Büyü bozmak, büyü nasıl bozulur?

Question

SİHRİ BOZMAK (NÜŞRE OLAYI)

Buyu bozmak buyu nasil bozulur

Nüşre; büyülenen kimseyi, büyünün (Sihrin) etkisinden kurtarmak için yapılan, mukabil büyü bozma işine denilir. Nüşreye bazı alimler caiz dememişlerse de, cumhur cevazına hükmetmiştir. Said b. Müseyyeb (rha.)’in;
“Allah (c.c.), zarar veren sihri yasakladı, fayda vereni değil” dediği rivayet edilmiştir. Katade (rha.) de;
“Kişi kendisine yapılan sihri tedavi edecek kimseyi arar.” der.
Nüşre hakkında Ahmed b.Hanbel’ e sorulduğunda,
“Bunda bir beis yoktur.” Cevabını vermiştir.
Nüşreyi caiz görmeyen bazı alimler, Ebu Davud’ un rivayet ettiği;
“Nüşre (Büyü bozma) şeytan işidir.” hadisini delil gösterirler. Bu görüştekiler, hadisin zahiri manasını ele aldıklarından nüşreyi caiz görmemişlerdir. Lakin, cumhur ulema, bunlara şöyle cevap verip, hadisi şu şekilde yorumlamışlardır:
“Rasulullah (s.a.v.) amelin aslına işaret etmiş olmalıdır. Çünkü, asıl itibariyle bu da (Nüşre) sihirdir. Hüküm kast’a göre değişir. Kim bununla hayır dilerse hayır, kim de şer kastederse şerdir.”
Hafız İbni Hacer el-Askalani (rha.) şu hususa dikkat çeker: “Hasan el-Basri’nin hasr ifade eden mürsel hadisin6 zahirine göre amel edilmemelidir. Çünkü sihir bazen (Esas itibariyle meşru olan) rukye, dua ve ta’viz (muska) yoluyla da çözülebilmektedir. Öyleyse nüşre iki kısma ayrılmış olur:
1-) Sihirle yapılan nüşre ki, hadisteki yasak bunu içermektedir.
2-) Meşru yolla yapılan (Rukye, dua v.b.) nüşre.
Sonuç olarak nüşre, çoğunluğa göre caizdir. Lakin, caiz diyen alimler sadece ayet hadislerle dua etmekle, rukye tedavisi yapmakla v.b. şeylerle caiz görmektedirler. İnşa Allah ileride de geleceği üzere, rukyenin tarifi ve yararlı bir ameliye olduğu delillerle gösterilecektir.
(6) Hasan el-Basri’nin mürsel hadisi, az önce geçen “Sihri bozmak (Nüşre) fieytan işidir.” mealindeki hadisiydi.
Sihirle ilgili bazı hadislere gelecek olursak:
A-) Sihir ve Yahudi’ nin Nebi (a.s.)’a sihir yapması hakkındadır.
Aişe (r.anha) dan, şöyle demiştir:
“Beni Zureyk kabilesinden Lebid b. el-Asam adında bir Yahudi, Rasulullah (s.a.v.)’a sihir yaptı. Aişe (r.anha) dedi ki:
“Öyle ki Rasulullah (s.a.v.) yapmadığı bir şeyi yapmış olduğu7 vehmine düşüyordu. Bir gün benim yanımda iken Allah (c.c.)’a dua etti sonra yine etti ve dedi ki:
“Ey Aişe! Hissettin mi, sorduğum hususta Allah (c.c.) bana fetva verdi. İki kişi bana geldi (Cebrail ve Mikail). Biri başucuma, diğeri de ayak ucuma oturdu. Biri diğerine:
“Bu zatın rahatsızlığı nedir?” dedi. Öbürü:
“Büyüdür” dedi. Önceki tekrar sordu:
“Kim sihir yaptı (büyüledi)? diğeri:
“Lebid b. el-Asam adlı (Beni Zureyk’li bir Yahudi) diye cevap verdi. Öbürü:
“Büyüyü ne yaptı?” dedi. Arkadaşı:
“Bir tarakla saç döküntüsüne ve bir de erkek hurma tomurcuğunun içine” cevabını verdi. Diğeri:
“Pekala, o şimdi nerede?” diye sordu. Arkadaşı:
“Zervan kuyusunda.” cevabını verdi.”
Aişe (r.anha) şöyle dedi:
“Rasulullah (s.a.v.) ve sahabeden bir grup, o kuyuya geldiler. Sonra Rasulullah (s.a.v.) şöyle dedi:
“Ey Aişe! Allah (c.c.)’a yemin olsun ki, kuyunun suyu sanki kına ıslatılmış gibi (bulanık) ve (o kuyu ile sulanan) hurma ağaçlarının başları da sanki şeytan başları gibi idiler.” Ben:
“Ey Allah’ın Rasulü! Onu yakmadın mı ?” diye sordum.
“Hayır” dedi ve ilave etti:
“Bana gelince, Allah (c.c.) bana afiyet lütfetti ve şifa verdi. Ben ondan halka bir şer gelmesine sebep olmaktan korktum. Gömülmesini emrettim ve gömüldü.”8
(7) Buhari’nin rivayetinde ise; “Hanımlarına yaklaşmadığı halde yaklaşmış gibi kendisini hissediyordu.” ibaresi geçiyor.
(8) Müslim rivayet etmiştir, cilt: 7/14.
Zeyd b. Erkam (r.a.) anlatıyor:
“Rasulullah (s.a.v.)’a sihir yapıldı. Bu yüzden günlerce hasta düştü. Sonunda Cibril geldi ve:
“Seni Yahudilerden bir adam sihirledi. Yaptığı sihir düğümünü, filanca kuyuya attı.” dedi. Rasulullah (s.a.v.) Ali’yi (r.a.) bu maksadla oraya gönderdi. Ali (r.a.) bu düğümü oradan çıkarıp çözdü. (Sihir çözülünce) Aleyhisselam, bağdan kurtulmuş gibi kendine geldi (Allah’ın izniyle). Rasulullah (s.a.v.) o Yahudiyi zikr etmedi ve onun yüzünü de hiç görmedi.”9
(9) Nesei rivayet etmiştir; Tahrim babı 20.
Hadislerin Açıklamaları :
Bu hadise hicretin 7. senesinde, Medine’de cereyan etmiştir. Rasulullah (s.a.v.)’ ın bu sihrin etkisinde 6 ay kaldığı söylenmektedir.
Zervan kuyusunun renk değiştirmesinin sebebebini İmam Kurtubi şöyle açıklamaktadır:
“Sihrin uzun müddet kalması nedeniyle, çirkinleşmesi veya içerisindeki sihir malzemeleri nedeniyle renk değişikliği olmuştur. Kuyu suyundan beslenen ağaçların başlarını, şeytan başına teşbihi, çirkinlik, kötülük, habislik ifade ettiğini vurgulamıştır. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de de Zakkum ağacının başı da şeytanların başına teşbih edilmiştir.”
Peygamber (s.a.v.), büyü malzemelerini kuyudan çıkarma teklifine:
“Ben, ondan insanlara bir zarar gelmesine sebep olmaktan korktum.” diye cevap vermiş olması, bazı yorumlara sebep olmuştur;
İmamNevevi (r.a.) şöyle der:
“Bu korku ümmetin sihirle meşgul olması, onların bunu ögrenmeye kalkmaları korkusudur. Bu, fesat korkusuyla, maslahatı terk etme babına girer.”
Hadisten de anlaşılacağı üzere, “Rasulullah (s.a.v.) dua etti ve etti etti durdu.” hadisinden İmam Nevevi, sıkıntı, hastalık, keder, sihir vb. şeylerden dolayı, tekrar tekrar dua okumaya müstehab hükmünü vermiştir.
B-) Sihir yapmak ve düğümlere sihir maksadıyla üfürmek hakkındadır:
Ebu Hüreyre (r.a.)’ den, Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
“Kim sihir maksadıyla bir düğüm düğümler sonra da ona üflerse sihir yapmış olur. Kim sihir yaparsa şirke düşer. Kim bir şey ararsa, o astığı şeye havale edilir.”10
(10) Nesei rivayet etmiştir; Tahrim babı 19.
Hadisin Açıklaması: Sihir yapma maksadıyla düğümlere üfürmek sihirbazların işi olup, şirk ehlinin amellerindendir. Fayda verecek şeyleri alıp, zararlı şeylerden sakınmak düşüncesi Allah (c.c.) dan geldiğiyle bilinir, düğümlerden değil. Müşrikler, Allah (c.c.)’a tevekkül etmeyip sihir (büyü) yaptıkları için, şeytanca işlere kalkışmışlardır.
Bazı alimler bu hadis hakkında şunları da belirtmişlerdir:
“Bu davranışıyla ondan gerçek tesir olacağına itikat etmişse şirk olur.” Bazı alimler de;
“Bundan maksat, fiirk-i Hafi (gizli şirk) dir. Zira tevekkül ve Allah (c.c.)’a itimat terk edilmiş olmaktadır.” demişlerdir.
Bir şeyi asma meselesiyse: (Nazar boncuğu (!) v.b.) bunlar caiz olmayıp, bunların hastalığı giderdiğine ve şifayı verdiğine itikat etmek şirktir.
Hadiste geçen; “Kim bir şey takarsa ona havale edilir.” İbaresini de, Allah (c.c.)’ ın yardımından mahrum kalır.” diye yorumlamışlardır.


her buyuyu bozmak ıcın sureler vardır buyunun cesıdıne gore bunlar degısıyo bu buyuler bakara suresı 3 defa okundu mu buyunun bozulmasını saglıyo tarık ve rahman bıde nas suresı bunların buyuyu cozdugunu dusunuyorum buyuyu hıssettıgımız an once allaha sonra da surelere sıgınmayız
BENZER KONULAR:

Dini Soru Cevap

Her soru cevap verilmeye değerdir, yeter ki aynı konu bize sorulmuş olmasın ve kurallara uygun sorulsun. Lütfen soru yollamadan önce aynı konu var mı diye \\\\"ARAMA\" yapınız. Konu altına yazılan sorulara öncelik tanıyoruz.. Bilginize

Takip Et

Answers ( 2 )

    0
    2021-11-06T20:50:18+03:00

    Babama karısı bağlama büyüsü yapmış babam bize çok kötü günah mı bozdurmamız gerekir mi

    0
    2022-05-26T12:25:21+03:00

    Büyü

    Merhaba hocam ramazan öncesinde abimle ve konuştuğu bir kız arkadaşıyla sorun yaşadık karakolluk olduk abim son zamanlarda evle alakası yok gibiydi bu kızla konuştuğu zamanlar ama bu kız aynı zamanda abimi de zaman zaman kandırıyordu bende rehavete kapılıp bulunduğum şehirdeki bir hocaya gittim durumu anlattım ve benim ve aileme bakmasını istedim abimin konuştuğu kız değilde babamın kardeşi annem babam üzerinden zamanında büyü yaptırmış bir kaç bişeyler söyledi onu bozmak için onu yapıyoruz şu an fakat abimin de o kıza karşı erkekliğini kesicem dedi hoca o kız bişeyler yapmıştır demedi bende sonradan idrak ettim şu an ben abimin iyiliği için derken ona müdahale etmiş gibi hissediyorum ve hiç rahat değilim bu durumdan düzeltelim derken günaha mı girdim bunu da istemiyorum içim rahat etmiyor bu konu hakkında görüş bildirirseniz sevinirim

      0
      2022-05-28T14:30:45+03:00

      İslam dini, büyük günahlar arasında saydığı sihri şiddetle yasaklamış, Kur’an-ı Kerim’de sihir yapanların ahiretten nasibi olmadığı ve bunu yapanların şerrinden Allah’a sığınılması gerektiği vurgulanmıştır (Bakara, 2/102; Felâk, 113/4). Hz. Peygamber (s.a.s.) de sihir yapmayı yedi büyük günah arasında saymıştır (Buhârî, Vesâyâ, 23; Müslim, İman, 145). Büyücülerin her şeyi bildiği, başaramayacakları şeylerin bulunmadığı şeklindeki inançlar İslam’a aykırıdır. Bu yüzden bazı müslüman bilginler, gerçekliği bulunmayan bir aldatmaca ve safsata olduğu gerekçesi ile büyünün gerçekliğini reddetmişlerdir (Bkz. Cassâs, Ahkâmü’l-Kur‘ân, I, 51; Nevevî, Ravda, IX, 129, 346). Sihire ve büyüye karşı en etkili çözüm, Allah’a sığınmak ve ona güvenmektir. Hz. Peygamber (s.a.s.), her şeyin şerrinden Allah’a sığınarak sürekli Felâk ve Nâs sûreleri ile Âyete’l-kürsî’yi okumuştur (Buhârî, Vekâle, 10; Fezâilü’l-Kur’an, 10; Tirmizî, Fezâilü’l-Kur’an, 3). Ayrıca o, torunları Hz. Hasan ve Hüseyin’i (r.a.) nazar, büyü ve benzeri olumsuzluklardan korumak için şu duayı okumuştur:

      أَعُوذُ بِكَلِمَاتِ اللَّهِ التَّامَّةِ مِنْ كُلِّ شَيْطَانٍ وَهَامَّةٍ ، وَمِنْ كُلِّ عَيْنٍ لاَمَّة

      “Her türlü şeytan ve zehirli hayvanlardan ve bütün kem gözlerden Allah’ın eksiksiz kelimelerine sığınırım.” (Buhârî, Ehâdîsu’l-enbiyâ, 10; bkz: İbn Mâce, Tıb, 36).

Cevapla