Paylaş
Başkalarını küçük görmek nasıl bir davranıştır?
Question
Müslümanı hor-hakir görmek ve küçümsemek
Müslümanı küçümsemek ve onunla alay etmek, Allah katında en büyük günahlardandır. Bu sebeple Peygamber (s.a.v.): “Müslüman kardeşini küçümsemek, kişiye kötü huy olarak yeter.” Hatta, müslüman, âdab-1 muaşerete aykırı birşey yaparsa, onu mazur görmek gerekir.
Abdullah b. Zem’a şöyle der: “Peygamber (s.a.v.) kişinin, insanlardan dışarı çıkan herhangi küçük ayıptan dolayı gülmesini yasakladı.” Başka bir rivayete göre burada kasdedi len yellenmektir.
Yine Abdullah b. Zem’a’nın rivayet ettiği bir hadiste Peygamber (s.a.v.): “Sizden biriniz, kendisinden çıkan şeye niçin güler?”
Saygının, müslüman toplumun fertleri arasında karşılıklı olması gerekir. Bu sebeple yüce Allah şöyle buyurmaktadır: “Ey mü’minler! Bir topluluk diğer bir topluluğu alaya almasın. Belki de onlar, kendilerinden daha iyidirler. Kadınlar da kadınları alaya almasınlar. Belki onlar kendilerinden daha iyidirler. Kendi kendinizi ayıplamayın, birbirinizi kötü lâkaplarla çağırmayın.”
Müslüman toplumun menfaati ve onu düşmanlık, kırgınlık kirlerinden arındırmak için yapılan bu ilahi tavsiyelere, fertler sarılsalardı, aralarında sevgi yayılır ve kalplerini mutluluk bürürdü.
Kurtubi şöyle der: İnsanın, pejmurde kıyafetli, bedeninde bir kusuru (sakatlığı) olan veya konuşması düzgün olmayan birisiyle karşılaştığında, onunla alay etmemesi gerekir. Belki o kişinin kalbi, öbüründen daha temiz ve daha saftır. O, Allah’ın takdir ettiğini hakîr görmek ve Allah’ın yücelttiği kimseyle alay etmekle kendine zulmetmiş olur. Selef, bu konuya aşırı derecede
dikkat ederdi. Meselâ: Amr b. Şurahbil şöyle der: Keçiden süt emen birisini görüp de ona gülsem, bir gün onun yaptığı gibi yap maktan korkarım.
Abdullah b. Mes’ud da şöyle der: Bir köpekle alay etsem nim de köpek haline getirilmemden korkarım.
Bu saydıklarımız yaratılışla ilgili kusurlar bakımın dandır. Bir de dinî meselelerden birinde ihmalkâr ve kusurlu olma vardır. Böyle biri-sinin küçümsenip onunla alay edilme mesi gerekir. Ancak onun kötü hareketi hoş karşılanmaz, güzel sözler ve nasihatlerle o hareketi terketmeye davet edilir.
Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Allah sizin suret lerinize ve mallarınıza bakmaz. Ancak sizin kalplerinize ve amellerinize (yaptıklarınıza) bakar.”
Kurtubi şöyle der: Bu hadis çok önemli olup ondan şu hüküm çıkmaktadır: Herhangi bir kimsede taat fiilleri ya da emirlere muhalefet görüldüğünde, bu durum o kimsenin kesin ol arak kusuruna hamledilmemelidir. Belki zahirî amelleri mükemmeldir ama kalbinde -Allah’ın bildiği- kötü nitelikler vardır. O ameller, kalbindeki bu kötü nitelikler sebebiyle geçerli değildir.
Ayrıca olabilir ki, kendisinden bir tutarsızlık veya masiyet gördüğümüz kişinin kalbinde, Allah’ın bildiği öyle iyi nitelikler var ki, Allah bunlar sebebiyle, onun bu kötü amellerini bağışlar. Ameller zannî alametlerdir. Kati deliller değildir. Bundan şu hükmü çıkarıyoruz ki, salih amel işleyen kimseyi aşırı derecede övmemeliyiz. Yine kötü amel-ler işleyen müslümanı da horlam amalıyız. Bilakis yaptığı o fiilin kendisi hor görülüp kınanır. O kötülüğü işleyen kişinin kendisi değil. İyi düşün! Bu çok hassas bir değerlendirmedir. Tevfik (başarı) Allah’tandır.
Kurtubi’nin suçun hoş görülmemesiyle suçu işleyenin hoş görülmemesini ayırma hakkında söylediği şey, gerçekten çok
hassastır. Başkaları şöyle dursun, birçok alim buna pek dikkat etmemektedir. Peygamber’in (s.a.v.) şu hadisi onu te’yid et mektedir: “Kendinden başka ilâh olmayan Allah’a yemin ede rim ki, sizden biriniz cennetliklerin yaptığını yapar, hatta cen netle kendisi arasında bir arşından başka mesafe kalmaz, fakat kitap onu geçmiş bulunur da, cehennemliklerin yaptığını yapar ve cehenneme girer. Yine, sizden biriniz cehennemliklerin yaptığını yapar, hatta cehennemle kendisi arasında bir arşından fazla mesafe kalmaz. Fakat kitap onu geçmiş olur da cennetlik lerin yaptığını yapar ve cennete girer.”
Ancak, bu hadisi anlamak bazılarına zor gelebilir. Manası -Allahu a’lem- şöyledir. Kişinin kalbi, riya ve münafıklıkla dolu olduğu halde, insanlara salih ameller gösterir. İnsanlara görünen, onun cennetliklerin yaptığını yapmasıdır. Fakat Allah, onun içindeki, insanlara saklı kalan kötülüğü bilir. Bu sebeple onun ömrünü kötü bir amelle bitirir. Amellerin son yapılanına göre değerlendirme yapılır (önemli olan son nefes tir.)
Kişi, cehennemliklerin yaptığı günahlardan birini yapar, sonra samimi olarak tövbe eder. Allah’a karşı, ibadetle dolu yeni bir döneme başlar. Böylece Allah, niyetindeki samimiyeti ve kal binin temizliğini bildiği için, onun tövbesini kabul eder. Onun ömrünü salih bir amelle son buldurur. Amellerin son yapılanına göre değerlendirme yapılır (son nefes önemlidir).
Bunu Sehl b. Sa’d es-Saidi’nin rivayet ettiği şu hadis desteklemektedir: “Bir kimse kendisi cehennemliklerden olduğu halde, insanlara görünen hususta, cennetliklerin amelini işler. Bir kimse, kendisi cennetliklerden olduğu halde insanlara görünen hususta cehennemliklerin amelini işler.”
Ebu Hureyre’nin rivayet ettiği şu hadis de bunu açıklamaktadır: “Kıyamet gününde insanların, üzerine ilk hüküm verilecek olanlardan biri, şehit edilen bir adamdır. Bu adam getirilerek ona, Allah, nimetlerini tarif edecek, o da onları tanıyacaktır.
-Bu nimetler hakkında ne yaptın? diye soracak, şehit: Senin uğrunda çarpıştım. Sonunda şehit edildim, diyecektir. Yüce Allah:
– Yalan söyledin. Ancak sen, cesur denilsin diye çarpıştın ve öyle denildi de, buyuracak. Sonra onun hakkında emir vere cek ve yüz üstü sürüklenecek, sonunda cehenneme atılacaktır.
Üzerine ilk hüküm verileceklerden birisi de; İlmi öğrenip öğreten ve Kur’an’ı okuyan bir adamdır. Bu da getirilerek kendi sine nimetlerini tarif edecek, o da onları tanıyacaktır.
– Bunlar hakkında ne yaptın? diye soracak. O adam: – İlmi öğrendim ve öğrettim. Senin rızan için Kur’an’ı da okudum, diyecek. Yüce Allah:
– Yalan söyledin. Ancak sen ilmi âlim denilsin diye öğrendin; Kur’an’ı da, okuyucu denilsin diye okudun, gerçekten öyle denildi de, buyuracak. Sonra onun hakkında emir verecek ve yüz üstü sürüklenecek; sonunda cehenneme atılacaktır. Üzerine ilk hüküm verileceklerden biri de Allah’ın zen ginletip kendisine malın her çeşidinden verdiği adamdır. Bu da getirilerek ona nimetlerini tarif edecek, o da onları tanıyacaktır.
– Bunlar hakkında ne yaptın? diye soracak. O adam:
Uğrunda mal harcanılmasını istediğin hiçbir yol bırakmadım. Mutlaka senin için sarf ettim, diyecek. Yüce Allah: – Yalan söyledin. Ancak sen, bunu cömert desinler diye yaptın ve gerçekten öyle denildi de, buyuracak. Sonra onun hakkında emir verecek ve yüz üstü sürüklenecek. Arkasından cehenneme atılacaktır.” Burada kastedilen, kişinin kendi ibadet ve taatıyla gururlanmaması ve diğer günahkârları küçümsememesidir. Çünkü o, kendisinin sonunun nasıl olacağını bilemez. Amellerin son yapılanına göre değerlendirme yapılır.
BENZER KONULAR:
Answer ( 1 )
Başkalarını küçümsemek, bireylerin değerini veya önemini aşağılamayı, saygısızlığı veya azaltmayı içeren zararlı bir davranıştır. Hem aşağılanan kişi hem de bu tür davranışlarda bulunan kişi için olumsuz sonuçlar doğurabilir. Başkalarını küçümsemenin nasıl bir şey olduğuyla ilgili dikkate alınması gereken bazı hususlar şunlardır:
İslam’da başkalarını aşağılamak şiddetle tavsiye edilmez. İslam merhamet, saygı, alçakgönüllülük ve nezaket değerlerini teşvik eder. Müslümanlar, başkalarına onurlu davranmaya, onların duygularına ve haklarına saygı göstermeye ve başkalarını küçük düşüren veya onlara zarar veren davranışlardan kaçınmaya teşvik edilir.
Karşılıklı saygı, empati ve anlayış kültürünü geliştirmek önemlidir. Başkalarını küçümsemek yerine, başkalarını inşa etmek, güçlü yönlerini teşvik etmek ve gerektiğinde yapıcı eleştirilerde bulunmak faydalıdır. Bu sadece kişisel gelişime katkıda bulunmakla kalmaz, aynı zamanda dahil olan herkes için olumlu ve destekleyici bir ortam yaratır.