Paylaş
Ba’s nedir? Öldükten sonra dirilmek nasıl olacak
Question
Öldükten sonra dirilmek
Öldükten sonra dirilme anlamına gelen kelime nedir? Baas denir.
Öldükten sonra tekrar dirilmek, insanların genel olarak yadırgadıkları bir şeydir. Kıyamete ve ahiret hayatına inanmak toprak olan insanların yeniden dirilmesi fikrine dayanıyor. Bu sebeple müşrikler tarafından inkâr ediliyordu. Zira şimdiye kadar, insanın öldükten sonra tekrar dirildiği vaki olmamıştı. Bu sebeple, öldükten sonra dirilmek, müşriklere adeta hayal gibi geliyordu.
Öldükten sonra dirilme hakkında ayetler:
“… Biz toprak olduğumuz zaman mı, biz mi yeniden yaratılacağız?” (Rad: 5)
“Öldüğümüz, toprak ve kemik haline geldiğimiz zaman mi, biz mi diriltileceğiz?” (Mü’minun: 82)
“Biz de babalarımız da toprak olduktan sonra mi, biz mi (diriltilip kabirlerden) çıkarılacağız? Bu tehdit, bize de, önceden atalarımıza da yapıldı. Bu evvelkilerin masallarından başka bir şey değildir?” (Neml: 67-68)
“Biz kemikler haline geldikten, ufalanıp toprak ol duktan sonra mı, sahiden biz mi yeni bir yaratılışla diril tileceğiz?” (İsra: 49)
“De ki: ‘İster taş olun, ister demir, ister gönlünüzde büyüyen (aklınıza tuhaf gelen) herhangi bir yaratık…'” (İsra: 50-51)
“Üzerinize vekil edilen ölüm meleği, canınızı alır, sonra Rabbinize döndürülürsünüz.” (Secde: 11)
Kendilerine tuhaf gelen müşriklerin bu şüpheleri bilgisizlik lerinden kaynaklanıyordu ve Allahu Teâlâ’yı hakkıyla tanımıyor lardı. O’nun kudretince ölüleri diriltebilmesini çok gördüler. O’nu gereği gibi bilmiş, azametini öğrenmiş olsalardı, kesinlikle böyle bir şeyi O’na çok görmezlerdi.
İkinci olarak da, önlerindeki yaratma mucizesini hakkıyla kavrayamıyorlardı. Eğer onu tanıyabilmiş olsalardı, ona gücu yetenin diğer şeylere de gücünün yetebileceğini anlayacaklardı. Zira önlerindeki misalden daha muciz bir örnek yoktur. Bazen his bozulur ve eşyanın delâlet ettiği gerçekleri görmez olur. Gökler, yer, güneş, ay, gece, gündüz, ölüm, hayat hepsi hissin önün dedir ama fazla görmüş olmaktan ilginçliği gitmiş, ondaki icazı kavrayamaz olmuştur insan.
İnsan düşünecek olsa veya gözündeki perdeyi birisi kaldır sa, küçük büyük her mucizeyi görecek hale gelir, anlar ki, bunları kim yoktan var ettiyse, dilediği zaman da o diriltecektir.
Gerçekten onların kâinatla ilgileri bugünkü gibi ileri değildir. Fakat kâinatta görülebilen kısmı, herhangi bir insanın Allah’ın sanattaki üstünlüğünü kavraması için yeterlidir. Bunun için Alla hu Teâlâ önlerindeki mucizeleri onlara gösteriyordu. (139)
“Ey insanlar eğer öldükten sonra dirilmekten kuşku da iseniz bilin ki biz sizi önce topraktan, sonra nutfeden, sonra alaka (embriyo)’dan sonra yaratılışı belli belirsiz bir çiğnem et parçasından yarattık ki, size (kudretimi zi) açıkça gösterelim. Dilediğimiz, belirtilmiş bir süreye kadar rahimlerde tutuyoruz, sonra sizi bir bebek olarak çıkarıyoruz. Sonra güç ve kabiliyetlerinize ermeniz için sizi büyütüyoruz. İçinizden kimi (henüz çocukken) öldü rülüyor, kimi de ömrün en kötü çağına (ihtiyarlığa) iti liyor ki, bilirken bir şey bilmez hale gelsin çocukluğun daki gibi vücutça ve akılca güçsüz bir duruma düşsün) Yeri de kurumuş, ölmüş gibi görürsün. Fakat biz onun üzerine suyu indirdiğimiz zaman titreşir, kabarır ve her güzel çiftten bitirir.
Bu böyledir, çünkü Allah, tek Hak’tır. Ve O, ölüleri diriltir ve O, her şeyi yapabilir.” (Hace: 5-6)
“İnsan başıboş bırakılacağını mı sanır? Kendisi dökülen meniden bir nutfe (sperma) değil miydi? Sonra kan pıhtısı oldu da (Rabbi onu) yarattı, ona şekil verdi. Ondan iki çifti; erkeği ve dişiyi var etti. Şimdi bunları yapan Allah’ın ölüleri diriltmeye gücü yetmez mi?” (Kiyamet: 36-40)
“Gökleri ve yeri yaratan, bunları yaratmakla yorulmayan Allah’ın ölüleri diriltmeye de kâdir olduğunu görmüyorlar mı?…” (Ahkaf: 33)
“Yaratılışça siz mi daha çetinsiniz yoksa gök mü? (Allah) onu bina etti.” (Naziat: 27)
“Elbette gökleri ve yeri yaratmak, insanları yarat. maktan daha büyük birşeydir. Fakat insanların çoğu bil mezler.” (Mümin: 57)
“Yaşatan ve öldüren O’dur. Bir işin olmasını istedi mi, ona sadece ‘ol’ der, o da olur.” (Mümin: 68)
“Taneyi ve çekirdeği yaran, şüphesiz Allah’tır. O ölüden diriyi çıkarır, diriden de ölüyü çıkarır, işte Allah budur. O halde nasıl çevriliyorsunuz?” (Enam: 95)
“O ki rüzgârları, rahmetinin önünde müjdeci gön derir. Nihayet onlar ağır ağır bulutları yüklenince, onu ölü bir memlekete yollarız; onunla su indirir ve türlü tür lü meyvalar çıkarırız. İşte ölüleri de böyle çıkaracağız. Herhalde bundan ibret alırsınız.” (Araf: 57)
“Allah’ın rahmetinin eserlerine bakın ki, nasıl yeri ölümünden sonra diriltiyor? Şüphe yok ki, O, ölüleri de diriltecektir. O her şeye kadirdir.” (Rum: 50)
“Onun ayetlerinden biri de şudur: Sen, toprağı, boy nu bükük (kupkuru) görürsün. Onun üzerine suyu dök tüğümüz zaman titreşir ve kabarır. Onu dirilten (Allah) elbette ölüleri diriltir. O, her şeye kadirdir” (Fussilet: 39)
“(Bu hususta) ölü toprak onlar için mühim bir delil dir. Biz ona yağmurla hayat verdik ve ondan dane çıkardık. İşte onlar bundan yerler.” (Yasin: 33)
“Odur ki geceleyin, sizi öldürür gibi uyutur, gündüzün ne işlediğinizi bilir, sonra belirlenmiş süre geçirilip tamamlansın diye gündüzün sizi diriltir. Sonra dönüşünüz O’nadır; sonra O dünyada yaptıklarınızı size haber verecektir.” (Enam: 60)
Demek ki gerek insanın kendi nefsinde gerekse dış dünyada bu meselenin hak olduğuna dair nice ayetler (işâretler) vardır. Kâfirler Allah’ın adını da anarak yeminlerinin bütün şiddetiyle “Allah ölen kimseyi diriltmez.” deseler de: Allah, hakkında ih tilaf ettikleri gerçeği (hak) onlara açıklamak, onlara kendilerinin yalancı olduklarını bildirmek (140) ve her türlü nefsi kazandığıyla cezalandırmak için (141) diriltecektir.
Eğer onlar (müşrikler) Allah’ı hakkıyla takdir edebilseydi ler 142) Allah’ın tek ilah olduğunu bilip 143) göklerin ve yerin mülk ve yönetiminin Ona ait olup O’nun hiçbir ortağının bulunmadı ğını 14) ortak edindikleri şeyler için de (öldürme, diriltme, öldük ten sonra diriltme vs) bunları yapabilenlerin olmadığını (145) kendisinin bir damla sudan (nutfe) yaratıldığını unutup bu vakayı idrak etmek isteseydi mü’minlerin iman ettiği gibi onlarda buna iman eder ve Allah’a karşı apaçık bir hasım kesilmezdi. 146)
Öyle ise mesele inkâr edenlerin sandığı gibi girift, şaşılacak bir şey değildir, bu, kişinin değil dış âlemi kendi nefsini, nefsinde kilerini idrak edemediğinin apaçık belirtileridir. Oysa ki Allah, ki min nerede öldüğünü, cesedinin nerelere dağıldığını bilir. Onun katında bu bedenlerin bütün atomlarına varıncaya kadar nereye gittiğini, nerelere dağıldığını sistematik şekilde gösteren dosyalar vardır. Bedenin her zerresi, orada sahibinin üzerinde kayıtlı bulunmaktadır. Öyle ise bu hücreleri toplamak, neden o kadar garip ve hayret verici olsun ki? Toprağa karıştırılmış bulunan demir parçacıklarını bir mıknatısla topraktan ayırmaktan daha basit bir biçimde gerçekleşecektir bu iş.
Bütün kainatta mümkün olan her şey, kaza ve kader, onun icadı, onun yarattığı, onun kulu ve onun mahkûmudur. Vücutta cereyan eden bütün şeyler onun ilmi, kudreti ve hükmü altın dadır. Bütün her şeyi ihata eden hâkim ve malik olan Allah’ın saltanatıdır. Ve bunda ancak O’nun nizamı, O’nun kanunları, O’nun ahkâm ve teklifleri, onun rahmet ve gazabı, O’nun sevap ve ikabı geçerli hükümdür. Allah deyince başka türlü düşünmek cehalet ve dalâletten başka bir şey değildir. Artık her akıl sahibi kendisine tahsis edilen sahalarda, O’nun tekliflerine ve O’nun emir ve yasaklarına boyun eğmeli, özünü, yüzünü tertemiz O’na tutmalı ve O’nun muhabbet ve rızasına nail olmak ve bu yara tılış nimeti üzere güzel, salih hasletler (ameller) kazanmak için her yaptığını güzel yapmalı, O’nu sevenlerin yolundan gitmeli dir. Bunun için hakkın adil hükümlerine pekiyi riâyet etmeli, adil olmalıdır. Bu dinin, ahsenin ameli olduğunu bilmeli, mü’minin, kâfirin hakkını hukukunu gözetmeli, hırsla, heva ve hevesle, arzular, kuruntu ile değil, her şeyde şer’i ahkâm ile amil olmalı ve onunla hükmetmelidir. Müşriklere, kâfirlere, münafıklara karşı muharebelerden ve mücahedelerden maksat da bu adil hükmün teminidir. İşte öldükten sonra dirilmenin sebebi budur. Ve kitap bunun için inzal buyrulmuştur ve bunun için her amelde, her hükümde şeri hakk aranmalı ve gözetilmelidir. (147)
“Artık kim zerre ağırlığınca hayır yapmışsa onu görür ve kim zerre ağırlığınca şer yapmışsa onu görür.” zele: 7-8)
Answers ( 2 )
Bas öldükten sonra dirilmek demektir
B’as kelimesinin dini ıstılahtaki anlamı öldükten sonra tekrar dirilme demektir. Ba’s duyu organları ile algılanamayan bir durumdur. O yüzden insanların çoğu tarafından yadırganmaktadır. Ba’s konusunda Kur’an-ı Kerim’de birçok ayet bulunmaktadır. Onlardan birisi şöyledir;
“De ki: ‘İster taş olun, ister demir, ister gönlünüzde büyüyen (aklınıza tuhaf gelen) herhangi bir yaratık…’” (İsra: 50-51)
Öldükten Sonra Dirilmek Nasıl Olacaktır?
Kıyamet koptuktan sonra her şey yok olacak, Allah’tan başka hiçbir canlı kalmayacaktır. Evren bir süre böyle bomboş kaldıktan sonra Allah, İsrafil aleyhi’s-selâm’ı yaratacak, ikinci kez “Sûr” a üfürmesini kendisine emredecektir. İsrafil aleyhi’s-selâm ikinci kez “Sûr” a üfürünce bütün yaratıklar yeniden dirilecek, kabirlerinden kalkıp mahşer yerinde toplanacaklardır.
Buna: “Öldükten sonra dirilme” denir. Hesap, sual, mîzan, sırat, cennet ve cehennem bundan sonradır. İşte bu yeniden diriliş ile başlayan ve sonsuza kadar devam edecek olan zamana “Ahiret Günü” denir. Ahiret gününe iman etmek, bunlara inanmak demektir. Bunların hepsi haktır, hepsi olacaktır. “Öldükten sonra dirileceğimizi aklımız almıyor” diyenler vardır. Bunlar dünyaya nasıl geldiklerini düşünmemişlerdir. Hiç yokken bizi yaratan Allah, öldükten sonra tekrar diriltmeye kadirdir.
Kur’ân-ı Kerim, öldükten sonra diriltmenin, hiç yokken var etmeye nisbetle daha kolay olduğunu bildirmektedir. Gerçi kolaylık ve zorluk bize göredir. Allah için bunlar sözkonusu değildir. O’nun bir şeye sadece “ol” demesi yeterlidir, o. hemen oluverir.