Cennet nedir? Cennetin özellikleri nelerdir

Question

“CENNET” Nasıl Bir Yer

Cennet nedir cennetin ozellikleri ayet ve hadisler

Cennet, Bütün dinî inanışlara göre müminlerin ölümden veya kıyametin kopmasından sonra sonsuz mutluluk içinde yaşayacakları yerdir.

Cennet Lügat manası örtmektir. Bu nedenle ağaçları ve otlarıyla toprağı örtmesinden dolayı otluk ve bahçeye de denir. Nitekim Allahu Teâlâ şöyle buyuruyor: “Andolsun, Sebe’ kavmi için oturduğu yerlerde büyük bir ibret vardır. Biri sağda, diğeri solda iki bahçeleri (cenneteyni) vardı. (Onlara:) Rabbinizin rızkından yeyin ve O’na şükredin. İşte güzel bir memleket ve çok bağışlayan bir Rab!” (Sebe: 15)

“Ve o bahçeleri (Cennet) buruk yemişli, ılgınlık ve içinde biraz da sedir ağacı bulunan iki bahçeye çevirdik.” (Sebe:16)

Cennete; cennet adının verilmesi ya yeryüzündeki bahçelere benzediğinden dolayıdır veya işâret edilen şekilde içindeki nimetleri sakladığından dolayıdır.

Birçok bağlamında cennet; örtülü ve gizli demektir ki bu maddenin bütün müştaklarından (kendisinden türetilmiş keli melerde) bir nevi setr manası vardır. Nitekim “cin” herkese görünmez gizli bir nevi mahlûk, “cinnet”; aklın kaybolması, “cen”; kararmak görülen eşyanın nazardan gizlenmesi demektir. İkinci olarak cennet bir setr manasında zemini görünmez gayet girift ağaçlarla kapalı bahçe ve bostana itlak olunmuştur. Ayrıca is tahta dünya gözüyle görülmeyen gaybi hakta gizliden Darus sevâbın ismi olmuştur ki Kur’an’da; “el-cennet” denildiği zaman bu mana meydana çıkar.

Kur’an-ı Kerim ve Hadis’i Şeriflerde cennet bazı sıfatlarla beraber kullanılmış ve böylece birçok adlarla anılmıştır. Mesela: Cennetü’l-Firdevs, Cennetü’n-Naim, Cennetü-Adn, Cenne tü’l-Huld, Cennetü’l-Me’va, Darüsselâm, Darûl-Karar ve Da rül-Muhakeme... şeklinde kullanılmıştır.

Buralara girip ebediyen kalabilmenin bir kısım şartları vardır. Bu da iman ve salih amelden başkası değildir. Bu hususta Allahu Teala şöyle buyuruyor: “ Allah iman edip salih amel işleyenleri altlarından ırmaklar akan cennetlere sokar…” (Muhammed: 12)

“Cennet müttakilere yaklaştırılmıştır, uzak değildir onlardan. İşte (denildi) size vaadedilen budur. Daima (tevbe) ile Allah’a dönen, (O’nun buyruklarını) koruyan, görmeden Rahman’a saygı gösteren ve (Hakk’a) dönük bir yürek getiren herkesin (mükâfatı budur)! Ona esen likle girin. Bu ebedi yaşama günüdür! Orada istediklerini bulurlar. Katımızda daha fazlası da vardır.” (Kaf: 31-35)

“İşte onlar cennetlerde ağırlanırlar” (Mearic: 35) Cen netlerde kendilerine ikram olunanlar… Kimlerdir bunlar? Ne yapmışlardır da bu müjdeye hak kazanmışlardır? İşte ayetlerin ifadesiyle onların kimlikleri ve onlardan tezahür edenler:

Namaz kılanlar… Onlar ki namazlarına devam eder ler. Mallarında belli bir hisse vardır… İsteyen ve (isteme- diği için) mahrum kalana… Din gününü tasdik ederler. Rablerinin azabından korkarlar. Çünkü Rablerinin aza bına güven olmaz. Irzlarını korurlar. Yalnız eşlerine ya da ellerinin altında bulunana karşı korumazlar, (bundan ötürü de) onlar kınanmazlar. Ama kim bundan ötesini aşarsa, onlar sınırı aşanlardır. Onlar emanetlerini ve ahitlerini gözetirler. Şahitliklerini yaparlar. Namazları ni korurlar. İşte onlar cennetlerde ağırlanırlar…” (Mearic: 22-35)

“…Ben sizden erkek kadın hiçbir çalışanın işini za yi etmeyeceğim. Hep birbirinizdensiniz. Hicret edenler, yurtlarından çıkarılanlar, yolumda işkence edilenler, vu ruşanlar ve öldürülenler… Elbette onların kötülüklerini örteceğim ve onları altlarından irmaklar akan cennetle. re sokacağım (Yaptıklarına), Allah katından bir karşılık olarak. Allah; karşılığın güzeli O’nun katındadır.” (Al-i İmran: 195)

Kur’an-ı Kerim’den ancak bazılarını zikrettiğimiz bu ayetler de cennet Allah’a ve Rasûlüne iman edip salih amel işleyen ve yaptıklarına karşılık olarak bahşedilmiştir. (Vakıa: 24)

“Rabbinizden bir mağfirete; Allah’a ve peygamber lerine inananlar için hazırlanmış olup genişliği gökle yerin genişliği kadar olan cennete koşuşun. İşte bu, Al- lah’ın lütfudur ki onu dilediğine verir. Allah büyük lütuf sahibidir.” (Hadid:21)

İşte o yaklaştırılanlar, Nimet cennetlerindedirler. Çoğu önceki ümmetlerden, Birazı da sonrakilerden. On lar) cevherlerle işlenmiş tahtlar üzerindedirler. Karşılıklı olarak onların üzerinde yaslanırlar. Çevrelerinde, ölüm süzlüğe ulaşmış gençler dolaşırlar. Kaynağından doldu rulmuş, testiler, ibrikler ve kadehlerle. Ondan ne başları ağrıtılır, ne de akılları giderilir. Beğendikleri meyvalar, canlarının çektiği kuş etleri, iri gözlü hûriler, saklı inci ler gibi, yaptıklarına karşılık olarak verilir. Orada boş bir söz ve günaha sokan bir laf işitmezler. Duydukları söz, yalnız “selâm”, “selâm” dır. Sağın adamları, nedir o sağın adamları! Dalbastı kirazlar, meyva dizili muzlar, uzamış gölgeler, fışkıran sular. Pek çok meyva arasında, tükenmeyen ve yasaklanmayan ve yükseltilmiş döşekler üstündedirler. Biz kadınları yeniden inşa ettik (yarat tık). Onları bakireler yaptık. Hep yaşıt sevgililer, Sağın adamları içindir. Bir çoğu öncekilerdendir. Bir çoğu da sonrakilerdendir. (Vakıa: 11-40)

Bu hususta bir hadisi şerifte şöyle varid olunmuştur: “Hiç- bir kafir ve hiçbir mü’min yoktur ki, hem cennette, hem de ce hennemde bir menzili (konulacak yeri) olmasın. Bu nedenle eh li cennet cennete, ehli cehennem cehenneme girdikleri zaman cennet, ehli cehenneme kaldırılır gösterilir. Oradaki menzillerine bakarlar ve kendilerine “İşte siz Allah’a itaatle amel etmiş olsaydınız bunlar sizin menzilleriniz idi” denilir sonra “Ey cennet eh li! Haydi amelleriniz sebebiyle siz bunlara varis olunuz.” denilir, binaenaleyh onların menzilleri ehli cennet arasında taksim edilir (paylaştırılır). ”

“İman edenler ve iyi amellerde bulunanlar -ki biz hiç kimseye gücünün üstünde bir şey teklif etmeyiz. İş te onlar cennet ehlidir ve orada ebedi olarak kalacak lardır. Orada kalblerinde bulunan kini çıkarıp atarız. Onların altlarından ırmaklar akar. “Bizi buna erdiren Allah’a hamdolsun. Eğer Allah bizi doğru yola sevk et meseydi biz doğru yola erişemezdik. Şüphesiz Rabbi mizin peygamberleri bize gerçeği getirmişler.” derler. Onlara şöyle seslenilir: “İşte size cennet! Yaptıklarınıza karşılık buna varis oldunuz”. Cennet ehli, cehennem eh line: “Rabbimizin bize vaad ettiğini gerçek bulduk. Siz de Rabbinizin size vaad ettiğini gerçek buldunuz mu?” diye seslenirler. Onlar da “evet” derler. Bunun üzerine aralarında bir çağırıcı şöyle seslenir: “Allah’ın laneti za limler üzerine olsun! Onlar, Allah’ın yolundan men eder ler ve onu eğriltmek isterler, ahireti de inkâr ederlerdi”. Cennetliklerle cehennemlikler arasında bir perde vardır. A’raf üzerinde de, her iki taraftakileri simalarından ta niyan kişiler vardır. Bunlar cennetliklere: “selâm olsun size” diye seslenirler. Bunlar henüz cennete girmemiş, fakat girmeyi arzu eden kimselerdir. Gözleri cehennem likler tarafına çevrilince de :”Rabbimiz! Bizi zalim top lulukla beraber eyleme!” derler. A’raftakiler yüzlerinden tanıdıkları kişilere seslenerek şöyle derler: “Ne toplu luğunuz, ne de büyüklük taslamanız, size hiç bir yarar sağlamadı”. “Allah onları hiç bir rahmete erdirmiyecek, diye yemin ettiğiniz kimseler bunlar mıydı?” (Cennetlik- lere dönerek): “Girin cennete, artık size ne korku vardır, ne de siz üzüleceksiniz” derler. Cehennemdekiler, cen nettekilere: “Bize biraz su akıtın veya Allah’ın size ver diği rızıktan bize de verin.” diye seslenirler. Cennetteki ler de: “Allah, bunların ikisini de kâfirlere haram kıldı.” derler.” (Araf: 42-50)

Yine bu meseleye bir ayetle ve onunla ilgili bir olayla devam edelim: “İman edip salih ameller yapanları da altlarından irmaklar akan cennetlere koyacağız, orada ebedi kala caklardır. Bu, Allah’ın gerçek vaadidir. Allah’tan daha doğru sözlü kim olabilir. (İş) ne sizin kuruntunuza, ne kitap ehlinin kuruntusuna göre olur, kötülük yapan, ce zasını çeker ve kendisine Allah’tan başka ne dost, ne de yardımcı bulunur. Erkek ve kadından her kim inanarak salih amellerden bir amel yaparsa, işte öyle kimseler cennete girerler ve zerre kadar haksızlığa (zulme) uğra tılmazlar.” (Nisa: 122-123-124)

Nakledilmiştir ki müslümanlarla Ehli kitap birbirlerine karşı tefahhur (övünme) etmişler, her biri Allah indinde kendilerinin daha iyi olduğunu iddia etmiş, ehli kitap “Bizim peygamberimiz sizin peygamberinizden evvel, kitabımız kitabınızdan daha evvel dir. Ve biz İbrahim’in dini üzereyiz.” demişler, Müslümanlar da “Bizim peygamberimiz sizin peygamberinizden sonradır ve Ha temu’l Enbiya’dır. Kitabımız da sizin kitabınızdan sonra ve onlara hâkimdir. Ve biz İbrahim, İsmail ve İshak’ın dini üzereyiz ve cen nete ancak bizim dinimiz üzere olanlar girecek.” demişler, bunun üzerine bu ayetler nazil olmuş ve böyle kuru kuru övünmelerle mücerred arzular, kuruntular, ümitler, temennilerle cennete girilemeyeceği anlatılmış ve onun yolu gösterilmiştir.

“Erkek olsun, kadın olsun, her kim de mümin ola rak iyi işler yaparsa, işte onlar cennete girerler ve zerre kadar haksızlığa uğratılmazlar.” (Nisa: 124)

Demek ki asıl olan isimler, şekiller, hiçbir dayanağı olma yan kuru övünmeler değil, hatta İbrahim’in, İsmail’in, Yakub ve torunlarının Yahudi veyahut Hristiyan olduklarını söylemek ve onların dini üzere olduklarını ifade etmek yeterli ve onlar adına övünmek doğru değildir.

“Yoksa siz, İbrahim, İsmail, İshak, Ya’kub ve es bâtın yahudi, yahut hıristiyan olduklarını mı söylüyorsunuz? De ki: Siz mi daha iyi bilirsiniz, yoksa Allah mı? Allah tarafından kendisine (bildirilmiş) bir şahitliği giz leyenden daha zalim kim olabilir? Allah yaptıklarınız dan gafil değildir.” (Bakara: 140)

Çünkü “Onlar bir ümmetti, gelip geçti, onların kazandıkları kendilerinin, sizin kazandıklarınız sizindir. Siz onların yaptıklarından sorulmazsınız” (Bakara, 134) buyurulmaktadır.

Evet, bizler, cennetteki menzillerimizden bizi alıkoyup ce hennemdeki menzile götürecek olan amellerden kaçınmalıyız. Çünkü o gün cennete giren her kula şayet fenalık yapmış olsa idi cehennemde bulunacağı mevki mutlaka gösterilir ki şükrü artsın, cehenneme giren her kula da şayet iyilik yapsa idi cennette bulu nacağı makam mutlaka gösterilir ki hasreti artsın. 5)

Ve biz Allahu Teâlâ’nın Mü’min suresinde andığı şu iman et miş davetçinin davetine kulak verelim, icabet edelim: “(O iman eden kimse) dedi ki: ‘Ey kavmim, bana uyun, sizi doğru yola götüreyim. Ey kavmim, bu dünya hayatı kısa bir ge çinmedir. Ahiret ise ebedi olarak durulacak yerdir.

Kim bir kötülük yaparsa sadece onun kadar cezala. nır. Erkek veya kadın olsun her kimde inanarak faydalı bir iş yaparsa onlar cennete girerler. Ve orada onlara hesapsız rızık verilir. Ey kavmim, neden ben sizi kur tuluşa çağırdığım halde siz beni ateşe çağırıyorsunuz. Siz beni Allah’ı inkâr etmeye ve bilmediğim şeyleri ona ortak koşmaya çağırıyorsunuz; ben ise sizi o aziz ve çok bağışlayana çağırıyorum.’ ” (Mü’min: 38-42)

“İman edip salih amel işleyenler ki hiç kimseye gücünün üstünde bir şey teklif etmeyiz, işte onlar cen net halkıdır, orada ebedi kalacaklardır. Göğüslerinden kinden (tasadan) ne varsa hepsini çıkarıp atmışızdır. Altlarından ırmaklar akmaktadır. ‘Lütfedip bizi buraya getiren Allah’a hamd olsun, Allah bizi getirmeseydi biz bunu (bu nimeti) bulamazdık! Rabbimizin elçileri ger çeği getirmişler.’ dediler. Onlara: ‘İşte size cennet, yaptıklarınıza karşılık (amelleriniz sebebiyle) o size miras verildi’ diye seslenildi.” (Araf: 42-43)

Bunlar bu sonuca ulaşmak için iman etmişler, iyi amel işlemişler, şeytana yüz vermemişler, peygamberlere uymuşlardır. Yüce Hâlık’ın emrine uyarak ezeli ve alçak düşmanın vesvese sine kulak vermediklerinden bu nimeti hak etmişlerdir. Ancak burada ifade edilmesi gereken bir gerçek var; takatları ölçüsünde yapmış oldukları amelleri, Allah’ın rahmeti olmasaydı nimete er meleri için kâfi gelmezdi.

Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem): “Sizden herhangi birinizi, ameli cennete götürmez. ” demiş. “Seni de mi ya Rasûlal- lah?” diyenlere karşı: “Allah’ın rahmeti ve ihsanı kuşatmadıkça beni de…” buyurmuştur. (186)

Muaz Ibni Cebel (radıyallahu anh)’dan rivayet edilen bir hadis te cennete götürüp cehennemden uzaklaştıran amelin hangileri olduğu sorulduğunda peygamberimiz şu cevabı vermiştir:

“Ey Muaz büyük bir şey sordun, mamafih o, Allahu Teâlâ’nın kolaylaştırdığı kimseye kolaydır. Allah’a ibadet edersin ona hiç bir şeyi şirk koşmazsın, namazı kılarsın, zekâtı verirsin, ramazan orucunu tutarsın, beyti hacc edersin.” Sonra buyurdu ki: “Sana hayır kapılarını göstereyim mi? Oruç kalkandır, sadaka günahları söndürür, gecenin yarısında adamın namazı” dedi, sonra “Yan- ları yataklarından uzaklaşır, korkarak ve umarak Rable rine dua ederler ve kendilerine verdiğimiz rızıktan infak ederler. Yaptıklarına karşılık olarak onlar için ne gözler aydınlatıcı nimetlerin saklandığını hiç kimse bilemez” (Secde: 16-17) Ayetlerini okudu. (187)

“İşte onların mükâfatı Rableri tarafından mağfiret ve altlarından irmaklar akan, içinde ebedi kalacakları cennetlerdir. İş yapanların ecri ne güzeldir.” (Ali-İmran: 136)

Hadisi şeriflerde beyan olunduğu üzere güçlüklerle ve sevilmeyen şeylerle kuşatılmış olan cennete (188) akide yönünden Allah’a ve Rasûlüne iman edip imanında asla şüpheye düşmemek ile (189) amel ve ahlâk yönünden ise bazılarını ifade edeceğimiz şunun gibi hususları kazanmakla ulaşılabilinir.

Her kim ruhu cesedinden ayrılıncaya kadar kibir, gurur ve borçtan beri olursa, yine tatlı söz söyleyen, yemek yediren, oruca devam eden ve insanlar uykuda iken geceleyin namaz kılanlar, zayıflar, fakirler.  Geceleyin kalkıp Allah’ın kitabini okuyan sağ eliyle verdiği sadakayı sol elinden gizleyen, bir müfrezede bulunan ve arkadaşlarının kaçması üzerine düşmanı tek başına karşılayan adam… İşte bu ve benzeri vasıflar cennete giden yolda yol işaretleridir.

İşte yalnız Allah (celle celaluhu) için Allahu Teâlâ’nın lütfuna mazhar olabilmek için yapılan salih amellere karşılık Rableri onlara cenneti lütfetmiştir. Kur’an bu lütfun mükâfatlarından ayrıntili olarak bahsetmiştir. İşte onlardan bir tanesi de “Rahim olan, (yani sonunda mü’minleri rahmetiyle murada erdiren dengi ve benzeri olmayan), naziri olmayan bir Rabden doğrudan doğruya sözle söylenen bir selâm.” (Yasin: 58)

Bir hadisi şerifte Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) demiştir ki: “Ehli cennet nimetler içinde yaşarlarken kendileri ne bir nur parıldar, başlarını kaldırır bakarlar ki üstlerinde Rab kendilerini şerefli yüzüyle müşerref kılmış” buyuruyor, işte “kavli ilahisi budur. (195) Mü’minlere vaat edilen cennetin bir özelliği de “…orda boş ve yararsız hiçbir şeyin duyulmayacağıdır. Bu aynı zamanda mü’minlerin ahvalidir de. Çünkü onlar boş şeylerden (lağv) yüz çevirenlerdir. Onlar omuzlarındaki sorumluluğun yü künü hisseden kişilerdir. Hatta o kadar ki, eğlenme ve dinlenme konularında bile, kendini hayatta daha yüce hedeflere hazırlayıcı ve zamanı boşa geçirtmeyecek seçimlerde bulunurlar. Bununla beraber onlar ahlâk dışı şeylere karşı herhangi bir eğilim taşımazlar. Yararlı ve doğru söz söyler, gevezelik etmez, nazik şakalar ya parlar, ama bu hiçbir zaman alay, eğlence, güldürmece ve taklit cinsinden değildir. Nasıl ki Allah’a lütfuyla gideceği yerde koğu culuk, gıybet, söz çekiştirme, iftira, yalan, iğrenç şarkı ve müstehcen şeyler yoksa işte burada da (dünyada) mü’min bu huylardan uzak kalır. Çünkü bu kendisine vaat edilen cennetin bir özelliğidir de. Onların orada (birbirlerine) dirlik temennileri “selâm”- dir. “İman edip de iyi işler yapanlar, Rablerinin izniyle içinde ebedi kalacakları ve zemininden irmaklar akan cennetlere sokulacaklardır. Orada birbirlerine sağlık dilekleri ise «selam» dır. Onların dualarının sonuda şudur; “Hamd, alemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur.” (İbra him, 23) Cennet ehli Rablerinin kendilerine verdiğinden hoşnut turlar. Derler ki “Bizden tasayı gideren Allah’a hamdolsun, doğrusu Rabbimiz çok Gafûr, çok Şekûr’dur. O (Rab) ki lütfuyla bizi durulacak yurda kondurdu. Orada bize ne bir yorgunluk dokunur ve ne de orada bize bir usanç dokunur.” (Fatir, 34-35)

“Onların oradaki duası başka değil, yalnız “Allah’ım! Seni her türlü eksikliklerden tenzih ederiz. Selam, Alemlerin Rabbi Allah’a hamdolsun.” (Yunus: 10) sözleridir

Allahu Teâlâ ne güzel benzetme yapmış: “Güzel söz, kö kü (yerde) sabit, dalları gökte olan güzel bir ağaç gibi dir. Ki (o ağaç), Rabbinin izniyle her zaman yemişini verir…” (İbrahim: 24-25)

Kendilerini cennet yurduna varis kilan cehennem azabın dan koruyup, nimetler içerisinde sefa sürdüren; canlarının istedi ģi meyveden, etten bol bol veren, içinde saçmalamanın, günaha sokmanın mümkün olmadığı kadehlerden istifade eden cennet ehli birbirlerine dönmüş soruyorlar.

“Onlar: Bize verdiği sözde sadık olan ve bizi, diledi. ğimiz yerde oturacağımız bu cennet yurduna varis kılan Allah’a hamdolsun. İyi amelde bulunanların mükâfatı ne güzelmiş! derler.” Zümer: 74)

“Daha önce biz, ailemiz içinde (iken sonumuzdan) korkardık. Allah bize lutfetti de bizi o (vücudun) delik çiklerine işleyen (kavurucu) azaptan korudu. Biz, bundan önce O’na yalvarır (bizi korumasını ondan niyaz ederdik.) Çünkü iyilik eden, esirgeyen O’dur.” (Tur: 26-28)

İşte orada kin yok, husumet yok, küfranı nimet yok lağv yok; hamd ve sena var, şükür var, “Duydukları söz, yalnız selâm, selâm’dır.” (Vakıa: 26)

“Onlar orada ne boş söz, ne de yalan işitirler.” (Nebe:35)

Fakat kim kötü söz söyler onun peşine takılır, mü’minlere “Bunlar sapık insanlar” derse (Mutaffifin, 32)

“Kim azar, dünya hayatını tercih ederse onların gidecek yerleri cehennemdir.” (Nazi’at: 37-38) “Orada onlara ne (ölümle) hükmedilir ki, ölsünler ve ne de onlardan cehennem azabı biraz hafifletilir.” (Fatir:36)

“Ama kim de Rabbinin makamından (huzurunda duracağı andan) korkar ve nefsi kötü heveslerden men ederse (onun için) gidilecek yer cennettir.” (Naziat: 40)

(Allahu Teâlâ onlara şöyle demiştir:) “Bu, sizin mükafatınızdır. Çalışmanıza karşılık verilmiştir.” (İnsan: 22)

“”(Allah için) çalışanların ücreti ne güzelmiş!’ derler.” (Zümer:74)

“İşte yarışanlar bunun için yarışsınlar.” (Mutaffifin: 26)

Dini siteler

BENZER KONULARIMIZ:

Ashab-ı Cennet Ne Demek? Kısaca

Dini Soru Cevap

Her soru cevap verilmeye değerdir, yeter ki aynı konu bize sorulmuş olmasın ve kurallara uygun sorulsun. Lütfen soru yollamadan önce aynı konu var mı diye \\\\"ARAMA\" yapınız. Konu altına yazılan sorulara öncelik tanıyoruz.. Bilginize

Takip Et

Answers ( 4 )

    1
    2021-02-04T17:01:01+03:00

    müminler öldükten sonra yada kıyamet koptuktan sonra  yapılan sevaplar yapılan kötülükler mizan adlı terazide tartılır ameli iyi gelen kişi cennete girer Allah ın izni ile allah c.c cenneti çok güzel bir şekilde yaratmıştır içine dünyada olmayan daha önce hiç görmediğimiz nimetler koymuştur cennete kötü olan hiç bir şey yoktur cennetin katmanları vardır.cennet kademeleri 7kat 8 bölümdür.

    En iyi cevap
    1
    2021-12-25T08:19:52+03:00

    Hocam cennette bu dünyada ki gibi herşey iyapabilecek miyiz öldükten sonra benim düşüncem şu ki hocam biz hemen cennete gireceğiz doğru mu rüyam da yeşillik flan görüyorum öyle mi cennette hocam

    • Cennetin nasıl bir yer olduğunu hem kur’an-ı Kerim’den hem de hadis-i şeriflerden öğreniyoruz Cennet o kadar güzel ki dünyada bulunan bütün nimetler orada var bir de fazlası vardır

       dünyadan daha güzel evler dünyadan daha güzel bahçeler dünyadan daha güzel akarsular dünyanın bütün nimetleri ile daha fazla nimet vardır

    1
    2023-01-15T16:12:46+03:00

    Cennet

    Hocam Cennet cehennem şuan varmıdır gerçek midir şuan mevcut mudur yani çok merak ediyorum kuranı Kerim’de geçiyor mu acaba ve Cennet dünyadan büyük mü hocam

  1. Cennet ve cehennem şu anda yaratılmıştır vardır bunu Peygamber Efendimiz Sahabeler e ondan sonra bugüne kadar gelen tüm İslam alimleri söyler bunu inkar eden sadece mealci sahtekarlardır 

     cennette sadece en düşük seviyedeki Müslümana dahi neredeyse dünya kadar yerler verilir Dünya ile Cennet kıyaslanmaz

Cevapla