Paylaş
Bela ve musibetlere karşı sabır
BildirQuestion
Please briefly explain why you feel this question should be reported.
BELA VE MUSİBETLERE NASIL SABREDİLİR?
Başımıza gelen hastalık ve musibetlere sabretmek için tavsiyeler
Yüce Yaratıcı Cenabı Allah’a ibadet etmek amacıyla yaratılan insanoğlu bu Dünyada büyük bir sınavdan geçmektedir. O hanginizin daha güzel işler yapacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratandır. O mutlak güç sahibidir. Çok bağışlayandır. (1) Ayeti bu gerçeğe işaret etmektedir.
Dünya hayatında tekdüzelik bulunmayıp genişlik-darlık, sevinç-keder sıhhat-hastalık, doğum-ölüm gibi olaylar birbirini takip etmektedir. Ahiretin tarlası hükmünde olan Dünya hayatında sevindirici olayların yanında acıların da bulunması imtihan gerçeğinin ifadesidir. Nitekim Yüce Mevla bu hususa aziz kitabında dikkatlerimizi çekerken şöyle buyurmaktadır ; “Andolsun ki sizi biraz korku, açlıkla bir de mallar, canlar ve ürünlerden eksilterek deneriz. Sabredenleri müjdele. Onlar başlarına bir musibet gelince biz şüphesiz Ona döneceğiz derler.” (2) Bütün olumsuzluklara dayanmak ancak sabrı ve sabretmeyi bilmekle mümkündür. Sabır, güzel ahlâkın merkezi, imanın yarısı, mutluluğun anahtarı ve Cennet nimetlerine kavuşturan büyük bir fazilettir. Sabrın dünyevi tarafı acı, ahiret tarafı çok tatlıdır. Sabrın acılarını sineye çekenler, ebediyet yurdu olan Cennete ve Allah’ın rızasına kavuşurlar.
Sabrın ilk şartı, onu gerektiren hadiseyle ilk karşılaşıldığında sabır gösterilmesidir. Vaktinde gösterilmeyen bir sabrın fazla bir mükafatı yoktur. Büyük mükafatlar, büyük sabırların, musibetlere tahammülün arkasından gelir. Yüce Rabbimiz “Sabredenlere mükâfatları hesapsız ödenecektir.”(3) buyurmuş, müminlere ısrarla sabırlı olmalarını da emretmiştir.
Resulullah (sav) sabrın çeşitlerini ve faziletlerini bildirdiği bir hadisi şerifte “Sabır üçtür, musibetlere karşı sabır, kullukta sabır ve günah işlememekte sabır …”(4) buyurmuştur.
Hz. Lokman da oğluna; “Yavrucuğum! Namazı kıl, doğru ve yararlı olanı emret, kötü ve eğriden vazgeçir, başına gelebilecek her belaya sabırla katlan, bu azim ve kararlılık göstermeye değer bir şeydir. (5) diye öğütte bulunmuştur.
Sabır imtihanı en zor imtihanlardan biridir. Ancak Allah’ın emir ve yasaklarındaki nimet, hikmet ve ilahi mükafatları düşünmek sabrı kolaylaştırır. Allah’ın güzel isimlerinden biri de “es-Sabur”dur. Kulun böyle bir sıfata bürünmesi, onu Allah’a daha çok yaklaştırır. Her kimde sabır varsa, onda Allah’ın kudretinden bir tecelli var demektir. Allah çok sabırlı olup aceleci olmadığı gibi Peygamber ve müminlere de böyle olmalarını emretmiştir.
Unutmayalım ki mü’mine dokunan her bela, başına gelen her sıkıntı ve musibet, onun göstereceği sabır oranında günahlarını temizler ve sevabını artırır.
“Sabır nurdur”(6) nihayetinde insanın dünya ve ahiretini aydınlatır. Bir ayet meali ile bitiriyorum. “Ey iman edenler! Sabredin, sabır yarışında düşmanlarınızı geçin. (cihat için) hazırlıklı ve uyanık olun ve Allah”a karşı gelmekten sakının ki kurtuluşa eresiniz.(7)
———————-
1)Mülk 2.
(2) Bakara 155-156 .
(3) Zümer 10.
4) Suyuti 2, 42.
(5) Lokman 17.
6) Müslim Taharet 1.
(7) Al-u imran 200
Answers ( 2 )
Please briefly explain why you feel this answer should be reported.
İmtihan alanı bulunan dünya hayatında insan bir takım imtihanlarla karşılaşacaktır. Bundan kaçmanın imkanı yoktur. Bazı yakınlarımızın hayatı son bulacak, hastalandığımız veya iflas ettiğimiz olacaktır. Bu gibi hadiseler karşısında sabretmesini bilir ve kulluğun gerektirdiği teslimiyeti gösterirsek, ilahi imtihanda başarılı oluruz. Aksi halde hem ilahi takdir yerini bulur, hem insan imtihanı kaybetmiş olur.
Please briefly explain why you feel this answer should be reported.
BELÂ VE MUSİBETLERE SABIR
Lügatte; alıkoymak ve bağlanmak olan sabır, ıstılahta; ‘nefse haz veren şeyleri terk etmek’, ‘kaza ve kaderin tecellilerine karşı şikâyette bulunmamak, elem, belâ ve musibetler karşısında sızlanmamak’ gibi manalarda kullanılmaktadır.
Peygamber efendimizin “İmanın yarısı” diye tabir buyurduğu sabır, mü’minin bütün hayatını bahara çeviren ve onu mutluluğa ulaştıran bir haslettir. Hayat bir imtihandır. Hepimizin imtihanı farklı farklıdır. Kul acziyetini bilir, teslimiyetini Rabbine yaparsa sıkıntılardan kurtulacaktır. Hayatımız, hep arzuladığımız gibi gitmez. Bazen ummadık zamanda beklenmedik hadiselerle karşılaşabiliriz. Bizi yaratan Allah, yine bizi en iyi bilen ve görendir. Yeter ki karşılaştığımız sıkıntılarda isyana ve öfkeye düşmeyelim.
Hayat, mevsimler gibidir. Her kışın ardında bir bahar vardır. Acılar ve çileler bizi ümitsizliğe düşürmemelidir. Hangi konumda olursak olalım aklımızı, irademizi kullanıp imanımızı muhafaza ederek, Rabbimize sığınıp çıkış yolunu yine O’ndan istemeli ve beklemeliyiz. Yüce Mevlâ, Bakara süresinin 155 ve 156. ayetlerinde şöyle buyurur:
“Andolsun ki sizi biraz korku ve açlıkla, bir de mallar, canlar ve ürünlerden eksilterek deneriz. Sabredenleri müjdele.” “Onlar; başlarına bir musibet gelince, ‘Biz şüphesiz (her şeyimizle) Allah’a aidiz ve şüphesiz O’na döneceğiz’ derler.”(1)
İslam tarihine baktığımızda Peygamberlerin birçok bela ve musibetlere maruz kaldığını görüyoruz. Hz. İbrahim’i ateşten, Hz. Musa’yı Firavundan, Peygamber Efendimizi müşriklerin şerrinden kurtaran Rabbimiz’dir. Onlar sabırlarıyla en zor anlarında bile Allah’a güvenmede asla tereddüde düşmemişlerdir. Peygamber Efendimiz ve Hz. Ebubekir (r.a) Sevr Mağarasında gizlenirken müşriklerin ayak seslerini duyan Hz. Ebubekir, “-Ya Resulallah, görecekler“ dediğinde, Allah Resulü “Mahzun olma, Allah bizimle beraberdir” demiş ve neticede müşriklerin gözleri perdelenmiştir.
————————