Paylaş
Cuma hutbesinin rükünleri, şartları, sünnetleri ve mekruhları
BildirQuestion
Please briefly explain why you feel this question should be reported.
Cuma Hutbesi
a- Hutbenin rükünleri:
İmâm Ebû Hanîfe’ye göre hutbenin rüknü (asli unsuru) hutbe niyetiyle Allah’ı zikirdir (anmaktır). Bu zikir, hutbe niyetiyle “el-hamdülillâh” denilerek Allah’a hamdetmek suretiyle olabileceği gibi, “sübhânâllah” denilerek Allah’ı teşbih etmek suretiyle veya “lâ ilahe illallah” denilmek suretiyle de gerçekleşmiş olur. Fakat bu kadarla yetinilmesi mekruhtur.
İmâmeyn’e göre ise, hutbenin rüknü, hutbe denilecek ölçüde bir zikirden ibarettir ki, bu zikrin uzunluğunun da en az teşehhüd miktarı kadar olması gerekir.
İmâm Malîk’e göre hutbenin rüknü, müminlere hitaben müjdeli veya sakındırıcı İfade taşımasıdır.
İmâm Şafiî’ye göre ise hutbenin beş rüknü vardır. Bu rükünler şunlardır:
1- Her iki hutbede Allah’a hamdetmek,
2- Her iki hutbede Peygamberimize salevat getirmek,
3- Her iki hutbede takvayı tavsiye etmek,
4- Hutbelerden birinde bir âyet okumak (ayetin birinci hutbede okunması efdaldir),
5- İkinci hutbede müminlere dua etmek.
Hanbelîter’e göre ise, hutbenin dört rüknü vardır, ki bunlar, (“müminlere dua etmek” hariç) Şâfiîler’deki ile aynıdır.
b- Hutbenin şartları:
Haneffler’e göre cuma namazı hutbesinin sahih olabilmesi için şu şartların bulunması gerekir:
1- Vakit içinde olması.
2- Namazdan önce olması.
3- Hutbe niyetiyle irad edilmesi.
4- Cemaatin huzurunda irad edilmesi. Bu şartın yerine gelmiş olması için, kendisiyle cuma sahih olan en az bir kişinin bulunması gerekir. Her ne kadar Hanefî mezhebinde hutbenin sıhhati için cemaatin şart olmadığına dair de bir görüş mevcut ise de, mezhepte daha doğru kabul edilen görüş, bir kişi bile olsa cemaatin huzurunda okunmasının gerektiği şeklindedir ve bunun kendisiyle cuma sahih olabilecek bir kişi olması da şarttır. Ancak, hutbenin sıhhati için, cemaatin işitmesi şart olmayıp, sadece hazır bulunması yeterlidir.
5- Hutbe ile namaz arasına (yemek v.s. gibi namazla hutbeyi birbirinden ayıran) başka bir işin sokulmaması.
Hanefîler’e göre, cuma hutbesinin arapça olması şart olmadığı gibi, hatibin hadesten (manevî kirlilikten) temiz olması ve setr-i avret de şart değildir.
* Mâlikîler’e göre ise cuma namazı hutbesinin geçerli olmasının şartları şunlardır:
1- Hatibin ayakta olması.
2- Her iki hutbenin de öğle vakti girdikten sonra (zevaldan sonra) irad edilmesi.
3- Her İki hutbenin de, arapçada hutbe olarak nite-lendirebilecek içerikte olması.
4- Mescidin içinde irad edilmesi.
5- Namazdan önce olması.
6- En az on iki kişilik bir cemaatin huzurunda olması.
7- Açıktan okunması.
8- Arapça olması.
9- Hutbelerin arasına ve hutbe ile namaz arasına başka bir meşguliyetin katılmaması.
Mâlikîler’e göre de hatibin abdestli olması şart değildir. Yine Mâlikîler’e göre hutbede niyet de şart değildir.
* Şâfiîler’e göre cuma namazı hutbesinin sahih olabilmesi için gerekli şartlar da şunlardır:
1- Hutbenin beş rüknünden her birinin arapça olması.
2- Öğle vakti içinde olması.
3- Hatibin gücü yetiyorsa hutbeleri ayakta okuması {mazereti varsa oturarak okuyabilir).
4- İki hutbe arasında (herhangi bir mazereti yoksa) oturması.
5- İki hutbenin rükünlerini en az kırk kişinin dinlemesi.
6- Hutbenin namazdan önce okunması ve gerek hutbelerin arasına gerekse hutbe ile namazın arasına başka bir meşguliyetin katılmaması.
7- Hatibin hadesten ve necasetten temiz olması.
8- Hatibin setr-i avrete riâyet etmesi (namazda örtülmesi gereken yerlerinin Örtülü olması).
9- Hatibin erkek olması.
10- Hatibin kırk kişinin duyabileceği şekilde sesini yükseltmesi.
11- Hatibin imamlığının sahih olması.
12- Hatibin namazın farz ve sünnetlerini birbirinden ayıracak kadar bilgi sahibi olması, hiç değilse farzı sünnet olarak bilmemesi.
Şâfiîler’e göre de hutbe için niyet şart değildir.
* Hanbelîler’e göre ise, hutbenin dokuz şartı vardır ki bu şartlar, Mâlikîler’in şartlarıyla hemen hemen aynıdır.
c- Hutbenin sünnetleri:
Şâfiîler’in hutbenin sıhhati için ileri sürdükleri şartlardan birçoğu diğer mezheblere (özellikle Hanefîler’e) göre sünnet olarak kabul edilmektedir. Öte yandan, Hanefi’ler ile diğer mezheplerde hutbenin sünnetleri olarak sayılan hususların birçoğu birbirine yakınlık arz eder. Aşağıda hutbenin sünnetleri sadece Hanefîler’e göre verilecektir:
1- Hatibin, minbere çıkmadan minberin yanında bulunması (hutbeden önce namazın sünnetini minberin yanında kılması). Hutbeden önce sünneti mihrapta kılması mekruhtur.
2- Hatibin, minbere çıktığında cemaate karşı dönüp oturması ve okunacak ezanı dinlemesi.
3- Hatibin huzurunda ezan okunması.
4- Hatibin ezandan sonra kalkıp, her iki hutbeyi ayakta okuması. Bazı kaynaklarda ayakta okumanın vacip olduğu belirtilirse de, mezhepte tercih edilen görüşe göre bu, sünnettir.
5- Hutbeyi yüzü cemaate dönük olarak okumak.
6- Hutbeye (gizlice eûzü çektikten sonra) sesli olarak Allah’a hamd ve sena ile başlamak.
7- Kelime-i şehâdeti okumak ve Peygamberimize salevat getirmek.
8- Müslümanlara vaaz ve nasihatte bulunmak.
9- Eûzü ile Kur’ân’dan bir âyet okumak.
10- Hutbeyi ikiye ayırmak ve iki hutbe arasında az bir miktar (üç âyet okuyacak kadar) oturmak.
11- İkinci hutbeye de birinci hutbede olduğu gibi, Allah’a hamd ve Peygamberimize salevat getirerek başlamak.
12- İkinci hutbede, müminlere mağfiret eylemesi, afiyet vermesi ve zafer nasip etmesi için Allah’a dua etmek.
13- İkinci hutbeyi birinci hutbeye göre daha alçak sesle okumak.
14- Her iki hutbeyi de uzatmamak.
15- Hutbeyi cemaatin işitebileceği bir sesle okumak.
16- Abdestli ve avret yerleri Örtülü olmak. Bazı kaynaklarda hatibin abdestli olması ve namazdaki setr-i avret hükmüne riâyet etmesi vacip olarak zikredilirse de, mezhepte tercih edilen görüşe göre, bunlar sünnettir.
17- Hutbeden sonra kamet getirilmesi.
18- Hatibin hutbeyi, bir kılıç, yay veya
bastona dayanarak okuması. Hanefıler, hutbenin savaşılarak fethedilen yerlerde kılıca dayanarak okunmasını, sulhla fethedilen yerlerde ise kıl içsiz okunmasını sünnet görürler. Cuma namazını hutbeyi okuyanın kıldırması evladır.
Bazı müçtehitlere göre (İmâm Şafiî, İmâm Evzai, İmâm Ahmed b. Hanbel gibi), hatibin hutbeye çıkınca cemaate selâm vermesi sünnettir; ancak bu Hanefîler’e göre sünnet değildir.
d- Hutbenin mekruhları:
Sünnetlerin terki mekruhtur.
Hutbe okunurken konuşmak, konuşan birine ikazda bulunmak tahrimen mekruhtur. Ayrıca Hanefîler dahil bazı müçtehitlere göre hutbe esnasında namaz kılmak da mekruhtur. Hutbe dinleyenlerin sağa sola bakmaları da mekruhtur. Hutbe esnasında konuşmak ve selâm alıp vermek caiz değildir. Hatta Peygamberimizin İsminin zikredilmesi halinde bile salatü selâmda bulunmaksızın sadece dinlemekle yetinilmesi daha iyidir; bununla birlikte, İmâm Ebû-Yusuf’tan nakledilen bir görüşe göre, bu durumda içinden gizlice salatü selâm getirilebilir, ki bazı kaynaklarda bu görüş tercih edilmiştir.
Answers ( 2 )
Please briefly explain why you feel this answer should be reported.
Cuma hutbesinin rükünleri, şartları, sünnetleri ve mekruhları
Please briefly explain why you feel this answer should be reported.
Cuma Hutbesinin Önemi ve Amacı
Cuma namazı, şartlarını taşıyan müslümanlara farz kılınmış sosyal yönü olan bir ibadettir. Hz. Peygamber (sav) cumayı hafife alarak terk eden kimseyi ağır ifadelerle ikaz ederek şöyle buyurmuştur: “Bilmiş olunuz ki Allah, bulunduğum şu makamda, şu günde, şu ayda ve şu yılda kıyamete kadar geçerli olmak üzere Cuma namazını farz kılmıştır. Benim hayatımda ve ölümümden sonra her kim, adil ve zalim bir idareci olduğu halde cumayı hafife alarak veya inkâr ederek terk ederse Allah onun iki yakasını bir araya getirmesin, onun işlerini mübarek kılmasın. Dikkat edin, bu kimsenin tövbe edinceye kadar namazı yoktur, zekâtı yoktur, haccı yoktur, orucu yoktur, iyiliği yoktur. Kim tövbe ederse elbette Allah tövbeleri kabul eder.”
Hz. Peygamber (sav), küçümseyerek üç cumayı terk eden kişinin kalbinin Allah tarafından mühürleneceğini de bildirmiştir. Cumaya bu değeri kazandıran ve diğer vakitlerde kılınan namazlardan ayıran en önemli yanı hutbedir. İslam fıkhına göre hutbe, cumanın şartlarından biridir.
Hutbesiz Cuma sahih olmaz. Cumanın farziyetini ifade eden “Ey İman edenler! Cuma günü namaza çağrıldığı (ezan okunduğu) zaman hemen Allah’ı anmaya koşun ve alış verişi bırakın. Eğer bilmiş olsanız, elbette bu sizin için daha hayırlıdır” ayetinde geçen “Allah’ı anma” lafzını Ebu’l-Berekat en-Nesefi, hutbe olarak tefsir etmiştir. Hz. Peygamber (sav): “İmam minbere çıktığı zaman melekler gelip zikri dinler”buyururken hutbeye işaret etmiştir.