Paylaş
Cin ve şeytan varlığına inanmak
BildirQuestion
Please briefly explain why you feel this question should be reported.
Cin-Şeytan Ve İblisin Varlığına İman etmek
Sözkonusu olan, görünmez özellikte varlıklar olunca, inanma da konunun bir diğer taran olmaktadır. Çünkü bu, gayba imanın dallarından biridir.[1][648] Bu yüzden cin ve şeytanların varlığına inananlar olduğu gibi, inkâr edenler de bulunmaktadır. Bazıları da cinin varlığına inansa bile, farklı yorumlarla onu tabii şekle getirmeye çalışmaktadır.
Kur’ân-ı Kerîm’de birçok âyette ve Rasûlullah’ın birçok hadisinde cinlerin varlığından bahsedilmektedir. Dolayısıyla aynen meleklerin varlığına inandığımız gibi, bunların varlığına da inanmak gerekmektedir. Bu sebeble İbn Hazm cinlerin varlığına inanmayanların veya ilgili âyetleri zahirî manalarının dışında yorumlayanların küfre ve şirke düşeceğini, kanlarının ve mallarının helal olacağını söylemiştir.[2][649] Bu âyet ve hadisleri, ileride yeri geldikçe izahları ile birlikte sunacağımız için, burada ele almıyoruz. Şu kadarını söyleyelim ki bu âyetlerin çoğunda Allah Teâlâ, cinleri, insanlar mukabilinde zikrederek, onların ayrı cins bir varlık olduğunu açık bir şekilde ifade etmiştir:
“Cinleri ve insanları, ancak bana ibadet etsinler diye yarattım.” [3][650] ve “Cinlerden ve insanlardan çoğunu cehennem için yarattık.” [4][651] âyeti bu açık ifadelerden sadece ikisidir.
Keza Rasûlullah (a.s)’ın; “Cinler ve insanlar ölümlü olduğu halde ölümsüz olan ve kendisinden başka ilah bulunmayan Allah’ım! Senin izzetine sığınırım.”[5][652] ve “Melekler nurdan; cinler hâlis ateşten; Âdem de, Kur’ân’da sîze anlatılan şeyden yaratıldı.”[6][653] gibi hadisleri, cin diye bir varlığı bize haber vermektedir. Binâenaleyh İslâm’ın başlangıcından beri bütün müslümanlar, onların varlığını kabul etmişlerdir. İleride bahsedeceğimiz gibi, sadece müslümanlar değil, farklı şekillerde de olsa, ehl-i kitab dahil, birçok dinin taraftarları cinlerin ve şeytanların varlığına inanmışlardır. Ayrıca birçok insanın, cinlerle ilgili tecrübeleri ve yakınlaşmaları olmuştur. Gayb ile ilgili bir konu olduğu için istismara ve aldatmaya uygun olduğundan, bu hususta anlatılanların bir kısmı ve hatta çoğu yalan-yanlış şeyler olsa bile, bir kısmının doğruluğunda şüphe yoktur. Çünkü bunları, peygamberler gibi güvenilir insanlar anlatmaktadır. Bu da, onların varlığının bir başka delili sayılabilir.
Bununla birlikte müslümanlardan ve gayr-i müslimlerden, cinlerin varlığını kabul etmeyenler de bulunmuştur. İbn Teymiyye’ye göre, Cehmiyye ve Mu’tezile, İslâm mezhebleri içinde cinlerin varlığını kabul etmeyenlerin başında gelir.[7][654] Ama mesela Mu’tezile’nin büyük müfessiri Zamahşerî, cinleri, Ehl-i Sünnet’ten farklı tefsir etmez[8][655] ve Amr b. Ubeyd ve Kadı Abdulcabbâr gibi meşhur mu’tezilî âlimler bu hususta sünnî görüşü paylaşır.[9][656] Belki söylenmesi gereken; Mu’tezile’nin hepsinin değil de bir kısmının, bizim anladığımız manada bir cin inancına sahip olmadığı, onların cin anlayışının farklı olduğudur.
Fakat dikkat edilirse gerek bu bir kısım Mu’tezile’nin gerek diğer mezheblerin inancında, ilgili âyetleri reddetme yok, farklı şekilde ve biraz zorlayarak yorumlama vardır. Dolayısıyla bu noktada iki türlü inkârla karşı karşıyayız: Birincisi, âyetleri yorumlayarak ve fazla akılcı davranarak, cin ve benzeri kelimelere alışılmış meşhur manaların dışında manalar vermek suretiyle, bizim anladığımız şekilde bir varlığın olmadığını söylemek. İkincisi, her ne şekilde olursa olsun, cin diye bir varlığın olmadığını söylemek. Bu iki tavır, herşeyden önce iman açısından birbirinden çok farklıdır. Birincisini, yorumlarının yanlış olduğunu söylesek bile tekfir edemeyiz; ama ikincisi, âyet ve hadisleri hiçe sayarak bunu yaptığından küfür içindedir.
Felsefecilerin genellikle cinlerin varlığını reddettikleri söylenir. Mesela İslâm felsefecilerinden İbn Sina’nın, bir eserinde cinin tarifini yaptıktan sonra, “Bu, kelimenin izahıdır.” deyişini, Râzî, onun cinnin varlığını kabul etmediğine delil getirir ve “Bu söz, “Gerçekte cinlerin bir varlığı yoktur ama, cin kelimesi ile bu mana kasdedilmektedir,” anlamına gelir.” der.[10][657] Fakat Elmalılı M. Hamdi Yazır, İbn Sina’nın bu ifadesinden”, cinlerin varlığını inkar ettiği manasının çıkarılamayacağını söyler.[11][658] Endülüs’ün meşhur felsefecilerinden İbn Bâcce de duyularla algılanmayan âlemlerin varlığını kabul etmez ve bu gibi şeylerin, hayalimizde tasavvur etsek bile gerçekte var olmadıklarını söyler.[12][659]
Bir diğer meşhur İslâm felsefecisi Fârâbî, cinlerin varlığını kabul etmekle beraber, konuşmayan ve ölmeyen varlıklar olarak tarif ederek, alışılmışın dışında bir yola girer.[13][660] İhvânu’s-Safâ felsefecileri de şeytanı çok farklı yorumlayarak, varlığını inkar eder. Onlar, günümüzde bazılarının yeni bir fikir olarak ileri sürdüğü gibi, şeytan ve melek kelimelerinin, kötü ve iyi karakterli insanları anlatmak için kullanıldığını, insan nefsinin bi’l-kuvve şeytan veya melek olduğunu ileri sürmüşlerdir.[14][661] Fahreddin Râzî’nin anlattığı benzer bir görüş, melek ve cini; daha önce ölmüş iyi veya kötü insanların ruhlarının, kendi bedenlerini terkettikten sonra, karşılarına, terkettikleri bedenlerin benzerleri çıktığında, bu bedenin ruhuna iyilikler veya kötülükler hususunda yardımcı olmaları manasına alır ve “Bu hâl hayırlı ruhlarda olursa, yardımcı olan ruh melek, yaptığı yardım da ilham; kötü ruhlarda olursa, yardımcı olan ruh şeytan, yaptığı yardım da vesvese adını alır.” der.[15][662] Ama bu tür yorumlar ile, cin ve şeytan kelimelerinin geçtiği âyetleri sağlıklı bir şekilde ve bir bütünlük içinde anlamak mümkün değildir. Çünkü yukarıda örnek olarak verdiğimiz âyetlerde Allah Teâlâ, cinleri, insanlardan ayrı bir varlık olarak zikretmektedir. Evet bazı âyetlerde şeytan kelimesi, azgın ve serkeş kimseler için kullanılmıştır, ama her âyette bu mana uygun düşmemektedir.
Günümüzde akılcılığın artması ve tecrübî ilimlerin ortaya koyduğu başarılar, insanları daha maddeci düşünmeye şevketti. Dinin, inanılması gereken ve deney sahasına girmeyen konuları, normal olmayan tarzlarda yorumlanarak aklîleştirilmekte ve felsefîleştirilmektedir. Cin ve şeytan konuları da bundan nasibini aldı. Son devire büyük tesirleri olan Muhammed Abduh ve Muhammed Reşid Rızâ, kısmen bu yöne kaymışlardır. Tefsirlerindeki şu ifade dikkat çekicidir: “Kelâmcılar, cinlerin, görülmeyen gizli canlı cisimler olduğunu söylüyorlar. Biz de defalarca şunu söyledik: “Bu asırda mikroskoplar vasıtasıyla görülen ve mikrop diye isimlendirilen gizli canlı cisimlerin, cinlerin bir çeşidi olabileceğini söylemek mümkündür”.[16][663]
Tefsirlerinin çoğu yerinde cinlerin varlığını yoruma girmeden kabul ettikleri için, Muhammed Abduh ve Reşid Rızâ’nın, kabul edemeyeceğimiz görüşlerine rağmen bir reddediş içinde olmadıklarını anlıyoruz. Fakat başkaları onların birkaç adım ilerisine geçerek, cinlerin varlığını redde götüren yorumlara girişmişlerdir. Seyyid Ahmed Han bunlardan biridir. O, cin kelimesinin Kur’ân’da, beş yerde, müşrik Araplar’ın inancını reddetmek için geldiğini ve bunun, o Araplar’ın inandığı şekilde cin diye bir varlığın olduğunu göstermediğini; o beş yer dışında da cin kelimesi ile, dağ başlarındaki terkedilmiş yerleri ve ormanları mekan edinmiş yabani insanların kastedildiğini söylemiştir. Ona göre cin kelimesi, Arapça’da bu manada kullanılmaktadır.[17][664]
Bu tür yorumları; Kur’ân’a bir bütün olarak baktığımızda ve ilk muhatablarının ondan anladığı manaları esas aldığımızda son derece hatalı buluyoruz. Zaten çoğu âlim bu tür anlayışları, aklî ve naklî deliller ile çürütmüşlerdir.[18][665] Bunlar, ilk bakışta cazip ve mâkul gelse de, üzerlerinde iyi düşünüldüğünde, yanlışlığı belirgin bir şekilde anlaşılan yorumlardır. Bu yüzden üzerinde daha fazla durmayacağız. Ümit ediyoruz ki bundan sonraki sahifeler bunlara da bir cevap olur. Neticede bu konular, iman yönü olan konulardır. İnanmak veya inanmamak, insana aittir. Çeşitli dinlere mensup olup, peygamberleri tasdik eden insanların çoğu ve eski felsefecilerin önemli bir kısmı cinlerin varlığını kabul ederler.[19][666]
Answer ( 1 )
Please briefly explain why you feel this answer should be reported.
Cinler ve şeytanlar vardır. Buna inanmak gerekmektedir. Biz insanoğlu olarak görmediğimiz şeylere inanma konusunda biraz delilciyizdir. Fakat cinler ve şeytanlar vardır.
Hatta bazı alimlere göre cinlerin ve şeytanların olduğuna inanmayanların ilgili âyetleri zahirî manalarının dışında yorumlayanların küfre ve şirke düşeceğini, kanlarının ve mallarının helal olacağını söylemiştir.
Rabbimiz (cc)’un cinler hakkındaki ayetleri bakacak olur isek, cinler insanlardan farklı olarak yaratılmış varlıklardır.
Sözün sonu olarak, bizler nasıl meleklerin var olduğuna inanıyor isek aynı şekilde cinler ve şeytanların olduğuna da inanmak zorundayız.