Paylaş
“Beni rüyasında gören gerçeği görmüştür veya gerçekten beni görmüştür” hadisi
Question
Hz peygamberi rüyasında görüp bilgi almak ve ona göre hareket etmek doğru mudur?
“Beni rüyasında gören gerçeği görmüştür veya gerçekten beni görmüştür” hadisini delil olarak zikreden bazı kimseler Hz. Peygamber’i rüyada gördüklerini, ondan bilgi ve talimat aldıklarını iddia etmekte, kendilerine uymamanın Hz. Peygamber’e isyan anlamına geleceğini ileri sürmektedirler. Bu konuda delil olarak zikredilen hadis sahih midir?
Bu hadis rüya yoluyla Hz. Peygamber’den bilgi alınabileceğine ve alınan bilgilerin dinî bir kaynak olduğuna delalet eder mi?
Hz. Peygamber veya vefat etmiş diğer şahsiyetlerle irtibat kurup onlardan bilgi edinilebileceği iddiası temel olarak Ehl-i zühd ve tasavvuf ekolüne aittir. Bu ekol özellikle hadislerin sıhhatini tespitte doğru dan Hz. Peygamber’le irtibat kurulabileceğini iddia etmektedir. Ehl-i zühd ve tasavvuf, kalbi arındırarak kendilerinden başkasının anlayamayacağı gaybî manaları keşfedebilecekleri ve tasavvufun sırlar ilmi olduğunu iddia eden bir ekoldür. Onlara göre keşf, müşâhede, ilham ve rüya yoluyla elde ettikleri ve ma’rifet olarak isimlendirdikleri bilgi, akıl-nakil ve öğrenme vasıtasıyla elde edilen ilimden üstündür. Bu anlayış onları akıl ve nakil ile elde edilen bilgiden çok kendi yöntemleri olan keşf ve benzeri yollarla bilgi edinmeye yönlendirmiştir. Onların bu temel yaklaşımı, hadislerin nakille değil keşf, rüya ve ilham yollarıyla da doğrudan Hz. Peygamber’den alınabileceği görüşünü benim semelerine sebep olmuştur.
Görüldüğü gibi Ehl-i zühd ve tasavvuf diğer ekollerden farklı olarak sözü edilen yollarla Hz. Peygamber’le irtibat kurulabileceğini hatta hadislerin Hz. Peygamber’e ait olup olmadığının/sıhhatinin bu yöntemle tespit edilebileceğini iddia eder. Nitekim “Bu hadis keşfen sahih naklen sabit değildir” (İbnü’l-Arabî, Muhyiddin, el-Futuhâtü’l Mekkiyye, Mısır 1329, 1, 744) ifadesi de onların hadislerin nakille değil keşf, rüya ve ilham yollarıyla doğrudan Hz. Peygamber’den alınabile ceği hususundaki görüşlerini yansıtır (Yücel, Hadis Tarihi, s. 68-69). Nitekim Muhyiddin İbnü’l-Arabî (ö. 638/1240), “Râvilerinin güvenilir olması dolayısıyla nice sahih kabul edilen hadis vardır ki, Peygamber’in tecelli mahallinde bulunan keşf sahibi kişi, ona (s.a.s.) bu hadisi sorar da, Hz. Peygamber bu hadisi reddederek ona ‘Ben onu söylemedim. Öyle bir hüküm vermedim’ der. O şahıs bu yolla hadisin olduğunu bilir ve Rabbinden delile dayanarak, onunla ameli terk eder. Nakil ehli, senedi sahih olduğu için böyle bir hadisle amel etmiş olsalar da, gerçekte hadisin durumu böyle değildir. Bazen bu keşfe ulaşan kişi, senedinin sahih olduğunu söyledikleri bu hadisi kimin uydurduğunu, kendisine ya o şahsın ismi verilerek veya sureti gösterilerek bilebilir” (İbnü’l-Arabî, Muhyiddin, el-Futuhâtü’l-Mekkiyye, II, 358-359) şeklindeki açıklamasıyla diğer İslâm âlimlerinin benimsediği yöntemi ye terli görmediğini ifade eder.
Görüldüğü gibi sadece Ehl-i zühd ve tasavvufun benimsediği bu yaklaşım, diğer ekoller tarafından sahih kabul edilen hadislerin uydurma, uydurma kabul edilenlerin ise sahih olduğunu iddia edebilmektedir. Dolayısıyla bu yolla oluşturdukları görüşler “dinleştirilmekte” veya “dinen meşrû hale getirilmekte“, aksi görüşü benimseyenler de bu usulle eleştirilmektedir. Bu sebeple âlimlerin çoğu bu yöntemin ilmî olmadı ğını belirtir. İslâm âlimlerine göre sözü edilen yollarla elde edilen bilgiler subjektiftir. İspatlanması imkan dâhilinde değildir. Dolayısıyla bu yaklaşım Hz. Peygamber’in vefatından sonra “Peygamber sünneti” ihdas ve icat etmek anlamına geleceği gibi suistimallere de açıktır. Bu sebeple bu yolla elde edilen bilgilerle dinde genel geçer hükümler verilemez (Kâsımî, Kavâidüt-tahdîs. s. 191-192).
Hz. Peygamber’i rüyada görüp ondan bilgi alınacağına dair delil olarak zikredilen hadis, temel hadis kaynaklarında bulunmaktadır. Ancak söz konusu hadisin Hz. Peygamber veya vefat etmiş kimselerle irtibat kurup onlardan bilgi alınabileceğine delil olması tartış maya açıktır. Temel hadis kaynaklarından Buhârî ve Müslim’de de yer alan hadise göre Hz. Peygamber, “Men reânî fi’l-menâmi fekad rea’l-hakke ev reâni/Beni rüyasında gören gerçeği görmüştür veya gerçekten beni görmüştür” (Buhârî, “Ta’bir”, 10, “İlim”, 38; Müslim, “Rü’ya”, 10, 12) buyurmuştur. Hadisten ilk bakışta Hz. Peygamber’i rüyasında gören kimsenin gerçekten onu göreceği için rüya yoluyla ondan bilgi alınabileceği anlaşılabilir. Başka bir ifadeyle hadisten böyle bir anlam çıkarılabilir. Ancak söz konusu hadisin Buhârî ve Müslim’deki diğer rivayeti “Men reânî fi’l-menâmi feseyerânî fi’l yakazati/Beni rüyasında gören uyanıkken de görecektir” şeklindedir (Buhârî, “Ta’bir”, 10; Müslim, “Rü’ya”, 11). Buna göre hadis Şehâbeddin el-Karâfî (ö. 684/1285), Bedreddin el-Aynî (ö. 855/1451) ve Mustafa Ahmed ez-Zerkâ (ö. 1999) gibi âlimlerin de belirttiği gibi hadiste yer alan “fi’l-yakazati/uyanıkken” ile “reânî/beni gören” ifade leri hadisin sahâbe nesliyle ilgili olduğunu gösterir. Zira kesin olarak Hz. Peygamber’i rüyada görmek ancak onun şemâilini bilen ve onu görmüş olan sahâbe nesli için söz konusu olabilir. Ancak böyle bir kimse için rüyasında gördüğü misal (suret) Hz. Peygamber’in şah sına uygun düşer. (Zerkâ, Hadislerin Anlaşılmasında Aklın ve Fık hın Rolü, s. 66, 70, 73). Ayrıca Hz. Peygamber’in, “Uyanıncaya kadar uyuyan kişiden kalem kaldırıldı” (Buhârî, “Talak”, 11, “Hudûd”, 22) hadisine göre mükellef olmayan bir kişinin uykusunda gördükleriyle amel etmesi isabetli bir davranış değildir. Netice itibariyle Hz. Peygamber’in rüyada görüleceğine dair söz konusu hadis sahih olmakla birlikte anlam ve bağlamı açısından sözü edilen iddiaya delil gösterilmesi isabetli değildir.
Hadis konusunda bilinmesi gereken 88 soru, Beyan yayınları, Ahmet Yücel
Answer ( 1 )
Hz. Peygamberi rüyasında görmek, İslam geleneğinde mümkün ve kabul edilebilir bir durumdur. İslam’da rüya, Allah’ın iletişim kurduğu bir yol olarak kabul edilir ve bazı durumlarda rüyalar aracılığıyla ilahi mesajlar iletilir.
Ancak, rüya yoluyla Hz. Peygamber’i görmek veya ondan bilgi almak, kişinin rüyayı doğru bir şekilde yorumlaması ve ölçütlere uygun bir şekilde değerlendirmesi gerektiğini unutmamak önemlidir. Rüyalar, çeşitli etkiler altında oluşabilen ve kişisel deneyimlere dayanan bir fenomendir. Dolayısıyla, bir rüya görmek veya bir rüya yoluyla bir bilgiye ulaşmak tek başına kesin bir doğruluk garantisi sağlamaz.
İslam’da rüyaların değerlendirilmesi için bazı ölçütler bulunmaktadır. Öncelikle, rüya iyi bir niyetle ve Allah’ın rızasını kazanmak amacıyla görülmelidir. Ayrıca, rüyanın kişinin ahlaki değerlerine uygun olması ve İslam’ın temel prensipleriyle uyumlu olması gerekmektedir. Rüya, daha sonra doğrulanan veya onaylanan bir bilgiyle çelişmemelidir.
Hz. Peygamber’in sözleri, eylemleri ve örnek davranışları İslam’ın temel kaynakları olan Kur’an ve Sahih Hadislerde belirtilmiştir. İslam’ın öğretilerini anlamak ve hayatımıza uygulamak için bu temel kaynaklara başvurmak önemlidir. Rüyalar, kişisel deneyimlerdir ve İslam’ın öğretileriyle uyumlu olmaları gerekmektedir.
Sonuç olarak, Hz. Peygamber’i rüyada görmek ve ona göre hareket etmek mümkün olabilir, ancak rüyanın doğru bir şekilde yorumlanması, İslam’ın temel prensipleriyle uyumlu olması ve diğer kaynaklarla uyumlu bir şekilde değerlendirilmesi önemlidir. İslam’ın temel kaynakları olan Kur’an ve Sahih Hadisler, doğru bilgi ve rehberlik için başvurulması gereken en güvenilir kaynaklardır.