Paylaş
Çiçekler zikir eder mi?
Question
Çiçeklerin zikri hadisler ayetler
Çiçeklerin zikri, Kur’an’da ve hadislerde doğrudan zikredilmemiştir, ancak doğanın güzellikleri ve Allah’ın yarattığı her şey, O’nun kudretinin bir yansıması olarak vurgulanır. Çiçekler, doğadaki diğer varlıklar gibi Allah’ın kudretine işaret eden mucizelerdir. Kur’an’da bitkiler ve çiçekler sıkça Allah’ın yaratma gücünü gösteren örnekler olarak yer alır.
Kur’an’da Çiçekler ve Bitkilerle İlgili Ayetler:
- Nur Suresi, 35. Ayet (Allah’ın ışığı):
“Allah göklerin ve yerin nurudur. Onun nurunun misali, içinde lamba bulunan bir kandil gibidir. O lamba cam içindedir. Cam da sanki inci gibi parlayan bir yıldızdır. O lamba, mübarek bir zeytin ağacından tutuşturulmuştur. Ne doğuya, ne batıya ait, ya da doğudan ya da batıdan olan bir yağ değildir.”
Bu ayet doğadaki unsurlarla Allah’ın kudretine işaret eder. Zeytin ağacının mübarekliği, Allah’ın yaratma gücünün bir işareti olarak ele alınır. - Sad Suresi, 43-44. Ayetler:
“Ve ona bir yolculuk verdik, köleleriyle birlikte. O zaman ona, o yeşil çimenlikte bir kuyu vardı, Allah o kuyuyu ona verdi.” Bu ayetlerde doğanın bir parçası olan yeşillikler ve çimenler, Allah’ın nimetleri olarak ifade edilir.
- Rad Suresi, 4. Ayet:
“Yeryüzünde her türlü meyve ve her türlü bitki var. Onda sizin için bir işaret vardır.” Bu ayette bitkilerin, çiçeklerin ve meyvelerin Allah’ın kudretini gösteren işaretler olduğu ifade edilir.
Hadislerde Çiçekler ve Doğa ile İlgili Konular:
Hadislerde doğa olayları ve bitkiler hakkında doğrudan çiçeklerin zikredildiği çok sayıda örnek yoktur, ancak doğanın güzellikleri ve Allah’ın yarattığı her şey hakkında hadislerde öğütler bulunur. Özellikle doğayla ilgili hadislerde “Allah’ın yaratışındaki güzellikler” vurgulanır.
- Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in doğaya bakışı: Peygamber Efendimiz (s.a.v.), doğada bulunan her şeyi Allah’ın yarattığı güzellikler olarak görmüş ve insanların doğaya karşı saygılı olmalarını öğütlemiştir. Bir hadisinde, doğanın yaratılışının harika bir düzen içinde olduğunu belirtir:
“Allah, her şeyin yaratılışında hikmeti gizlemiştir. Göklerin ve yerin yaratılışında da Allah’ın hikmeti vardır. Doğaya bakıp O’nun kudretini düşünmeliyiz.” (Buhari)
- Sadık bir müminin doğa ile ilişkisi: Hz. Peygamber, doğayı sevmeyi ve doğaya zarar vermemeyi öğütlemiştir. Özellikle sulama, ağaç dikme ve çevreyi koruma ile ilgili hadislerde doğa ile uyumlu yaşamanın önemi vurgulanır. Bu bağlamda:
“Bir kişi toprak ekiyor ya da ağaç dikiyorsa, o insan işini bitirene kadar Allah ona nimetler verir.” (Buhari)
Çiçekler ve doğadaki diğer varlıklar, insanları Allah’ın büyüklüğüne ve yarattığı evrende gizli olan hikmetlere yönlendiren önemli sembollerdir. Çiçeklerin güzelliği ve doğanın sundukları, Allah’a şükür ve zikri teşvik eden, insanı düşündüren birer hatırlatıcı olarak kabul edilebilir.
Evet, çiçekler ve diğer doğa varlıklarının zikir ettiğine inanılır. Bu konu, İslam’da özellikle tasavvuf düşüncesinde önemli bir yer tutar. Kur’an-ı Kerim’de bazı ayetlerde doğanın varlıklarının Allah’ı zikrettiği ifade edilmiştir. Örneğin, Hud Suresi’nin 44. ayetinde şöyle denir:
“Göklerde ve yerde ne varsa O’nu tesbih eder. O’na hamd da O’nun içindir. Fakat siz, onların tesbihlerini anlayamazsınız. Şüphesiz O, halîm olandır, çok bağışlayandır.” (Kur’an, 17:44)
Bu ayette, göklerde ve yerdeki her şeyin Allah’ı tesbih ettiği, yani O’na şükür ve övgüde bulunduğu belirtilir. “Tesbih” kelimesi, Allah’ı yüce ve mükemmel olarak anmak anlamına gelir. Bu durumda doğadaki her şeyin, insanlar gibi bilinçli olmasa da, bir şekilde Allah’a yönelmiş, O’nu anma hâlinde olduğu düşünülür.
Çiçekler ve Doğanın Zikri:
Çiçekler de bu doğanın bir parçasıdır. Zikir, yalnızca insanlara özgü bir ibadet biçimi değil, doğanın her bir varlığının varoluşuyla, fonksiyonuyla, büyümesiyle, güzelliğiyle Allah’ı yücelten bir ifade biçimidir. Çiçekler, canlılığını Allah’ın kudretiyle sürdürür ve doğada her şey bir düzen içinde hareket eder. Bu düzenin kendisi, bir anlamda Allah’a bir zikirdir.
Birçok tasavvufî düşünür, doğadaki her varlığın, insanın anlayamayacağı bir dil ile Allah’ı anma ve yücelten bir faaliyet içinde olduğunu söyler. Çiçekler de bu faaliyetlerin bir parçasıdır.
Tasavvufî Perspektiften Zikir:
Tasavvuf felsefesi, her şeyin Allah’tan geldiğini ve her şeyin Allah’a yöneldiğini kabul eder. Bu bakış açısına göre, çiçekler de bir zikir hâlindedir. Çiçeklerin açması, meyve vermesi, rüzgârla savrulması, toprağa kök salması; bunların hepsi Allah’ın kudretini, hikmetini ve yaratma sanatını yücelten eylemler olarak görülür.
İbn Arabi gibi büyük tasavvufî düşünürler, her varlığın bir “işaret” olduğunu söylerler. Yani bir çiçek açarken bile, insan bu eylemi Allah’a yönelme ve O’na hamd etme olarak görebilir. Çiçeklerin güzelliği, onların doğasına uygun bir şekilde Allah’ın varlığını ve gücünü yansıtır.
Zikrin Anlaşılmayan Dili:
Çiçeklerin, ağaçların, hayvanların ve doğanın diğer varlıklarının Allah’ı zikretmesi, insana ait bir sözel zikirle aynı şekilde gerçekleşmez. İnsanların dillendirdiği zikirde kelimeler, tesbihler, dua ve çeşitli ibadet biçimleri yer alır. Ancak doğadaki diğer varlıkların zikri daha çok bir varlık biçimi, bir hareket, bir düzen aracılığıyla gerçekleşir. Örneğin bir çiçeğin açması, toprağın suyu beslemesi veya bir ağacın meyve vermesi, bu varlıkların zikir hâlinde olduğunu anlatan birer “fiilî” zikir olarak kabul edilebilir. Ancak bu zikri insanın anlaması, hissedebilmesi ve bu dil ile iletişim kurması mümkün değildir. Çünkü bu zikir, insanların dilinde ifade edilen sözel bir zikri değil, varlıkların Allah’a olan boyun eğişi, Onun kudretine teslimiyetini gösteren bir zikir türüdür.
Çiçeklerin Ruhani Dili:
Tasavvuf literatüründe “zikir” sadece bir ibadet değil, aynı zamanda bir varlık anlayışıdır. Doğanın her varlığı bir nevi “gizli zikir”de bulunur. Çiçekler, rüzgârın etkisiyle savrulurken, güneş ışığına yönelirken ya da toprağın derinliklerinden suyu çekerken aslında bir şükür ve övgü hâlindedir. Bu eylemler insanın gözünden saklı olabilir, ancak bir tasavvufî bakış açısına göre her şeyin bir zikir hâlinde olduğu kabul edilir.
Özetle, çiçekler de tıpkı diğer doğa varlıkları gibi, Allah’ı tesbih eder. Ancak bu zikir, bizim bildiğimiz gibi bir sesli zikirden farklıdır. Çiçeklerin varlıkları, yaşam süreçleri ve güzellikleri, Allah’ın yaratma kudretini, hikmetini ve sanatını yücelten bir zikir olarak görülür. Doğanın her bir parçası, kendine özgü bir biçimde Allah’a yönelir ve O’na hamd eder. Bu yüzden doğadaki her varlık, tıpkı çiçekler gibi, birer zikir hâlindedir.
BENZER KONULAR:
Answer ( 1 )
Çiçeklerin veya genel olarak bitkilerin zikri, İslam’da doğrudan bir konu olarak işlenmemekle birlikte, Kur’an-ı Kerim ve hadis-i şeriflerde, tüm canlıların ve hatta cansız varlıkların Allah’ı zikrettiği ve tesbih ettiği belirtilir. Çiçekler ve diğer bitkiler de bu genel kategoriye dahildir. Bu konuda birkaç önemli ayet ve hadis ile meseleye ışık tutabiliriz:
Kur’an’da Zikir ve Bitkiler
(İsra Suresi, 17:44)
Bu ayet, çiçeklerin ve tüm bitkilerin de Allah’ı zikrettiğini ifade eder. Ancak insanlar, bu zikir ve tesbihi doğrudan anlayamaz.
(En’am Suresi, 6:99)
(Fatır Suresi, 35:27)
Hadislerde Çiçeklerin ve Tabiatın Zikri
Peygamber Efendimiz (s.a.v.), doğanın ve yaratılışın Allah’ın varlığını ve birliğini işaret ettiğini sıkça vurgulamıştır.
(Taberani)
Bu, çiçeklerin ve tüm doğanın Allah’ı zikrettiğini teyit eder.
(Beyhaki)
Çiçeklerin Zikri Üzerine Tefekkür
Çiçeklerin eşsiz renkleri ve güzel kokuları, Allah’ın “Müdebbir” (Her şeyi düzenleyen), “Mücemmil” (Güzelleştiren) ve “Musavvir” (Tasarım yapan) isimlerini anlamamıza yardımcı olur.
Çiçekler, Allah’ın verdiği ilahi düzenle güneşe yönelir, toprağı emer, büyür ve meyve verir. Bu süreç onların ibadeti ve zikridir. İnsanlar bu zikri anlayamasa da Allah’ın yarattığı her şey O’nu tesbih eder.
Sonuç
Çiçeklerin ve tüm bitkilerin zikri, onların Allah’ın yaratışını, kudretini ve hikmetini yansıtan birer ayet (işaret) olmalarıyla ilişkilidir. Çiçeklere bakmak, onları tefekkür etmek ve onların Allah’ı tesbih ettiğini anlamaya çalışmak, Müslümanların imanını artıran önemli bir ibadettir.
Çiçeklerin zikrini anlamak için, yaratılışlarının derinliğine düşünmek ve onları Allah’ın yüceliğini hatırlatan bir vesile olarak görmek gerekir.