Cennet ne demek? Cennet hakkında bilgi
BildirPlease briefly explain why you feel this question should be reported.
Cennet
Cennet Nedir? Cennet hakkında ayet, hadis ve cennet isimleri
Ahirette müminlerin içinde ebedi kalacakları nimet yurdudur.
Sözlükte bahçe, bitki ve sık ağaçlarla örtülü yer anlamına gelen cennet, terim olarak çeşitli nimetlerle bezenmiş olan ve müminlerin içinde ebedî olarak kalacakları ahiret yurduna denir.
Cennet ve cennetteki hayat sonsuzdur.
Kur’an-ı Kerîm’de cennet için çeşitli isimler kullanılmıştır. Bunları şöyle sıralamak mümkündür:
- Cennetü’l-me’vâ (şehitlerin ve müminlerin barınağı ve konağı olan cennet),
- cennetü adn (ikamet ve ebedilik cenneti),
- dâru’l-hulûd (ebedilik yurdu),
- el-firdevs (her şeyi İhtiva eden cennet bahçesi),
- dâru’s-selâm (selâmet ve esenlik yurdu),
- dâru’l-mukâme (ebedî durulacak yer),
- cennâtü’n-naîm (nimetlerle dolu cennetler),
- el-makâmu’l-emîn (güvenilir makam).
Kur’ân-ı Kerîm’de cennet ve cennetliklerin durumu şöyle tasvir edilir: Cennet genişliği göklerle yer kadar olan (Âl-i imrân 3/133), yakıcı sıcağın da dondurucu soğuğun da görülmeyeceği bir yerdir [el-insân 76/13). Temiz su ırmakları, tadı bozulmayan süt ırmakları, içenlere zevk veren şarap ırmakları ve süzme bal ırmaklarının yer aldığı (Muhammed 47/15) cennette, suyu zencefille kokulandırılmış selsebîl {tatlı su) pınarı (el-insân 76/18) ve sonunda misk kokusu bırakan bir içecek (el-Mutaffifîn 83/25-26) de vardır. Cennet şarabı baş ağrıtmayan, sarhoş etmeyen, içenlere zevk bahşeden ve bembeyaz bir kaynaktan çıkan (es-Sâffât 37/45-47) bir içecektir. İçildiği zaman sarhoş etmediği gibi, ne baş dönmesi yapar (el-vâkı’a 56/19), ne günah işlemeye iter, ne de saçmalatır (et-Tûr 52/23). Cennette, türlü meyveler, hurmalıklar, nar ağaçları (er-Rahmân 55/68), bağlar (en-Nebe 78/32), dikensiz sedir ağaçları, salkımları sarkmış muz ağaçları (el-Vâkı’a 56/28-29), çeşit çeşit kuş etleri (el-vâkı’a 56/21) bulunur.
Cennetliklerin elbiseleri ince ve kalın halis ipek (atlas) tendir (el-Kehf 18/31; el-İnsân 76/21), süsleri altındandır (el-Kehf 18/21; el-Hac =2/23; el-Fâtır 35/33)/ meskenleri güzeldir (et-Tevbe 9/72). Cennettekilere hizmet etmek için ölümsüz gençler dolaşır (vildân), onlar -güzelliklerinden dolayı- saçılmış birer inci sanılırlar (el-insân 76/19). Bunlar altın kadeh ve tepsiler dolaştırırlar, cennetliklerin canlarının istediği ve gözlerinin hoşlandığı her şey orada hazır bulunacaktır (ez-Zuhruf 43/71). Cennettekilere, altlarından ırmaklar akan, üst üste bina edilmiş köşkler vardır (ez-Zümer 39/20). Yine cennetlikler İçin değişik âyetlerde pek çok güzelliklerle nitelenmiş tertemiz eşler vardır (el-Bakara 2/25, el-vâkı’a 56/35-38, en-Nebe’ 78/33, es-Sâffât 37/48-49). Cennetliklerin hem kendileri, hem de eşleri cennetin gölgelerinde tahtları üzerine kurulup yaslanırlar (Yasin 36/56). Allah tarafından kalplerinden kin sökülüp atılmış olan cennetlikler, kardeşler halinde, karşı karşıya tahtları üzerinde otururlar. Orada bunlara hiç bir yorgunluk ve zahmet yoktur (el-Hicr 15/47-48). Cennette boş ve yalan söz de işitilmez (en-Nebe’78/35).
CENNET NİMETLERİ
Bazı âyetlerde cennet nimetlerinin cennetliklere dünyadakileri hatırlatacağı ifade edilmiş (el-Bakara 2/25) ise de, bunların dünya nimetleri ile aynı olduğu düşünülmemelidir. Nitekim cennet nimetlerinin insan akıl ve hayalinin tasavvur edemeyeceği güzellikte olduğunu Hz. Peygamber bir kudsi hadiste şöyle ifade etmiştir: “Cenab-ı Hak buyuruyor ki: Salih kullarım için ben, cennette hiç bir gözün görmediği, hiç bir kulağın işitmediği ve insanın kalbinden bile geçmeyen nice nimetler hazırladım” (Buhârî, Tefsir, Sure 32; Tevhid, 35; Müslim, Cennet, 1; et-Tirmizî, Tefsir, Sure 32). Hadisi rivayet eden Ebû Hureyre Secde sûresinin 17. âyetini hatırlatmıştır ki, âyetin meali şöyledir: “Artık onlar (cennetlikler) için yaptıklarının mükâfatı olarak nice sevindirici nimetler saklanmış bulunduğunu kimse bilemez” (es-Secde 32/17).
Şüphesiz cennetteki nimetlerin en büyüğü Allah’ın hoşnutluğunu kazanmak ve Allah’ı görmektir. Nitekim Kur’ân-ı Kerîm’de meâlen şöyle buyurulmuştur: “Allah’ın hoşnutluğunu kazanmak ise (bütün cennet nimetlerinden) daha büyüktür. İşte bu en büyük kazançtır” (et-Tevbe 9/72). “O gün Rablerine bakan terü taze (ışık saçan) yüzler vardır” (el-Kıyâmet 75/22-23).
Ehl-i sünnet bilginlerine göre müminler cennette mahiyeti bilinmeyen bir şekilde Allah’ı göreceklerdir[238]. Kur’ân-ı Kerîm’de mazi (geçmiş zaman) kalıbıyla geçen cennetin Allah’a karşı gelmekten sakınan, Allah’a ve peygamberlerine inananlar için hazırladığını bildiren âyetlerden CAl-i İmrân 3/133; el-Hadîd 57/21) anlaşıldığına göre cennet şu anda var ve yaratılmıştır. Ahiret hayatının, sadece ruhanî değil, ru-hânî-cismânî olacağı fikrini benimseyen Ehl-i sünnet bilginleri “…orada ebedî kalıcıdırlar” (en-Nisâ 4/57,122; el-Beyyine 96/8} mealindeki âyetlerden hareketle cennet hayatının sonsuz ve ebedî olduğu inancını benimsemişler, bu inanca karşı çıkan Cehmiye’yi bid’atçı saymışlardır.
Cevapla