Paylaş
Cinlerin Şekilleri, Yapıları ve Özellikleri
Question
Cinlerin Şekilleri Nasıldır?
Cinlerin şekil ve Suretleri
Hadis ve fıkıh alimi İbn Teymiye bu konuda şöyle demiştir: “Cinler, insan ve havyan suretlerinde yaratılmışlardır. Yılan, akrep ve benzeri hayvanlar suretinde bulundukları gibi deve, inek, koyun, merkep ve insan suretinde de bulunurlar.”
Siyer kaynaklarına göre müşrikler Peygamber efendimizle (sav) ilgili karara varmak için Daru’n-Nedve’de toplandıkları sırada şeytan Necdli bir yaşlı adam suretinde gelmiş ve Yüce Allah da Kur’an’da bunu haber vermiştir: “Hatırla ki, kâfirler seni tutup bağlamaları veya öl dürmeleri yahut seni (yurdundan) çıkarmaları için sana tuzak kuruyorlardı. Onlar (sana) tuzak kurarlarken Allah da (onlara) tuzak kuruyordu. Çünkü Allah tuzak kuranların en iyisidir.
Kureyşliler Bedir savaşı için yola çıkmaya karar ver diklerinde Kinâne oğullarıyla aralarındaki savaşı hatırladı lar. Yola çıkmaktan vazgeçecekleri sırada şeytan onlara Kinâne oğullarının eşrafından Suraka b. Malik b. Ca’şem suretinde göründü ve şöyle dedi: Kinâne halkının size hiç bir şekilde saldırmayacağına dair ben kefil oluyorum.
Onun bu taahhüdü üzerine müşrikler Bedir’e doğru yola çıktılar. Kefilleri olan şeytan bir an bile yanlarından ayrılmadı. Savaş başlayıp da Allah’ın ordularının meydana inmeye başladığını görünce topuklarının üzerinde çark edip kaçmaya başladı. Kureyşliler sitem ederek sordular: Nereye ey Suraka?! ‘Ben size kefilim, yanınızdan hiç ayrılmayacağım!’ dememiş miydin? Bunun üzerine: “Ben sizden uzağım, ben sizin göremediklerinizi (melekleri) görüyorum, ben Allah’tan korkuyorum; Allah’ın azabı şiddetlidir, dedi.”
Cin ve şeytanların göründüğü birçok farklı suret da ha bulunmaktadır. Aşağıda Peygamber efendimizin (sav) hadislerinde zikredilen cin suretlerini sıralamaya çalışacağız:
Adam suretinde:
Buharî şu hadisi rivayet etmiştir: Ebu Hüreyre (ra) dedi ki: Allah Resulü (sav) beni Ramazan’da toplanan zekat mallarına bekçilik etmekle görevlendirmişti. Malların başında beklerken bir adam geldi ve yiyecek maddelerini aşırdı. Hemen tutup ‘Seni Allah Resulü’ne götüreceğim’ dedim. Bana şöyle dedi: İhtiyaç sahibiyim, bakmakla yü kümlü olduğum insanlar var, çok büyük bir ihtiyaç halin deyim. Bunun üzerine onu salıverdim.
Sabahleyin Allah Resulü (sav) yanıma geldiğinde sordu: Ey Ebu Hüreyre, dünkü esirin ne yaptı? ‘Ey Allah’ın Elçisi, çok ihtiyaç sahibi ve geçindirmekle yükümlü olduğu kimseler bulunduğunu söyleyince kendisine acıyıp salıverdim’ dedim. Allah Resulü (sav) şöyle buyurdu: Sana yalan söylemiş, tekrar gelecek. Allah Resulü (sav) böyle buyurunca tekrar döneceğini anlamıştım.
Yolunu gözleyerek daha dikkatli bakındım. Aynen O’nun söylediği gibi gelip yiyecek maddelerini aşırmaya başladı. Onu yakalayıp ‘Seni Allah Resulü’ne götüreceğim’ dedim. ‘Ne olur beni bırak, ailem var, bir daha gelmeyeceğim’ diye yalvarınca acıyıp salıverdim.
Sabahleyin Allah Resulü (sav) yine geldi ve ‘Ey Ebu Hüreyre, esirin dün ne yaptı?’ diye sordu. ‘Ey Allah Resulü, çok muhtaç olduğunu ailesi olduğunu söyledi. Ben de merhamet edip salıverdim’ dedim. Allah Resulü (sav) aynı şekilde ‘Seni kandırmış, yine gelecektir’ buyurdu. Üçüncü kez gelişini beklemeye koyuldum.
Çok geçmeden yiyecek maddelerini aşırmak için geldi. Hemen yakaladım ve ‘Seni Allah Resulü’ne teslim edeceğim, bir daha gelmeyeceğini söylediğin halde bu üçüncü gelişin’ diye çıkıştım. Bana şöyle dedi: Sana bir kelime öğreteyim, yararını görürsün. ‘Nedir?’ diye sordum. Uyumak için yatağına uzandığında Ayetel-Kürsî’yi okursun. Kalkıncaya kadar Allah tarafından bir muhafızla korunursun. Sabaha kadar tek bir şeytan bile sana yaklaşamaz.
Bunun üzerine onu yine salıverdim. Sabahleyin Allah Resulü (sav) geldiğinde yine aynı soruyu sordu. ‘Ey Allah Resulü! Bana bir şey öğreteceğini söyledi. Ben de buna karşılık salıverdim’ diye cevap verdim. Ne öğretti?’ diye sordu. Ben de ‘Yatağına uzandığın zaman Ayetel Kürsî’yi oku!’ diye tavsiyede bulunduğunu, böyle yapmam halinde sabaha kadar Allah tarafından bir muhafızla koru nacağımı ve şeytanın bana yaklaşamayacağını söylediğini ifade ettim.
Allah Resulü (sav) şöyle buyurdu: Çok yalancı olma sina rağmen doğru söylemiş! Üç gecedir kiminle muhatap olduğunu biliyor musun? ‘Hayır?!’ dedim. ‘O şeytandı’ buyurdu.
Beyhaki İbn Ömer’den şunu nakletmiştir: Bir gün çok çirkin suratlı, kötü giyimli ve pis kokulu biri çıkageldi. Cemaatin omuzlarına basarak ilerledi ve Peygamber efendimizin (sav) önüne oturdu. O’na ‘Seni kim yarattı?’ diye sordu. Allah Resulü (sav) ‘Allah’ buyurdu. ‘Göğü kim yarattı?’ diye sordu. ‘Allah’ diye cevap verdi. ‘Dünyayı kim yarattı?’ diye sorunca yine ‘Allah’ diye cevap verdi. ‘Peki Allah’ı kim yarattı?’ diye sorunca Allah Resulü ‘O’nu tenzih ederim’ buyurdu ve elini yüzüne kapatıp ba şını eğdi. Başını kaldırdığında ‘Çabuk o adamı tutun’ de di. Peşinden koşuldu, ama bulunamadı. Sırra kadem basmıştı. Bunun üzerine Peygamber efendimiz (sav) şöyle buyurdu: O İblis’ti, sizi dininiz hakkında kuşkuya düşürmek için geldi.
Zenci Köle Suretinde:
Hz. Ali (kv) şöyle demişti: Ammar b. Yâsir (ra) Allah Resulü (sav) devrinde hem insanlar, hem de cinlerle sa vaştı. Bunun üzerine “Cinlerle insanlarla savaştığını biliyoruz. Peki cinlerle nasıl savaştı?’ diye sordular. O da anlat t: Bizler Allah Resulü (sav) ile bir seferde idik. O Am mar’a şöyle buyurdu: Ey Ammar! Git de bizim için su çek.
Ammar suya gittiğinde şeytan karşısına zenci bir köle suretinde çıkarak suya ulaşmasına engel oldu. Am mar ona hamle edince ‘Beni bırakırsan suyla arandan çıkarım’ dedi. Ammar onu bıraktı. Fakat şeytan sözünde durmadı. Ammar onu bir kez daha tutup yere serdi. O yine ‘Beni bırakırsan suyla arandan çekilirim’ dedi. Ammar bıraktığında o yine suyun önüne durdu. Ammar bir kez daha hücum edip onu yere çaldı. Şeytan yine aynı şeyi söyledi ve bu kez sözünde durdu.
Bu arada Allah Resulü (sav) bize şöyle buyurdu: Şeytan zenci bir köle suretinde Ammar’ın önüne çıkıp suyu almasına engel olmak istedi. Ama Yüce Allah Ammar’ı muzaffer kıldı. Ammar suyla döndüğünde ona şöyle dedi: Ey Ebu Yakzan! Zafer senin oldu! Allah Resulü (sav) bize şöyle, şöyle buyurdu.
Ammar bunu duyar duymaz şöyle dedi: Yemin ederim ki şeytan olduğunu bilseydim onu öldürürdüm. Çok pis kokmasa burnunu ısırmaya niyetlenmiştim.
Delikanlı Suretinde:
İbn Übey b. Kâb babasından şunu nakletmiştir. Hurma kuruttukları yerde bir miktar hurmaları vardı. Übey ne zaman baksa hurmanın eksildiğini görürde. Bir gece hurmaları beklemeye karar verdi. Bir de baktı ki ye ni yetme bir delikanlı geldi. Übey bundan sonrasını şöyle anlatmıştır: Onu görünce selam verdim. Selamımı aldı. ‘İn misin cin misin?’ diye sordum. ‘Cinnim’ diye cevap vererek ekledi: Bana elini verir misin. O da nesi, sanki köpek eli gibiydi ve tüyle kaplıydı.
Şaşkınlık içinde sordum: Cinler böyle mi yaratılmış tır? Şöyle cevap verdi: Bildiğim kadarıyla cinler arasında benden çok daha güçlüleri bulunmaktadır. Bunun üzerine şöyle dedim: Niye böyle -hırsızlık- yapıyorsun? Şöyle cevap verdi. Senin iyilik yapmayı ve sadaka dağıtmayı sevdiğini duydum. O yüzden malından yemek istedim. ‘Peki sizden nasıl korunabiliriz?’ diye sordum. Ayetel-Kürsî ile’ diye cevap verdi. Onu bıraktım.
Übey bu olayın ardından Peygamber efendimize gitmiş olup biteni aynen nakletmişti. Allah Resulü (sav) ‘Habis doğru söylemiş’ buyurdu.
Kadın Suretinde:
Abdullah b. Büreyde babasının anlattığı şu olayı nakletmiştir: Evdeki yiyeceğin eksildiğini fark ettim, Bir gece yiyeceğin kenarında otururken üstüne bir karartı çöktü. Hemen üstüne atlayıp onu yakaladım. ‘Seni Allah Resulü’ne (sav) götürmeden bırakmam’ dedim. Bana ay nen şöyle dedi: Ben, çok çocuklu bir hanımım. Söz veri yorum bir daha almayacağım… Rivayetin devamı, üstteki gibidir.
Renkten Renge Giren Surette:
Abdurrahman b. Ebi Leyla, Ebu Eyyub el-Ensa ri’den (ra) şunu nakletmiştir: Ebu Eyyub el-Ensârî’nin evinde bir gölgelik vardı. Renkten renge giren suretteki cinler oraya gelir ve bulduklarını alıp götürürlerdi. O da bu durumu Peygamber efendimize şikayet etti. Allah Resulü (sav) şöyle buyurdu: Git ve onu bir daha gördüğünde şöyle de: Bismillah, Allah Resulü’nün çağrısına icabet et.
Ebu Eyyub onu yakaladı. Cin bir daha gelmeyeceği ne dair yemin edince Ebu Eyyub onu salıverdi. Sonra Peygamber efendimize (sav) giderek durumu haber verdi. Allah Resulü (sav) ‘Esirin ne yaptı?’ diye sordu. ‘Onu yakaladım. Ama ‘Bir daha yapmayacağım’ deyince saliverdim’ dedi. Bunun üzerine Allah Resulü (sav) şöyle buyur du: Yalan söylemiş, tekrar yalan söyleyecektir.
Nitekim Ebu Eyyub onu iki kez daha yakalayıp salı verdi. Üçüncü yakalayışında şöyle dedi: Bu kez seni salı vermeyeceğim. Doğruca Peygamber efendimize götüre ceğim! Cin şöyle dedi: Ne olur beni bırak, sana öyle bir şey öğreteceğim ki sana hiçbir cin veya şeytan yanaşamayacak; Ayetel-Kürsî.
Ebu Eyyub el-Ensârî bu olayın ardından Peygamber efendimize gitti ve olup biteni anlattı. Allah Resulü (sav) ‘Yalancı, bu kez doğru söylemiş’ buyurdu.
Kedi Suretinde:
İbn Abbâs (ra) rivayet etti ki: Allah Resulü (sav) Ebu Eyyub el-Ensârî’nin evinde bir odada kalıyordu. Ebu Ey yub’un yiyeceği, duvardaki bir dolap içinde sepette duru yordu. Küçük bir kedi bu dolabın üzerindeki küçük bir de likten içeri girerek sepetteki yiyecekleri alıyordu. Durumu Peygamber efendimize arz edince şöyle buyurdu: O bir cindir.
Yine Ebu Eyyub el-Ensârî’den (ra) şu hadise nakle dilmiştir: Gömme dolabımda hurma vardı. Hurmanın ek sildiğini gördüm. Durumu Peygamber efendimize (sav) anlatınca şöyle buyurdu: Yarın orada bir kedi göreceksin. Ona şöyle de: Allah Resulü’nün davetine icabet et.
Peygamberimizin yanından ayrıldım. Ertesi sabah aynen buyurduğu gibi orada bir kedi gördüm ve ‘Allah Resulü’nün davetine icabet et’ dedim. O anda yaşlı bir kadına dönüşüverdi… Üstteki hadis gibi devam eder.
Köpek Suretinde:
Ebu Zer (ra) tarafından rivayet edilen sahih bir hadislerinde Allah Resulü (sav) şöyle buyurmuştur: Siyah köpek şeytandır.(Siyah renk sıcaktır cinler genelde ona girmeyi tercih ederler)
Yılan ve Çıyan Suretinde:
Hişam b. Zühre’nin azatlısı Ebu’s-Sâib’den: Kendisi Ebu Said el-Hudrî’nin (ra) evine gitmişti. Sonrasını şöyle anlatır: Evine vardığımda namaz kılıyordu. Namazını biti rinceye kadar evin önüne oturup beklemeye karar verdim. Otururken ev tarafında bir kıpırtı duydum. Dönüp baktığımda bir yılan gördüm. Hemen sıçrayıp öldürmek istedim. O sırada namazda olan Ebu Said (ra) oturmamı ima eden bir işarette bulundu. Ben de oturmaya devam ettim.
Namazını bitirince bana bir ev göstererek ‘Şu evi görüyor musun?'” diye sordu. ‘Evet’ deyince, ‘Orada bizim aileden yeni evlenmiş bir delikanlı otururdu’ dedi ve anlat maya devam etti: Allah Resulü (sav) ile hendeğe gitmiştik. Bu delikanlı öğle vakitleri hanımını görmek için Peygamber efendimizden izin ister O da verirdi.
Bir gün ‘Silahını yanına al, Kureyza oğullarının sana bir kötülük etmesinden korkuyorum’ buyurdu. Delikanlı silahlı halde evine gitti. Hanımı iki kapının arasında dikili duruyordu. Bir an kıskançlığa kapılarak mızrağını hanımına yöneltti. Karısı ürkek bir tonda şöyle dedi: Mızrağını bir kenara koy da eve gir. Niçin dışarı çıktığımı daha iyi anlarsın.
Genç adam eve girdiğinde yatağa kıvrılmış koca bir yılan gördü. Mızrağını yılana doğrultup savurdu. Yılan doğruldu, delikanlı dışarı çıktı. Yılan genç adama sarıldı. Hangisinin daha önce öldüğü bilinemedi.
Bu olayı öğrenince Peygamber efendimize (sav) gel dik ve genç adamın başına gelenleri olduğu gibi anlattık tan sonra ‘Allah’a dua edin de bizim için o yiğidin canını almasın’ dedik. Arkadaşınız için mağfiret dileyin’ buyurduktan sonra ekledi: Medine’de Müslüman olmuş cinler vardır. Onlardan birini gördüğünüzde üç gün izin verin. Bundan sonra yine görünürse onu öldürün. Çünkü o şey tandır.
Başka bir rivayette şöyle buyurduğu nakledilmiştir: Bu evlerde cinler vardır. Onlardan birini gördüğünüzde gitmeleri için üç gün sıkıştırın. Giderlerse ne âlâ. Aksi halde öldürün. Çünkü küfür ehlidir. Ardından ‘Gidin, arkadaşınızı defnedin’ buyurdu.
Bir başka rivayette ise Allah Resulü’nün (sav) şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: Medine’de cinlerden bir topluluk vardır. Bunlar Müslüman olmuşlardır. Onlardan birini gören üç gün izin versin. Eğer bu süreden sonra tekrar görünürse onu öldürsün. Çünkü o şeytandır.
Alimler şöyle demişlerdir. Bu hadis-i şeriften anlaşılan şudur ki eğer bahsi geçen cinler uyarıyla gitmezlerse, Müslümanların evlerini mesken olarak kullanan inançlı cinlerden olmayıp şeytanın yoldaşı oldukları anlaşılır. Dolayısıyla onları öldürmekte hiçbir mahzur olmaz. Evlerde yaşayan Müslüman cinlerin aksine Yüce Allah bu şeytanların size zarar vermelerine kesinlikle izin vermeyecektir. Allah daha iyi bilir.
Fil Suretinde:
Muaz b. Cebel (ra) başından geçen şu olayı anlatmıştır: Allah Resulü (sav) beni Müslümanların zekat mallarını beklemekle görevlendirmişti. Zekat olarak verilen hurmaları bir odaya koymuştum. Hurmanın her gün biraz eksildiğini gördüm. Durumu Allah Resulü’ne (sav) bildir dim. ‘Hurmaları alan şeytandır’ buyurdu. Bir gece odaya girdim ve kapıyı içeriden kapattım. Bir ara devasa bir karanlığın kapıya yüklendiğini fark ettim. Karanlık, kapının önünde fil suretine girdi. Sonra başka bir surete girip kapının üzerindeki bir delikten içeri sızdı. Giysimi üzerime doğru çekip gizlendim.
Beni görmemişti. Hurmaları yemeye başladı. Ansızın üzerine atılıp onu yakaladım. Kollarımla sıkica kavradıktan sonra ‘Ey Allah düşmanı!” diye haykırdım. Bana yalvararak şöyle dedi: Ben yaşlı biriyim. Ne olur beni bırak, çoluk çocuğum var ve çok yoksulum. Nusaybin cinlerindenim. Sizin Peygamberiniz gönderilmeden önce bu beldede yaşardık. O gönderilince diğer cinler gibi biz de buradan sürüldük. Beni salarsan bir daha buraya gelmem.
Cine acıyıp salıverdim. Cebrail (as) bu olanları Peygamber efendimize haber vermişti. Allah Resulü (sav) sabah namazını kıldırdıktan sonra sahabeden birine Muâz b. Ce bel nerede?’ diye bağırttı. Hemen kalkıp yanına gittim. Allah Resulü (sav) ‘Ey Muâz, esirin dün ne yaptı?’ diye sordu. Durumu olduğu gibi haber verince şöyle buyurdu: O bir da ha gelecektir. Sen de ilkinde yaptığın gibi yap.
Allah Resulü’nün (sav) emrine uyup kapıyı yine üstüme kapadım. Aynen buyurduğu gibi yine geldi ve hurmaları ye meye başladı. Ben de ilk seferindeki gibi yine üzerine atlayıp onu tuttum. ‘Beni bırak, bir daha asla gelmeyeceğim!’ diye yalvardı. Öfkeyle ‘Ey Allah düşmanı, dün de gelmeyeceğini söylememiş miydin?’ diye haykırdım. Bunun üzerine şöyle dedi: Bir daha gelmeyeceğimin alameti, Bakara sûresinin son ayetidir
Taberânî bu hadisi biraz daha farklı ifadelerle nakletmiştir ve orada şöyle geçmektedir: Üçüncü gece gelişini bekledim. O yine aynını yapınca ben de aynını yaptım. ‘Ey Allah düşmanı! Bana iki kez söz verdin, bu üçüncüsü. Allah Resulü’ne (sav) götüreyim de seni rezil etsin’ diye bağırdım.
Bunun üzerine şöyle dedi: Ben bakmakla mükellef olduğum ailesi geniş bir şeytanım. Buraya Nusaybin’den geldim. Eğer başka bir yerde yiyecek bulabilseydim, bura ya kadar gelmezdim. Peygamberiniz gönderilinceye kadar bu şehirde yaşıyorduk. Ama O’na indirilen iki ayet bizi buradan kaçırttı. Kendimizi Nusaybin’de bulduk. O ayetlerin okunduğu bir eve şeytan üç kereden fazla giremez. Eğer beni salıverirsen onları sana öğretirim.
‘Peki’ dedim. Bunun üzerine şöyle dedi: Ayetel-Kürsî ve Bakara süresinin son ayetleridir. O günden sonra bu iki ayeti okumaya başladım. Beklediğim mallarda hiçbir eksilme olmadı. Kaynak: Kitab ve Sünnet Işığında cin şeytan ve büyüden koruyucu dualar
BENZER KONULAR:
Answers ( 2 )
Cinler
Cinler insanların içinden konuştuklarını duyabilirmi bilebilirmi
Cinler, insanın içini bilemezler, kalplerin içindekini, düşünceleri sadece Allah bilir.