Paylaş
Cenazeden sonra Taziye, Sadaka ve Diğer Hususlar
BildirQuestion
Please briefly explain why you feel this question should be reported.
Taziye, Sadaka ve işlenen bidatlar
1. Baş sağlığı dileme (taziye). Ölünün yakınlarına mümkün olduğu kadar teselli edici ve rahatlatıcı sözler söylenir, onların üzüntülerinin paylaşıldığı gösterilir. Bu davranışa “tâziye” denir. Tâziyede bulunmak müstehaptır. Hz. Peygamber birçok defa tâziyede bulunmuş ve ashabını taziye konusunda teşvik etmiştir. Tâziyede bulunurken, “Başınız sağ olsun! Allah merhuma rahmet etsin, mekânını cennet etsin; size de sabır versin, hayırlı uzun ömür ihsan etsin” gibi teselli edici sözler söylenir. Tâziye definden önce yapılabileceği gibi definden sonra da yapılabilir. Ancak ilk üç gün içinde tâziyede bulunmak tavsiye edilmiştir. Uzakta bulunan ve sonradan haberdar olanların dışında bu süreden sonra taziye yapılması mekruh görülmüştür (ayrıca bk. TÂZİYE).
2. Defnin arkasından cenaze için sadaka ve yemek vermek. Ölünün velisi defnin ertesi gününden başlayarak yedinci gününe kadar imkânı ölçüsünde fakirlere sadaka vermeye gayret etmeli ve sevabını ölüye bağışlamalıdır. Bu bir sünnettir. Ayrıca gerek cenaze yakınları gerekse diğer müminler hem vefat eden hem de hayattaki müminler için sıkça Allah’tan af ve mağfiret dilemelidirler. Cenaze sahiplerinin ölümden sonra belirli günlerde yemek vermeleri konusunda herhangi bir sünnet bulunmamaktadır; sadece sevabı ölüye bağışlanmak üzere fakirler doyurulabilir. Bazı yörelerde bu yemek verme âdeti cenaze sahipleri için büyük sıkıntılara sebep olmakta ve yanlış şekilde dini bir görev gibi algılanmaktadır. Cenaze yakınları gerek üzüntüleri gerekse gelenlerle ilgilenmeleri sebebiyle yemek hazırlamada zorluk çekeceklerinden, bazı yörelerde görüldüğü üzere onlar için özellikle ilk üç gün boyunca komşularının yemek hazırlayıp getirmeleri ise güzel bir âdettir. Hz. Peygamber’in de bu yönde tavsiyesi bulunmaktadır (Ebû Dâvûd, “Cenâiz”, 25; Tirmizi, “Cenâiz”, 21).
3. Öleni hayırla anmak. Hz. Peygamber, “Ölülerinizin güzel işlerini yâdedin, kötü taraflarını dile getirmeyin” (Tirmizî, “Cenâiz”, 34) diyerek ölenlerin hayırla anılmasını, iyi taraflarının ön plana çıkarılmasını tavsiye etmiştir. Bu sebeple ölen kişinin hem hayattayken yaptıkları hem ölüm ani ve sonrasıyla ilgili olumsuz konuşmalardan sakınmak gerekir. Bununla birlikte kişi hayatta iken açıkça haram işleyen, bidatları ve kötülükleri ile tanınmış ve bunlara çağıran biri idiyse söz konusu kötülüklerden başkalarını sakındırmak için ölenin durumu gerektiğinde söylenebilir. İyiliği ile tanınan kişide görülen güzel hasletleri anlatmak ise hem rahmete vesile hem de başkalarına iyi örnek olması düşüncesiyle müstehap sayılmıştır.
Cenaze ile ilgili Bidatlar
1. Defin sırasında veya daha sonra ölü için para karşılığında Kur’ân-ı Kerim okutmak, hatim indirtmek, muhtelif gün ve yıl dönümlerinde mevlit okutmak bidat sayılmıştır. Ölüm münasebetiyle Kur’an okunmasının ölene fayda sağlayacağı umulmakla birlikte bunların başkasına para ile yaptırılması ve Kur’an okuyanların Allah rızasını değil para kazanmayı amaçlaması, bu fiilin ibadet olma niteliğini ortadan kaldırmaktadır. Ayrıca ölünün yedinci, kırkıncı veya elli ikinci gecesi gibi belli gün ve gecelerde okutulan mevlit ve hatimler hususunda da Kur’an’a veya sünnete dayanan herhangi bir bilgi yoktur.
2. Cenazenin defninden sonra yapılan devir ve iskat işlemleri ölenin günahlarının bağışlanmasına vesile olabilir temennisiyle sonradan ihdas edilmiştir (bk. ISKAT).
3. Kabrin üzerinde namaz kılmak, üzerine mescit inşa etmek, buralarda mum yakmak ve bez bağlamak da bidattır.
4. Kabre ölenin eşyalarını bırakmak, resmini koymak vb. işlemler de uygun değildir.
Kaynak: Temel islam ansiklopedisi diyanet
Answer ( 1 )
Please briefly explain why you feel this answer should be reported.
Ölen kişinin yakınlarına mümkün mertebe sakinleştirici ve rahatlatıcı sözler söylenmesi gerekir. Daha fazla acısını arttıracak sözlerden kaçınılması gerekmektedir. Ölünün velisi defnin ertesi gününden başlayarak yedinci gününe kadar imkânı ölçüsünde fakirlere sadaka vermeye gayret etmeli ve sevabını ölüye bağışlamalıdır. Bu bir sünnettir. Rasulullah (sav) “Ölülerinizin güzel işlerini yâdedin, kötü taraflarını dile getirmeyin” (Tirmizî, “Cenâiz”, 34) diyerek ölenlerin hayırla anılmasını, iyi taraflarının ön plana çıkarılmasını tavsiye etmiştir. Bu sebeple ölen kişinin hem hayattayken yaptıkları hem ölüm ani ve sonrasıyla ilgili olumsuz konuşmalardan sakınmak gerekir.