (s.a.)’m Huneyn’deki Hevazinliler ile Taifteki Sakif-lilere yaptığı gazalarının Ebu Amir’i müşriklerle savaşmak üzere göndermesinin haram aylarda olması desteklemektedir.
İbnü’l-Arabî der ki: Sahih olan, bu ayet-i kerimenin haram ayda Resulullah (s.a.)’a karşı savaşmayı oldukça büyük bir iş olarak değerlendiren müşrikleri reddetmekte olduğudur. O bakımdan Yüce Allah, “Allah yolundan alıkoymak, Onu inkâr etmek, Mescid-i Haram’dan alıkoymak ve halkını oradan çıkarmak ise Allah katında daha büyüktür.” diye buyurmaktadır. -Küfür olan-fitne ise, haram ayda savaşmaktan daha ağırdır, daha beterdir. Siz bütün bunları haram aylarda yaptığınıza göre, bu ayda size karşı savaş vermek artık kesinleşmiştir.
Haram aylar ise Recep, Zilkade, Zilhicce ve Muharremdir. Bunun son üç ayı ardı ardına diğeri ise tek başına gelmektedir.
Müslümanların ilişilmesi yasak olan haklarını çiğnemek, onları dinlerinden çevirmek kasdıyla fitneye düşürmek, yurtlarından kovmak ise -ki bütün bunlar hissedilir ve maddî suçlardır- haram ayın saygınlığını çiğnemekten daha büyük birer cürümdür. Çünkü bu, manevî bir meseledir.
“… sizinle savaşmalaındangeri kalmazlar.” ayet-i kerimesi de sürekli bir şekilde müminleri kâfirlerin kötülüklerine karşı uyarmaktadır
Benzer konular:
- “…Kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın…” (Bakara suresi, 195. ayet.) Yukarıdaki ayeti yaşama ve sağlık hakkı açısından değerlendiriniz
- Bakara suresi 69. ayet Sarı inek kıssası (bakaratun safrau)
- Rüyada Bakara suresi 6. Ayeti okumak
- Bakara suresinde kirpik çıkması nedir
- Bakara suresinde geçen münafıkların özellikleri
- Tümünü görüntüle.
Answer ( 1 )
Bakara Suresi’nin 216. ayeti şu şekildedir:
“Sana savaş yazıldı; ona karşı nefret duyarsın. Halbuki o sizin için hayırlıdır. Belki siz bir şeyi seversiniz de o sizin için şerdir. Allah bilir, siz bilmezsiniz.”
Bu ayet, savaş ve mücadele gibi bazı durumlar hakkında insanların hissettikleriyle gerçek hikmet ve sonuçlar arasında bir ayrım olduğunu ifade eder. İnsanlar, bazı şeylere karşı hoşlanma veya hoşlanmama hissiyle hareket edebilirler, ancak Allah’ın hikmeti ve bilgisi bu durumların arkasındaki gerçekleri bilir.
Bu ayet, bazen insanların hoşlanmadığı veya istemediği bir şeyin, Allah’ın hikmeti ve planı açısından hayırlı olabileceğini belirtir. İnsanlar, sınırlı bilgi ve anlayışa sahip olduğu için, bazen olayların tam anlamını kavrayamazlar. Ancak Allah, her şeyi bilen ve her şeyi en iyi şekilde planlayan bir hikmet sahibidir.
İslam’da bu ayet, insanlara hayatta karşılaştıkları zorluklar, mücadeleler veya hoşlanmadıkları durumlarla baş etme konusunda sabır ve teslimiyet göstermeyi öğütler. İnsanlar, kendi arzularına veya duygularına göre hareket etmek yerine, Allah’ın hikmetine güvenmeli ve O’nun takdirine boyun eğmelidirler. Çünkü insanlar için hoş olmayan bir durumda dahi Allah’ın hikmet ve rahmeti bulunabilir.
Bu ayet, insanlara sabırlı olmayı, Allah’ın bilgisi ve hikmetine güvenmeyi, kendi arzularımızın ötesindeki gerçeklikleri görmeyi öğretir. İnsanlar, Allah’ın hikmetine teslim olarak, hayatta karşılaştıkları her durumu anlamak ve onunla başa çıkmak için O’na güvenmelidirler.