Paylaş
Cennet nedir Kısaca Bilgi
BildirQuestion
Please briefly explain why you feel this question should be reported.
Cennet neresi cennet ne demektir
Bütün dini inanışlara göre müminlerin ölümden veya kıyametin kopmasından sonra sonsuz mutluluk içinde yaşayacakları yerdir
Ahiret hayatında müminlerin ebedi saadet yurdu olan yerin bu şekilde adlandırılmasının sebebi, genel görünümüyle dünya bahçelerine benzemesi veya eşsiz nimetlerini insan idrakinden gizlemiş olması şeklinde açıklanmıştır.
Cennet nedir sözlük anlamı
Cennet, yeryüzünde yapılan iyilikler ve güzel davranışların bir mükafatı olarak ölümden sonra gidilecek güzel yerdir. Cennet kelimesi sözlükte YEŞİL BAHÇE anlamındadır. İslam dininde cennet haktır bu kitap sünnet ve icma ilşe sabittir, inanmayan kafirdir. Dinimize göre bir Müslüman Allah’ın emirlerine itaat edip yerine getirir ve yasakladıklarından uzak durursa cennet ile mükafatlandırılır. Cennet yeryüzündeki tüm nimetlerin olduğu ve insan aklının alamayacağı kadar güzel olan yerdir.
Sözlükte “bahçe, bitki ve sık ağaçlarla örtülü yer” anlamına gelen cennet, terim olarak “çeşitli nimetlerle bezenmiş olan ve müminlerin içinde ebedî olarak kalacakları âhiret yurdu”na denir. Cennet ve oradaki hayat sonsuzdur.
Biz, dünya yaşayışında da size dostuz, ahirette de ve burada, canınız ne isterse var ve burada dilediğiniz her şey sizin. (Fussilet Suresi)
Yerler ve gökler hardal tanesi gibi parçalansa, onların sayısınca Allah-u Teâlâ’nın cennetleri vardır.
el-Kelbî der ki; Adn cenneti, Me’vâ cenneti, Firdevs cenneti ve Naîm cenneti. Bunların her birisinin eni, bir birine eklenecek olursa göğün ve yerin eni kadardır.
Yaratılan nesneler arasında en büyüğü cennettir. Bu Allahü Teâlâ’nın mü’min kullarına bahşetmiş olduğu nimetin büyüklüğünü ifade eder. Süddî (r.a) der ki : Eğer gökler ve yerler kırılıp dökülecek ve hardal yapılacak olursa, her bir hardal tanesi karşılığında eni gökle yerin eni kadar olan bir cennet ortaya çıkar.
Süddî şöyle demiştir: Allah Teâlâ, cennetin “enini”, yedi kat yerin ve yedi kat göğün enine benzetmiştir. Halbuki, cennetin boyunun, eninden daha fazla olduğunda ise şüphe yoktur. Böylece Cenâb-ı Hakk, cennetin boyunun, bunun kat kat fazlası olduğuna dikkat çekmek için, “en”i zikretmiştir. el-Hasen dedi ki: Bütün gökler ve yerler serilmiş hali ile biri diğerine eklenecek olursa. (El-Camiu li-Ahkami’l-Kur’an)
Ebû Saîd (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Cennet’te yüz derece vardır. Tüm alemler o derecelerin birin de toplanmış olsalar onların hepsini içerisine alır.” (Müsned: 10806) Âlem = Allah’ın dışındaki herkes ve her şeydir.
Cennetler, umumiyetle sekiz tabakadır. Onların her tabakasında, çok cennetler vardır. Ve , her cennetin de, nice dereceleri vardır ki; hadde hesaba gelmez. (İnsan-ı Kâmil)
Cennetin içerisinde 800 tane [cennet var ve] onların adları var. En güzeli Firdevs-i Âlâ. (Râmûz, 125. Sohbeti , ZÂHİD KOTKU HAZRETLERİ)
Rasûlüllah şöyle buyurmuştur: Cennet
yüz derecedir. Her derece arasındaki mesafe yüz yıldır. (Tirmizî, Sıfatü’l-Cenne, 4 (H. No: 2529)
Cennetin dereceleri Kur’an’ın ayetleri kadardır. Her ayet bir dereceye tekabül eder. Ve bu altıbin ikiyüz onaltı ayettir. Ve her derecenin arası yerle gök arası gibidir. Böylece âlâyı illiyyîn’e kadar varılır. Onun yetmiş bin rüknü vardır ki onlar yakuttandır. Öyle bir yakut ki nurunun aksi günler ve geceler mesafesinde parlar. (Ramuzu’l-Ehadîs , 283/9)
Cennet yüz derecedir. Her iki derecenin arası beşyüz yıllık yoldur. (Ramuzu’l-Ehadîs , 200/12)
Allah, cennetten geniş bir şey yarattı. Bu her türlü emsalsiz nimetlerle bezenmiş cennet ; Allah vahdaniyetine inananlar, Rasûllerini tasdîk ve Kuran hükümlerine itaat edenler içindir. O cennetin yüce mertebelerine kavuşturan “tevhîd ve itaat” dır. Bunların hepsi Allah’ın ihsanıdır. Kullarından kime dilerse ona verir. Dilemediğine vermez. Onun ihsanı büyüktür, lütufları ise çok çok boldur. (Semerkandi , Tefsîrul Kur’an , Hadid /21 Tefsiri)
Ubade bin Samit (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:
“Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
‘Cennette yüz derece vardır. Her derecenin arası gökle yer arası gibidir. Firdevs en yüksek derecedir. Firdevs cennetinde dört ırmak akar. O ırmakların üzerinde arş vardır. Allah’tan cenneti istediğiniz vakit, Firdevs’i isteyin. Firdevs önceki sadık müminlerin meskenidir. Firdevs’in sahiplerinin meskeni Rahman’ın arşının altındadır’ buyurdu.” (Tirmizî – 2531)
BENZER KONULAR:
Answers ( 1 )
Please briefly explain why you feel this answer should be reported.
Cennet; ahiret yurdunda inanan Müslümanların mutluluk ve huzur içerisinde ebedi kalacakları yerdir.
Cennet; dünyada iken Rabbimiz (cc)’un razı olacağı davranışları sergileyen Müslümanların yurdudur.
Cennetler, umumiyetle sekiz tabakadır. Onların her tabakasında, çok cennetler vardır. Ve , her cennetin de, nice dereceleri vardır ki; hadde hesaba gelmez.
Rabbimiz (cc) dünyada bizleri imtihan etmektedir. Bu imtihanı kazananlara da cenneti vaad etmiştir.
Please briefly explain why you feel this answer should be reported.
İslam’da, mezhepsizlik veya mezhepsizler hakkında kesin bir hüküm bulunmamaktadır. İslam, müminlere doğru bir inanç ve ibadet yolunu gösterirken, mezhepler konusunda kesin bir zorunluluk getirmez. İslam, her müminin inançlarını ve ibadetlerini kendi vicdanına, bilgisine ve anlayışına göre yönlendirmesini teşvik eder.
Bir kişi, İslam’ı doğru bir şekilde anlamak ve uygulamak için bir mezhebe tabi olabilir, ancak bu zorunlu değildir. Mezhepler, İslam hukukunu yorumlama ve uygulama konusunda farklı yaklaşımlara sahip olan fıkhi okullardır. Mezheplere mensup olmak veya olmamak, bir kişinin imanına veya İslam’a bağlılığına etki etmez.
İslam, birlik ve beraberliği teşvik ederken, mezhepsel ayrılıkların aşırı bölünmelere veya anlaşmazlıklara yol açmamasını ister. Müminler, farklı mezheplere mensup olsalar da, ortak inançlarında birleşmeli, karşılıklı saygı ve hoşgörüyle birbirlerine yaklaşmalıdır. İslam, Müslümanların temel inançları ve ibadetlerinde birleşmelerini, birlikte çalışmalarını ve birlikte hareket etmelerini önemser.
Bu nedenle, İslam’da mezhepsizler hakkında spesifik bir hüküm veya yargı bulunmamaktadır. Müminler, kendi inançlarını ve ibadetlerini kendi bilgi ve vicdanlarına göre yönlendirme özgürlüğüne sahiptirler, ancak İslam’ın temel prensiplerine ve hükümlerine bağlı kalmaları önemlidir.