Çağdaş Problemler Ve İslam

Question

İslamda Çağdaş Problemler

Islamda Cagdas Problemler

Çağımız insanlığının problemlerine bir göz atacak olursak bunların büyük kısmının, temelde ahlâk problemleri olduğunu görürüz. İşte  günümüz   dünya  sorunlarından  birkaçı:

Bir yanda inanılmaz servet birikimleri, bir yanda açlık ve sefalet… Sonuçsuz barış laflarına rağmen sürüp giden savaşlar, her yıl trilyonlarca dolar harcanan korkunç silahlar, işgaller, katliamlar… Milletlerin bağımsızlığı üzerine çekilen nutuklara rağmen hakikatte güçlü devletlerin zayıflar üzerinde kurduğu siyasî, askerî, ekonomik ve kültürel hegemonyalar; inanılmaz sömürüler… Yolsuzluklar, can ve mal güvensizliği, terör ve şiddet, mafyalaşma ve çeteleşmeler, kadın ticareti, cinsel istismar ve sapıklık, alkol ve uyuşturucu bağımlılığı… aile faciaları…

Bunlar, insanların kalplerinden gerçek anlamda Allah sevgisi ve korkusu silinmesinin insanlık âlemi için nelere mal olacağını gösteren dehşet verici örneklerden sadece birkaçı, aziz müminler… Büyük Akif’in dediği gibi “Ne irfandır veren ahlâka yükseklik ne vicdandır / Fazilet hissi insanlarda Allah korkusundandır.” İnsan oğlunun kalbinden Allah korkusu bir kez silinmeye görsün, o zaman, Endülüs’ün büyük âlimlerinden İbn-i Hazm’ın dediği gibi, “insanın insana verdiği acılar, vahşi hayvanların, canavarların verdiği acılardan daha büyük olur.” Bu sebeple Rahmet Peygamberi Hz. Muhammed Mustafa (sav), “Nerede olursan ol Allah’tan kork!” [2] buyurmuştur. Bunun içindir ki dinimizde “takva, havf, haşyet” gibi kavramlarla ifade edilen, saygı anlamındaki bu Allah korkusunun önemi çok büyük görülmüştür.

En başta Asrı Saadet (mutluluk çağı) dediğimiz Resûlullah dönemi olmak üzere, bu yüce Kur’an kavramlarının mümin kalplerde yer ettiği çağlarda İslâm’ın inanç ve ahlâk esasları, Müslümanlarda derin bir insan ve varlık sevgisi geliştirmiş; dünyanın başka yerlerinde insanlar derebeylerin, asillerin, kiliselerin baskı ve zulümleri altında ezilirken, Kur’an ahlâkını gönüllerine sindiren müslümanlar, yönetimleri altındaki her inanç ve ırktan insanlara karşı adalet, eşitlik, hakkaniyet, müsamaha gibi mutlak değerler üzerine kurulu gerçek bir ahlâk zihniyeti ve uygulaması geliştirmişlerdir.

İnsanlığın kaderini etkileyecek bir göçün hazırlığı içinde iken komşusunun iğnesini-ipliğini iade etmeyi dahi ihmal etmeyen Hz. Peygamber; yaşlı dul kadının yetimlerine sırtında çuvalı taşıma yüceliğini gösteren Hz. Ömer, bir Rum ustanın şikayeti üzerine hakimin emriyle sanık sandalyesine oturan Sultan Fatih, günün ikinci müşterisini henüz siftah etmemiş komşusuna gönderen sade esnaf; evet -ister gerçekten yaşanmış olsun, isterse halk muhayyilesinin mahsulü olsun- bunlar ve sayısız benzerleri, saf İslâm ruhunun hakim olduğu, benimsenmiş ve yaşanmış bir ahlak telakkisinin, gelenekleş-miş, anonimleşmiş ve bir kültür olmuş Peygamber ahlâkının ta kendisidir… Ve  bu kültürün aydınlığına, rahmet ve bereketine çağımız insanlığının o kadar ihtiyacı var ki!..

[1]   Asr, 103/1-3.

[2] Tirmizî, Sahîh, “Kitâbü’l-birr ve’s-sıla”, 55; Dârimî, Sünen, “Kitâbu’r-rikak”, 77.

BENZER KONULAR:

Answers ( 2 )

    1
    2022-12-07T18:26:26+03:00

    Gdolu veya hormonlu sebze meyve yemek caiz mi?

  1. Sağlık bakanlığının izin verdiği Gdolu veya hormonlu sebze meyve yemek caizdir.

Cevapla