Çocuk Eğitimi Ve Ahlak

Question

Çocuk Eğitimi

Cocuk Egitimi Ve Ahlak

Yüce Allah’ın, bizlere bahşettiği sayısız nimetlerden birisi de gönül meyvelerimiz, gözümüzün nuru ve hayatımızın süsü olan çocuklarımızdır. Anne ve babaya emanet olarak verilmiş olan bu yavrular, sürekli söylendiği gibi geleceğimizin teminatıdır. Bunun içindir ki, çocuklarımızın ahlak eğitimi gelişi güzel yapılamaz. Çünkü Allah’ın emaneti olan çocuklar, işlenmeye hazır toprak gibidir. Toprağa hangi tohum ekilirse, onun mahsulü alınır. Bunun gibi çocuklara da ne şekil eğitim verilirse hayatları ona göre şekillenir. Yavrularımızı iyiye, güzele ve doğru istikamete yönlendirirsek, hem onları hem de kendimizi kurtarmış oluruz. Aksi halde “Rüzgar eken fırtına biçer.” misali sadece bu yüzden hayatı kararan nice aileler biliriz.

Kur’an-ı Kerimde Yüce Rabbimiz “Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan cehennem ateşinden koruyun.”[1]  emretmekle birlikte, nasıl ki geçici bir hayat için, evladımızı dünya felaketlerinden korumaya çalışıyorsak, ebedi hayatta da azaba uğramaması için dini ve ahlaki eğitimine önem vermeliyiz. Peygamberimiz (sav) “Her çocuk İslam fıtratı üzerine doğar, ana babası onu Yahudi, Hıristiyan veya putperest yapar”[2] buyurarak aile ve çevre faktörünün çocuğun yetişmesi üzerinde çok büyük bir etkisi olduğunu ifade buyurmuştur.

Günümüzde çocuklarımız kötü arkadaş, internet ve zararlı neşriyat, sigara, alkol ve uyuşturucu gibi tuzaklarla karşı karşıyadır. Bundan dolayı anne-baba, bunlara karşı uyanık olmalı ve çocuklarını korumalıdır. Yavrularımızı bu gibi tehlikeli akımlardan koruyacak en etkili ve güçlü yöntem, sağlıklı bir din ve güzel ahlak eğitimidir. Onların seviyelerine göre başta iman ve ibadet konularını, haram ve helalleri, hak ve hukuku, doğruluk ve dürüstlüğü öğretmeli ve bunların uygulanmasında bizlerde güzel ahlak ve yaşantımızla çocuklarımıza örnek olmalıyız. Çocuk bir çiçekse, bu çiçeğin gıdası da, sevgi ve ahlak eğitimidir. Kur’an-ı Kerimde “Ailene namazı emret, kendin de ona sabırla devam et.”[3] buyrularak bu husus dile getirilmiştir.

Yavrularımızı eğitirken onların iyi hareketlerini övmeli, güzel bir şey yaptıklarında takdir etmeli ve mükâfatlandırmalıyız. Çocukları korku ile terbiye etmekten ziyade, onlara sevgi ve şefkatle yaklaşarak eğitmeliyiz. Bununla birlikte israf etmemesini, kanaatkâr davranmasını, mütevazı olması gerektiğini öğretmeli, veren elin alan elden üstün olduğu şuurunu aşılamalıyız. Çocuklarımızın karakterlerinin oluşmasında anne babanın yanında, arkadaş, çevre, akraba, dost ve komşuların davranışları da etkili olur. Bundan dolayı sosyal ilişkilerimiz seviyeli ve belli bir disiplin dairesinde olmalıdır. Çocuklarımızın geleceğine şekil verirken, asıl önemli olanın bizim hal ve hareketlerimiz olduğunu bilelim. Günlük hayatta şahit olduğumuz sorunlu çocuk ve gençlerin bu hale düşmelerinin en önemli sebeplerinden birisi, aile içindeki sıkıntılardır. Hayatta başarılı olmuş kişilerin bu başarılarının arkasında sağlıklı bir din ve ahlak eğitimi olduğu görülmektedir.

Çocuklarımızın beyinlerini ilim, gönüllerini maneviyat, hayatlarını edep ve ahlak ile süslemeliyiz. Bu günün çocukları, yarının ezanını okuyacak, bayrağını dalgalandıracak, vatanını koruyacak büyükler olacağını unutmamalıyız.

1Tahrim, 66/6

2-Buhari, Cenaiz, Müslim, Kader

3-Taha, 20/132

Benzer Konular:

Answer ( 1 )

    1
    2022-08-11T09:45:54+03:00

    Dinimizin Çocuk Eğitimine Verdiği Önem

    Çocuklar hayatımızın süsü, gözümüzün nurudur. Çocuklarımız bize Yüce Rabbimizin birer emaneti ve bizler için bir imtihan vesilesidir. Bu hususta Yüce Allah (c.c): “ Evlatlarınız sizin için bir imtihandır.”[1] buyuruyor.

    Çocuklar tertemiz bir yaradılışla dünyaya gelirler. Peygamberimiz (s.a.v): “ Her doğan çocuğun İslam fıtratı üzere tertemiz doğacağını, sonradan ana-babasının onları inanç yönünden şekillendireceğini ifade etmiştir.”[2]

    Kur!an-ın ifadesiyle “ Dünya hayatının süsü”[3] Peygamberimizin (s.a.v) ifadesiyle   “cennet çiçeği”[4] olan yavrularımızı en güzel şekilde eğitmek ve terbiye etmek başta ana-babaların ve toplumun görevidir. Terbiye ve eğitim, çocuk doğmadan önce başlar. Helal lokmayla beslemek, güzel isimler vermek, görgü kurallarını yeri geldikçe öğretmek, yaş seviyesine göre dini öğretilerde bulunmak gerekir.

    Peygamber efendimiz (s.a.v ) bu hususta “ Hiçbir baba çocuğuna güzel terbiyeden daha üstün bir hediye vermiş olamaz.”[5] Başka bir hadis-i şeriflerinde ise “ çocuğun babası üzerindeki hakkı, güzel bir isim vermesi, ve terbiyesini güzel yapmasıdır”[6] buyurmaktadır.

    Kültürümüzün bir parçası olan “ ağaç yaş iken eğilir” atasözümüzde de eğitimin önemi en veciz bir şekilde vurgulanmıştır.

    Bir çin atasözü; bir yıl sonrasını düşünüyorsan pirinç ek, on yıl sonrasını düşünüyorsan ağaç dik, yüz yıl sonrasını düşünüyorsan insan yetiştir.” ne kadar manidardır.

    Eğitimin ailede, okulda, çevrede ve toplumda şekilleneceği değişmez bir gerçektir. Çocuklarımızın sağlıklı ve topluma yararlı birer insan olarak yetişmesi bizlerin elindedir. Özellikle onları anlamaya çalışmalı, onların çok değerli ve önemli olduklarını hissettirmeliyiz. Çocuklarımız arasında kız- erkek  ayrımı yapmamalıyız.

    Geleceğimiz, bütün mukaddesatımız ve varlığımız onlara emanettir. Bu nedenle onları sağlıklı, kültürlü, çalışkan, dürüst, örf ve adetlerimize bağlı dini ve milli duygularla dopdolu yetiştirmeliyiz. Özellikle küçük yaşlardan itibaren ibadetlere alıştırmak, Allah, peygamber, vatan, millet ve bayrak sevgisini zihinlerine ve kalplerine yerleştirmeliyiz. Her türlü kötü alışkanlıklardan, zararlı fikir ve akımlardan korumak ve kollamak zorunda olduğumuzu unutmamalıyız. Yüce Rabbimiz Kur’an-ı Kerimde “ Ey İman edenler ! kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan cehennem ateşinden koruyunuz”[7] buyurmaktadır.

    Milletlerin bekası ve huzuru, en güzel bir şekilde eğitilmiş ve terbiye edilmiş nesillerle mümkün olacaktır. Hayatımızın her safhasında olduğu gibi çocuklarımızın eğitiminde de en güzel örnek ve önderimiz Hz.Muhammed Mustafa(s.a.v) efendimiz olmalıdır.

    [1] Tegabun, 15, Enfal, 28

    [2] Müslim,cilt,8,133

    [3] Kehf, 46

    [4] Keşf-ül Hafa, 2/1402

    [5] Tirmizi, H.N1952

    [6] Hadis Ansiklopedisi c,7 s,357

    [7] Tahrim, 6

    En iyi cevap

Cevapla